Cevap: Romanların son durağı 'Salihli'
Roman yurttaşlar Manisa’daki saldırıların perde arkasını anlattı: "MHP’li Başkan olayları kışkırttı, Vali de bize ‘burayı terk ediyoruz’ diye kağıt imzalattı.”
GÖRDES İLÇESİNE GÖNDERİLDİLER
Manisa’nın Selendi ilçesinde 1.000 kişilik bir grup 5 Ocak akşamı Roman yurttaşların yaşadığı Zafer Mahallesi’nde birçok ev ve barakayı ateşe verip araçları yakmıştı. Daha sonra kaymakamlık binası önünde toplanan saldırgan grubun, Zafer Mahallesi’nde ikamet eden Roman yurttaşların ‘ilçeyi terk etmesini istedikleri’ iddia edilmişti. Saatler süren olayın ardından 15’i çocuk, 20’si kadın olmak üzere 74 yurttaş, yıllardır yaşadıkları evlerinden alınıp Gördes ilçesine götürülüp bırakıldı.
‘BELEDİYENİN İMKANLARIYLA SALDIRI’
Gördes ilçesine götürülen kadınlardan biri, Manisa Valisi Celalettin Güvenç’in, "Selendi’yi isteğinizle terk ettiğinize dair kağıtların altına imza atın" dediğini söyledi. Başka bir Roman kadın ise, "Salı gecesi bize odada boş kağıtlar verip imzalatmaya çalıştılar. Vali bizim buradan gitmek zorunda olduğumuzu söyledi” dedi. Bir diğer yurttaş ise "MHP’li Belediye Başkanı’nın kışkırtması var. Belediyenin imkânlarıyla arabalar tahrip edildi" iddiasında bulundu.
Yılbaşı gecesi babasını kaybeden Burhan Uçkan "MHP'li Nurullah Savaş'ın Belediye Başkanı seçilince olaylar başladı. 5 Ocak'ta da anons yaparak halkı o topladı" iddiasında bulunurken, Roman kadınlar Manisa Valisi Celalettin Güvenç'in kendilerine 'İlçeyi kendi rızalarıyla terk ettiklerini' belirten kağıtlar imzalatmaya çalıştığını söyledi. Roman Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Manisa Akşihar Şube Başkanı Erdoğan Şener "Sonuçta Romanlar tehcir edildi" derken, Sulukule Platformu Yöneticisi Hacer Foggo "Bugüne kadar Romanlarla ilgili hiçbir sosyal iyileştirme yapılmadı. En büyük örneği de Sulukule" yorumunu yaptı.
SALDIRGANLAR DİLEKÇE VERDİ
Selendi’de 1.000 kişilik bir grup 5 Ocak akşamı Roman yurttaşların yaşadığı Zafer Mahallesi'nde bir çok ev ve barakayı ateşe verip araçları ateş vermişti. Daha sonra kaymakamlık binası önünde toplanan saldırgan grubun, yerel gazetelere göre; Manisa Valisi Celalettin Güvenç'e bir dilekçe vererek, Zafer Mahallesi'nde ikamet eden Roman yurttaşların 'ilçeyi terk etmesini istedikleri' iddia edilmişti.
Yerel gazetelerin internet sitelerinde de yayımladığı dilekçede şu ifadelere yer verildi:
“Valilik makamına, ilçemize dışarıdan gelen bazı insanlar, ilçemizde hırsızlık, tefecilik, işyerlerinin camlarını kırma gibi ilçemiz halkını rahatsız edici davranışlarda bulunmaktadır. İlçe sakinlerinin sabrı taşmıştır. Toplu linç girişimlerinin önlenmesi için bu insanların ilçemizi terk etmesini istiyor, gereğinin yapılması için bilgilerinize arz ediyoruz."
VALİ YALAN MI SÖYLEDİ
Saatler süren olayın ardından 15'i çocuk, 20'si kadın olmak üzere toplam 74 Roman yurttaş, Manisa'da yıllardır yaşadıkları evlerinden alınıp polis eşliğinde Gördes ilçesine götürülüp bırakıldı.
Olay gecesi gazetecilerin "Roman vatandaşların bir başka ile nakledilmesi söz konusu mu?" sorusunu Vali Güvenç, "Roman vatandaşlar kendi aralarında bir durum değerlendirmesi yapıyorlar. Bu ilçede neden böyle bir huzursuzluk çıktığı konusunda özeleştirilerini yapıyorlar. Bizim nakil konusunda bir kararımız yok" yanıtını vermişti.
‘KENDİ İSTEĞİNİZLE TERK EDİN’
Durumun hiç de öyle olmadığı evlerinden edilen Romanlar tarafından deşifre edildi. Ntv'nin haberine göre; polis eşliğinde Gördes ilçesine götürülen kadınlardan biri, Manisa Valisi Celalettin Güvenç'in, "Selendi’yi kendi isteğinizle terk ettiğinize dair kağıtların altına imza atmalısınız" dediğini söyledi.
Dün ise bu iddiayı başka bir Roman kadın doğruladı:
"Bizim başka bir yere gidecek durumumuz zaten yok. Dün (salı geceyarısı) gece bize odada boş kağıtlar verip imzalatmaya çalıştılar ama bilmiyorum okumam yazmam olmadığı için. Ama Vali bize 'burada artık duramazsını, zorunlusunuz gitmeye' dedi. Onu biliyorum."
“MHP’Lİ BAŞKAN SORUMLU”
"Olayların yılbaşı gecesinde sigaraya tartışmasıyla başladığını söylüyorlar; alakası yok" diyen erkek Romanlardan biri ise Selendi'nin MHP'li Belediye Başkanı Nurullah Savaş ve Manisa Valisi Celalettin Güvenç'i sorumlu tuttu:
"Belediye Başkanı’nın kışkırtması var. Belediyenin imkanlarıyla arabalar tahrip edildi. Evlere saldırdılar. 30 senedir oradayız ve aramızda husumet yoktu. Kavgamız olmadı. Bunu yapan belediye başkanıdır. Manisa Valisi, bizimle yaptığı toplantıda, bize kağıtlar uzattı. ‘Kendi isteğimizle gitmek istiyoruz’ dedirtmeye çalıştı. ‘Kendi isteğimizle terk ediyoruz diye yazın ve imzalayın’ dedi. Ben bunu yapmadım."
İddia: MHP’li Nurullah Savaş Belediye Başkanı seçilince Romanlara karşı bu tür olaylar başladı
MANİSA Selendi'deki olayların yılbaşı gecesi sigara içme tartışması üzerine çıktığı öne sürülmüştü. Romanlara karşı saldırıya dönüşen olayların perde arkası ise yavaş yavaş aydınlanıyor. Roman yurttaş Burhan Uçkun’a şunları anlattı:
"Olay sigara içme kavgası değildi. Ben kahveye gittim ve çay içmek istedim. ‘Çingenelere çay vermem’ cevabı alınca tartışma çıktı ve beni dövdüler. Önce hastaneye ardından da karakola götürüldüm. Babam da karakola geldi. Orada beni dövenleri görünce; rahatsızlığı da vardı, sinirlendi ve vefat etti.
O gece beni karakolda tuttular ve sabah bıraktılar. Babamı defnettik. Dün benim eşim, amcamın ve halamın kızı ev gezmesine giderlerken, 'Hastanelik yaptık utanmadan geziyorlar’ sataşmalarına maruz kaldılar. Tartışma yaşanmış. Bize haber verildi ve olay yerine giderek ailelerimzi eve getirdik. 14.00'te Selendi Belediye Başkanı anons yaparak, Selendi halkını belediye önüne çağırdı. Saat 20.00'de bir iki dakikalık elektirik kesiliverdi. O anda silahlar patladı, evlerimiz arabalarımız yakılmaya başlandı. MHP'li Nurullah Savaş'ın Belediye Başkanı seçilmesi ile birlikte bu tür olaylarla karşılaşmaya başladık. Daha öncesindeki yıllar çok güzeldi. Hiçbir sorunumuz yoktu. Artık dönmek istemiyorum. Vali bize geri dönmeyeceğimize dair kağıt imzalattı."
Bakan Çelik, ‘İyi ki kimse ölmedi’ dedi
AKP hükümeti 10 Aralık 2009’da İstanbul Conrad Otel'de ‘Roman Çalıştayı’ düzenlemişti. Devlet Bakanı Faruk Çelik, yaptığı konuşmada, “Romanlar, karşı karşıya kaldığı yüzyıllara varan dışlanmışlıklarla, hoşgörüsüzlüklerle, fiilen maruz kaldıkları her türlü ayrımcılıkla mücadele etmeyi ahlaki bir görev olarak görüyoruz” demişti. Manisa'daki olayları yorumlayan Bakan Çelik, göç etmek zorunda kalan Romanların bir konuta kavuşması konusunda çalışmaların sürdüğünü söyledi. Çelik, "Olayların arkasında bir birikim, tahrik edenler de olabilir. Araştırılıyor. Yaşananları tüm Selendililere mal etmemek lazım. Sevinilecek şey, dünkü olayda bir ölüm olayının gerçekleşmemesi" dedi.
Şener: Sonuçta Romanlar artık tehcir edilmiş oldu
ROMAN Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Manisa Akşihar Şube Başkanı Erdoğan Şener ise olayın bir provakasyon olduğuna dikkat çekti. Bu insanların 30 yıldır birarada yaşadıklarını ve şimdiye kadar bu tür olaylarla karşılaşmadıklarını söyleyen Şener, Roman Çalıştayı'nın gündeme gelmesinin ardından bölgede gerginliklerin yaşanmaya başladığını belirtti. Dernek Başkanı Şener, "Sonuçta Romanların tehcir edilmesi ile sonuçlandı. Bu insanların şimdi en büyük sorunu barınma. Çünkü evleri taşlandı, yakıldı. Tek bir eşya bile alamadılar" diye konuştu.
Foggo: Hiç iyileştirme yapılmadı, Sulukule ortada!
SULUKULE Platformu Yöneticisi Hacer Foggo "Tecrit edilen Romanlarla görüştüm. Manisa'da son zamanlarda saldırıların yaşandığını söylediler. Hakaret ediyorlarmış. Minübüsten indirip üstlerini arıyorlarmış. Türkiye'de linç yapanlara hiçbir cezai yaptırım uygulanmıyor. Hatta neredeyse kahramanlaştırılıyorlar. Bugüne kadar Romanlarla ilgili hiçbir sosyal iyileştirme yapılmadı. En büyük örneği de Sulukule" dedi.
Cevap: Romanların son durağı 'Salihli'
Romanlar Salihli'de davul zurna ile karşılandı :ok
http://media3.ntvmsnbc.com/j/NTVMSNB...RNA.hlarge.jpg
Manisa'nın Selendi ilçesinde geçen salı günü uğradıkları saldırının ardından evlerini terk etmek zorunda kalan Romanlar’ın yeni adresi Salihli oldu. Geçici olarak Gördes'te konaklayan 18 Roman aileden 8'i Salihli'de kiralanan evlere yerleştirildi. Aileler Salihli'de davul zurnayla karşılandı.
Gördes ilçesinden Manisa İl Özel İdaresine ait 3 araç ile Salihli ilçesine getirilen 28 kişi, önce toplu halde Salihli İlçe Emniyet Müdürlüğü bahçesine getirildi.
Roman aileler, buradaki kısa bekleyişin ardından polis nezaretinde, Roman vatandaşların yaşadığı Şehitler, Özyurt ve Seyrantepe mahallelerinde bulunan evlerine götürüldü.
Salihli'ye gelen aileler Şehitler Mahallesi'nde davul zurna ile karşılandı. Gördes'ten gelen Romanlar, yeni komşularıyla uzun süre davul-zurna eşliğinde karşılıklı oynadı.
Daha sonra kendileri için hazır hale getirilen evlere yerleşen Romanlar, Salihli Kaymakamlığı'nın kendilerine sağladıkları imkanlara teşekkür etti.
Selendi'de yaşanan olayların kendilerini çok üzdüğünü ifade eden Romanlar, ''Ama artık Salihli'de yeni bir yuvamız oldu. Yeniden doğmuş gibiyiz'' dediler.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25042287/
Çok tatlılar :) onların ezilmelerine ; dışlanmalarına ; itilip kakılmalarına kim nasıl razı olabilir ki..
http://media.ntvmsnbc.com/j/NTVMSNBC...vurun.300w.jpg
Hür doğmuş , hür yaşasınlar...
Benim güleç yüzlü kalbi temiz şirin Roman yuırttaşlarım, sizleri seviyorum :ok süpersiniz...
Cevap: Romanların son durağı 'Salihli'
Kurtuluş/Beyoğlu'nda doğdum.. Roman'ları yakından tanıma şansım oldu...:)
Bir halk bu kadar içten ve sevecen olur..:))
10 yıl önce şu anda ikamet ettiğim semt'in güzergahlarından biri de roman semtinden geçiyordu ve halen geçmekte..Biraz da meslek gereği midir nedir yoksa nev-i şahsıma münhasır merak gailesi ile'mi sormuşumdur!:) yorum okuyanlara ait! asayiş ile ilgili sorular sorarım bazen; berkemal! diye cevaplar alınca yanılmadığımı anladım...
Cevap: Romanların son durağı 'Salihli'
Romanlar konusunda Yılmaz Özdil'in yorumu;
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...rid=249&gid=61
Türker Alkan'ın yorumu ise aşağıdadır (10 Ocak 2010/RADİKAL)
Selendi’de yaşanan rezaletin tevil götürür hali yok! Kamu yönetimi anlayışımızın ilkellikten kurulamadığının bir göstergesi gibi.
Bre halkım, sen neylersin? Onca film izledik Ku Klux Klan’ın yaptıklarını eleştiren, Nazileri kötüleyen, nice roman bastık faşizmi karalayan, vahşeti kötüleyen...
Bunları hiç izlemedin mi, okumadın mı, ey halkım?
Ya siz sayın valim? ‘Ben evimi barkımı kendi isteğimle bırakıp gidiyorum’ diye vatandaşlardan imzalı kâğıt almanın hangi yasada, hangi hukukta yeri vardır? Ben yarın taşınacak olsam valiliğe haber vermem mi gerekecek?
Ne zamandır böyle bir uygulama var?
Hangi yasaya göre?
Nasıl olur da devlet böylesi bir yıkımı gözleri açık izler, kılını kıpırdatmadan? Durmadan konuşan Başbakan ve kıymetli yardımcısının bu konuda ne gibi önerileri var, söyleseler de öğrensek.
Başta AKP iktidarı olmak üzere pek çok liberal ve sol eğilimli kişinin senelerdir
yineleyip durduğu demokratikleşme reçetesinin ana maddelerinden birisi ‘yerel yönetimlere yetki devri’ olmuştur.
Kuşkusuz ki yerel yönetimlere yetki verilmelidir. Fakat Selendi’de yaşanan dramatik olaylar ve belediyenin bu olayları yatıştırmak yerine kışkırtıcı bir tavır takınması, bu konuyu bir kez daha düşünmemize katkıda bulunmalı.
Cevap: Romanların son durağı 'Salihli'
Sevgili Abbas
tam yazacaktım benden önce yazmışsın. Aynı şeyleri yazacakmışız. Onun için yazmıyorum.
Geçmişte demokrasiyi tartışırken, demokrat olmanın ilkeleri üzerinde tartışmalar çıkardı. Sandığa gidip bize gösterilenlere oy atmanın demokrasi olmadığı konusunda ihtilaf yoktu da; Hangi ilkeler gerekli onu tartışırdık.
Neyse onları yazmayayım şimdi ama, biz sürekli anti-şovenist olmanın demokrat olmak için zorunlu olduğunu iddia ederdik. Kimileri de, bunun demokrasiyle ilgisinin olmadığını söylerdi.
Oysa ülkemiz öyle bir hale geldi ki: yalnızca şovenizme karşı olsun da kim olursa olsun havasına girdik.
Dün kürtler, bugün çingeneler, geçmişte rumlar ermeniler, yarın bakalım sıra kime gelecek.
Türk ulusu olmanın değerini ve anlamını henüz anlayamayanlar var.
Kara mizah olacak ama, yarın sarıkeçeliler karakeçelileri kovmaya çalışırsa şaşırmam yani.
Cevap: Romanların son durağı 'Salihli'
15 Ocak 2010/MİLLİYET
Rıza Türmen
Hakan’ın güvercinleri ve Romanlar
Manisa’nın Selendi ilçesinde çıkan olaylar sonucunda Romanların ilçeden sürülmesi, bir zabıta olayı olarak geçiştirilemeyecek kadar önemli. Gördes’te kaymakamlıktan gelen iki kap yemeğin önünde oturan 76 Roman hâlâ korku, belirsizlik içinde. Beş yaşındaki Hakan ise, Selendi’de kalan güvercinlerini özlüyor.
Türk toplumunun giderek muhafazakârlaşması aynı zamanda farklılıklara karşı hoşgörüsüz, dışlayıcı bir milliyetçiliğin yükselmesine yol açıyor. Kamuoyu araştırmaları halkın yüzde 70’e yakın bir bölümünün Sünni Müslüman ve etnik Türk olmayan komşu istemediğini gösteriyor. Oysa günümüzde demokrasi farklı kimliklerin tanınması, kabul edilmesi, farklı kimlikteki bireylerin ortak mekânlarda birlikte yaşayabilmelerini de kapsıyor. Bu tanım, aynı zamanda eşitlik ilkesini de içeriyor. Farklı kimlikteki bireylerin eşit üyeler olarak topluma dahil olmaları önemli. Günümüz Türkiye’sinde bu ilkelerin yaşama geçtiğini söylemek güç.
Devletin görevi, önce vatandaşların can ve mallarını, temel hak ve özgürlüklerini korumak. Selendi olayında, devlet bu görevini yerine getirmekte başarılı değil. Vali Romanlara, “Ben sizi burada koruyamam” diyor. Gitmek istediklerine ilişkin bir kâğıt imzalatmak istiyor. “Romanların göçebe hayatı yaşaması 21. yüzyılın dünyasında insana yakışmıyor” diyor.
Oysa AİHM, göçebe bir yaşam sürdüren Romanlara ilişkin olarak İngiliz hükümetine karşı açılan bir davada şöyle der: “Başvurucunun karavanda yaşaması, onun Çingene olarak sahip olduğu etnik kimliğinin bir parçasıdır ve bu azınlığın eski bir geleneği olan gezici yaşam biçimini yansıtır... Bu nedenle, karavanı park etmesine ilişkin önlemler sadece konuta saygı göstermesi hakkını değil, aynı zamanda Çingene kimliğini ve aile yaşamını da etkiler.” (Chapman/İngiltere, 8.1.2001)
Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi Romanlara ilişkin 1203 sayılı kararında, Romanların özel korumaya gereksinimlerinin olduğunu belirttikten sonra, Romanlara eşit haklar sağlanmasını ve dil ve kültürlerini koruyacak önlemler alınmasını tavsiye eder.
Avrupa Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Mücadele Komisyonu, 1998 yılındaki kararında kent planlamalarının Romanların yaşamlarını engellemeyecek biçimde yapılmasını öngörür.
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmalar ya da organlar tarafından kabul edilen bu kararlar, Türkiye’yi etkilemiyor. Hükümetin politikaları sonucu, Roman kültürü müziğiyle, danslarıyla, yaşam biçimiyle ortadan kalkıyor. Hükümet açısından rant getiren projeler Roman kültüründen daha önemli. Kentsel dönüşüm adı altında, Romanlar, yüzyıllardır yaşadıkları, geleneksel yaşam biçimlerini sürdürdükleri yerlerden kovuluyor. Evleri yıkılıyor. Ya kendi başlarına bırakılıyor ya da soğuk, kişiliksiz TOKİ apartmanlarına yerleştiriliyorlar.
Bunu Kâğıthane’de gördük. Bunu Küçükbakkalköy’de gördük. Bunu Sulukule’de gördük. Şimdi de Selendi’deki Romanları göçe zorluyorlar.
AB’nin izleme raporlarında, Türkiye’de Romanların durumuna geniş yer veriliyor. 2009 raporunda, Romanların eğitime erişmede dışlandıkları, sağlık hizmetlerinde ayrımcılığa uğradıkları, iş bulma olanaklarının bulunmadığı, kamusal alana katılamadıkları belirtiliyor. Romanların yaşadıkları bölgelerin yıkıma uğradığına değiniliyor. Türkiye’nin 2005-2015 “Roman 10 Yılı” adlı uluslararası inisiyatife katılmadığına dikkat çekiliyor. Türkiye’nin Romanların karşılaştığı sorunlara ilişkin bir strateji saptaması ve bunu yasal bir çerçeveye oturtması isteniyor.
Hükümet Romanların sorunlarına ilgi duyuyorsa, önce Roman kültürünü ortadan kaldıracak adımlar atmaktan vazgeçmeli. Başka bir deyişle, Romanların yaşadıkları bölgeleri yıkıp, Romanları göçe zorlamamalı. Sonra, Romanların yaşam koşullarını iyileştirecek somut projeler ortaya koymalı. Bu projelerin yapılmasına ve uygulanmasına Romanlar katılmalı. Projeler, Romanların örgütlenmelerini, kamusal yaşama katılmalarını, eğitim, sağlık hizmetlerinde ayrımcılığa tabi olmadan yararlanmalarını amaçlamalı. Romanların yaşadıkları bölgelerde, gençlik merkezleri, spor tesisleri kurulmalı. Bütün bunlardan, devlet örgütü içinde bir özel birim sorumlu olmalı. Bu birimde, Romanlar da temsil edilmeli.
Hakan’ların geride bıraktıkları güvercinlerini özlemelerinin önüne geçilmezse, Romanların, televizyon programlarında görülen bir müzik ve dans topluluğuna dönüşmesi kaçınılmaz olacak.
Cevap: Romanların son durağı 'Salihli'
Roman açılımı için renkli konvoy
TRAKYA'da çok sayıda Roman davul ve zurnalar eşliğinde göbek attıktan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılacağı İstanbul'daki ‘Roman Buluşması'na gitmek için 25 otobüsle hareket etti.
‘Roman açılımı’ kapsamında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Abdi İpekçi Spor Salonu'nda yapacağı ‘Roman Buluşması'na gitmek için Edirne'de yaklaşık 1000 Roman TEM'in Edirne girişinde bir araya geldi. Burada toplanan Romanlar davul ve zurnalar eşliğinde göbek attı. Polis ekipleri yol kenarında bekleyen Romanlar'ı yola çıkmamaları konusunda uyardı. Romanlar'ın sorunlarına çözüm yolları için İstanbul'a gittiklerini belirten Edirne Roman Derneği Başkanı Erdinç Çekiç, şöyle dedi: “Burada yapılacak açıklamada sayın başbakandan müjdeli haberler bekliyoruz. Özellikle konut ve eğitim konusunda. Toplumumuzun beklentisi yoksul konut projesinden faydalanmak ve çocuklarımızın eğitimine öncelik sağlayabilecek konulara açıklık getirilmesi. İnşallah müjdeli haberi alacağız.” Romanlar'ın çeribaşısı Fikri Ocak ise, herkesin en büyük isteğinin konutolduğunu anlatırken, “Bu toplantıdan güzel haberler alacağımıza inanıyoruz” dedi. Daha sonra romanlar 25 otobüs ile İstanbul'a gitmek üzere yola koyuldu.
KIRKLARELİ'NDEN 30 OTOBÜS
Kırklareli'nde ise, yaklaşık 1200 Roman, Yayla Mahallesi Parkı'nda toplandı. Burada göbek atan Romanlar, konut ve iş konusunda Başbakan Erdoğan'dan destek alabilmeyi umduklarını söyledi. Daha sonra hazır bekletilen 30 otobüse binen Romanlar, İstanbul'a gitti. Tekirdağ’ın Şarköy İlçesi’nde de 4 otobüs ile yaklaşık 150 kişi İstanblu'a gitti.
Milliyet
Ne güzel... :ok
Herkes böyle davransa, hayat bayram olurdu...