Şikayet edilen amirin memura soruşturma açması

Çalıştığım kurumun en üst amirini, bir takım eylem ve uygulamalarından ötürü il müdürlüğüne yazılı olarak şikayet ettim ve kendisi hakkında da tarafıma yöneltmiş olduğu şahsi husumetinden dolayı manevi tazminat davası açtım. Söz konusu amir, şikayetim ve açmış olduğum dava sonrasında tarafıma karşı olmadık soruşturmalar açtı, bu soruşturmalara emri altındaki kişileri muhakkik olarak atayıp, tarfıma iki tane disiplin cezası verilmesini ve görev yerimin değiştirilmesini sağladı. cezaları ve görev yeri değişikliğini önerenler de, savunmamı alıp cezayı veren de, kurumda şikayet ettiğim amirin emri altında çalışmaktadır. Böyle bir uygulama hukuki olabilir mi? bu konuda sizlerin fikirlerini öğrenmek isterim.

Arkadaşlar yok mu ? bu hususta bir bilgi sahibi.

657 sayılı DMK'nın 21. maddesine göre şikayetler söz veya yazı ile en yakın amirden başlanarak silsile yolu ile şikayet edilen amir veya amirler atlanarak yapılır. Eğer kanunun hükmettiği usulü izlememişseniz 125. maddeye göre uyarma cezası gerektiren bir disiplin suçu işlemiş olursunuz maalesef. 126. maddeye göre de uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezaları disiplin amirleri tarafından verilebilmektedir. Disiplin amiriniz muhakkik tayin edebilir ve muhakkikin raporuna göre size disiplin cezası verebilir. Anlattığınıza göre disiplin cezası için hukuki bir usul takip olunmuş diye düşünüyorum. Ancak sebep ve maksat yönünden ne derece hukuki davranılmıştır bunu ancak yargı mercileri belirleyebilir. Sanırım bir uyarma cezası aldınız. Öteki ceza ve isnat edilen disiplin suçu neydi? Disiplin cezalarına itirazda bulundunuz mu? Ayrıca son Anayasa değişikliğinden sonra uyarma ve kınama cezaları için de eğer hukuka aykırılık varsa İdare Mahkemesine müracaat şansınız var. Disiplin cezaları ve görev yeri değişikliğinin size tebliğinden itibaren 60 gün içinde söz konusu idari işlemlere karşı mahkemeye başvurabilirsiniz. Mahkemeye müracaat ederseniz dilekçenizde görev değişikliği için Yürütmeyi Durdurma talebinde bulunmayı unutmayın çünkü bu mühim derim.

Sayın Çobanoğlu,
Konuyu yanlış anlattım sanırım. biraz daha açmak isterim.
Öncelikle şikayet etmiş olduğum ve kendisi hakkında manevi tazminat davası açmış olduğum amir. Tarafıma karşı açmış olduğu soruşturmaları benim şikayet usulümle ilgili olarak değil tamamıyla uydurma suçlamalara dayanarak açtı. Bu soruşturmalara emri altında çalışan 2 Mdr. Yardımcısını muhakkik tayin etti. Muhakkilerin düzenlediği rapor neticesinde tarafıma uyarı, kınama ve sürgün önerildi. Bunların tamamı yine şikayet etmiş olduğum amirin emri altında çalışan kişiler tarafından yerine getirildi. itirazımı değerlendiren kişi ise yine şikayet edilen şahsın emri altında çalışmakta.
uyarı, kınama ve sürgün işlemlerinin tümüne karşı ayrı ayrı dava açtım. hatta düşürülen sicil notum içinde dava açtım ve sicil notunu iptal ettirdim. diğer davalar henüz sonuçlanmadı. Yüksek ihtimalle biliyorsunuzdur. AİHM Karaçay davasında savunma hakkının etkin kullandırılmamasından dolayı Hükümet aleyhine karar verdi ben burada da aynı durumun söz konusu olduğunu ve savunma ve itirazlarımın şikayet edilen amiriden emir almayan kişiler tarafından yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum.
son olarak uyarı cezası almama sebep olan suçlamayı yazarsam konuyu çok daha iyi anlayabileceğinizi düşünüyorum. Suçlama şu "dilekçeler yazarak İdareyi gereksiz yere meşgul etmek" (gereksiz meşgul ettiği iddia edilen dilekçe sayısı 4 ) Dilekçe hakkı ise anayasal bir hak. buyrun bakalım siz ne dersiniz.

Peki kınama cezasında sebep neymiş?

DMK'nın 125. maddesine göre "Uyarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak,

b) Özürsüz veya izinsiz olarak göreve geç gelmek, erken ayrılmak, görev mahallini terketmek,

c) Kurumca belirlenen tasurruf tedbirlerine riayet etmemek,

d) Usulsüz müracaat veya şikayette bulunmak,

e) Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak,

f) Görevine veya iş sahiplerine karşı kayıtsızlık göstermek veya ilgisiz kalmak,

g) Belirlenen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranmak,

h) Görevin işbirliği içinde yapılması ilkesine aykırı davranışlarda bulunmak."

"Dilekçeler yazarak İdareyi gereksiz yere meşgul etmek" gibi bir sebebi ceza gerekçesi olarak nasıl yazmışlar? Verilen uyarma cezası ve kınama için yazılan gerekçeleri yazarsanız iyi olur.

Siz bence şimdilik AİHM falan düşünmeyin. İdare Mahkemesindeki davalarınızı kazanmayı düşünün. Zira AİHM Karaçay davasının sizinle pek bir ilgisi yok maalesef. Karaçay davasında toplantı ve dernek kurma özgürlüğü ile etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. O davanın savunma hakkı ile ilgisi yoktur. Kanun uyarma ve kınama cezalarına karşı yargıya müracaatı yasakladığı için o karar alınmıştır. Umarım görev yeri değişikliği davasında YD talebiniz vardır.

sayın çobanoğlu;
kınama cezasına gerekçe "verilen göreve itiraz etmek" verilen görevin 657. DMK'nun 45. md. ne aykırı olduğu çok açık ve somut belgelerle sabit iken bu ceza verildi. görev yeri değişikliğinde mahkeme YD talebini reddetti. biliyorsunuz YD için iki şartın birlkte gerçekleşmesi gerekiyor. 11 kasımda uyarı ve kınamaya karşı da dava açtım görev yeri değişikliği için açmış olduğum dava şu an esas hakiminde yani karar aşamasında.
yardımlarınız için teşekkür ederim.

degerli Arkadaşım..Senden daha zor durumdayım.Konu aynı ama ben işin ustesinden geliyorum..Önemli olan Dogru yolu takip etmek..Benim olayda 4 tane soruşturma açtı..okadarki, açık bulamadıgına olacak sahte imza ve yalan beyanlara dayalı soruşturma açtı...imza bana ait çıkmadı ve öyle birşey yaptım ki herkes şaşırdı..senin olayın tam ne bilmiyorum ama şimdi bana soruşturma açan amir görevi kötüye kullanmaktan soruşturma geçiriyor...yolu uzun......ben Samsunda polis memuruyum...öncelikle soruşturmalardan korkma ,ne kadar soruşturma açarsa açsın senin lehine.hepsini idari mahkemeye götürürsü.önemli olan adli boyut işte ozaman işin şekli degişiyor... ama şunu unutma senden daha kötü durumdayım ama keyfim yerinde:)

kıymetli arkadaşlarım. benim de benzer bir durumum var, hukuk bilgim pek az olduğundan mirgin,in durumuna benziyorum. 4/b sağlık memuru( tıbbi sekreter) kadrosunda atanmış olmama rağmen bulunduğum hastanenin yeşilkart bürosunda vazifelendirilmiş bulunuyorum. verilen işe değil karara itiraz ettiğimde ise çalışmadığınz durumda hakkınızda yasal işlem yapılacaktır diye idarecilerim tarafından yazılı olarak uyarıldım. hukuk yoluna henüz başvurmamakla birlikte böyle bir yola başvurduğumda bana karşı alınacak tavırları da kestiremiyorum. soru çok yanıt yok.