Çocuğun Nitelikli cinsel istismarı

Suç: Çocuğun Nitelikli cinsel istismarı Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, Çocuğun basit cinsel istismarı,
Suç tarihi: 01.01.2006/01.04.2006/04.01.2006
karar tarihi: 05.02.2008 Yukarıda müsnet suçu yazılı sanıklar hk C.Başsavcılığının 01.06.2006 ve 2006/1648 esas sayılı iddanamesi ile açılan kamu davası mah. esas def. kaydı yapılarak, sanıkların yapılıp bitirilen kapalı yargılamaları sonucunda TCK .nun^103/2,31/2,109/1-3/f-5,31/2, kamu davası açılmıştır.

Hüküm : TCK.nun 103/2 maddesi gereğince 8 yıl hapis ile cezalandırılmasına- Sanık eylemi birden fazla kişi ile gerçekleştirdiğinden cezasının 1/2 arttırılmasıyla 12 yıl hapsine- Yaşı nazara alındığında TCK. 31' cezası 1/2 indirilerek 6 yıl hapsine - İyi halinden dolayı 1/6 indirilmesine 5 YIL HAPİS CEZASI Almıştır.

Sanığın suçu işledikten sonra yargılama sürecindeki davranışları ve geçmişi gözetlendiğinde sanığın pişmanlık duyduğu ve tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizde kanaat oluşmadığından sanığa verilen cezanın 5237 S. TCY nın 51/1 maddesi uyarınca ertelenmesine ve hakkında 5395 Sayılı yasanın 23. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına;....

Yukarıdaki nedenlerden dolayı kardeşim 5 yıl ceza almıştır kendisi 1992 doğumlu olay tarihinde 15 yaşında idi. Şu an 18 tam olarak doldurmamıştır. Olayda 4 sanık vardır. aynı yaş emsalleridir. Diğer kişiler de aynı suçlardan yargılanmış fakat diğer sanıklar hk 5 yıl süre denetimli SERBESTLİK TEDBİRİ UYGULANMIŞTIR. Temyizden ceza onanmış.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ayrıca mahkemesi var fakat biz aile ile görüştük kendileri şikayetini geri aldı ve daha öncede şikayetçi olmadıklarını söyledi. Davanın düştüğü cezaevindeki kardeşime söylenmiş. (kendisi iki aydır çocuk eğitim evinde)

* Aslında olaylar böyle gelişmemiş (yani benim sözlü öğrendiklerimi kast ediyorum )fakat ben yazılı kararları sizlere yukarıda sundum. Esas no :2008 Karar no: 2009 Tarafımıza mahkeme tebligatları yollanmış fakat adresimize teslim edilmemiştir Tebligatlar Muhtarlıkta görünüyor. En talihsiz olay ise olay tarihinde tutmuş olduğumuz av Hiç bir bilgilendirme yapmadı Kendisi davanın bittiğini söyledi. yani hiç bir karardan haberimiz yoktu. 26.02.2010 tarihinde kardeşim tutuklandı ve av. aradım olmaz öyle şey dedi akabinde konu yu araştırdığımızda yukarıda ki sonuçlar ortaya çıktı ve avukatından hiçbirşeyle ilgilenmediği ortaya çıktı ve şu anda kendisi bizimle görüşmüyor telefonu kapatıyor. Baronun tuttuğu av. ise rahatsız kanser hastası meslekten çekilmiş.

Neticede olan olmuş artık Şu sadece kardeşim cezaevinde 2 aydır. Bu karara itiraz etme hakkımız yada tahliye talebi vs... Bir kurtuluş yolu varmıdır. Netice itibari ile ailece huzurumuz kalmamış, Kardeşiminde kaldığı eğitim evinde psj bozulmak üzeridir.

Siz değerli üyelerimizden lütfen yardım etmenizi istiyorum. Kardeşimi cezaevinden kurtarmanın bir yolu varmıdır. Saygılarımla

Verilen karara itiraz hakkımız varmı. Hukuki işlemler nasıl işler bu seviyede ??

yada avukatımız olay hakkında bize hiç bilgi vermedi ve davanın bittiğini söyledi şimdide bizimle görüşmeyi kabul etmiyor görüşmemek için çeşitli mazeretler uyduruyor. Avukatı şikayet etmek için yasal haklarımız nelerdir. Olayın iç yüzünü araştırdığımızda bariz bir kumpasın kurulduğunu görüyorum. Sonuç olarak suçsuz yere bir genç 5 yıl ceza almış akabinde bu 5 yılı suçsuz yere yatacak hal böyle olunca bu cezadan sonra ki hayatını olumsuz etkileyecek. Öncelikli olarak bu insanı ceza evinden kurtarmamız lazım sonra müdafi avukatın ilgisizliğinden dolayı görevini özveriyle yapmamasından dolayı kendisininde gerekli cezayı alması lazım. Ama öncelikli olarak bu gencin aklanması lazım artı diğer şahıslar da aynı suçlardan yargılanmış denetimli serbestlik vermişler tek kardeşim mahkemelere gitmemesinden dolayı ceza almış. Bu Konuda hukuki prosedür nasıl işlemesi LAZIM???

Tebligatlar dosyada görevlendirme ve vekalete istinaden avukatlara yapılmış ise geçerlidir. Temyiz edilmemişse sürenin geçtiğini düşünüyorum. Yok tebligatlar avukatlar atlanarak kardeşinize çıkarılmışsa usulsüz tebligat sebebi ile bir şeyler düşünülebilir belki ama 2 aydır kardeşinizin içerde olduğunu söylüyorsunuz bu hakkın da hala kullanılabilir olduğu kuşkuludur. Belki başka bir avukata inceletmek ve sorumlular hakkında bir şey yapmak gerekebilir.

Size süreci şöyle anlatayım 2006 olay tarihi. Temyiz istenmiş ve ceza onanmış 2008 yılı ve 2009. Avukatımız davanın bittiğini aile söylemiş. (av ücreti ödenmiş) İşin aksi tarafı Yemyiz kararı 2009 tebliğ edilmiş geçen sene muhtarlık seçimleri olduğu dönem tebligat muhtarlıkta sümen altı kalmış haliyle ne avukatımız nede muhtarlık tarafından hiç bir bilgi ulaşmamış. Şu anda kesinleşmiş beş yıl cezası hariç alıkoymadan mayıs ayında mahkemesi var yargıtay tarafından bu ceza için uzlaşma yolu açık bırakılmış. Ve biz mağdur aile görüşüp davadan feragat dilekçesini ağır ceza mahkemesine sunduk (aile o zaman içinde bizden şikayetçi olmadığını bize sözlü olarak söyledi fakat yazılı olanda da şikayeçi olarak görünüyor) Neyse ceza eğitim evinde bulunan kardeşimede davanın düştüğü müdür tarafından söylenmiş. Şu an cinsel istismar suçundan eğitim evinde yatıyor. Ailem cahil okuma yazması yok o yüzden baya işler sarpa sarmış. Bir av. durumu detaylı olarak izah ettim fakat herşey için geö kalınmış olduğunu ve bu tür karmaşık davaların masrafının baya bi yüklü olduğunu söyledi. Eğer altından kalkabişlecek olsak dünyayı veririm ama yapacak bir şeyim kalmıyor. İşin içinden çıkamaz bir halde oluyorum. Olayın içindede bir kumpasın olduğunu görünce grurum bir gencin suçsuz yere 5 yıl mahkum olmasını vicdanım elvermiyor. O yüzden tek temennim adaletin yerini bulması kardeşimin bir an önce kurtulması

Öncelilikle 5 yıl hapis cezası yargıtaydan onanmış yapacak birşey yok diolar.
Av. bize gerekli bilgi vermiyor kaçamak yapıyor. Bize yapılan tebligatlar elimize ulaşmadı. Avukatada gitti bu tebligatlar sanırım bize hiç bir şekilde haber verilmedi. Avukattan bu durumda nasıl hesap sorabilirim ?
Artı bu kesinleşmiş cezaya hiç bir itiraz yolu yokmu.

22 mayısta alıkoyma mahkemesi vardı. Davacı aile şikayetini geri aldı (hem dilekçe hem de mahkemede sözlü olarak) alı koymadan beraat etti. Fakat diğer cezası için itiraz edilebilirmi (yargıtay kararında Cezanın onanması ve uzalaşma yolunun açık olduğu yazıyordu) Sağdan soldan dilekçe verin ceza evinden çıkar diyolar nasıl bir yol izlemeliyiz.

konu güncel

Konu güncel yokmu bi tavsiyede veya akıl verecek. :((((((

konuyla alaklı olduğunu düşündüğüm bir sendrom tanımlamasıyla alakalı makalem ...bu makalede bosanmısbabalar.com desteklenmektedir konunun bilinirliği adına fabrikasyon (kurgu )istismar davaları ve gerçek davaların ayırımı ile ilgili makaleler mevcuttur . henüz adli tıop dahil bir çok akademik çevre konudan habersizdir.fakat sizin dosyanızda farklı bir durum olduğunu sonradan farkettim burada boşanmadan sonra oluşan üretme istismar davaları işlenmiştir.yinede bu bölümde konuyla alakalı bilgilendirmede yarar görüyorum.


Medea komplexi -boşanmada art niyetli anne sendromu -ebevyne yabancılaştırma sendromu


medea komplexiyle veya pariental alienation syndrome ile ilgili hiç kimsenin çalışma yapmadığını farkettim . akademisyenlerin hiç ilgilenmediği ama toplumsal yara olarak bir çok vakaanın ardında gizli kalmış bir durumdur.bu konuyla alaklı çalışma grubu kurmak adına bilinirliğini artırmak bile yeterlidir.medea komplexi :yunan tragedyalarından epiclos un medea tragedyasından köken alan bir hastalıktır.kısaca aldatıldığını düşünen kadın (yıkık hüsran ve kızgın)eski kocasından intikam alabilmek amacıyla çocuklarını öldürerek ona gösterir.günümüz modern dünyasında anlamsız gelen bir çok davanın ardında bu komplexin paranoya ve histeriye ittiği kadınlar mevcuttur.özellikle boşanma davalarında büyük oranda kendini gösterir fakat boşanma davaları bittikten sonra da boşanma hükümleriyle alakalı gerek velayet gerekse nafaka bakımından boşanmada kötü niyetli anne sendromu olarak tanımlanan amerikan hukuk sisteminde canada hukuk sişteminde yeri olan bir vakanın köklerini oluşturur. DIVORCE RELATED MALICIOUS MOTHER SYNDROME Ira Daniel Turkat, Ph.D. (http://www.fact.on.ca/Info/pas/turkat95.htm ) örnek olarak verilebilicek bir sitedirboşanmada art niyetli anne sendomu işin maddi kısmında nafakayla alaklı art niyet sergilerken velayet kısmında yabancılaştırıcı rolune burunerek çocuk veya çocuklarını babaya karşı kışkırtmaya yabancılaştırmaya ve kullanmaya kalkar bu durumda çocukları ciddi bir duygusal tacize maruz bırakarak hırpalar ki bu durum travma sonrası stress sendromu olarak bilinecek ruhsal durumu doğurur.ülkemizde henüz yeni yeni şiddeti giderek artan bir çok davanın kökleri bu duruma kadar uzanır.duygusal taciz o kadar şiddetlenebilirki annenin babayı fabrikasyon (üretme/kurgu )bir cinsel istismar davasına dahi dönüştürebilir .bu duruma yabancı olan çocuk psikaytrları gerçek istismar veya kurgu istismar tanımlamalarının yapıldığı makaleleri okumamışlarsa uzun süren bu duygusal tacizin birer parçası olurlar ve mahkemeler uzadıkçada kötü niyetli anne sendomu başarılı bir yabancılaştırıcı olarak çocukların gözünde baba imajının yok edilmesi sağlanmış olur.boşanmada art niyetli anne sendoromunun en ağır şekli istismar suçlaması günümüz ülkemizde bir salgın gibi büyümektedir. hukuki ve tıbbı çalışmalar geri olduğundan bir çok vaka sürüncemede bırakılarak hem çocuk hemde babalar açısından maduriyet çok büyümüştür.işin ilginç yanı gerçek istrismar davaları bile bazen arada kaybolabilecek kadar hukuki vahemet bir hal almıştır. ülkemizde velayet kontrolu yapan herhangi bir resmi kurumun olmaması velayet sahibi annenin her türlü duygusal tacizine açık çocukları koruyabilecek bir mekanizmanında kurulamamasından çocuk hakları bakımından ciddi bir risk oluşturmaktadır.bu konuyla alakalı bir çok çalışma mevcuttur bunlardan bir kaçının sitesini veriyorum: http://www.fact.on.ca/Info/pas/walsh99.htm makaleler incelendiğinde olayın vahameti daha çok gözler önüne serilmektedir. http://www.fact.on.ca/Info/pas/gard01b.htmhatta işin daha ileriki aşamalarında adli tıp makaleleri işin ciddiyetini gözler önüne sermektedir.http://www.ipt-forensics.com/journal/volume2/j2_3_1.htm bu konulardan habersiz basma kalıp bir sistemle raporlar alınarak yaratılan bir çok mahkumiyetin vicdanları rahatsız eden kısmı işin uzmanı diye ortalara çıkan gerek akademik gerekse hukuk kısmını dolduran kişilerin aslında hayatlarında bir kaç makale okumaktan ve toplasanız üç makaleyi geçmeyen yayınlarla ortalarda dolanmasıdır.1985 yılında salem cadı davalarına benzetilerek tanımlanan bu hastalıklar 2011 türkiyesinde hala bilinmemekte birkaç insanın kişisel mücadeleleriyel tanımlanıp hukuk sistemi içine alınmaya çalışılmaktadır. bu konuda bu makaleleri çeviren arkadaşlarımın bu konu altında bu konunun madurlarına yardım edebilmek adına buradan yayınlamaya davet ediyorum. saygılarımla dr.erkut erdoğan