-
Aşk biter mi?
Sevgi ve aşk biter mi?
Aşık olmak bildiğimiz, hissettiğimiz diğer duyguların hiçbirine benzemez.
Aklımızdan geçen binlerce düşünceye, kalbimizdeki duygular ve bedenimizin verdiği tepkiler eşlik eder. Duygular yoğunlaşır; mutluluk, hüzün, heyecan, huzur ve özlem aynı anda yaşanır. Peki aşkın söylenildiği gibi gerçekten bir ömrü var mı? Aşkınızı ölümsüzleştirmek mümkün mü? Tüm bu konularla ilgili Anadolu Sağlık Merkezi Psikoloğu Aylin Sezer merak edilenlerle ilgili bilgi verdi.
Biyolojik ve evrimsel bakış açısı kadar, popüler kültür de aşkın bir ömrü olduğunu ve bitmeye mahkum olduğunu söylüyor. Oysa sevgi ve aşk bitmek zorunda değil. Sevgi, bağlılık ve tatminin olduğu ilişkilerde aşk zamanla azalacağına, tersine artıyor.
İlişkide bireylerin sevdiklerini ve sevildiklerini hissetmeleri önemli olduğunu belirten Psikolog Aylin Sezer, “Karşılıklı sevgi, içinde tutkuyu barındırmakla birlikte, paylaşımı, fedakârlığı, saygıyı, güveni, desteği ve iyi iletişimi de içerir. İçinde bulunan ilişkiden sağlanan tatmini etkileyen en önemli faktörlerden biri de zevk alma ve verme becerisidir. Birbirinin varlığından, paylaşımlarından zevk almayı ve vermeyi bilmek ve istemek önemlidir” dedi.
Bağlılık sözünün sadece evlilik töreninde verilen bir söz olmadığını belirten Psikolog Aylin Sezer sözlerine şöyle devam etti; “Birbirlerine bağlanan çiftler aslında ifade etmeseler de birbirlerine, sevgi, saygı, değer verme, sadakat ve diğerinin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılama konularında söz vermiş oluyorlar. Bu sözlerin tutulmadığı noktalarda ilişkilerde sıkıntıların başladığı gözlemleniyor.”
Gerçek ve kalıcı sevgiye karşılıklı emek vererek sahip olunabileceğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Psikoloğu Aylin Sezer, “Kalıcı ilişki çaba gerektirir. Sağlıklı bir ilişkiyi sürdürmek için zamana, enerjiye, denemeye ve sabıra ihtiyaç vardır. İlişki, karşıdaki insanı severek, sayarak, bağlanarak ve ilişkiye yatırım yaparak büyür ve sağlamlaşır” dedi.
Sevgilinizi her gün bir önceki günden daha çok sevmek imkansız değil…
Anadolu Sağlık Merkezi Psikoloğu Aylin Sezer sözlerine şöyle devam etti; “İlişkinin başında çiftler birbirlerini tanımak için zaman ve enerji harcarlar. Bir yandan karşılarındaki insanın onun için uygun olup olmadığını anlamaya çalışırken bir yandan da kendilerini o kişiye beğendirmeyi isterler. Bunun için birlikte vakit geçirir, sohbet eder, soru sorar, iltifat veya hediyelerle birbirlerini iyi hissettirir, ortak aktiviteler yaratmaya çalışır, fiziksel temas kurarlar. Tüm bunlar, diğerini tanımak ve bağlanmaya karar vermek içindir. Bağlılık oluştuğunda ise, birbirini tanımaya ayrılan zaman ve enerji azalır. Hayatın diğer alanları tekrar öne çıkar ve enerjinin çoğunu alırlar. İlişkiyi korumanın, geliştirmenin ve kalıcı kılmanın en önemli yollarından biri, fiziksel ve duygusal birlikteliğe ilişkinin başındaki gibi zaman ayırmaktır. Ufak jestler, paylaşılan anlara önem vermek çiftlerin ilişki tatminini önemli ölçüde etkiler. Sağlam ve kalıcı ilişkiler için, ilişkiye bağlılık, saygı, güçlü iletişim, karşılıklı destek, karşılıklı arkadaşlık ve sıcaklık, fiziksel ve duygusal yakınlık, romantizm ve sağlıklı bir cinsel yaşam çok önemlidir.”
MİLLİYET
-
Cevap: Aşk biter mi?
Aşkın kaç çeşidi var
Aşktan aşka fark var. Kimi kısa zamanda başlayıp saman alevi gibi yaşanıp bitiyor, kimi uzun yıllar sürüp gidiyor. Peki sizin aşkınız hangisi?
Tarih boyunca romancılar, şairler, düşünürler, sanatçılar aşk konusundan ilham almış, aşk hakkında sayısız eser yarattılar ve yaratmaya devam ediyorlar. Ama aşk yalnızca sanatçıların konusu değil. Bilim insanları da son 50 yıldır sistematik şekilde inceliyorlar.
Psikologlar aşık olmanın insan duygu, düşünce ve davranışındaki etkilerini daha iyi anlamak için modeller geliştirirken; sinirbilimciler aşkın psikobiyolojik kökenini keşfetmek adına önemli deneyler yapıyor ve karşılaştırmalı metodlarla insanlarla hayvanları kıyaslayarak hangi organik süreçler aşkın doğasını idare ediyor sorusuna yanıtlar vermeye çalışıyorlar. Artık günümüzde aşk bilimi üzerine kitaplar yazıyor, sempozyumlar düzenliyor hale geldik. �Aşkın 7 hali� ise yüzlerce aşk kuramından yalnızca biri.
Platonik aşklar, patolojik (hastalıklı) aşklar, karasevda gibi durumlar haricinde aşk, iki kişi arasında yaşanan ortak bir süreç. Aynı aşıklar gibi aşklar da doğuyor, büyüyor, şekil değiştiriyor ve ölüyor. Bu aşklarda üç farklı özellik ve bu özelliklerin birbiriyle ilişkisi 7 aşk tipini ortaya çıkarıyor. Psikolog Orhan Öztürk, üç özelliği şöyle sıralıyor:
�Yakınlık, Tutku ve Bağlılık�. 7 aşk tipini daha iyi anlayabilmek için bu üç temel özelliğin daha detaylı bilinmesi gerekiyor.
Yakınlık: Taraflar arasında kurulan karşılıklı duygusal bağ olarak ifade edilebiliyor. Yakınlık özelliği sayesinde ilişkide sıcaklık, samimiyet, duygusal destek, iletişim, anlayış, huzur, beraber geçirilen zamandan keyif alma durumları gelişiyor.
Tutku: Tutku aşkın psikofizyolojik boyutu olarak tarif ediliyor. Heyecanlanma, sevgilinin yanında olunca soluğun kesilmesi, kalp çarpıntısı, genel bir uyarılmışlık hali, enerji artışı, erotizm, fiziksel çekicilik, dikkatin sevgiliye odaklanması ve takıntılı şekilde sevgiliyi düşünme gibi özelliklerle kendini belli ediyor.
Bağlılık: Çiftler arasındaki karşılıklı bağımlılık, her şeye rağmen birlikte olmayı isteme, ortak bir hayat hedefi oluşturma ve sürdürme özelliği olarak açıklanıyor.
Bu üç temel özellikten her birinin tek başına veya diğer özelliklerle birlikte bulunması durumlarında 7 farklı aşk tipi oluşuyor:
1) Sadece �bağlılık� (Boş aşk):
Tutku ve yakınlığın olmadığı, sadece hayat birlikteliğinin olduğu birliktelikler. Bu durum özellikle görücü usulü ile evlenme ve beşik kertmeliğinin yaygın oluğu toplumlarda (ve tabii ki ülkemizde) sıklıkla görülüyor. Bu tip boş aşk'lar ilerleyen dönemlerde diğer özelliklerin etkilenmesiyle şekil değiştirebiliyor; aynı şekilde dolu aşklar da zamanla tutku ve yakınlık boyutunu yitirip boş aşk�a dönüşebiliyor.
2) Sadece �tutku� (deli dolu aşk):
Genelde çoğu aşığın ilk planda ve en heyecanlı hissettiği, cicim aylarının deli dolu yaşandığı, desteğini erotizm ve cinsellikten alan aşk. Yakınlık özelliği de geliştiğinde bu deli dolu aşklar romantik aşklara evrimleşiyor; aksi taktirde yakınlığın ve bağlılığın olmadığı durumlarda genellikle kısa sürüyor. Bu kişiler birkaç gün veya hafta evli kalıp hemen boşanma davası açabiliyor ya da 40'lı yaşlarında beşinci eşinden de ayrılabiliyorlar.
3) Sadece �yakınlık� (arkadaşça aşk):
Yakınlık ve hoşlanma dışında tutku içermeyen, uzun süreli olmayan aşklar. Bu tip aşkta taraflar genellikle partnerlerine ilişkin cinsel çekim hissetmezler. Arkadaşça aşklarda kısa süreli iyi anlaşma, �kardeş gibi sevme�, geçici heves, bittiğinde hemen unutma ama hatırlandığında saygı duyma gibi hallere sıklıkla rastlanıyor.
4) �Yakınlık� ve �tutku� (romantik aşk):
Hem fiziksel çekimin hem de ruhani çekimin yoğun hissedildiği aşklar. Romantik aşklarda duygu yoğunluğu ve sevilen kişinin arzulanması ilişkinin dolu dolu hissedilmesine sebep oluyor. Geçmişteki unutulmayan aşk deneyimleri genellikle bu tip aşklardan kaynaklanıyor. Ancak ne fiziksel çekicilik ne de yakınlık hissi, ilişkinin kalıcı olması açısından tek başına yeterli olmuyor.
5) �Yakınlık� ve �bağlılık� (dostluğun paylaşıldığı aşk):
Çiftlerin birbirine yoğun yakınlık hissettiği, saygı ve sevgi çerçevesi içinde her türlü duygusal ve düşünsel paylaşımın engellenmeden yaşandığı, ancak fiziksel çekimin olmadığı aşklar. Uzun yıllar evli kalıp hiç münakaşa etmeyen, dışardan bakıldığında resmiyet görünümünün belirleyici olduğu, dengeli ve tutarlı birliktelikler sıklıkla bu tip birlikteliklerde görülüyor. Zamanla arzu ve fiziksel çekimin azaldığını hisseden çiftler de dostluğun paylaşıldığı aşk evrenine geçiş yapabiliyor. Bu tip durumlarda sadakatsizliklere de sıklıkla rastlanıyor. �Eşimi çok seviyorum ama artık bir şey hissetmiyorum� veya �30 sene beraberlikten sonra artık çekim hissedemiyorum� tarzı ifadelerin bulunduğu bu aşklar kimi zaman aşırı kıskançlıklara da gebedir.
6) �Bağlılık� ve �tutku� (arzu dolu aşk):
Beraberliği ve evliliği uzun süre devam ettirmenin altındaki temel dürtünün arzu olduğu aşklar. Yakınlık faktörünün olmaması bu tip ilişkilerde ihtilafların ve tartışmaların belirgin olmasına yol açıyor, çünkü taraflar genellikle anlayışsız, bencil, yapıcı iletişim becerilerinden yoksun ve sabırsız oluyorlar.
7) �Tutku�, �yakınlık� ve �bağlılık� (eksiksiz aşk):
Her üç boyutun da tamam olduğu, ideal aşklar. �Mükemmel çift, ruh ikizi, hayatımın aşkı� ve benzeri tanımlamaların yapılabilmesi için tutku, yakınlık ve bağlılık boyutlarının eksiksiz şekilde beraber bulunması zorunlu sayılıyor. Eksiksiz aşk, aşıklara müthiş bir ilişki deneyimi sunuyor. Eksiksiz aşkı elde etmenin zor, ancak devam ettirmen daha da zor olduğu biliniyor. İlişkiyi canlı tutmak için çaba sarfetmek, özverili olmak, etkili ve empatik iletişim sağlamak, sürprizlere açık olmak, cinsel açıdan aktif olmak, saygı ve anlayışı her şeyden üstün tutmak gerekiyor.
HÜRRİYET
-
Cevap: Aşk biter mi?
bence aşk ve sevgi konusunda ölçüt kriter kadar anlamsız bir belirti olamaz yeryüzünde kaçtane kalp varsa okadar sevgi aşk çesidi mevcuttur.Yeryüzünde kaçtane nefes alan insanda varsa okadar aşık olma ihtimalide vardır öyle güçlü bir duyguki onu hisseden insana kimsin sen ya diyo bu muhteşem duygunun ta kendisi.
-
Cevap: Aşk biter mi?