Suçlu Olduğunu Kabul Etmek
Merhabalar Sayın Avukat Büyüklerim.
Tarafınıza yüksek affınıza sığınarak birşey sormak istiyorum.
Şuan 26 yaşında Üniversite mezunu biriyim.
Ticaretle uğraştığım dönemde 2007 yılında ekonomik ve sağlık nedenleriyle ve yaptığım olayın bilincinde olmadan bir olaya kalkıştım.
2007 yılında böbrek rahatsızlığım çıktı ve bu sebeplerden ötürü psikolojim çok ağır bir şekilde bozularak doktor doktor hastane hastane derdime çağre olmak adına koşturdum.
Bu koşturmaca sırasında ticaretle uğraşıyordum ve alıcaklarımı tahsil etmek amacıyla çok mücadele ettim. Bu süre zarfında borcu olan ve defalarca rica etmeme rağmem ödemeyen bir müşterimin kimlik bilgileri vasıtasıyla internetten kredi kartına başvurdum ve şirketimde çalışıyor gösterip borcu mukabilinde kartlarını kullandım. Başvurduğum kartları o kadar kolay tarafıma hiçbir bilgi almadan ve teslim ettiler ki ben bile bu duruma şaşırdım. Kartı dağıtan özel kurye sadece bir imza ile bana teslim etti.
Bu şekilde ahlaksızca bu kartları aldım. Niyetim amacım zarar vermek yada dolandırmak değildi. Sadece borcum mukabilinde ödeme almaktı ve sağlığımla ilgili koşturmacada gerçekten çok paraya ihtiyacım vardı bu sebeple verdiğim kararları bile sorgulama niteliğim yoktu.
Almış olduğum kredi kartı ile işyerim dışında kullandım. sağlık harcamaları vs...
Daha sonra ise yapmış olduğum tüm çabalarıma rağmen sol böbreğimi çürümekten kurtaramayarak kaybettim. O kadar çabalarıma rağmen böyle bir sonuçla karşılaşmam sebebiyle iyice yıkıldım ve herşeyi o günkü gibi bırakarak yani ceketimi alarak ticaretime son verdim. Tüm hayallerim yaşam arzum bitmiş durumdaydı. Bu süreç dahilinde o kadar yıpranmıştımki sağ elimi damarlarımdan kesmek suretiyle intihar bile ettim. Şükürki bir arkadaşımın şans eseri dükkanımı gece geç saatte ışık yanması sebebiyle ziyaret etmesi sonucuyla kurtuldum.
Bu olaylardan sonra yaklaşık bir yıl insan içine çıkmadım yaşamaktan korktum ve 2009 yılında yeniden bir hayat kurdum.
Hayata yeniden başladım diyebilirim.
Fakat sağlığımın bozulması süresince yaptığım bu yanlış karşıma çıktı.
2010 yılında hakkımda dava açıldı ve 2011 yılında bu ay ilk mahkeme yapıldı.
- Ben mahkemeden önce dosyanın hepsini aldım ve yazılı savunma verdim.
Savunmamda yapmış olduğum olayı kabul ettim ve sağlığımdan dolayı yaptığımı kimseye borçlu kalmıyacağımı belirttim ve pişmanlığımı açıkça belirterek mahkemeye sundum.
Mahkeme oldu ben yine suçumu açıkça kabul ettim yaptığımın yanlış olduğunu bu karakterde bir insan olmadığımı belirttim ve pişman olduğumu belirttim.
Mahkemede bankaya yazılı olarak güncel borcun sorulması ve ödemek istediğimi belirttim. Fakat mahkeme davalı kişinin yaklaşık olarak 3500 tl demesi ve hakimin şimdi ödeyebilirmisin cebinde varmı o kadar para demesine karşılık bende şuan ödeyemem bankaya bu miktarı kesin olarak sorulması ve benim bu borcu ödemek istediğimi açıkça belirttim ve bu kayıtlarda borcumu ödeyeceğim süre istiyorum şeklinde geçmektedir.
Fakat mahkeme dışarıda olan bir olay nedeni ile olayı 2 dk bile tutmadan kararı vermiştir.
Dışarıdaki olan olayın sesinden dolayı bana son sözlerim bile sorulmadan 245/3 maddesinden 7 yıl 6 ay onuda iyi halden 6 yıl 3 ay ve resmi evrakta sahtecilikten 2 yıl 1 ay toplamda 8 yıl 4 ay hapis cezasına hükmetti.
Benim anlamadığım nokta ve kararı ertesi gün aldığımda gördüğüm olay son olarak sanıktan soruldu bu parayı ve zararı giderme şansım yoktur şeklinde bir ibare olması.
Halbuki ben aynı duruşma tutanağında zararı ödemek istiyorum şeklindede geçmem.
Ben bu tarz bir söylemde bulunulmadan neden bu şekile bağlandı ve dışarıdaki olan olayın ceremesini neden ben çekiyorum.
Ben açıkça suçumu itiraf ettim ve zararın karşılayacağımı bankadan bunun öğrenilmesini istememe rağmen neden benim olmayan bir laf ben zararı karşılayamam diye geçiyor.
Ben ertesi gün bunları görür görmez hemen süre tutum dilekçesi verdim ve itirazımı gerekçeli karar çıktıktan sonra vereceğimi bildirdim.
Mahkeme bu ayın 1'indeydi ve gerekçeli karar 1 ayda çıkmaktaymış.
Sizden özel olarak bir bilgi istiyorum affınıza sığınıyorum.
Ben nerede hata yaptım ?
Olayları kabul ettim o an sağlıklı düşünemediğim için bu yola girdiğimi belli ettim.
Hatta zararı karşılamak istediğimi belli ettim.
ve en yüksek oranda bu cezaı dışarıdaki gürültü patırtılarının ceremesi olarak çekmek istemiyorum.
Yaptığım yanlışın sonradan farkında oldum ve bu olayları yaparken emin olun hiçbirşey düşünecek durumda olamadım. Ben kendime olaydan anca 1 yıl sonra gelebildim.
Ben bu duruma itiraz etmek istiyorum bu kadar yüksek bir ceza ile cezalandırılmamın haksızlık olduğunu düşünüyorum.
Tabiki bu sadece benim fikrim kanun koruyucu ne derse o yönde cezamı çekmeye hazırım.
O gün mahkemeden çıkınca yıkılmış bir vaziette otururken orada olayı gören bir avukat kabul etmeyecektin dedi ben suçumu kabul ediyorum yaptım ahlaksızlıktı yaptım ama.
Kendimi bilmeden yaptım ama cezasının bu kadar ağır olmasından dolayı yıkıldım tekrar.
Değerli üstadlarım bana bu konuda lütfen yardımcı olun eminim işleriniz zaten başınızı aşmıştır ama en azından bir yol gösterin.
Avukata gidip bilgi sormak bile bir para olduğu için hiçbirşeyde yapamıyorum süre tutum dilekçesinin örneğini siz değerli üstadlarımın paylaştığı net dökümanlarından alıp uyguladım.
Yardımcı olan tüm herkese şimdiden sonsuz şükran ve dualarımı adıyorum.
İlginiz için sonzuz teşekkür ederim.
Cevap: Suçlu Olduğunu Kabul Etmek
Maddi durumunuz yetersiz ise gerekli bilgileri bağlı olduğunuz mahalle muhtarlığından alarak Ankara Barosun'dan ücretsiz olarak adli yardım alabilirsiniz.
Cevap: Suçlu Olduğunu Kabul Etmek
Sayın büyüklerim ilginiz için çok teşekkür ederim.
Birde sormak istediğim bir konuda daha mevcut mahkemede bu şekilde son söz tarafıma verilmeden yada kibarca hakimin dışarıdaki bir olay nedeni ile kızıp daha ilk mahkemeden doğru düzgün konuşturulmayıp direk tarafıma bu şekilde ceza verilmesi ne kadar adil bir durumdur ?
Bu durumu ispat etmek için nasıl bir yol izleyebilirim ?
Karara itiraz edeceğim mutlaka ama merak ettiğim nokta yapmış olduğum ve pişmanlık duyduğum bu olay için ve açıkça tüm çıplaklığı ile herşeyi ortaya koyduğum bir olayda üst sınırdan ceza almam normalmidir ?
Yoksa ben herşeyi açıkça anlatarak hatamı yaptım olaya şahit olan bir avukatın bana açıkça dediği gibi eğerki inkar etseydimki (bunu kendime yakıştırmazdım başta) mahkeme uzasaydı derdimi dahamı iyi anlatır konuşturulmadan karara bağlanmazdı gibi düşünmeye başladım ?
Son sözümü söylemeden yada derdimi anlatmama müsade edilmeden hakimin sinirle karara bağlamasının haksızlık olduğunu düşünüyorum gerçekten bu böylemi yoksa olması gerekende bu mudur ?
Yardımcı olan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Saygılarımla
Cevap: Suçlu Olduğunu Kabul Etmek
Cevap verecek saygı değer bir üstad yokmu ?
Cevap: Suçlu Olduğunu Kabul Etmek
Genç arkadaşım, ceza yargılamasında karar duruşmasında sanığın son sözleri sorulmadan kararın verilmesi Yargıtay nezdinde kesinlikle bozma sebebidir. CMK.nın 221. maddesinde duruşma tutanağının içeriği açıklanmaktadır. Buna göre;
''(1) Duruşma tutanağında;
a) Oturumlara katılan sanığın, müdafiin, katılanın, vekilinin, kanunî temsilcisinin, bilirkişinin, tercümanın, teknik danışmanın adı ve soyadı,
b) Duruşmanın seyrini ve sonuçlarını yansıtan ve yargılama usulünün bütün temel kurallarına uyulduğunu gösteren unsurlar,
c) Sanık açıklamaları,
d) Tanık ifadeleri,
e) Bilirkişi ve teknik danışman açıklamaları,
f) Okunan veya okunmasından vazgeçilen belge ve yazılar,
g) İstemler, reddi halinde gerekçesi,
h) Verilen kararlar,
i) Hüküm,
Yer alır.'' CMK.nın 222. maddesinde de duruşma tutanağının niteliği anlatılmaktadır. Şöyle ki; ''Duruşmanın nasıl yapıldığı, kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılıp yapılmadığı, ancak tutanakla ispat olunabilir. Tutanağa karşı yalnız sahtecilik iddiası yöneltilebilir.'' Eğer, hakim sizin son sözünüzü sormadığı halde, sanki söylemediğiniz bir sözü duruşma tutanağına yazdırdığı ve karar verdiği iddiasında iseniz, duruşma tutanağının sahteliğini iddia etmek zorundasınız ve iddianızı da ispat etmekle karşı karşıyasınız. Duruşma tutanağı, sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli resmi bir belgedir. Duruşma tutanağının sahteliği ise ancak bir yargı kararı ile tespit edilir ve bu yargı kararı kesinleştiğinde ispat edilmiş olur.Öyle ise, duruşma tutanağının sahteliği iddiasında iseniz, size tavsiyem delillerinizi ve iddialarınızı bulunduğunuz yer Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirmeniz, bahsi edilen konu ile ilgili bir soruşturma başlatılmasını sağlamanızdır. Fakat, önemle vurgulamak isterim ki, eğer sahtecilik iddianızı ortaya koyar ciddiyet ve ehemmiyette deliliniz yoksa, konu ile ilgili soruşturma başlatılmasının daha sonra sizin aleyhinize birtakım hukuki sonuçlar doğmasına neden olabileceği kuvvetle muhtemeldir.
Cevap: Suçlu Olduğunu Kabul Etmek
İlginiz ve alakanız için çok teşekkür ederim efendim.
Bu şekilde hemen bir dilekçe hazırlayıp ilgili Cumhuriyet savcılığına ileteceğim. Fakat sizinde önemle vurguladığınız gibi bu iddanın ıspatı nasıl gerçekleşebilir ?
Mahkeme salonlarında duruşmayı görüntülü ve sesli olarak kaydeden bir kamera yada kayıt sistemi mevcutmudur ?
Yada benim gerek mahkemeden önce yazılı olarak sunduğum yada mahkeme sonunda tarafıma verilen ve oradada geçmekte olan borcumu ödemek istediğim bilgisi benim ispatımı kolaylaştıracak düzeydemidir ?
En kötü olasılıklı haklı olduğum halde farazi nedenlerle ispat edememem durumunda haksız karşılaşabileceğim hukuki sonuç nedir ?
Bu konuda bana yardımcı olabilecek tüm üstadlarıma sonsuz teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım.
Çok ama çok teşekkürler.
Cevap: Suçlu Olduğunu Kabul Etmek
Duruşma görüntülü veya sesli kayda alınmışsa kayıtlar delil niteliği taşır. Ancak, bu CMK.nın 219. maddesi gereğince duruşma kayıt altına alınmışsa mümkündür. Ülkemizde, duruşmaların sesli ya da görüntülü kayda alınması sistemi yürürlükte olmadığı gibi zorunlu da değildir. CMK.nın 219. maddesindeki ''Duruşma için tutanak tutulur. Tutanak, mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır. Duruşmada yapılan işlemlerin teknik araçlarla kayda alınması halinde, bu kayıtlar vakit geçirilmeksizin yazılı tutanağa dönüştürülerek mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır.'' hükmü, duruşmanın kayda alınmasının zorunlu bir usul işlemi olmadığını anlatır. Ama, yine de duruşma kayda alınmışsa, kayıtların vakit geçirilmeden yazılı tutanağa geçirilmesi gerekir. Anlaşılacağı üzere, duruşmalarda yazılı tutanak yöntemi geçerlidir. Ancak, duruşmada eğer kamu yararı ve ahlakı gözetilerek gizlilik kararı verilmemişse veya zorunlu kapalılık usulünü gerektiren bir hal yoksa açık yargılama yapılmıştır. Açık yargılama demek, sizinle ilgili yapılan yargılama faaliyetini dışardaki üçüncü kişilerin takip edebilmesi, duruşmayı seyredebilmeleri ve dinleyebilmeleri anlamına gelir. İşte açık yargılamanın yapıldığı duruşmanızı üçüncü kişilerden takip eden, dinleyen ve seyredenler varsa, anlattığınız iddianın doğru olup olmadığı yolunda görgüye dayalı tanıklık bilgileri delil niteliğindedir. Zira, tanıklık CMK.nın 43. ve devamı maddelerinde tarif edilmiş, kanuni bir delil niteliğindedir. Sizin, ya da başka bir kişinin duruşmanın ne şekilde yapıldığına dair şahsi imkanlarınızla elde ettiğiniz bir kayıt var ise, bu kayıt kanuni bir delil niteliğinde değildir. Çünkü, CMK.nın 183. maddesine göre; ''180 inci maddenin beşinci fıkrası ile 196 ncı maddenin dördüncü fıkrası hükmü saklı kalmak üzere, adliye binası içerisinde ve duruşma başladıktan sonra duruşma salonunda her türlü sesli veya görüntülü kayıt veya nakil olanağı sağlayan aletler kullanılamaz. Bu hüküm, adliye binası içerisinde ve dışındaki diğer adlî işlemlerin icrasında da uygulanır.'' Madde metninden anlaşılacağı üzere, kişilerin duruşmayı haricen kaydetmeleri mümkün değildir. Kayıt yapılsa bile bu kayıt kanuni delil niteliğinde sayılmaz. Yargılamaya konu olan dava dosyasının söz konusu iddianın araştırılmasında kül halinde inceleneceğini, konu ile ilgili de tanık deliline başvurulabileceğini değerlendiriyorum.
Sahtecilik iddiasının ispat edilememesi durumunda, hakkınızda TCK.nın 267. maddesinde tanımlanan ''İftira'' ile TCK.nın 271. maddesinde tarif edilen ''Suç Uydurma'' gibi suçlardan dolayı soruşturma açılıp aleyhinizde bir kamu davasının da ikame edilmesi muhtemeldir diye düşünüyorum. Zira, duruşma tutanağının sahteliğinin iddia edilmesi ciddi bir isnad ve ithamdır. Delile dayanması gerekir. Mesnedi olmayan iddia, sahibine yük ve meşakkat getirir. Saygılar...