Değişen 657 s.k. ile uyarı-kınama cezalarına ilişkin dava yolu
Merhabalar...
Geçen yıl-z.katibi olarak çalışırken- savcı hafta sonu çalışacağımızı söylemişti. Ancak benim hafta sonu acil ve önemli bir işim olduğu için savcının telefonuna cevap vermemiştim. P.tesi günü işe gittiğimde ise durumu izah ettim, ancak gitmediğim hafta sonu için hakkımda tutanak tutmuştu. O tutanaktan dolayı uyarı cezası aldım ve daha önce de bir uyarı cezam vardı. İkinci cezaya istinaden beni sürdüler. Ayrıca sınıf öğretmenliği okuyorum. Sürgün nedeniyle okulum da öylece kaldı.
Hatalı olduğum iki nokta var : 1) Telefonuna cevap verip uygun dille mazeretimi söylemek( kabul edilmeyeceğinden emindim) 2) Hakkımda verilen uyarı cezasına zamanında itiraz etmemek( zamanında itiraz etsem bile itiraz mercii yine aleyhimde karar verecekti, çünkü birçok itirazda birbirleriyle anlaşmalı kararlar veriyorlar.)
Bu süre içerisinde yaptığım incelemelerde, nöbetçi olmadğı halde fazla çalıştırılacak personelin çalışacağı günden 10 gün önce yazılı tebliğ ile haberdar edilmesi gerektiğini öğrendim. (fazla çalışmaya ilişkin yönetmelikti galiba...) ancak iş işten geçmişti.
Fakat değişen 657 sayılıl kanun ile Uyarı cezasına karşın dava yolu açılmış bulunmakta. (mı?)
Bu durum beni bağlar mı? Dava açabilir miyim?
Teşekkürler....
Cevap: Değişen 657 s.k. ile uyarı-kınama cezalarına ilişkin dava yolu
07.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı T.C Anayasasının 129 uncu maddesinde; “Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamayacağı,” hüküm altına alınmıştı. Bu çerçevede 657 sayılı Kanunun 135 inci maddesinde gerekli düzenleme yapılmıştı.
657 sayılı Kanunun İtiraz başlıklı 135 inci maddesinde; “Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz, varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına yapılabilir. Aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan çıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir.” hükmüne yer verilmiştir. 136.Maddesinde ise; “itiraz edilmeyen kararlar ile itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu, bu kararlar aleyhine idari yargı yoluna başvurulamayacağı,” hükmüne yer verilmiştir.
13 Mayıs 2010 tarihli ve 27580 sayılı RG’ de yayımlanan 5982 sayılı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 13 üncü maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 129.Maddesinin 3.fıkrası “ Disiplin kararlarının yargı denetimi dışında bırakılamaz” şeklinde değiştirilmiş ve 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoylamasına Sunulması Hakkında Kanun hükümleri gereğince: 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandum sonucunda da Anayasa değişikliği kabul edilmiş, Yüksek Seçim Kurulu’nun kararı 23.09.2010 tarihli 27708 Sayılı RG de yayımlanmıştır. .
Bu gelişme üzerine; Uyarma ve Kınama cezası alan kişinin, İdare Mahkemesine 13.11.2010 tarihine kadar dava açabileceğini düşünüyorum.
Dava dilekçesinde, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 135.Maddesi ile 136/3.Maddesinin Anayasa’ya aykırılığı iddiasının da belirtilmesi,İdari Mahkeme kanalı ile Anayasa Mahkemesine başvurulmasının talep edilmesi gerektiğini düşünüyorum.