Kredide Kefilin Karşılıksız Çekten Dolayı Sorumluluğu

Kahramanmaraş ....bank A.Ş.şubesinden 2007 yılında M. K. adına kullanılan bireysel krediye kefil oldum. Kefili olduğum M. K. krediyi taksitler halinde 18 ayda ödedi. Kredinin bittiği tarihten 14 ay sonra söz konusu bankadan adıma icra ihbarnamesi gönderildi.İhbarnamede M. K.'ün ...bank A.Ş.d bulunan ticari hesabına dayanarak M. K.'e çek karnelerinin verildiği, bu çek karnelerinden beş yaprak çekin karşılığının Banka'da bulunmadığı bu sebepten Banka'nın ödemekle yükümlü olduğu çek başına 470,00 TL lik bedelleri karşılığı, taraflara ödediği ve Banka'nın bu bedeli icra ve avukatlık masrafları ile birlikte toplamda 2.970,00 TL olarak benim 2007 yılında kefil olduğum bireysel kredi alırken imzaladığım Genel Kredi Sözleşmesine dayanak göstererek tarafımdan talep ettiği.Bankadan yaptığım araştırma sonucunda M. K.'ün bankanın 470,00 TL lik bedelini ödediği 13 adet çekin daha olduğu ve bu çeklerin toplam tutarı olan 6.170,00 TL nin de benden talep edileceğini öğrendim.
İş bu krediyi alınırken kefil olarak imzalıdığım sözleşmenin kredi bittiğinde fes olması gerekmekte değil midir? Ayrıca söz konusu Banka ben kefil sözleşmesini imzalarken sözleşmeyi okumumama gerek olmadığını söyledi, hazır olan o metni okusam dahi üzerinde değişiklik yapma hakkımın olmadığını da söyledi. Ben belli miktara kefil olmak için gittiğim ve bunu sözlü olarak ifade ettiğim bir durumda Banka bana Genel Kredi Sözleşmesi imzalatarak beni kefil olduğum kişiyle ilgili çok geniş bir alanda sorumlu tutmuştur ve kefili olduğum M. K.'ün ödenmemeiş çeklerinin bedellerini benden istemektedir. Benim mağduriyetimi nasıl gidermem gerektiğini bu durumu çözüp çözemeyeceğimi ya da hakkımı nerede aramam gerektiği konusunda bilgiye ihtiyacım var. Yardımcı olanlara şimdiden teşekkür ederim.

Yönetimin Notu: Banka ve isim bilgileri tarafımızca kısaltılmıştır.

Öncelikle; Her zaman bir miktar açıklama yaptıktan ve nedenlerini anlattıktan sonra avukattan hukuki yardım alınmasını tavsiye ediyorken, bu durumda ilk bu tavsiyede bulunuyorum.

İcra ihbarnamesi demişsiniz ama bu tam olarak nedir, icradan gelen ödeme emri midir yoksa ödeme konusunda bir ihtarname midir anlayamasam da, iki halde de ya icra takibine süre geçirilmeden itiraz edilmesi yada yine kısa sürede ihtarnameye bir cevap vermek gerekiyor.

Sizin sorumluluğunuzun tespiti konusunda, ilk etapta bireysel kredi sözleşmesine kefilliğinizden bahsettiğiniz için, sadece bankadan çekilen belirli bir miktar krediye kefil olduğunuz, bu kredi ödemesi bittiğinde kefilliğinizin de sona ereceği akla gelse de, sözleşmenin okunması ve tahlili gerekmektedir. Sözleşme incelenmeden kesin bir sonuca varılamaz.

Dolayısıyla ilk başta söylediğim gibi, sözleşmenizi (yoksa bankadan acilen bir suretini temin ediniz) , altını imzaladığınız bütün evrakları bir hukukçuya (özellikle avukata) götürmeniz ve gerekli işlemleri geciktirmeden yapmanız gerekmektedir.

Sayın ŞAHİN öncelikle cevabınız için teşekkür ederim. Yaptığım araştırmalarda aşağıdaki bilgiye(metine) ulaştım ve anladığım kadarıyla kredi GKS olduğu için kredi ödendiğinde kefillik bitmiyor bu açıdan bir çıkış yolu yok gibi

metin -> “"GKS'ler çerçeve sözleşmedir.Bu sözleşmeye dayanılarak borçlu ile tekrar sözleşme yapmaya gerek olmaksızın birden çok kredi verilmektedir. Amaç pratikliğe yönelikmiş gibi gözükse de,matbu olarak hazırlanan bu sözleşmeler oldukça fazla sayfadan ibaret olup, okuması bile oldukça zordur. bankalar bildiğim kadarıyla daha çok ticari kredilerde bu yola başvurmaktadırlar. Borçluya bir cari hesap açmakta, kredileri aynı bu hesaptan kullandırmaktadırlar. GKS'leri , bu anlamda borçluyu ve kefilleri her anlamda ağır şartlara tabi tutmaktadırlar.Kefillikten feragat edilemeyeceği hususu bunlardan sadece birisidir.Kefil olan kişi, ilk kredi ödendiğinde kefilliğinin sona erdiğini düşünmektedir.Ama nasıl bir sorumluluğun altına girdiğinin farkında olmamaktadır. 'Kefil, kredi sözleşmesi kurulurken, anılan hükümlerle kendisine kefaletten kurtulma olanağını veren haklarından peşinen feragat edebilir; böyle bir feragat hukuken geçerlidir. Yine, eğer kredi sözleşmesi süresiz olarak düzenlenmiş ve borçlu ile banka arasında cari hesap şeklinde yürüyen bir borç ilişkisi varsa, kredi borcunun herhangi bir tarihte sıfırlanmış olması, tek başına, kredi sözleşmesini sona erdiren bir neden olarak kabul edilemeyeceği için, bu tarihten sonra yeni bir kredi kullandırılması yeni bir borç ilişkisi olarak kabul edilemez. Yeni bir borç ilişkisi kurulmuş olmayacağı için de, kefilin başlangıçtaki feragati, bu yeni kredi açısından da geçerliliğini korur. Eş söyleyişle, kefilin sorumluluğu, yeni kredi açısından da devam eder. Nihayet, kefil, geçerli bir kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonra, tek taraflı olarak kefaletini geri alamaz. Kefaletten vazgeçme beyanında bulunulduğu tarihte, cari hesap ilişkisinde borç bakiyesinin sıfır olması dahi, bu sonuca etkili değildir.'"”


acaba ben belli bir miktara kefil olmaya gittiğim ve bunu sözlü olarak beyan ettiğim halde bankanın bana GKS imzalatması hile olarak algılanabilir mi irade fesadı olarak alabilir miyiz sonuçta benim isteğim kefil olduğum kişinin gelmiş ve gelecek tüm borçlarına kefil olmak değildi. Ben bunu biliyordum ve bankaya sözlü olarak beyan ettim ama banka benim bilgisizliğimden faydalanarak bana GKS imzalattı.
Esaslı hata hallerinden “sözleşmenin mahiyetinde hata” içerisinde "sözleşme tarafı olan, irade beyanında bulunurken aslında başka bir sözleşmeyi kastetmişse sözleşmenin mahiyetinde bir hata vardır BK24/1" diyebilir miyiz. Burada kefil meblağla sınırlı kefillik sözleşmesi yaptığını düşünürken GKS imzalattırılmıştır. Alacaklı tarafın hangi tarafın hangi borca kefil olacağı anlaşılıyorken, kefilin göz önünde bulundurduğu borç kefalet sözleşmesindeki borçtan farklı ise bu güven ilkesi çerçevesinde kefalet sözleşmesinde belirtilen değil, kefilin sözleşmeyi yaparken göz önünde bulundurduğu borç dikkate alınmalı değil midir? BK da saik hatası (temel hatası) kısmında "kişinin kararına etki yapan hususlardan birinde veya birkaçında yanılması durumunda ortaya çıkan iradesinin oluşmasında bir saik hatası vardır. Saik hataları, BK 24/2’ye göre esaslı hatalardan değildir. Yani kural olarak sözleşmenin geçerliliğine bir etkileri olmaz. Ancak, kanun koyucu 24.maddenin birinci fıkrasının dördüncü bendinde buna bir istisna getirerek, bu bendeki şartların gerçekleşmesi halinde, saik hatalarını esaslı hata olarak kabul etmiştir. Söz konusu bend de “ hata ettiğini iddia eden tarafça akdin lüzumlu vasıflarından olarak nazarı itibara alınmasına ticari doğruluğun müsait olduğu şeylerde hata edilmiş olması” halinde saik hatalarının esaslı hata teşkil edeceği belirtilmiştir. Buna göre, kişi, hataya düşmeseydi, sözleşmeyi yapamayacak durumda olmalıdır. Kefalet sözleşmelerinde bu hükümle, “iyi niyet kurallarına göre objektif olarak dayandığı vakıaların vuku bulmaması halinde bir kimsenin kefil olamayacağı sonucuna varılmalıdır. deniliyor
ve yine
1. Karşı Tarafın Hilesi
Karşı tarafın hilesi ile iradesinde uygunsuzluk olması durumunda kişinin hatası esaslı hata olmasa bile hile hükümlerine başvurulabilecektir. Ancak bu durumda hile hükümlerine başvurabilmesi için öncelikle karşı tarafın hilesi nedeniyle karşı taraf hataya düşürülmüş olmalıdır. Karşı tarafın hilesi, doğru olmayan nitelikler iddia etmek şeklinde olabileceği gibi, pasif olarak bildiği halde bazı bilgileri saklamak şeklinde de gerçekleşebilir. Her iki durumda da karşı tarafın hilesi söz konusu olabilecektir.
İkinci olarak karşı tarafı hileye düşürme durumu kasden yapılmalıdır. Yani, karşı tarafı aldatan kişi, bunu isteyerek ve bilerek karşı tarafı yanıltmış olmalıdır.
Son olarak, karşı tarafın hilesi yüzünden, hataya düşen taraf yanıltılmasaydı sözleşmeyi yapmayacak veya mevcut şartlar ile sözleşmeyi yapmayacak durumda olmalıdır. Yani, hileyi oluşturan davranış ile sözleşmenin yapılması arasında uygun illiyet bağı aranmamakta, alelade illiyet bağı yeterli olmaktadır. Kefalet sözleşmelerinde de hile hükümleri önem arz etmektedir. Kefalet akdinin niteliği gereği ivazsız bir sözleşme olduğundan dolayı, iyi niyet kaideleri ön planda tutulmalıdır. Bu nedenle, alacaklının doğru ve dürüst davranma gerekliliği kefalet sözleşmelerinde önemlidir. deniliyor ve yine MK 2.maddeye göre bir değerlendirme yapmak gerekirse[35]. Alacaklının bildiği şeyleri kefile dürüstlük kuralı gereğince söylemesi gerekiyorsa, alacaklının susması hukuka aykırılık teşkil edilecek ve hileli davranış teşkil edebilecektir[36]. Örneğin, alacaklı, kefilin yanlış bir fikre sahip olduğunu anladığı halde bildiği ve bilmesi gerektiği bilgileri kefille paylaşmaması halinde, kefil bu bilgileri bilseydi sözleşme yapmayacak durumda ise, alacaklının susması hileli davranışta bulunduğunu göstermektedir. deniliyor bu yazılanlar benim için salt bilgi işe yarar mı önü arkası nedir bilmiyorum bunlarla işlem yapılabilir mi venetice alınabilir mi ya da bu kefil sözleşmesinde hata ve hile nasıl gösterilebilir. Şimdiden teşekkür ederim

Sayın bayram.kose,

İlk iletimde bahsettiğim hususların nedenleri bu anlattıklarınızdı. Siz imzaladığınız evraklarla sadece alınan tek bir kredi için kefil olduğunuzu düşünebilirsiniz ancak aslında kefil olduğunuz şahsın kefil olduğunuz borcu ile birlikte ileride doğacak borçlarına da kefil olmuş olabilirsiniz.

Olası bir durumda tabii ki yukarıda belirttiğiniz konular tartışılacaktır. Ancak burada sırf bu anlattıklarınızdan yola çıkarak tam bir sonuca varmak mümkün değildir. İmzanız bulunan bütün evrakların (elinizde yoksa bankaya yazıp iadeli taahhütlü olarak göndereceğiniz bir dilekçe ile suretlerini isteyebilirsiniz) incelenmesi gerekmektedir. Aynı zamanda esaslı hata, hile, aldatmaca, aydınlatmama, tecrübesizlikten yararlanma gibi konular somut olaya, işinize, mesleğinize, kişisel bilgi ve tecrübenize vs göre incelenmelidir.

İlgilendiğiniz ve zaman ayırdığınız için içtenlikle teşekkür ederim,