Saygın Meslek Grupları

Küçük yaşlarda bilmediğimizden dolayı, merak edip, herşeyi soran öğrenmek isteyen insanlardık. Gün gelir devlete bağlı kurumlar tarafından sınavlara tabii tutulur, başarılı olanlarımız saygın meslek grupları olarak bilinen kesimlere dahil olurlar. Saygın meslek gruplarının da bir kısmı devlet kadrosuna geçerek eğitimlerini aldıkları mesleklerinin icrasına koyulurlar. Tapu, imar, sağlık, hukuk ve daha nice alanlarda sorun yaşayan halkımızın başvurdukları yerlerde karşılarına çıkan kişiler, yine saygın meslek gruplarına dahil olan insanlarımızdır. Gerek aldıkları eğitimlerden, gerekse de yardıma muhtaç insanlarımıza gösterdikleri nezaketlerinden dolayı saygın meslek grupları olarak adlandırılırlar.

Saygın meslek gruplarının oluşmasında ki temel unsur insanlardır. Saygınlık ise kişiden kişiye değişen değerlerden biridir. Bu değerin, zaman zaman saygın meslek grupları arasında bulunan bazı insanlarımız üzerinde yitirildiği görülmektedir. İfa ettikleri meslek saygınlık arz edebilir, ama bu insanlıklarını unutmaları anlamını taşımamaktadır.

Herhangi bir sağlık güvencesi olmayan, maddi durumu elverişsiz olan insanlarımız çareyi devlet hastanesine gitmek de bulurlar. Devlet hastanelerinde karşılaştıkları insanların birçoğu yine bizim saygın meslek grupları içerisinde saydığımız insanlardan oluşuyor. Karşılaşılan bu saygın statüye sahip olan insanlarımızın arasında ''Saygınlık'' unsurunun hakkını verenler olduğu gibi bu unsuru hiçe sayarak saygınlıklarını düşürenlerde yok değil. Doktorun hastasına bağırma hakkı olmadığı halde (Hasta Hakları Yönetmeliği Madde-39) hastane kolidorlarında hastaların azarlanması normal bir durum gibi karşılanmaya başlandı. Bu ve benzeri durumların başgösterdiği yerler sadece hastaneler değil, bazı belediyeler ve hatta bazı adliyelerde bu tür hususların yaşandığı yerler içerisinde...

Birçok ülkenin sağlık hakları alanında ki mevzuatlarında olmayan unsurların ilk olarak ülkemizin mevzuatlarında yer aldığı bilincinden uzak olan hekimlere, halkımızın hukuka önyargı ile yaklaşmasına sebep olan bazı adliye çalışanlarına, insanlarımızı mağdur duruma düşüren bazı belediye çalışanlarına kısacası saygın meslek gruplarına dahil olarak mesleki yükümlülüklerini tam anlamı ile yerine getirmeyen cüzzamlı insanların hiçbirine SAYGI(!) duymuyorum.

Gökhan K.

Size tamamen katılıyorum. Hukuk, Tıp ve benzeri fakültelerden mezun olduktan sonra mesleğe başlarken bir YEMİN edilir. Hipokrat yemini dediğimiz bu yeminde "insanlığa hizmet" sözü de verilir.
İşi insanla olan tüm meslekler, insana gerekli saygı ve hoşgörüyü göstermek zorundadır. Bunu gören vatandaşlar hem mesleğe saygı duyarlar hem de doğru örnek olduğunu düşünerek kendi meslek ve yaşamlarında benzer şekilde davranmaya çalışırlar.
Bir avukat, bürosuna gelen oto tamircisi kişiye gereği olmadığ halde saygı sınırlarını aşan şekilde davrandığında, oto tamircisi de servise gelen araç sahibine aynı şekilde davranmaktan çekinmez. Hatta ben cahilim, avukat kültürlü, benim yapmamda hiç sakınca yok der.
İnsanlar, dosya, rumuz, kağıt, denek değildir... Uğraştığımız bu metalar olsa da içinde insan vardır!

Yasalarla belirlenmesinin ötesinde bu sayginligin dogru yürüyebilmesi, uygulayicinin etik anlayisiyla sinirlidir. Sayin Yönetici'nin "insana hizmet" yönünde verilmesi mecburi cabayi sözgelimi hayvana da verebilmek iste bu söyledigim etik anlayistan geciyor. Bagli bulundugu meslek grubunda etik sinirlarin disina cikmadan görevini yapan her birey bu sayginligin artmasina katkida bulunur, öyle de olmasi gerekir...