Cevap: Stresten böyle arının!
Stres başarıyı tetikliyor
Doğru yönetildiğinde stres performası ve başarıyı getiriyor
İnsanı zorlayan her durum, yaşantı ve koşulun stres anlamına geldiğini belirten uzmanlar, doğru yönlendirilebilmesi halinde stresin başarıyı artırdığını ifade ediyor.
Yaşamla ilgili çeşitli durum ve olayların insanlar üzerinde oluşturduğu baskı stres olarak tanımlanıyor. Uykusuzluk, kötü beslenme, ekonomik sorunlar, iş sorunları, aile sorunları, kişilik yapısı, sosyal desteğin olmaması, hareketsizlik ve sağlık sorunları stresin nedenleri arasında yer alıyor. Ancak günlük yaşamın kaçınılmaz bir parçası haline gelen stresin, doğru yönlendirildiğinde performansı ve başarıyı tetikleyebileceği belirtiliyor.
Anadolu Sağlık Merkezi'nden Psikolog Sevil Usanmaz, biraz stresin performansı iyileştirdiğini, bireyi aktif yaptığını açıkladı. Yetişecek bir iş için çalışma hızının ve süresinin artırılmasının bu duruma örnek verilebileceğini belirten Usanmaz, biraz stresin merak duygusunu artırarak, yeni öğrenmeleri sağladığını vurguladı. Küçük, büyük, genç, yaşlı, kadın, erkek herkesin stres altında olabileceğini ifade eden Usanmaz, çevrede stresle ilgili birçok etken varken, stresin hayattan sökülüp atılmasının mümkün olmadığına değindi. Usanmaz, stresin kimi zaman insanı güçlü kılabileceğini, önemli olanın onunla baş etmeyi öğrenmek olduğunu söyledi. Stres karşısında insanların kendilerini korumak için stresi oluşturan durumla ya mücadele ettiğini ya da bu durumdan uzaklaştığını kaydeden Usanmaz, stres nedenleri değişse de stres karşısında insanların verdiği tepkilerin benzerlik gösterdiğini aktardı.
Stres karşısında insanların kendilerini korumak için çeşitli tepki ve davranışlar gösterdiklerini vurgulayan Usanmaz, "Stres karşısında bütün canlılar, stresi oluşturan durumla ya mücadele ederler veya bu durumdan uzaklaşırlar. Buna 'savaş veya kaç' ilkesi denir. Stres karşısında organizmanın bütünlüğü tehdit altındadır ve organizmanın kendini koruması için oluşturduğu dengesi bu durumdan etkilenir. Bozulan dengenin yeniden sağlanması gerekir. Denge, bu durumla savaşarak veya kaçarak yeniden oluşturulur. Ancak stresle sürekli ama etkisiz mücadele tükenmişliğe yol açar." diye konuştu.
Psikologlara göre stresin, onu zihninde taşıyan kişiye ait olduğunu belirten Usanmaz, bireysel farklılıklar, algılama, hissetme, öğrenme, sosyo-kültürel özellikler, zihinsel kapasite, cinsiyet, yaş, geçmiş yaşantılara ait izlerin strese dönüştürülebileceğini belirten Usanmaz, "Stres karşısında verilen tepki, uyarana yüklenen anlama bağlıdır. Bireyin, geçmiş yaşantıları, yanlış öğrenmeleri, ihtiyaçları ve beklentileri bir durumu veya uyaranı `stres veren` veya `stres vermeyen` olarak tanımlamasına neden olur." dedi.
Stresle başa çıkmanın en etkili yolunun gevşeme olduğunu, gevşemenin ilk adımının da solunumu kontrol etmek olduğu belirten Usanmaz, stres durumlarından derin, ağır ve sessiz nefes alınmasının önemine değindi. Usanmaz, "Stresle başa çıkmak için doğru nefes alınması gerekiyor. Doğru nefesin, derin, ağır ve sessiz olması gerekiyor. İyi nefes almak, iyi nefes vermekle olur. Alınan nefesin ağızdan yavaşça ve iyice verilirse insan gevşer. Kısa nefes alıp verme gevşemeyi sağlamayacağı için stresle başa çıkmada iyi bir yöntem olmayacaktır. Ayrıca, stresle başa çıkabilmek için empati duygusu geliştirilebilir. Diğerlerinin duyguları hissetmeye çalışılabilir. Öfke kontrolünü ve zaman yönetimini öğrenmekte etkili olur. Bunların yanı sıra kendinizi daha çok sevin ve daha fazla güvenin. Kendinizi ödüllendirin, olumlu düşünün. Değişimlere açık olun." şeklinde tavsiyelerde bulundu.
(Haberturk/27.02.2010)
Cevap: Stresten böyle arının!
Stres çeneye de zarar veriyor
Günü stresli geçirmesi nedeniyle kişinin, gece uyurken dişlerini sıkmasının baş, boyun, bel ağrılarına yol açtığı bildirildi.
Ege Üniversitesi (EÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Nurselen Toygar, yaptığı açıklamada, birçok rahatsızlığın ana nedeni olarak bilinen stresin çeneye ve dişlere de zarar verdiğini anlattı.
Prof. Dr. Toygar, stresli gün geçiren kişinin uyurken bilinçsizce dişlerini sıktığını, bunun da hem dişlere hem de vücudunun diğer bölgelerine zarar verdiğini ifade etti.
Birçok kişide stresin yöneldiği ilk yerin çiğneme kasları olduğunu, gün içerisinde çenenin sıkılabildiğini ancak bu durumun gece uykuda daha sık yaşandığını anlatan Toygar, şöyle konuştu: "Derin uykuya dalma sırasında, duyuların iletildiği beyin bölgesine stres ne kadar yoğun iletilirse çiğneme kaslarının o oranda sıkımı güçleşir ve kişi farkında olmadan dişlerini gıcırdatmaya, sıkmaya başlar. Kişi ancak uyandığında çenesindeki ağrıdan bunu fark edebilir. Diş sıkma, çocukluk çağında başlar, erişkinlikte artar. Yaşanan stres nedeniyle de devam eder.
Yapılan araştırmalar bir kişinin diş sıkma gücünün 5 tona kadar ulaşabildiğini gösteriyor. Çene kasları çok güçlüdür. Diğer kaslara göre yorulmaz. Bu kasın histolojik yapısı farklıdır. Kasılma gücü fazladır. Bu kadar güçlü ısırma kuvveti dişlerde aşınmalara, çene kemiğinde kırılmalara, travmalara neden olur. Çiğneme ekleminde de deformasyon oluşur."
-"DİŞ SIKMA, BAŞ, BOYUN, BEL AĞRISININ DA SEBEBİ"-
Stres sonucunda derin uykuda yaşanan çene sıkmanın, hastanın sosyal yaşamını bozduğunu, rahat kaliteli uykuyu engellediğini, yaşam enerjisini düşürdüğünü dile getiren Prof. Dr. Toygar, bu rahatsızlığın özellikle "hassas, endişeli, içine kapanık ve duygularını dışa vuramayan kişilerde" görüldüğünü kaydetti.
Prof. Dr. Toygar, şöyle devam etti: "Strese bağlı olarak uyurken bilinçsiz yapılan diş sıkmaları baş, boyun, bel ağrılarına neden oluyor. Baş ağrıları migrenle karıştırılmamalı. Çoğu kişi migrenden kaynaklı sanır baş ağrısını ama stres nedenli çene sıkması da bunun nedenlerinden biridir.
Bu kişilerin çene hareketlerinde kısıtlılık olur. Rahat çiğneyemez. Şakak bölgesinde, omuz ve sırtlarda ağrı yapar. Kulak çınlaması, yüzde asimetri, denge bozukluğu, depresyon, bulanık görme, gözde seğirme olarak kendisini gösterir." Diş sıkmanın önüne geçebilmenin en etkin yolunun "stresten uzak durmak" olduğunun altını çizen Toygar, günde iki kez 20 şer dakika çene eklemine, triger denilen tetik noktasına sıcak havluyla masaj yapılabileceğini, gülerken, esnerken ağız açıklığının kontrol edilmesi gerektiğini dile getirerek, "Şeker ve kafein tüketiminden uzak durulmalı. Yumuşak gıdalarla beslenmeli ve bunlar ufak parçalı olmalı" dedi.
(Milliyet/05.03.2010)