Beyaza imza

farzedelim benim mal varlığım var.Birileri benim malıma göz dikiyor.Yaşlı bir babam var.Uzaktan akrabalarım benim babama bir şekilde zorla,hile ile imzayı attırıyorlar.Üstünü sonradan dolduruyorlar.babam bir şekilde ölüyor.Sonra bu sahtekarlar imzalı kağıdı ortaya çıkarıp borçlu olduğumuzu ileri sürüyor ve hukuk mahkemesi de sahtekarlığı meslek haline getirmiş,birçok kişinin bu şekilde ya da benzer şekilde canını yakmış bu zaatları haklı buluyor.Elimizde birçok dosya var bu işi yaptıkları ile ilgili.Bunların hiçbiri dikkate alınmıyor.
Savcılığa suç duyurusunda bulunmuş olmak ta sonucu değiştirmiyor.Ceza mahkemelerinde suçlu olan bu kişiler hukuk mahkemelerinde haklı bulunuyor.Bu ne tezatlıktır.Suç suçtur.
Beyaza imza saçmalığı ne zaman düzeltilecek daha kaç kişinin canı yanacak.Neden noterde ya da banka aracılığı ile alış veriş zorunluluğu getirilmiyor.
Devletin birinci görevi halkına huzurlu ve güvenli ortam sağlamak değil mi şu şartlarda hangi güven hangi huzurdan bahsedilir?Bu durum benim bildiğim ve yaşadığım.Kanunlardaki bu boşluklar sadece ve sadece bu tip insanların işine yarıyor.Vergisini veren senelerce çalışıp birikim yapan bizim gibi insanları kim koruyacak?Türkiye de geçerli meslek bu insan bile diyemeyeceğim sahtekarların yaptığı mı?
Bir imza ile tüm mal varlığımız tehlikede.Ve bize bile ait olmayan ölmüş kişiye ait olan imza.Çıldırmamak elde değil.
Ben 11 yıllık devlet memuruyum.Öğrenci yetiştiriyorum.Dürüstlük doğruluktan bahsediyorum.Daha kaç ülkede beyaza imza ile insanlar kan ağlıyor bilmiyorum.......

Ceza davalarıyla hukuk davaları birbirine etkileri olan davalar olsa da kural olarak birbirinden bağımsız davalardır.

Beyaza imza konusuna gelince, atılan imzanın sonrada dolduran metinle geçerlilik kazanacağı kesindir. Ancak bu imzanın hile ile attırıldığı kanıtlanırsa durum değişir.

Mahkemede bunu ispat etmeniz önemlidir.

Devletin birinci görevi vatandaşın huzurunu sağlamak olsa da, bazı işlemler için resmi geçerlilik şartı konulmayarak hayatın olağan akışı ve alışverişin hızlılığı sağlanmak istenmiştir. Aksi takdirde işler çok karmaşık bir boyut kazanırdı.

Veysel Bey İlginiz için teşekkür ederim.
70 yaşında hiçbir mal varlığı olmayan bağkur emeklisi bir insanın attığı imza.Sözde 400.000 doların altına imza atıyor.(Gerçi üstü sonradan doldurulmuş )Kim bu durumdaki bir insana bu kadar para verebilir?Ve traji komik durum bu kadar parayı verdiğini iddia eden kişi bir ifadesinde aylık 450 lira geliri olduğunu belirtmiş.Bunlar dikkate alınmıyor mu?

Bunlar dikkate alınır, siz alacaklı tarafı bu borcu neye karşılık olarak verdiğini ispat etmek zorunda bırakmalısınız.Neye karşılık olarak bu imzayı attırmışlar?Adaletin yerini bulacağını düşünüyorum, hatta bu konunun iyi araştırılmasını, çünkü noter onaylı ve dedemlerin imzasının bulunmasına rağmen aldığımız kat mülkiyeti hakkımızın hiçe sayılarak tapu alındığını göz önünde bulundurursak, sadece beyaz kağıda imza ile birşeylerin yapılmayacağı kanaatindeyim.

“… Kural olarak beyaza imza konularak düzenlenen ve borç doğuran belgeler itimadi bir işlem olup, imzalayan kişinin böyle bir belgenin aksini ancak yazılı ( yasal ) bir delille kanıtlamak yükümü altındadır. Aksi halde bu işlemden doğacak rizikolar ihtilafları imzalayanın baştan bilerek benimsemiş ve kabul etmiş sayılacağı için hukuki sonuçlarına katlanmak zorunda kalır...”
Yarg, HGK, E. 1999/13-910, K. 1999/993, T. 24.11.1999