"Doğu da batı da yanlız Allah'ındır! O halde, nereye dönerseniz orada Allah'ın yüzü vardır. Allah Vasi'dir sürekli genişler/varlığı sürekli genişletir; Alim'dir, her şeyi en iyi bilendir." (Bakara,115)
Kur'an, doğayı Allah'ın vücudu gibi görür. Allah, sürecin bizat kendisidir.
Kur'an, Allah'ı hem genişleten hem de genişleyen yani süreci hem idare eden hem de sürecin bizzat kendisi olan bir kudret olarak tanımaktır
"Göge gelince, onu biz ellerimizle kurduk. Hiç kuşkusuz, biz, genişleticileriz. Yeri de biz döşedik. Ne güzel döşeyicileriz! Herşeyden iki çift yarattık ki düşünüp anlaya bilesiniz."(Zariyat, 47-49)
Yüce Tanrı, ilğinçtir, 'Ben' yerine 'Biz' kelimesini kullanıyor. Böylece evrendeki varlıkların tümünü kendiyle birlikte anarak hem onları onurlandırıyor hem de kendisinin sürecin içinde ve doğayla iç içe olduğunu vurgu yapıyor. Bu demektir ki, doğayı taciz ve tahrip Allah'ı tacizdir.
O halde, Kur'an penceresinden bakarsak şunu söylemek zorundayız: Doğaya yapılan her müdahale Allah'a yapılmış sayılacaktır. Bunun anlamı şudur:Doğaya yapılan müdahaleler Allah'ın iradasine uygun ve doğanın tahribinden, doğayı taciz etmekten uzak müdahaleler olmalıdır.
Kur'an, özel bir sebep vesilesiyle bir tespit yaparken, kendine özgü tarz ve üslüp içinde şu hayati ilkeyi ifadedeye koymaktadır: Her kesilen ağaç Allah'ın izniyle kesilmelidir. Şöyle deniyor: "Bir hurma ağacını kestiniz, yahut onu kökleri üzerine dikili bıraktınızsa, bu Allah'ın izniyledir; yoldan çıkmışları rezil etmesi içindir." (Haşr,5)
Allah'ın mülkün sahibi olduğuna gerçekten inanan bir anlayış, O'un mülküne saygı gösterir, tecavüz etmez.
Hz. Mumammed'in en hayati sünetlerinden biri doğayı korumak, ekolecik dengelerin zedelenmemesi için gayret göstermektir. Şöyle buyuruyor:" Sizden biriniz elinde bir hurma fidanı varken kıyametin kopma vakti gelirse ve o kıyamet kopmadan o fidanı dikme imkanı varsa , o kişi o fidanı hemen dikiversin!" (İbn Hanbel, Müsnet, 111 183, 184, 191)
Kaynak:Kur'an Açısından Küresel Afetler
Yaşar Nuri Öztürk