İstanbul Üniversitesi

Hukuk eğitimi denince , kuşkusuz birçok kimsenin aklına İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi gelir. Gerek geçmişten gelen köklü yapısı ve gerekse yetiştirdiği sayısız değerli hukukçu İstanbul Üniversitesi'nin özel bir konuma sahip olması sonucunu doğuruyor. Ancak bugün gördüğüm kadarıyla İstanbul Üniversitesi artık tamamen bürokrasinin hakim olduğu bir devlet dairesi mantığıyla çalışıyor. Açıkçası bir ders kaydı ve ders değişikliği işlemini bile beceremeyen, işlerin fazlasıyla keyfi bir şekilde yürüdüğü, öğrenci odaklı olmaktan çok hocaların istek ve arzularına göre yönetilen bir üniversite ve hukuk fakültesi mevcut bugün karşımızda. Böyle bir yapının yetiştireceği hukukçuların kalitesi de bence artık tartışılır hala gelmektedir. Zannımca bu durumun devam etmesi halinde, ilerleyen yıllarda İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi özellikle işini iyi yapan vakıf üiversiteleri karşısında epey geride kalacak.

Eleştirilerinize katılmamak elde değil. Şartlar her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Dekanlığın iyi niyetli olduğundan şüphem yok ancak onları zorlayan koşullar var ki bunun başında alabildiğine arttırılmış öğrenci kontenjanı geliyor. Bizden önceki dönem kontenjan 400 idi, bizle birlikte 800 oldu. Bugün 2. öğretimle birlikte 1200 e ulaşmış bir öğrenci kontenjanı söz konusu. Bu şartlar altında dekanlığın iyi niyetli gayretleri de yetersiz kalıyor.

Bugün İstanbul Hukuk hâlâ çok kaliteli öğretim üyelerine ve araştırma görevlilerine sahip. Önümüzdeki yıllarda köklü değişikliklere gidileceğini biliyorum. Ancak kesinleşmiş bir durum olmadığı için buradan birşey söylemem doğru olmaz. Biz mezun olacağız belki ama bizden sonra gelecek nesillerin daha kaliteli eğitim alabilmeleri için köklü değişiklikler şart.