Boşanma Davası Sonrasında Çocuğun Eğitimi ile İlgili Karar

Merhaba;

Danışmak istediğim iki konu var. Boşanma davam sonuçlandı. Kızımın velayeti bende kaldı. Kızımın bu eylül ayında okula başlamasını istiyorum. Okulları araştırdım ve hem kızıma uygun hem de şartları uygun bir okul buldum. Bu durumda kızımı hangi okula verebileceğime eski eşimin karışma ihtimali var mıdır? Eğer her türlü ücretini ödeyeceğimi söylersem; kızımı istediğim okula verebilir miyim?

Ayrıca boşanma kararında; kızımın ileride olacak eğitim masraflarının da ikimiz tarafından ortak karşılanması söz konusu. Bu tam olarak nasıl yürüyor? Örneğin eski eşimin karşılayamayacağı bir ücretteki okula vermem söz konusu olamaz ki bu durumda. Bunu kimse de kontrol edemez, bu anlamda okulu benim karşılamam sorun olur mu? Bu noktada; seçtiğim okul bir yabancı okulun okul öncesi bölümünde kreş, eşimin buna itiraz etme hakkı var mı?
Çünkü şimdiden kayıt yaptırmam gerekiyor, yarın öbür gün sorun olursa başka bir okul bulmam zor olabilir.
İkinci sorum; eğer eski eşim kızımı kendi istediği bir okula yazdırmak isterse durum ne olur?

Velayet sizde ise istediğiniz okula yazdırabilirsiniz.

''Ayrıca boşanma kararında; kızımın ileride olacak eğitim masraflarının da ikimiz tarafından ortak karşılanması söz konusu.''

Diğer eş iştirak nafakası vermedi mi.Onunla karşılayacaksınız.Yetmezse Artırılmasına dair dava açacaksınız.

İlamda ortak harcanır hükmü de dikkate alınır.Fakat Bunun ücreti çok yüksek bir okul olursa diğer eş bunu karşılamak zorunda değildir.Ortalama,kendi güçüne yeten miktarı karşılayacakdır.Bu nedenle ilerde tartışma çıkmaması babında onunda fikrini almanız yararınıza olacaktır.

Alıntı:

---

sonuncuyaka rumuzlu üyeden alıntı

Velayet sizde ise istediğiniz okula yazdırabilirsiniz.

''Ayrıca boşanma kararında; kızımın ileride olacak eğitim masraflarının da ikimiz tarafından ortak karşılanması söz konusu.''

Diğer eş iştirak nafakası vermedi mi.Onunla karşılayacaksınız.Yetmezse Artırılmasına dair dava açacaksınız.

İlamda ortak harcanır hükmü de dikkate alınır.Fakat Bunun ücreti çok yüksek bir okul olursa diğer eş bunu karşılamak zorunda değildir.Ortalama,kendi güçüne yeten miktarı karşılayacakdır.Bu nedenle ilerde tartışma çıkmaması babında onunda fikrini almanız yararınıza olacaktır.

---

Dava çekişmeli boşanma davasıydı ve hayli sorunlu ilerledi. Kızıma 600 tl iştirak nafası bağlandı. Ancak eski eşim eğitimine başladığı takdirde kendi istediği okulda okursa eğitim masraflarının yarısını karşılayabileceğini söyledi. Ön kayıt yaptırdığım iki okul var şu anda; biri 20 bin lira biri 15 bin lira yıllık ücreti. Eşime ödemezse, ya da ödeyemem derse ben ödeyebilirim dedim. Ancak o okulları onaylamadığını söyleyip duruyordu. Şu anda çalışmıyorum; ancak eylül ayında işe başlayacağım; karşılayabilecek maddi durumum söz konusu olacak.

İlamda eğitim masrafının yarısını öder diye bir hüküm olmaz.Bu mahkeme dosyasına girmiş bir düşünce ve de şarta bağlanmış.

Gerekçeli boşanma kararınızda müşterek çocuğun okul seçimiyle ilgili "müşterek seçeceklerdir" türünde bir ibare yoksa eşinizin onayına gerek duymadan istediğiniz okula çocuğunuzu yazdırabilirsiniz.

Ancak kararda okul masraflarının ortaklaşa ödeneceğine ilişkin bir düzenlemenin mevcut olması sebebiyle kararı iyice incelemek lazım. Zira, bu tür ifadeler (iştirak nafakası açısından) gerek kararda, gerek Yargıtay'ca kabul gören ifadeler değil. Hatta bozma sebebi. Net bir şekilde rakamın belli olması gerekir.

Eğer eski eşinizden okul masraflarına ilişkin bir talebiniz olmayacaksa istediğiniz okula yazdırabileceğinizi düşünüyorum.

Ancak ileride olacaksa, onun da karardaki müphem ifade sebebiyle dava açma hakkı doğabilir.

Alıntı:

---

Av.İlknur Sezgin Temel rumuzlu üyeden alıntı

Gerekçeli boşanma kararınızda müşterek çocuğun okul seçimiyle ilgili "müşterek seçeceklerdir" türünde bir ibare yoksa eşinizin onayına gerek duymadan istediğiniz okula çocuğunuzu yazdırabilirsiniz.

Ancak kararda okul masraflarının ortaklaşa ödeneceğine ilişkin bir düzenlemenin mevcut olması sebebiyle kararı iyice incelemek lazım. Zira, bu tür ifadeler (iştirak nafakası açısından) gerek kararda, gerek Yargıtay'ca kabul gören ifadeler değil. Hatta bozma sebebi. Net bir şekilde rakamın belli olması gerekir.

Eğer eski eşinizden okul masraflarına ilişkin bir talebiniz olmayacaksa istediğiniz okula yazdırabileceğinizi düşünüyorum.

Ancak ileride olacaksa, onun da karardaki müphem ifade sebebiyle dava açma hakkı doğabilir.

---

İlknur Hanım;

Kararda; iştirak nafakası olarak 600 tl'nin belirlendiği yazıyor. Ayrıca ilerde doğacak olan eğitim masraflarının anne- baba tarafından ortak olarak karşılanacağı yazılmış.
Eski eşim, boşanma kararı için değil ama tazminat için Yargıtay'a başvuruyor; acaba ne kadar sürer merak ediyorum; ayrıca boşanma davası dışında iki ayrı davamız daha yürüyordu; bir de üstüne bağıştan rücu davası açmış; işin komiği; mahkemede düğünde takılan altın vs kendilerinin aldıklarını kabul etmişlerdi. Şimdi de perşembe günü o dava görülecek.
Eğitimini ben karşılayacağım zaten; babasının her adımda sorun çıkaracağı belli oldu. O yüzden istediğim okula vermek için herşeyi göze aldım; yoksa iş çok çirkinleşecek.

Sayın akçuralı, avukatınız vardı değil mi?

Düğünde takılan ziynetler için mi bağıştan rücu davası açmışlar? Hem de karşı tarafa tazminat yüklendiği yani evlilik birliğinin sona ermesinden sizden daha ağır kusurlu olduğuna dair karar varken? (hmm, tazminatı temyiz ettiklerine göre bağıştan rücu davasına zemin hazırlığı var) :)

Bağışlanan mal açısından direkt olarak sizin olayınızla alakasız ancak bu davanın koşullarını görebilmeniz için bir yargıtay kararı ekliyorum.

E:1998/7717
K:1998/8237
T:29.06.1998
• BAĞIŞTAN RÜCU

ÖZET: Basit olayları rücu nedeni kabul etmek, bağıştan yararlanan kişiyi bağışlayanın baskısı altında tutmak sonucunu doğuracağından, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı bir tapu iptali ve tescil davasında deliller değerlendirilirken, olayların nitelikleri, kapsamı ve özellikle önem dereceleri gözönünde bulundurulmalıdır.
(818 s. BK. m. 244/2)
(743 s. MK. m. 457/2)
(YHGK. Kararı 1.5.1976 gün ve 1974/1-722 E. 1976/ 2065 K. s.)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, BK.nun 244/2. maddesindeki koşulların gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Çekişme konusu 15 parsel sayılı taşınmazın 520/21220 payının davacıya ait iken, 31.5.1991 günlü resmi sözleşme ile davalı oğluna bağışladığı kayden sabittir.
BK.nun 244/2. maddesi; "bağışlamadan yararlanan kişi bağışlayan ya da ailesine karşı kanunen yükümlü olduğu görevleri ehemmiyetli surette ihlal eder ise, bağışlayan bağıştan rücu edebilir" hükmünü getirmiştir.
Yasa koyucu, aile görevlerinin yerine getirilmemesini başlı başına bir rücu nedeni saymamış "ehemmiyetli bir surette riayetsizliği" öngörmüş, böylece mirastan iskat nedenlerini burada da tekrarlamıştır (MK. 457/2). O halde, 244. maddenin 2. bendi, MK.nun 457. maddesinin 2. bendinin özü ve kapsamı itibariyle bir tekrarından ibarettir.
Bu görüş ilmi içtihatlarda da belirtilmiştir (Alfret Marten, BK. Şehri, 319;
Prof. Feyzi N. Feyzioğlu, BK. 1962; s. 173). O halde, bağıştan dönme nedeniyle mirastan iskat nedenlerinin bir arada incelenmesi zorunluluğu vardır.
Hukuk Genel Kurulunun 1.5.1976 gün, 1974/1-772 esas, 1976/2065 sayılı kararı da aynı doğrultudadır. Gerçekten, basit olayları rücu nedeni kabul etmek bağıştan yararlanan kişiyi bağışlayanın baskısı altında tutmak sonucunu doğurur. Aksine bir düşünce, yasa koyucunun BK.nun 244 ve MK.nun 457. maddeleri ile takip ettiği amaca aykırı düşer. Bununla da kalmaz, hak duygularını zedeler ve irade serbestisini de büyük ölçüde kısıtlamış olur. Onun için olayların nitelikleri, kapsamı ve özellikle önem dereceleri gözetilerek delillerin değerlendirilmesi gerekir.
Somut olayda, yukarda açıklanan anlamda rücu koşullarının gerçekleştiğinden söz edebilme olanağı yoktur. Nitekim, davacı dahi 25.2.1998 günlü keşifte "davalı elinden geldiği kadar bana iyi davranıyor ancak elinden bu kadar geliyor" şeklinde beyanda bulunmuştur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.6.1998 tarihinde oybirlğiyle karar verildi.

Alıntı:

---

Av.İlknur Sezgin Temel rumuzlu üyeden alıntı

Sayın akçuralı, avukatınız vardı değil mi?

Düğünde takılan ziynetler için mi bağıştan rücu davası açmışlar? Hem de karşı tarafa tazminat yüklendiği yani evlilik birliğinin sona ermesinden sizden daha ağır kusurlu olduğuna dair karar varken? (hmm, tazminatı temyiz ettiklerine göre bağıştan rücu davasına zemin hazırlığı var) :)

Bağışlanan mal açısından direkt olarak sizin olayınızla alakasız ancak bu davanın koşullarını görebilmeniz için bir yargıtay kararı ekliyorum.

E:1998/7717
K:1998/8237
T:29.06.1998
• BAĞIŞTAN RÜCU

ÖZET: Basit olayları rücu nedeni kabul etmek, bağıştan yararlanan kişiyi bağışlayanın baskısı altında tutmak sonucunu doğuracağından, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı bir tapu iptali ve tescil davasında deliller değerlendirilirken, olayların nitelikleri, kapsamı ve özellikle önem dereceleri gözönünde bulundurulmalıdır.
(818 s. BK. m. 244/2)
(743 s. MK. m. 457/2)
(YHGK. Kararı 1.5.1976 gün ve 1974/1-722 E. 1976/ 2065 K. s.)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, BK.nun 244/2. maddesindeki koşulların gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Çekişme konusu 15 parsel sayılı taşınmazın 520/21220 payının davacıya ait iken, 31.5.1991 günlü resmi sözleşme ile davalı oğluna bağışladığı kayden sabittir.
BK.nun 244/2. maddesi; "bağışlamadan yararlanan kişi bağışlayan ya da ailesine karşı kanunen yükümlü olduğu görevleri ehemmiyetli surette ihlal eder ise, bağışlayan bağıştan rücu edebilir" hükmünü getirmiştir.
Yasa koyucu, aile görevlerinin yerine getirilmemesini başlı başına bir rücu nedeni saymamış "ehemmiyetli bir surette riayetsizliği" öngörmüş, böylece mirastan iskat nedenlerini burada da tekrarlamıştır (MK. 457/2). O halde, 244. maddenin 2. bendi, MK.nun 457. maddesinin 2. bendinin özü ve kapsamı itibariyle bir tekrarından ibarettir.
Bu görüş ilmi içtihatlarda da belirtilmiştir (Alfret Marten, BK. Şehri, 319;
Prof. Feyzi N. Feyzioğlu, BK. 1962; s. 173). O halde, bağıştan dönme nedeniyle mirastan iskat nedenlerinin bir arada incelenmesi zorunluluğu vardır.
Hukuk Genel Kurulunun 1.5.1976 gün, 1974/1-772 esas, 1976/2065 sayılı kararı da aynı doğrultudadır. Gerçekten, basit olayları rücu nedeni kabul etmek bağıştan yararlanan kişiyi bağışlayanın baskısı altında tutmak sonucunu doğurur. Aksine bir düşünce, yasa koyucunun BK.nun 244 ve MK.nun 457. maddeleri ile takip ettiği amaca aykırı düşer. Bununla da kalmaz, hak duygularını zedeler ve irade serbestisini de büyük ölçüde kısıtlamış olur. Onun için olayların nitelikleri, kapsamı ve özellikle önem dereceleri gözetilerek delillerin değerlendirilmesi gerekir.
Somut olayda, yukarda açıklanan anlamda rücu koşullarının gerçekleştiğinden söz edebilme olanağı yoktur. Nitekim, davacı dahi 25.2.1998 günlü keşifte "davalı elinden geldiği kadar bana iyi davranıyor ancak elinden bu kadar geliyor" şeklinde beyanda bulunmuştur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.6.1998 tarihinde oybirlğiyle karar verildi.

---

Özür dilerim bir süredir yoğundum size yazamadım; evet aynen o şekilde gerçekleşmekte. Tazminat bana verildiği halde bağıştan rücuya doğru gidiyorlar, bu komik değil de komik olan; zaten eşimin ailesinin mahkemede ifadelerinde bütün altınları vs kendilerinin aldığını söylemeleri. Hakim sormamıştı bile, onlar herhalde biz önce söyleyelim diyerek biz aldık hepsini, ev için harcadık dediler. Ancak hakim ama tüm eşyaların faturası dosyada hepsi nikahtan önce alınmış diyince, borçla almıştık onları ödedik dediler, ki böyle birşey de söz konusu değil.
Ben bunu merak ediyorum aslında; mahkemede ne diyecekler, zaten bana bir kuruşu bile verilmemiş bir şeyin hediye olarak verilmemesini nasıl isteyebilirler? :)