-
Düşünce ve İnanç
Tanrı insanlara, belki de tüm canlılara düşenme yetisi, yeteneği vermiştir.
İnsan düşünmeli, düşüncelerini açıklamalı, açıklama cesaretini göstermeli, bunun bir maliyeti varsa göze almalı, maliyetine de katlanmalıdır.
Tanrı'ya yürekten inanıyorsak, kulluğumuzun Tanrı'nın tüm evrenin, canlıların yaratıcısı ve efendisi olduğunun bilincinde olmalıyız.
Bizler nihayet birer kuluz. Tanrı tüm kullarına aynı yakınlıktadır, hiçbir kul ayrıcalıklı değildir.
Kişiler kendilerini Tanrı'ya daha yakın gösterek, üstünlük, çıkar sağlamamalıdır. İnançlı bir kişi zaten buna tevessül etmez, insanları kandırmaya çalışmaz.
Tapınmak Tanrı'ya şükran, saygı sunmaktır. Tapınma her şekilde yapılabilir; Tanrı'ya şükran sunulabilir. Çıkar beklentisi ile cennetin yolu açılır diye yapılan ibadet, ibadet değildir. Yürekten şükretmek tapınmaktır.
Kimse Tanrı'nın vekili imiş gibi hareket ederek, insanlar hakkında, dindar, dinsiz iyi kul, kötü kul diye karar vermez.
Tanrı adına hüküm vermek, inançsızlık en büyük günahtır.
İnsanlar, tapınma şekil şartlarına uymadan çok iyi bir kul, iyi bir insan olmaya özen göstermelidir.
İyi bir kul, iyi bir Müslüman, erdemli niteliklere sahip olabilmek için çaba harcar.
İyi bir Müslüman, iyi bir kul, başkalarına, çevreye zarar vermekten, kötülük yapmaktan kaçınır; böyle bir hata yapmış, zarar vermiş ise onu gidermeye çalışır; yaşamı boyunca onun azabını çeker, acısını taşır.
İyi bir kul, dürüşttür. Hem kendine, hem topluma hem de Tanrı'ya karşı dürüsttür.
Yanıltmaya aldatmaya, farklı görüntü vermeye, alalamaya kalkışmaz.
İyi bir kul cesurdur, İnançlarını, düşüncelerini cesaretle savunur.
Zor karşısında susmaz, pısırıklaşmaz. Cesaret dürüstlükle uyuşur, birlikte yürür.
İyi bir kul, başkalarının hakkını yemez, paylaşımcıdır.
Yalnız maddi varlık paylaşması, yardım değil, bilgi, beceri paylaşması da yapar.
İnsanların büyük bölümünün açlık, yoksulluk sınırında yaşadığı dünyada, savurganlık, aşırı tüketim, aşırı mal edinimi, erdemli davranışlar değildir.
Gerçek anlamda vakıf kurarak toplum yararına yatırımla yapılarak, çevre korunarak, eğitim-sağlık gibi hizmetler desteklenerek paylaşım yapılabilir.
Aşırı maddi hırs, Müslümanlığa iyi bir kul olmaya aykırı tutkulardır.
"Devletin malı deniz yemeyen domuz";"Bal tutan parmağını yalar", "yesin de yapsın", gibi düşünçeler dürüstlüğe, paylaşımcı olmaya erdemli olmaya aykırıdır.
İyi bir Müslüman, yolsuzluğu haklı görmez, savunmaz, desdeklemez.
Ahlak dışı hareketlerin bedelini sonuçta toplum öder.
Böyle bir haksızlığa gerçek Müslüman göz yummaz.
İyi bir kul , iyi bir Müslüman alçak gönüllüdür.
İnsanlara yukarıdan bakmaz; onları hakir görmez, küçümsemez, ezmez, ayrım yapmaz.
Eleştirmek ile küçümsemek ayrı davranışlardır.
İyi bir kul Tanrı'ya sığınır. Ançak Tanrı'dan sürekli istekde bulunmak saygısızlıktır, arsızlıktır.
Saygısızlık, arsızlık Müslümanlıkla bağdaşmaz.
Hele hele, yatır, baba ve benzerleri arcılığı ile Tanrı'ya yakarma, gerçekte inançsızlık göstergesidir.
Kişilerin oruç tutma , namaz kılma gibi ibadet şekilerinde görünen, bazı çevrelerce elştirilen tutumların topluma bir zararı yoktur.
Ançak erdemsiz davranışlarının, iyi bir kul, iyi bir Müslüman gibi davranmamalarının topluma her açıdan büyük zararları olmakta, ayrıca yanlış örnek oluşturmaktadır.
Müslüman geçinme, bu yolla maddi çıkar, politik statü sağlama iyi bir kul iyi bir Müslüman olmakla bağdaşmaz.
Herkesin inancına göre bu dünyaya kendimizden bir şeyler vermek, varlığımızı paylaşmak için geldiğimizi de unutmayarak, esenlikler dilerim.
ÖZTİN AKGÜÇ- 20-EYLÜL-2009 Cumhuriyet G.Z.T
-
Cevap: Düşünce ve İnanç
Bir dakikalığına Müslüman olmak!
“Blood Foundation” yani “Kan Vakfı” adlı kuruluş, “Bir aylığına Müslüman olmak” adlı bir program düzenledi. Programa katılanlardan bir kişi dokuz günlüğüne İstanbul’a gönderildi, beş vakit namaz kıldı, abdest aldı, oruç tuttu, içki içmedi ve domuz eti yemedi.
******
Aslında Türk televizyonlarında yayınlanan bazı programlar da bir tür sosyal laboratuvar olarak kullanılmaktadır. Yemek ve evlilik programları gibi.. Daha önce yapılan başka bir programın amacının, Türk halkının ortak bilinçaltını meydana çıkarmak olduğuna dair bilgiler de var..
Yani bu tür operasyonları masum girişimler olarak görmek veya göstermek, aptallığın, en hafifi ile gafletin göstergesidir.
İngilizler, Amerikalılar, bir aylığına değil, bir dakikalığına Müslüman olsun, hatta bir dakikalığına gerçek Hıristiyan olsun, dünya üzerindeki zulümlerini, son olarak Irak, Afganistan, Kuzey Afrika ve Suriye’de yaptıklarını bir dakikalığına gözden geçirsin, insan olduklarına utanır!
******
Müslüman olmak, namazdan, oruçtan da önce adil olmak demektir!
Müslüman olmak, (Nisa-135) ayetinde “Ey iman edenler! Haktan yana olup, adaleti sapasağlam ayakta tutun, Allah için şahitler olun. İsterse kendinizin veya ana-babanızın ya da yakınlarınızın aleyhine olsun, isterse onlar zengin veya fakir bulunsun. Allah onları korumada herhalde sizden öndedir. Artık hak ve adalette hevese uymayın. Eğer dilinizi büker veya yüz çevirirseniz, Allah yaptıklarınızdan haberdardır” olduğu gibi kendini bile kayırmamaktır.
Müslüman, Kuran ahlâkı ile ahlâklanmış olsa, kendi etnik kökeni, tarikatı, mezhebi, partisi, hemşerisi, akrabası, anne-babası, kardeşleri veya çocukları bir yana, kendisini bile kayıramaz.
Adalet kendini bile kayırmamaktır.
Adalet, uluslararası planda da hakkı üstün tutmak, kendi milletini bile kayırmamaktır.
Tayland ve çevresini, Çin’i, Hindistan’ı, Okyanus’lardaki bütün adaları, Afrika’yı sömürge olarak tutmak veya Afrika’dan köle avlamak veya Kızılderilileri katletmek üstüne kurulmuş medeniyetler, Mehmet Akif’in deyimiyle tek dişi kalmış canavarlardır.
Tabii, “bir dakikalığına Müslüman olmak” deyince, aynı vicdan muhasebesini bütün Müslümanlar da yapmalıdır!
Temel ölçülerimiz kendini kayırmayan ve şiddeti reddeden bir adalet fikri ve açıklıkla bağdaşmayan eylemleri ve karar mekanizmalarını hukuk dışı kabul eden ve gizli terör olarak nitelendiren, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü anlayışı olmalıdır.
05 Temmuz 2011
Arslan BULUT
Yazının Tamamı:http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr...hp?haber=18938