Merdi Kıpti Şecaat Arzederken Sirkatin Söyler

Aslında sözün aslı ''Şecaat arz ederken merdikıpti sirkatin söyler.''dir. Koca Ragıp Paşa söylemiştir bu cümleyi... Bazıları atasözü zanneder bazıları deyim... Görüldüğü gibi ikiside değil... Ama bir atasözü kadar etkili bir deyim kadar güncel olarak günümüze kadar gelmiştir. Ne demektir ? Şu demektir...

Merdi Mert olanı demektir... Kıpti Mısırlı olarak yaygın anlamıdır ama tali anlamı çingene demektir. Burada ise çingene anlamında kullanılmıştır. Birleşik olarak Çingenenin mert olanı (mert çingene..) diye başlayan bir cümleye sahip oluruz.. Şecaat ise bildiğiniz gibi Yiğitlik, yüreklilik. kahramanlık anlamlarındadır... Sirkatin ise sirkat ten gelmedir sirkat ise hırsızlık çalma anlamındadır. O zaman bu sözcük '' Çingenenin merdi yiğitliğini anlatırken hırsızlığını söyler...'' yada ''Çingeninin harbisi yiğitliğini anlatırken hırsızlığını söyler...'' gibi tercüme edebiliriz... EE bu ne anlama gelir peki ? Şu anlama gelir !

Kendini öven birisinin suçlarını ortaya dökmesi, saçmalamalarını ortaya koymasıdır. Aslında bu içi boş tenceredir bu sofrada da yeri yoktur un kendini ikrar biçimidir. Hem kel hem fodul un bir değişik söylem biçimidir. Aslında bilgisiz bir ''hiç'' olduğunu kendi kendine itiraf etmesidir. Bunu TV ekranından yapar , yazılarıyla yapar, söyleşisiyle yapar, basın açıklamasıyla yapar, söylevi ile yapar... yapar da yapar... önemli olan bunu anlayabilmektir... İşte işin zor olan kısmı bunu anlayabilmektir... yoksa gerisi boş konuşma olacaktır... Aynen bir çok kişinin maalesef yaptığı gibi... nedense bu aralarda her yerde çoğaldılar...

Şimdi gerek bu sitede ki bu merdilere gerekse ''mümtaz kişilere '' biraz bakalım... İşin acısı biz bunlara doğruyu anlatmaya çalışıp ikaz ettikçe bunların değeri artmakta kendilerini adam sanmaktadırlar.. daha acısı bazılarıda öyle sanmaktadır...

Şimdi bunlar aslında ''tehlikelidir'' eğer neyin ne olduğunu biliyorsanız sadece ''şarlatandırlar'' ama ya bilmiyorsanız? İşte o zaman büyük tehlikedir... Ve maalesef bu tehlike bol bol şu an her yerde var...

Bazıları ''sirkat'' ını içinde söylerken bazıları bilmenizi ister... Eğer bilmezseniz gerçekleri yandı gülüm keten helva... onları hep ciddi ''harbi'' sanırsınız... gitgide inanırsınız... Baştan popüler olduğunu sanan bir ''şarlatandan'bir örnek vereyim...

Bu bir yazardır... Kendisini müthiş entellektüel yol gösterici ciddi yazı yazan birisi olarak pazarlar o kadar ki kendisini hiç okumadığını bildiği kesime yada okusada asla ciddiye almayan kesime ''siz şimdi bana kızıyorsunuz, ne diyor bu o..çocuğu diyor...'' gibi ifadeleri yazı arasına serpiştirerek ''hitap ettiği'' şapşallara ''vay ne harbi '' dedirtir... Olan e mail adresi öylesinedir daima kapalıdır... Paraya uşaklık eder asla eleştiriye tshamülü yoktur yazar kaçar... Kendisini bir kuşaktan sayar ama adam olamadığı için hiç bir yere ait değildir onu bile anlamaz...

Hükümetin kendisine yandaş yapmak için hile ile satışını yaptığı bir gazetede yazar, eskiden gazete cidden büyüktü amma şimdi aynen zaman gibi ''dağıtılarak'' satış rakamını artırmaktadır. İşte bu gazetede ''köşe yazarı'' olan bu sakallı zat ... İnsanları kandırmak vay bu ne ciddi yazıor dedirtmek için yazarda yazar ... Ara sıra saçmalama dendiğinde iki gün yazmaz... sonra aynen devam eder... özür dileme onurundan da yoksundur... Ve maalesef bunlar çoğaldıkça çoğalmaktadır...

İşte bu şahsın 'vay' dedirten sadece bir ''basit'' yazısı ve aslında gerçek... Bu yazarın en doğru yazdığı budur böyle okunmalıdır aslında..... Artık değerini siz verin...

''İlhan Selçuk'un tabutu Türk bayrağına sarıldı.
Bildiğimiz kadarıyla, "şehit tabutları", bir de şehit olmasa bile "asker tabutları" bayrağa sarılırlar. Polisler için de, zorlama da olsa, böyle bir uygulama yapılıyor son yıllarda.
İlhan Selçuk şehit mi düşmüştür? Hayır. Ruhu asker olsa bile kendisi muvazzaf ya da emekli asker miydi? Hayır. "Görevi başında" mı ölmüştür? Hayır. Devlet memuru muydu?
Hayır. Devlet yöneticisi miydi? Hayır. "Resmi" herhangi bir sıfatı var mıydı? Hayır.
Öyleyse niçin bayrağa sarıldı?
"Önemli adam" olduğu için mi? "Önemli adamlar sivil de olsalar ölünce bayrağa sarılırlar, sıradan insanlar yeşil örtüyle defnedilirler" diye gizli bir kural mı var bu ülkede?
Yoksa bununla "rahmetli sağlığında din iman takmazdı" mı denilmek isteniyor?
Yoksa yoksa "bizler din simgelerine saygı göstermeyiz, onları reddederiz" mesajı mı veriliyor?
"Ateist ve pozitivistler bayrağa sarılırlar" diye "adı konulmamış" bir uygulama mı yapılacaktır?
Bayrağa sarılanlar ötekilerden daha mı Türk, daha mı milliyetçi, daha mı vatanseverdirler?
Bayrağa sarılmayan onun bunun çocuğu mudur?
Bana nefret kusan cahil ve salak düşmanlarım buna da cevap versinler.
"Vay, bayrağımıza da dil uzattı" falan diye rezilce çarpıtmadan tabii...'''

demiş bu büyük yazar... Sadece çok basit bir yanıt vereyim kendisine kendisini yazar sanan ve utanmadan ''basın kartı ''taşıyan Atatürk düşmanı olan ve bizi ''cahil ve salak'' olarak niteleyen gerizekalı gazeteci parçasına... Kendisine nefret kusmadığımı buradan belirteyim.. Nefret etmem için bile karşımdakinin insan olması gerekir...

Bu büyük yazar azıcık bilseydi ki bilmesi gerekir çünkü görevi halka bilgi vermek ve onun yorumlamasıdır, Türk Bayrağı Tüzüğü'nün 21.Maddesi'nin P bendi aynen şöyledir..

''P) Basın şeref kartı sahipleri'' neye sahiptir bunlar maddeye göre... ''Cumhurbaşkanlığı yapmış kişilerin, şehitlerin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sivil personel dışındaki mensuplarının, bunların emeklilerinin, 18 inci madde hükmüne göre makam odalarında Bayrak bulunan kamu görevlilerinin, bu görevleri daha önce yapmış olanlarla aşağıda yazılı kimselerin cenaze törenlerinde tabutlarına Bayrak örtülebilir ''

Peki bu herif bunu bilmezmi ? bilir ... domuz gibi bilir , tam bir domuz olduğundan da yalan söyleyerek ''yalandan'' çekinmez... yeni liberalizmin gereğidir bu... AKP liberalizmi...

Uğur Mumcu bunun gibiler için söylemiş '' bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz diye... '' ama aslında bu herif bu konuda bilgi sahibide ama merdi kıpti işte...


İlhan Selçuk, Basın Şeref Kartı sahibiydi, tabutu bu nedenle Türk bayrağına sarıldı. ''Bakanlar Kurulu kararı (25.1.1985 No: 85/9034-Resmi Gazete: 17.3.1985 No:18697- Dayandığı Yasa Tarihi: 22.9.1983)”

EEE kim oldy şimdi cahil ve salak ? Ha bire duvara toslaya toslaya beyni sulanmış bu yazar parçası mı ? yoksa kanunları gerçekleri söyleyen bizler mi?

Seni merdi kıpti seni...

Bu söz iktidar partisinede çok iyi oturmaktadır. Dikkat buyurun dediği ile yaptığı tutmayan ve hatta daha ötesinde kendi dediğine ters çıkan dünyadaki tek partidir AKP...

Vitrinde Allah için çok iyi bir hatip var... Her ne kadar İmam Hatip lisesindeyken Hatiplik dersi zayıfla orta arasında gidip gelsede şu anda hakkınıvermek gerekir çok net ve iyi bir hatip.. Görünen o ki iki ayrı hazırlıyıcısı var RTE nin teki gerçekten işinin ehli bir grup öteki gerçekten salaklar sürüsü... Sanıyorum ki salaklar sürüsü AKP içindeki grubu işinin ehli grupta RTE yi hazırlayan asıl grup... Bu grup halkıda çok iyi biliyor, sömürmesinide... Kesinlikle RTE de dersini çalışıp çıkıyor bilsede bilmesede yazılı metni okuyor bu arada vücud dilini çok iyi kullanıyor...

Halkın takipsizliği ''kendisine benzettiğini sevmesini'' ve kutsalını çok iyi kullanıyor... zaten muhtemel başarısının nedenide bu olsa gerek yoksa başarılı bir icraatını gören duyan yok...

Eğer halk takipçisi olsa otuz referandum konuşmasında da kendi kendiyle çeliştiğini o an öyle demesi gerektiği için öyle dediğini anlardı... Ama hayatın doğal akışı içerisinde buna dikkat eden azınlık kaldı normal olarak... İmralıdaki bebek katili şerefsizle konuşulduğunu çok ağır ifadelerle inkar eden , ama kesin orataya çıkınca anında çark ederek ''devlet görüşüyor biz değil'' diye akla zarar açıklamasını yutturdu... Aslında bu bile gerçek yüzlerini, ne kadar toplumun yüzüne baka baka yalan söylediklerinin göstergesiydi. Sitede kendisini hukuk fakültesi öğrencisi sanan bazı tipler bile bunu yediyse halkımız neden yemesin ki ?

Tüm mitinglerinde Hayır cı olarak saydıkları içerisinde bir grup bir kişi vardı... BBP ve İmralı canisi... Bunları hayırcı diye lanse edip özellikle MHP tabanını kandırırken referandum sonucu bir görüldü ki AAAAAA İmralı Caniside BBP de evetçiymiş.... Evet çıkar çıkmaz görüşmelere başlandı... Böylece aslında halkın büyük çoğunluğunun karşı çıkacağı. AKP + PKK + BBP+ FETO+ diğer cemaatler gslip geldi... Bu saçmalığada özgürlükler dendi iyi mi?

RTE ise aslında bunun böyle olduğunu dolambaşlı yollardan söyledi... Amma Haziran sıcağında dağıtılan kömür, türban sömürüsü, dolaylı ittifak, devlet olanaklarının hukuksuz kullanılması, tehtit, yıldırma inanılmaz beyin yıkama operasyonu ile %73 katılımın %58 i ile evet çıktı...

Aslında bu seçimin en komik ama gerçek göstergelerinden birisi Tokat'ta oldu..

Tokat'a bakalım...

TOPLAM SEÇMEN 423.114
KULLANILAN OY 353.708
KATILIM ORANI % 84.92

OY SAYISI OY ORANI %
EVET 228.442 64,58
HAYIR 125.266 35,42

Katılım oldukça iyi yaklaşık Türkiye ortalamasından bir puan yukarıda....

RTE burada miting yaptı... Halktabas bas bağırdı '' Evet'' diye... EE miting meydanı doğal olarak AKP ye gönül verenler orada olacak başka ne baıracaklar... Buraya kadar normal...

Amma RTE gayet tok ağır ve anlaşılır bir sesle soruyor...

'' Son günlerde CHP çıkmış Türban sorununu ben çözerim diyor... Siz Kılıçdaroğlu'nun türban sorununu çözeceğine inanıyor musunuz?''

Kalabalık hep birlikte gürlüyor...

''Evet...''

Başbakanın yüzü değişiyor... şaşkın şaşkın bakıyor.... sessizlik oluyor... kızarıyor gülümsüyor...

''inanmıyorsunuz değil mi?''' diye soruyor...

Kalabalık yine gürlüyor...

''Evet....''

sonra RTE neden bilmem ellerini iki yana açıyor...

''işte fark burada diyor...''

Ben farkın nerede olduğunu anlamış değilim o ayrı da... Halkımızın on saniye içerisinde bir birine taban tabana zıt yanıtı olan sorulara '' Evet'' demesini anlayamadım... Aslında anladımda anlamadım diyorum... Özetle evetçilerin hali aslında budur... Harika bir anlatımdı...

Sayın commodore1tr;

Yukardaki iletinizden anladığım kadarı ile sağı da solu da bilmiyorsunuz ve bu konuda kafanızda oluşmuş önyargılarla değerlendiriyorsunuz. Sağ, reayaya ve sömürü düzenine sempati duymak değildir. Bilim ve teknoloji de solun sağladığı şeyler değildir ve solun tekelinde de değildir. Aslında çağdaş literatürde sağ ve sol kavramları giderek terkedilmekle birlikte, yine de solu ve sağı çağdaş anlamlarıyla izah eden oldukça kaliteli eserler yazıldı. Ama gördüğüm kadarı ile sizin bunlardan haberiniz yok ve bu kavramları değerlendirmeniz oldukça sığ.