ABD ve AB 'nin Talimatları yerine getiriliyor!
Sümela Manastırında Ayine izin çıktı.
Rum Pontusçular çok mutlu olup hedeflerinin ilk aşamasını gerçekleştirdiler.
Bir sonraki aşama AYASOFYADA ,patrik efendinin dini tören yapması için oranın Patrikaneye tahsis edilmesi.
Bir sonraki aşama VATİKAN benzeri olarak özerk bir patrikhane kurmak, sonrasında ise ayrı bir toprağı ve örgütlenmesi olan patrikanenin Türkiyeden Bağımsızlığı.
Ne demişti bir Bop eş başkanı ; EKÜMENLİK beni rahatsız etmez.
Bir sonraki aşamada özerk Kürdistan da ,sonrasında Birleşik Kürdistan da seni rahatsız etmeyecek mi?
Verin oyunuzu AKP'ye
DEMOKRASİ KAZANSIN.
ANAYASA DA UNUTMADAN EVET DEYİN.
HIZLANALIM.
DURMAK YOK YOLA DEVAM.
Cevap: ABD ve AB 'nin Talimatları yerine getiriliyor!
Sümele'de ayin yapılması ile kıyamet kopmaz, Pontus falan da kurulmaz. Bırakın bu paronayak kuruntularını, Bırakın herkesi düşman olarak görmeyi. Müslümanlar da Atina'da, Amerika'da camiler açıyor veya açmaya çalışıyor. Bunlar gayet doğal şeyler. Öküzün altında buzağı arayan hasta ruhlar, kafayı Pontus'la bozmuş. Atatürk "herkesle kavga edin " demedi, "yurtta barış dünyada barış" dedi.
Cevap: ABD ve AB 'nin Talimatları yerine getiriliyor!
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Sümele'de ayin yapılması ile kıyamet kopmaz, Pontus falan da kurulmaz. Bırakın bu paronayak kuruntularını, Bırakın herkesi düşman olarak görmeyi. Müslümanlar da Atina'da, Amerika'da camiler açıyor veya açmaya çalışıyor. Bunlar gayet doğal şeyler. Öküzün altında buzağı arayan hasta ruhlar, kafayı Pontus'la bozmuş. Atatürk "herkesle kavga edin " demedi, "yurtta barış dünyada barış" dedi.
Şu EKÜMENLİK KONUSUNU tekrar irdeleyelim:
HABER:
"Başbakan Erdoğan’ın Atina ziyaretinde dostluk havası hakimdi. ABD Başkanı gibi karşılanan Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Papandreu birbirlerine “Sevgili Yorgo, Sevgili Tayyip” diye hitap etti. Erdoğan, basın toplantısında Fener Rum Patriği Bartholomeos’a “Ekümenik” denmesinden rahatsızlık duymadığını açıkladı"... Diyordu..
Ekümenikliğin en önemli özelliği, Ekümenik sıfatı, hangi kilisedeki patriğe verilmişse, o kilisenin bulunduğu şehir Hıristiyanlarındır anlamına gelir ve o patriğe bağlı olan Hıristiyan taba, Ekümenik sıfata haiz olan patrikten daha etkin ve yetkin hukuk tanımaz (Geniş bilgi için bakınız: Çelik, Doç. Dr. Mehmet, Fener Patrikhanesi’nin Ökümeniklik İddiası Tarihi Seyri, sh.19, Akadami Kitabevi).
T.C.’de Ekümenikliğin Konumu
Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir ülkedir. Bu sebepten dolayı, kendi bünyesinde hiçbir siyasi (ve bağımsız) bir yapıya izin veremez. Bu konu anayasanın teminatı altındadır.
Lozan’da Ekümeniklik
Lozan antlaşmasında, (43 ve 44. madde İsmet İnönü başkanlığında) Türkiye’nin ekümenik sıfatının reddi kabul edilmiştir.
T.C. Kurucusu Mustafa Kemal Patrik İçin Ne Dedi
Her kurumda olduğu gibi, patrikhaneye de iyilerinin göründüğü gibi kötülerinin de göründüğü olmuştur. Tabasını isyana teşvik edenler tarih sayfalarında yerlerini aldılar. Bu sebepten dolayı, Mustafa Kemal Atatürk konu hakkında fikirlerini şöyle beyan etmiş:
“.... bir fesat ve ihanet ocağı... Nifak tohumları saçan... Hatta Hıristiyan vatandaşlarımızın huzur ve refahı içinde mucip-i şeamet ve felâket olan Rum Kilisesi...” gibi ağır ithamlarda bulunmuş ve patrikhanenin yurtdışına çıkarılmasını istemiştir (A.g.e. sh:7).
Fatih Sultan Patriğe Ekümeniklik Verdi mi?
Toplumda “Fatih Sultan Mehmet’in patrikhane patriğine Ekümenik statüsü vermiştir” şeklinde bir yargı var. Doğru cevabı Doç. Dr. Mehmet Çelik’in adı geçen eserinden alalım: “Bizans’ın yıkılışıyla patrikhane, Osmanlı Devleti’nin bir kurumu hâline gelmiştir. Bazılarının bilmeden (zannederek) iddia ettikleri gibi Fatih Sultan Mehmet, Fener Rum Patrikhanesi’ne ökümenik yetki ve sıfatı vermemiştir. (s.h:6).
Patrik’e Ekümenik Sıfatını Kullanma Hakkı Verilirse Ne Olur?
1) Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlığını kaybeder.
2) Çünkü, Ekümenik statüsünün kullanım alanları geniştir. Eğer, patriğe Ekümenik statü verilirse: “Vatikan’da olduğu gibi, bunun bir sonraki aşaması bağımsızlıktır (Dr. Mahir Ünal).
3) Fener Patriği bu tarihten itibaren ya pasifize olup Lozan’dan bu yana devam eden işlevini sürdürecek, ya da ökümenik statüye kavuşup Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kanunlarının vesayetinden kurtulacak ve evrensel bir kurum haline dönüşecektir. Birinci konumda kalırsa, Türkiye için bir problem yoktur. Ancak, ikinci konumu geçerse Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük tehlikesiyle karşı karşıya gelecektir.
Neden?
Çünkü;
• Bu durum kilisenin Vatikanlaşmaya giden yolda elde edeceği en önemli basamaktır.
• Patrikhane artık Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kurumu ve T.C. vatandaşı olan azınlığın bir kilisesi olarak addedilemez.
• Tabi bu durum, Lozan antlaşmasını ihlâl etmesi de demektir.
Fener Patrikhanesi, yapısı itibariyle İmparatorluk Kilisesi’dir. Felsefesinde:
‘Devlet kilisesiz, kilise devletsiz olmaz.’
• Patrikhane kendisini Bizans İmparatorluğu’nun vasisi kabul etmektedir (Çelik, Doç. Dr. Mehmet, Fener Patrikhanesi’nin Ökümeniklik İddiasının Tarihi Seyri -325- -1453- sh:XX-XXI) ve Türkiye Cumhuriyeti’ni hiçbir Hıristiyan tanımaz, babasına kurşun sıkılsa, karakola değil, ya Amerika’ya ya da Avrupa’ya şikayete gider.
Özet:
Türkiye Cumhuriyeti’nde kilise olmalı... papa olmalı... ibadet haklarına müdahale edilmemeli. Fakat Ekümenlik sıfatının resmen uygulama hakkı asla ve asla verilmemeli. Zaten böyle bir sıfatın herhangi birine verilmesi, T.C.K.’na göre suçtur.
Ayrıca, Hıristiyanlara veya herhangi birine, devlet içinde devlet kurma ve T.C.’nin hiçe sayılması gibi ağır konuları, Türkiye halkı savaş sebebi sayar