İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma
Cumhuriyet Gazetesi ve Oda Tv Hakkında Soruşturma
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, "Ergenekon" soruşturmasını yürüten emniyet görevlileri ve savcılar ile davaya bakan hakimlerin, geçen yıl Ramazan ayında emniyet tarafından düzenlenen iftar yemeğinde çekildiği iddia edilen fotoğraflarını yayınlayan Cumhuriyet Gazetesi ve Oda TV hakkında soruşturma başlattı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Beşiktaş'taki CMK 250. maddeyle yetkili olan birimi, internet üzerinden yayın yapan Oda TV adlı haber sitesinde 5 Ekim'de, "Bu fotoğraflar olay yaratacak" başlığıyla yayımlanan haberde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili, Cumhuriyet savcıları, ağır ceza mahkemeleri başkan ve üyeleri ile terörle mücadeleden sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı ve İstihbarat Şube Müdürünün isim ve fotoğraflarına yer verildiğini tespit etti.
Başsavcılık, bu isim ve fotoğrafları kullanarak 7-9 Ekim tarihleri arasında haber yapan Cumhuriyet Gazetesi ile Oda TV hakkında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 6/1'inci maddesi uyarınca, "Terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin kimliklerini açıklamak, yayınlamak ve bu yolla kişileri hedef göstermek" suçundan soruşturma başlattı.
Bu kapsamda, Oda TV internet sitesi haber müdürü ile Cumhuriyet Gazetesi yazı işleri müdürü ifadeye çağrıldı.
www.haberler.com
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Cumhuriyet gazetesi ve Oda tv sayesinde, İftar yemeğinin savcılara yasak olduğunu öğrenmiş olduk, bu kadar hassas bir soruşturma; oruç tutup emniyette iftar yapan savcıların eline kalmışta haberimiz yokmuş! teşekkürler sn. Dilek
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
:DD :DD :DD
Bu habere güldüm, özür dilemiyorum. Etkin Pişmanlık'tan yararlanmak da istemiyorum. Güldüm diye bana dava açmayı düşünenlerin helikopterle vereceğim adrese gelmelerini bekliyorum. 2 saatten fazla ifade vermeye zorlanmam halinde dışarıdakilerin Mahkeme çadırını yıkacaklarını yüzlerine söylemekten imtina etmiyorum... Söylediklerimi zapta geçirecek bir babayiğit de göremiyorum.
Dün Cumhuriyetin kuruluşunda, İstiklal Mahkemeleri'ni, "DOĞAL HAKİM" ilkesinin ihlal edilmesi ile suçlayan liberal demokratların, 2009 Türkiye'sinde Habur'a gelen üniformalıların?!!! neden Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevkedilmediklerini "kuzuların sessizliği" modunda karşıladıklarının da iyi irdelenmesini yüce Türk.... pardon Türkiye Adaleti'nden talep ediyorum. Yazdıklarımla, yüce Türk Adaleti'ni tahkir ve tezyif ettiysem affola, ancak toplumda kuş yemi kadar kalmış adalet duygusuna tecavüz edenlerden olmamak bahtiyarlığı affıma yeter de artar bile...
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Cumhuriyet gazetesi ve Oda tv sayesinde, İftar yemeğinin savcılara yasak olduğunu öğrenmiş olduk, bu kadar hassas bir soruşturma; oruç tutup emniyette iftar yapan savcıların eline kalmışta haberimiz yokmuş! teşekkürler sn. Dilek
Tam da beklediğim bir tepkiydi, teşekkür ederim beni yanıltmadığınız için sn. Derman...
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Tam da beklediğim bir tepkiydi, teşekkür ederim beni yanıltmadığınız için sn. Derman...
Düşüncemizi teşekküre şayan bulmanız ne büyük bir incelik. Beklediğiniz tepkiyi verebilmenin bahtiyarlığı içinde bulunduğumu belirterek, sizi yanıltmayıp, sezgilerinize olan güveninizi de doğru çıkarttığım için mutluluk duyduğumu ifade ederim.
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Sayın Derman Bey, teşekkür faslını geçtiğimize göre; konunun hiç de ilgilenmediğimiz, siyasi malzeme olarak da kullanmadığımız, hatta konuyla hiç alakası olmasa da o noktaya çekmeye çalıştığınız dini boyutunu Allah ile kul arasına bırakıp (Biz Atatürkçü laikler hep öyle yaparız ve olması gerekenin de bu olduğunu savunduğumuz halde, Allah ile kul arasına girmekte herhangi bir beis görmeyenlerce din düşmanı, dinsiz olarak lanse ediliriz.) hukuki boyutuna gelsek, ne dersiniz?..
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Doğruysa hukuki faciadır bu...
Coşkun beyin pardon Harun beyin dediklerine de katılıyorum.
Yaptıklarına katılmıyorum :DD
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Ne yazık ki bu zamanda iftar yemekleri artık iftar yemeği olmaktan çıkmış, gösteriş ve çevre edinme yemekleri haline gelmiştir.
Bu tür yemeklere kamu görevlilerinin katılmasını tasvip etmediğim gibi, hakim/savcı gibi hassas meslekleri icra edenlerin katılmaları hiç doğru değilidir. Oruç gibi bir ibadeti gösterişli yemeklerle zedelemenin de mantığını anlamak mümkün değil.
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Derman Bey, teşekkür faslını geçtiğimize göre; konunun hiç de ilgilenmediğimiz, siyasi malzeme olarak da kullanmadığımız, hatta konuyla hiç alakası olmasa da o noktaya çekmeye çalıştığınız dini boyutunu Allah ile kul arasına bırakıp (Biz Atatürkçü laikler hep öyle yaparız ve olması gerekenin de bu olduğunu savunduğumuz halde, Allah ile kul arasına girmekte herhangi bir beis görmeyenlerce din düşmanı, dinsiz olarak lanse ediliriz.) hukuki boyutuna gelsek, ne dersiniz?..
Hay hay efendim, siz katılımcıları yönlendirin, onlarda fasıldan fasıla geçsinler, şimdi de; zanna dayalı isnadınızla yargılayıp,
"dinsiz olarak lanse edildiğiniz" hükmünüze, temyiz davası ile cevap verme faslına geçelim.
Hukukçunun en büyük hezeyanı, fikirlere ambargo koyup, Allah, din, Atatürk, laik diyenlere; dediklerine göre adalet dağıtımı yapması,
öküz altın da buzağ arayıp, delilleri çekmesine kitleylerek, infaza hazır olduğu sanıklarını; evham, desise, vehim, varsayımlara dayalı
sihirli değnekleri ile muhakeme etmesidir. Bu dağılım; adalet değil, toplum içi tefrika dağılımıdır, bu adalet mülkün temeli değil, mülkün
temeline konulan dinamittir.
Sizi temin ederim, bizim vicdani muhakememiz de; Dinsizinden dinlisine, Laikçisinden laiklisine, fanatik Atatürk'çüsünden Atatürk
antipaticlerine kadar herkesin bir tek ortak sıfatı vardır, o da; hepsinin insan olmasıdır! Bizim muhakememiz de; tuza bakıp şeker,
karbonata bakıp un deme hükümlerine yer yoktur. Biz husuli ilimden ziyade huzuri ilimlerle muhakeme eder, yalnız gözlerimizle bakarak dilimizi sürmeden; tuza şeker, karbonata un demeyiz! Bizim felsefemizde; her insanın bulunduğu yerde bir umut vardır, canı çıkmayan bedenden umut kesmez, mahkemeye sevk edilmiş sanıkları da, gereği düşülmeden suçlu olarak itham etmeyiz!
Paylaşıma sunduğunuz haberin hukuki boyutuna sizin baktığınız pencereden kimse bakmak zorunda değildir. Meslektaşlarınız
mahkeme salonlarında sizinle, çatır çatır münazara ederken, onlarada mı; "Müvekkilimle benim arama girmeyin, ben biliyorum, sen
içinden; benim ve müvekkilim hakkında bunlar suçludur" mu diyorsunuz?
Buda Hukuki Boyut Davetinize İcabetimiz:
Başsavcılığın görevini icra etmesi için eline tutuşturulan kanunları oluşturan kitap, savcılığa aksesuar olsun diye verilmiyor! O
maddeler kitapta yazılı kalıp fiiliyata dökülmeden hangi kanunu konuşmamız gerekir? Savcılık kendine tanınan hakkı, kendisine
rehber edindiği kitapla işleme koyunca, savcılık büyük bir hata mı yapmış oluyor? O zaman bütün savcılar hata yapıyor demek ki!
En iyisi biz, sizin gibi değerli hukuçularımızla kafa kafaya verip; Yasamayı meclisten alıp, yargılamaya, emri de seçilmişlerden alıp, atanmışlara, Adalet saraylarını da medya kuruluşlarına verelim; Sistemimizin ismi de Cumhuriyet olsun!
Cumhuriyet gazetesinde değerli yazarların olması, isminin Cumhuriyet olması sütten çıkmış ak kaşık anlamına gelmez, her
basın-yayın kuruluşu gibi onun da iki hedefi vardır; biri traj, diğeri yandaşlık. Cumhuriyete yandaşlık yapan Cumhuriyet neferi,
Cumhuriyetin işlevliğinden şüphe duyanlar ise, Cumhuriyet düşmanı mı oluyor?
Ülkemiz, üst üste vektör ölçeği yüksek iki büyük depremli bir süreçten geçiyor, sallanan binaları iyice yıkılsın diye iteleminin kimseye
faydası olmayacağı gibi, Emniyetten ve asayişten sorumlu kolluk görevlilerinin de, Adaletten sorumlu hukuk neferleri ile aynı masa
da iftar yapmalarının da kimseye zararı dokunmaz! Bunu istedikleri gibi anlayanlar; o zaman şunu düşüyorlar demek ki; Ordu Meclise,
Polis Askere, Emniyet Hukçuya karşı, husumet içinde olsun ki; meydan bize kalsın!
Haber diye yaptıkları şeyde kayda değer birşey görmeyince; Bizde iftar ve oruç'a yöneldik, malesef o da; sizin gibi değerli bir hukukçumuzun radarına yakalandı. Adalet sevdalısı olarak, sevdiceğimin bekası açısından, vehime dayalı isnatlardan içtinap etmenizi istirham ederim.
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Hay hay efendim, siz katılımcıları yönlendirin, onlarda fasıldan fasıla geçsinler, şimdi de; zanna dayalı isnadınızla yargılayıp,
"dinsiz olarak lanse edildiğiniz" hükmünüze, temyiz davası ile cevap verme faslına geçelim.
Atatürk'ün ve Atatürkçülerin dinsiz olarak lanse edildiğini zan olarak nitelendiriyorsanız ya samimi değilsinizdir ya da çok safsınızdır. Bu zan değil, gerçeğin bizatihi kendisidir, tabii görmezden gelmeyenler için...
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Hukukçunun en büyük hezeyanı, fikirlere ambargo koyup, Allah, din, Atatürk, laik diyenlere; dediklerine göre adalet dağıtımı yapması,
öküz altın da buzağ arayıp, delilleri çekmesine kitleylerek, infaza hazır olduğu sanıklarını; evham, desise, vehim, varsayımlara dayalı
sihirli değnekleri ile muhakeme etmesidir. Bu dağılım; adalet değil, toplum içi tefrika dağılımıdır, bu adalet mülkün temeli değil, mülkün
temeline konulan dinamittir.
Burada size tamamı ile katılıyorum. Hukuk varsayımlara dayanmamalı, suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphe ve deliller olmadan hareket etmemelidir. Sizin deyiminizle delile dayanmadan, öküz altında buzağı arayarak muhakeme yapılmamalıdır.
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Sizi temin ederim, bizim vicdani muhakememiz de; Dinsizinden dinlisine, Laikçisinden laiklisine, fanatik Atatürk'çüsünden Atatürk
antipaticlerine kadar herkesin bir tek ortak sıfatı vardır, o da; hepsinin insan olmasıdır! Bizim muhakememiz de; tuza bakıp şeker,
karbonata bakıp un deme hükümlerine yer yoktur. Biz husuli ilimden ziyade huzuri ilimlerle muhakeme eder, yalnız gözlerimizle bakarak dilimizi sürmeden; tuza şeker, karbonata un demeyiz! Bizim felsefemizde; her insanın bulunduğu yerde bir umut vardır, canı çıkmayan bedenden umut kesmez, mahkemeye sevk edilmiş sanıkları da, gereği düşülmeden suçlu olarak itham etmeyiz!
Pardon ama, sizin vicdani muhakemenizin bir hukuk devletinde yeri ve işlevi nedir? Sizin felsefeniz yasa hükmünde midir? Yargıçlar sizin felsefenize göre mi hüküm kurmaktadır? Ben konunun hukuki boyutunu tartışalım, vicdani boyutunu değil dedikçe siz konuyu hep aynı noktaya getiriyorsunuz.
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Paylaşıma sunduğunuz haberin hukuki boyutuna sizin baktığınız pencereden kimse bakmak zorunda değildir. Meslektaşlarınız
mahkeme salonlarında sizinle, çatır çatır münazara ederken, onlarada mı; "Müvekkilimle benim arama girmeyin, ben biliyorum, sen
içinden; benim ve müvekkilim hakkında bunlar suçludur" mu diyorsunuz?
İletilerimi tekrar okuyun ve nerede, herkes benim penceremden baksın demişim ya da bunu ima etmişim söyleyin. Haberi alıntılayıp tartışmaya açmışken ve hiçbir yorum da yapmamışken, herkesi benim penceremden bakmak zorunda bıraktığımı nasıl iddia edersiniz Derman Bey?
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Buda Hukuki Boyut Davetinize İcabetimiz:
Başsavcılığın görevini icra etmesi için eline tutuşturulan kanunları oluşturan kitap, savcılığa aksesuar olsun diye verilmiyor! O
maddeler kitapta yazılı kalıp fiiliyata dökülmeden hangi kanunu konuşmamız gerekir? Savcılık kendine tanınan hakkı, kendisine
rehber edindiği kitapla işleme koyunca, savcılık büyük bir hata mı yapmış oluyor? O zaman bütün savcılar hata yapıyor demek ki!
En iyisi biz, sizin gibi değerli hukuçularımızla kafa kafaya verip; Yasamayı meclisten alıp, yargılamaya, emri de seçilmişlerden alıp, atanmışlara, Adalet saraylarını da medya kuruluşlarına verelim; Sistemimizin ismi de Cumhuriyet olsun!
Hukukçu olmadığınız için (Profilinizdeki bilgilere dayanarak yazıyorum.) bu paragrafınızı hoşgörü ile karşılıyor, bilgi sahibi olmadığınız bir konuda fikir sahibi olmamanızı tavsiye ediyorum.
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Cumhuriyet gazetesinde değerli yazarların olması, isminin Cumhuriyet olması sütten çıkmış ak kaşık anlamına gelmez, her
basın-yayın kuruluşu gibi onun da iki hedefi vardır; biri traj, diğeri yandaşlık. Cumhuriyete yandaşlık yapan Cumhuriyet neferi,
Cumhuriyetin işlevliğinden şüphe duyanlar ise, Cumhuriyet düşmanı mı oluyor?
Bu sonuçlara nereden, nasıl vardınız Allah aşkına? Burada Cumhuriyet gazetesi ya da odatv web sitesi hakkında tek bir yorum yapılmış mıdır? İsimlerinden dolayı değil, yaptıkları haberden dolayı aleyhlerinde soruşturma başlatılmış, biz de burada bu konunun hukuki boyutunu tartışmaya açtık. Basın özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğü gibi kavramlara kafa yormaya ne dersiniz?
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Ülkemiz, üst üste vektör ölçeği yüksek iki büyük depremli bir süreçten geçiyor, sallanan binaları iyice yıkılsın diye iteleminin kimseye
faydası olmayacağı gibi, Emniyetten ve asayişten sorumlu kolluk görevlilerinin de, Adaletten sorumlu hukuk neferleri ile aynı masa
da iftar yapmalarının da kimseye zararı dokunmaz! Bunu istedikleri gibi anlayanlar; o zaman şunu düşüyorlar demek ki; Ordu Meclise,
Polis Askere, Emniyet Hukçuya karşı, husumet içinde olsun ki; meydan bize kalsın!
Eğer, sallanan binaları iyice yıkılsın diye iteleme ithamınız şahsıma yönelikse, önce sitede yazdıklarımı okumanızı, sonra yorum yapmanızı salık veririm. Ayrıca, aynı davada görev alan yargı mensupları ve kolluk kuvvetlerinin, aynı masada yemek yemelerini (hele ki gündemi meşgul eden, herkesçe takip edilen bir davada) doğal kaşılıyor, bunu eleştirenleri de "aralarında husumet oluşmasını isteyenler" olarak nitelendiriyorsanız, yargının tarafsızlığı, bağımsızlığı gibi bazı hukuk ilkelerini de araştırmanızı tavsiye ederim.
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Haber diye yaptıkları şeyde kayda değer birşey görmeyince; Bizde iftar ve oruç'a yöneldik, malesef o da; sizin gibi değerli bir hukukçumuzun radarına yakalandı. Adalet sevdalısı olarak, sevdiceğimin bekası açısından, vehime dayalı isnatlardan içtinap etmenizi istirham ederim.
Haber diye yaptıkları şeyde kayda değer bir şey görmemeniz, daha doğrusu görüp de görmezden gelmeniz; bununla da yetinmeyip sanki tepki gösterilen oruç tutup, iftar yemeğine katılmaları imiş gibi, bu hususta yorumda bulunmanız gayet doğal. Alıştık artık bu taktiklere.
Aslında her bir şeyi çok iyi biliyor ama bilmezden geliyor ve de çarpıtıyorsunuz ya neyse. Ben yine de bilmediğiniz için bu yorumlarda bulunduğunuza inanmak istiyor ve rica ediyorum sizden; sanık olarak yargılandığınız bir ceza davasının soruşturma aşamasında çalışan, yani sizin ifadenizi alan, delilleri toplayan kolluk kuvvetleri ile Cumhuriyet savcısını, ve kovuşturma aşamasında davanız ile ilgili kararı verecek olan hakimi, aynı yemekte (İftar yemeği olmasa da olur, zira biz sizin gibi oraya takılmış değiliz.) samimi bir halde tasavvur edin. Yemekte dosyanız ile ilgili bir şey konuşulmamış dahi olsa, sizin aklınızda soru işaretleri oluşur mu oluşmaz mı? Oluşan bu soru işaretleri, yargıya karşı inanç ve güveninizi sarsar mı sarsmaz mı?