Cevap: İtibarsızlaştırma Cezası
Vurguladığım çok ciddi bir perspektif kaymasının tahlilidir. Hukuk farklı ahlak farklıdır ve bendeniz tam da buna işaret ediyorum. Ahlak hukuk değildir. Adil olan, hukuktur.
Örneğin evlenme ile ilgili toplumsal ahlak çok rahat değişebiliyor. Önceden görücü usulüyle evlenmek çok normalken şu an çoğu insan buna yanaşmıyor; ya da Türk toplumunda anneye babaya yaşlılara düşkünlük vardır deriz; ama artık yaşlı ve hasta ebeveynlerle birlikte yaşamak çok revaçta değil. Kimse 'kaynanam gelirse başımın üstünde yeri var' demiyor. Yani yaşam koşulları toplumsal ahlakı değiştirebiliyor.
Toplumsal ahlak çok kaygan bir zemin. Değişken dinamikleri görünce bir anda kaybolur. Yine örneğin yoksulluk bizim sosyolojik gerçekliğimizde öyle etkilidir ki buradan doğacak ahlak da değişir, hukuk da... Yoksulluk ne kadar değişirse aile kurumu, akrabalık ilişkileri, namus kavramı da o nisbette değişebiliyor. Önceki Ceza Kanununda iffetli kadına tecavüz farklı, iffetsiz kadına tecavüz farklıydı. Toplumsal ahlak evrilmiş ve farklı bir noktaya gelmişizdir.
Kanun topluma şekil vermez. Kanun toplumun kölesi de değildir.
Toplum kan istiyor diye kan davasını hukuka taşımaz. Toplum, 'evlenince kız temizlenir' diyor diye hukuk, kadınları kurban edemez. Çünkü hukukla geleneğin amaçları farklıdır. eğer öyle olsaydı gelenek her şeyi çözerdi. Hukuk adil olanı yapmalıdır. Gelenek 'kızların tecavüzcüsü ile evlendirilmesinden başka çare yoktur' der, çünkü geleneğin elinde hukukun araçları yoktur. Hukuk örf ve adeti, geleneği yani sosyolojik gerçekliğin şekillendirdiği hukuk dışı toplumsal kuralları hesaba katarken 'bunun amacı ne der, bu adil mi, insan haklarına uygun mu, bu kime zarar verir, eşitliğe uygun mu' bunlara bakar.
Bunca sözün hülasası hukuk nezdinde Baykal, geleneğin, ahlakın yargısı neticesi -hukukun değil- çok ağır bir cezaya duçar edilmiş bir mazlumdur benzeri niceler gibi...
Bunu vurgulamak istedim bir örnek ile...
Not: İlgilisinin gözünden kaçmayacağı gibi bu konuda (ikinci yorumda) Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Sosyolojisi derslerinden alıntı yaptım.
Cevap: İtibarsızlaştırma Cezası
O gelenek ve ahlak yargısı dediğimiz şeyi - istifa etmek suretiyle - bizzat kendisi kendine uygulamış olmuyor mu biraz da?
Direnebilirdi oysaki
Cevap: İtibarsızlaştırma Cezası
Bazı isimlerinin binlerce yıl önce kayalara ve binlerce yıl sonra zihinlere kazınmasının hikmeti bu olsa gerek... Direnç.
Cevap: İtibarsızlaştırma Cezası
Hiç vakit geçirmeden istifasını sunan biri için başka ne düşünebilinir ki..
İnsanın yapmadığı bir şeyle suçlanması kadar kötü bir şey olamaz o ayrı - parti tüzüğünü de bilemem - fakat "istifa" olayı "kabul etme" anlamına gelmiyor mu? Benim gibi bir çok kişi bu olayı böyle algıladı çünkü böyle algılanmasına sebep yine Sn. Baykal'ın kendisidir. Hal böyle olunca da itibarsızlaşma kaçınılmaz olur tabii ki.. Ee, tüm bunların muhasebesini yapamayacak bir insan değil ki Sn. Baykal, kendi avukatlığını yapamayan biri nasıl koskoca bir davanın avukatlığına soyunur anlayabilmek de mümkün değil bi bakıma ya neyse..
Diyeceğim o ki ; tepki , direnme ve şikayet yok ise ortada hukukilik aramak kuyuda iğne aramaya benzemez mi?
Yok ki, haklısınız aslında :ok
Halk tarafından istenmediğini anlamıştı ve belki de o nedenle istifayı bastı ama zamanlaması doğru değildi dolayısıyla itibarsızlaşmada kendi payı çok çok oldu - ki o nedenle ortada bi kabahat varsa , o da kendisindedir diye düşünmeden edemiyor insan!
Cevap: İtibarsızlaştırma Cezası
Aslında Baykal örneklerden sadece biridir. Yargı mantalitesine hukukun değil ahlak ilkelerinin hakim olmasının önemli sorunlara yol açabileceğini vurgulamak istedim. İtibar kaybı bazen aza kaybından daha ciddi şekilde yaşamı etkiler. Hukuk hakları adil biçimde korumak için de gereklidir. Birine öldürme kastı ile ateş eden biri ile onu yaşam içinde sosyal olarak öldürme kastı ile davrananın fiilleri arasında bir bağlantı söz konusu. Boşluk bırakmamak gerekiyor. Yasanın öngörmediği cezalar hukuki temayülden değil, gelenekten beslenerek yaygınlaştıkça farklı bir devlet algısı hakim olacaktır.
Cevap: İtibarsızlaştırma Cezası
Ancak şunu anlamıyorum mülahazalarımızda artık her meslek grubuna mühendislik işini de tahsis etmeye başladık...Hukuk mühendisliği ne demek anlamıyorum? Hadi toplum mühendisliğini bir nebze kabul edebilirim...Toplumun çoğunluğunun görüşlerini belli bir yöne kanalize etmek şeklinde sistematize edilecek bir sosyal çalışmayı ifade eden toplum mühendisliği kabul edilebilir bir nitelendirmedir...Merak ettiğimden soruyorum kendimizi ifade ederken son yıllarda neden meslek gruplarıyla mühendislik işlevlerini eklemliyoruz? Mühensdisliğin temel uğraş konularında biri de ilgi alanı eğer bir makine ise işlevi en iyi ifa edecek parçaları bulmak ve işlemesini sağlamaktır.Bunun sosyal bilimler alanında münferit tezahürlerine rastalayabiliriz ancak hukuk sözkonusu olduğunda mühendislik nasıl oluyor acaba? Hukuk kurallarının belli bir amaç doğrultusunda en iyi şekilde kanalize edilmesi fonksiyonu mu güdüyor acaba bu hukuk mühendisliği mesleği?
Cevap: İtibarsızlaştırma Cezası
Hukuk Mühendisliği tanımlaması bir ironiydi. Bendeniz toplum mühendisliği çabalarına da hukuk mühendisliğine tavırlarına da olumlu bakmıyorum. Örneklediğim olayda suç sayılmamış bir vakıaya biçilen ağır cezayı atlayan hukuk mühendisleri hedef alınmıştır.
Nasıl bir portreye bu sıfatı yakıştırdığımı merak ediyor olabilirsiniz. Bu konuda bazı denemelerim olacak, umarım başlıklar altında konuşuruz. Saygılarla...