Hancı Sarhoş, Yolcu Sarhoş...

Hancı Sarhoş, Yolcu Sarhoş..

Küresel krizde yaşanmakta olan bu ekonomik sarhoşluk nereye kadar?
Kim ne derse desin, ´Görünen köy kılavuz istemez´ diye boşuna söylememiş atalarımız. Küresel ekonomik kriz gelişmekte olan ülkelerdeki çoğu ailelerin ocaklarını söndürdü. Anayı oğula, kardeşi kardeşe düşürdü. Tüketim toplumu olmayı hemen benimseyenler, kredi kartlarını sorumsuzca alışverişlerde veya mecburiyetten kullananlar derin çıkmazların içine düştüler. Adli vakalarda rekor denebilecek ölçüde gözle görülen artışlar var. Kanun tanımayanlar ortalıkta boy göstermekten çekinmez, gazetelerin manşetlerinden düşmez oldular. Basında sayfa sayfa yer alan itiraflar, asarım, keserim tehditleri ve acaba bunlarla uğraşacak kimse yok mu? diye cevabı aranan sorular!

İşsizliğin artması, çaresizlik ve karamsarlık!
Vicdan-cüzdan ikilemi işadamlarının çoğunu işgörenlerine karşı çaresiz bıraktı. Kimi işveren sonuna kadar dayanabildiğim sürece kimseyi işten çıkarmam dedi, mücadelesini sürdürdü; kimi de işini durdurup çalışanlarıyla vedalaşmak zorunda kaldı. Gelişmiş ülkelerdeki işten çıkarılanlar, gelişmekte olan ülkelere göre aldıkları sosyal yardımlar bakımından şanslılar.Yöneticilerin son zamanlarda verdikleri demeçlerine bakıldığında; bindeli oranlarda gösterilen işsizlikteki düşüşlerin abartıldığını görmek mümkün.

Bindik bir alamete...
Gelişmekte olan ülkelerde dolar düştü, borsa çıktı gibi atılan sevinç çığlıkları kaç kişiyi ilgilendiriyor dersiniz? Ya siyasilerin kendi aralarındaki kayıkçı kavgalarına ne demeli?

Son zamanlarda küresel ekonomiyle ilgili kafalarda yer alan ve kişilerin birbirlerine fısıldadıkları ´düzelmez´ sözcüğünün anlamı nedir sizce? Kötüyü kabullenmek kadar insanoğlunu rahatsız edebilecek ne olabilir?

Hızla geçen zamana karşı koymak, ekonomik sarhoşluktan bir an önce ayılmak bu kadar zor mu?

Herşey bir yana insanoğlu ekonomik konularda kendi kaderini kendisi yazabilecek güçtedir.

Erhan Yurdayüksel

http://www.yenihaber.be/go.php?go=30...last_news&pg=1

At Hırsızları!?..


Yurtdışında ortak yaşanır sıla özlemi. Türkiye´den gelenler misafir kabul edilir, herkes misafirleri memnun etmek için elinden geleni yapmaya çalışır. Pide salonu, restoranlar veya işyerlerinde karşılaşırsınız genelde ve çok eskiden tanışıyormuşcasına sohbetler edilir,hal hatır sormanın ötesindedir bu sohbetler. Misafirlerimizdir çünkü gelenler. Örflerimiz, adetlerimiz neyi gerektiriyorsa o yapılır. Ya art niyetli gelenler? Ya yurtdışında uzun süredir yaşayıp belli saygınlıktaki kişileri referans olarak kullanıp iyi niyetli kişilerden faydalanıp piyasayı dolandırmaya çalışan ´At Hırsızları´? Yemek tabağına düşmüş sinek gibi midenizi bulandırmakla kalmayıp, yaptıklarıyla toplumumuzun adını kötüleyenler?!

Son zamanlarda mantar gibi türeyen bu kişilere karşı aman dikkat!
Küresel ekonomik kriz bazı toplumlarda ahlak kurallarını da derinden etkiledi. Bu yaz tatil için kendi ülkesine gittiğinde başına gelenleri ´yediğim kazıklar´ diye yazmış bir okurum. Bu konularda o kadar çok dert yananlar var ki yazmakla başolacak gibi değil. Uzun zamandır malesef yurtdışından gelenler ülkemizde yolunacak kaz gibi görülmekte. Bu yetmiyormuş gibi şimdi de yaşadıkları ülkelerde dolandırılmaya başladı insanlarımız.

Yurtdışında çalışanlara Türkiye´de kredi verilir mi?

Türkiye´de bulunan bankalar kendi prosedürleri doğrultusunda kredi vermektedir. Bankalar tarafından istenen; Türkiye´de gelir beyanı, ikametgah, teminat v.b talepleri yerine getiremeyenlerin kredi almaları mümkün olmadığı gibi, Türkiye´deki bankaların da, ´gidin yurtdışından kredi kullanacak kişileri bulun´ diye temsilci göndermeleri ve bu temsilcinin banka adına yine yurtdışında işlem yapması olanaksızdır. Türkiye´deki mevcut bankaların çoğunun yurtdışında temsilcilikleri, şubeleri var. Olmayanların da yurtdışındaki bankalarla muhabir ilişkileri var. Vatandaşlarımız bu tür konularda kendi bankalarına danışmadan sakın işlem yapmasınlar.
Siz siz olun değişik maskeler takarak karşınıza çıkan bu ´At hırsızlarına´ kanmayın!

Erhan Yurdayüksel

http://www.yenihaber.be/go.php?go=30...last_news&pg=2

Küresel Ekonomik Krize Yatırım ve Birlik Çözümü?

Başta Çin ve Hindistan olmak üzere ekonomoik krize rağmen yatırımlarına devam eden Asya Ülkeleri için IMF, Asya ekonomilerinin 2010 yılında %5,75 büyüyeceğini açıklamıştır.
Yine, IMF ´Uluslararası Para Fonu´nun açıklamasına göre Çin´den Hindistan´a Asya ekonomilerinin bu yıl %2,75 ; 2010 yılında ise %5,75 büyüyeceği tahmin ediliyor. Asya ekonomilerindeki gelişmelere bakıldığında önümüzdeki yıllarda bu ülkelerin tahminlerin çok üstünde büyüyeceğini görmemek mümkün değil. Bu ülkelerin hükümetleri kesin kararlılıkla teşvik harcamalarına yönelip küresel ticarete hız verdiler. Rakipleri rekabet ortamında bu ülkelerin hızına yetişemeyip geride kalınca dış ticaret alanındaki kazançları yatırımlarının artıya geçmesinde etkili oldu.

Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi Çin !
Çin´in küresel ekonomideki yeri tartışılmaz. Dünya´nın ikinci büyük ekonomisine sahip olan Japonya bile bu yıl %5,5 daralma yaşarken, Çin %8,5 büyüme kaydetmiştir.
Çin Hükümeti iç piyasayı canlandırmak için ülkenin en ücra köşelerine kadar internet hizmetlerini götürüp her evde bilgisayar olmasını sağlamış ve sanal ticarete önem verirken büyük yatırımlarını da durdurmamış, devam etmiştir. Dış ticarete verdiği önemin yanısıra iç piyasayı da canlı tutmak için bir dizi önlemler alınmış ve bu önlemler sayesinde % 8,5´ luk büyümeyle doğru yolda ilerlendiğini kanıtlamıştır.Asya´da tüketimi artıracak önlemlerin yanısıra sosyal güvenlik ve sigorta konularında yapılacak revizyonlar bu ülkelerin dünya liginde ekonomik olarak kısa sürede üst sıralardaki yerlerinin sabitlenmesi garantilenecektir.

Küresel ekonomik kriz ülkeleri birlik olmaya zorluyor !
´Japon Başbakanın model olarak Avrupa Birliği´ni alan Doğu Asya Birliği önerisi Asyalı liderlerin büyük desteğini aldı´. Şeklindeki basına yansıyan haberlere baktığımızda artık ülkelerin güçlerini ortaya koyup ortak menfaatleri ve çıkarları doğrultusunda birlikler oluşturdukları görülmektedir.
Bu şekilde bir yapılanma ile birlik içinde yer alacak Japonya, Çin, Hindistan, Güney Kore, Avustralya, Yeni Zelanda, Endonezya, Tayland, Malezya, Singapur, Vietnam, Filipinler, Burma, Brunei, Kamboçya ve Laos gibi ülkeler Japon Başbakanın önerisine sıcak bakan ve kurulacak birlikte yer alacak olan ülkeler olduğu bilinmektedir.

Ülke menfaatleri ve ülkelerin birlikteliklerden beklentileri
Bu oluşturulması beklenen birlikteliklere bakıldığında her ülkenin diğerinden faydalanacağı birçok ortak çıkarları vardır.Ülke birlikteliklerinde ortak çıkarların yanısıra ülke menfaatleri herzaman önemlidir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin bu ortak çıkarlara özellikle dikkat etmeleri gerekmektedir. Artık küresel ekonomide belli gruplara ayrılan ve istikrarlı radikal kararlar alabilen ülkelerin piyasalarda her geçen gün ağırlığı biraz daha hissedilecektir.

Erhan Yurdayüksel
http://www.yenihaber.be/go.php?go=30...last_news&pg=1

Gün Işığı Vampirleri

Yazının başlığını okuyunca yeni vizyona giren filmlerden biri falan sanmayın. Son zamanlarda Belçika´da da türeyen üstelik gündüz gece ayrımı yapmaksızın heryerde görülen bir çeşit Vampir türüdür ´Gün Işığı Vampiri´. Dünya´da asırlardır insanın kanını emerek yaşamını sürdüren bu vampir türünü ´Gün Işığı Vampiri´ diye adlandırmak doğru olmaz mı?

Küresel ekonomik kriz ´Gün Işığı Vampirleri´ için fırsat oldu
Küresel ekonomik krizle birlikte bir çok bankada kredi işlemleri azaltıldı hatta durma noktasına getirildi. Zor durumda kalan ve paraya ihtiyacı olan vatandaşlarımız da ihtiyaçlarını görmek için değişik yollar aramaya başladılar. Çaresizliği fırsata dönüştüren´Gün Işığı Vampirleri´ hemen ortaya çıkıp, ´işte fırsat´ deyip vatandaşın gırtlağına çöktüler. Bu yaratıklara elini kaptıran kolunu kurtaramaz derken canavarları doyurabilmek mümkün mü?
´Gün Işığı Vampirleri´ne istemediği halde kendini kaptıran vatandaşlarımız çaresizlik içinde çırpınmaktalar. Herkesin ekonomik derdi başından aşmış, kimse kimseye yardım edemez olmuş. Kapalı kapılar ardında derdiyle baş başa kalan çaresiz vampirzedeler ise gün geçtikçe çoğalmakta. Bir çare diye e-posta gönderen okurlar, yanıma gelip dert yananlar... Bu arada Memleke gidip oralardan da aynı şekilde gün ışığı vampirlerinden borç alıp buradakilerine faiz ödemeye çalışanlar var. Bu çırpınışların sonu nereye varır?

Hiç kimse meydanı boş sanmasın
Uzun yıllar önce görev yaptığım kurum ben göreve başlamadan önce sıkıntıya düşmüş ve ´Gün Işığı Vampirlerinden´ aşırı faizle borç almış. Alınan borç miktarını ve Bankaların uyguladığı kredi faizi kadar farkını kurum tarafından ödettim. Vampir faizi az buldu ve o kendi yöntemleriyle bizler kanuni yoldan yıllarca mücadele verdik. Vampirin hakim yakını olması işimizi zora soksa da hukuki yollardan haklılığımızı ispatladık. Aradan yıllar geçmesine rağmen bu ´gün ışığı vampirinin´ hazımsızlığı hala devam etse de meydanın boş olmadığını, değil kardeşi, ablası, babası bile belli adli görevlerde karar mevkisinde bulunsa, adaletin yerini geçte olsa bulacağını gördüler ve yaşadılar. Arı kovanına çomak sokmak gibidir vampirlerle mücadele etmek. Çünkü bu yaratıklar kaygan zeminlerde yaşamını sürdüren türlerdir. Bazen takma isimle internet ortamında, çoğu zamanda karanlık ortamlarda yaşayanlarla birlik olup karşısındakine zarar vermeye çalışırlar genelde.Yıllarca ´gün ışığı vampirlerine´ karşı itlaf ekibi gibi savaşan biri olarak bu durumdaki vatandaşlarımıza kanuni yollardan haklarını aramalarından başka ne diyebiliriz?

Son zamanlarda herkes birbirine soruyor:
Gerçekten neler oluyor?

Yurt dışında yaşayanlar yaptıkları işlerde özellikle kendi vatandaşlarına ayrıcalık yapar ve yardımcı olmaya çalışırlar. Fakat yardım etmeye çalıştığınız kişi veya kişilerin niyetleri kötüyse vay halinize!

Herkes her konuda hesabını iyi yapmak zorunda. Ekonomik kriz ve bu krizin etkileri artık mutfağımıza kadar girdi. İçinde bulunduğumuz puslu havada kısa yollardan çözüm aramak yerine uzun vadeli düşünüp, sağlam adımlar atmak ve ´Gün Işığı Vampirleri´ ile de domuz gribine karşı verilen mücadele gibi hatta bunun da ötesinde tedbirler alarak korunmak gerekmektedir.

Erhan Yurdayuksel
http://www.yenihaber.be/go.php?go=30...last_news&pg=1

Alem Gidiyor Aya!

İngiliz Hükümeti küresel ekonomik krizde radikal önlemler almaya devam ediyor. Royal Bank Of Scatland (RBS), Lloyds, Northern Rock kriz nedeniyle devletin eline geçmişti. İngiliz Hükümeti´nin almış olduğu karar doğrultusunda Avrupa Komisyonu ile birlikte 3 büyük bankanın kurulması öngörülmekte. Kurulacak bu bankalar klasik bankacılık yapacaklar, mevduat ve ipotek işlemleriyle hizmet verecekler. ABD ve Çin´de küresel ekonomik krizle birlikte oluşan dinozor bankalara karşı gelişmiş ülkeler de kendi alanlarında önlemler almaya başladılar. Çin, Afrika Kıtası´nda petrol ve değerli maden yataklarına büyük yatırımlar yaptı. Bu yatırımlar için kıtanın sömürüldüğü iddialarına karşın kıtaya bağlılığını göstermek isteyen Çin´in Başbakanı Wen Jiabao yeni düşük faizli kredilerle önümüzdeki üç yıl içinde Afrika Kıtası´na 10 milyar dolar kredi vereceğini açıkladı. Afrika Kıtası´nda yaptığı yatırımlarla öne çıkan Çin, küresel ekonomik krizi fırsata dönüştürme yolunda bir çok mesafe kat etmektedir.

İngiltere Hükümeti bankacılık konusunda yapacağı yatırımı gündeme getirerek konunun önemine bir kez daha dikkat çekmiştir. Gelişmiş ülkelerle ilgili İngiltere ve Çin´in yanı sıra daha birçok ülkelerle ilgili örnekler vermek mümkün. Görüldüğü gibi gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler ile arasındaki mesafeyi her geçen gün biraz daha açmaktalar.
Güzel bir halk tabiri vardır ;
"Alem gidiyor aya, biz yine kaldık yaya" diye.
Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kaderi midir yaya kalmak?

http://www.yenihaber.be/go.php?go=30...last_news&pg=1

Havada Karada Ekonomik Krize Çözüm..

Dünya devlerinden İngiliz (BA) British Airways ve İspanyol Iberia Havayolu Şirketleri birleşme kararı aldı. İki şirket yedi milyar dolarlık birleşmeye ilişkin ön anlaşmayı tamamladı. Bu iki şirketin birleşmesi demek ; Dünya´da gelir sıralamasına göre üçüncü büyük hava yolu şirketinin oluşması demektir. İlk sırada 121 milyon yolcusuyla ABD´li Delta Havayolları yer almakta. Krizde zor günler geçiren bu iki şirket arasındaki anlaşmanın 2010 sonuna kadar tamamlanması beklenmektedir.

Birleşmeler karlılık oranlarına artı yönde yansıyacaktır

Birleşme kararıyla birlikte masraflarının da azalacağı hesaplanan, merkezinin Londra´da olması düşünülen yeni şirketin yüzde 55´i British Airways, yüzde 45´i Iberia hissedarlarına ait olacağı, birleşmeyle doğacak şirketin de yıllık 15 milyar euro´luk gelire sahip olması planlanmaktadır.
Büyük havayolları şirketleriyle rekabet edebilmek için artık havada da güçlerin birleştirilmesi gerekiyor. Bu sektörde bulunan ve gelecekte büyük ölçeğe sahip olmayan şirketlerin rekabet edebilme güçlerinin de zayıf olacağı bir gercektir. Küresel ekonomik krizin ortaya çıkardığı zorluklar ancak güçlerin bir araya getirilmesiyle aşılabilecektir. Birleşmeyle birlikte şirketlerin gelirleride artacaktır. Gelirlerin artması karlılığa yansıdığında istikrarlı büyüme ortaya çıkacaktır.

Avrupa´da artan kamu borçları

Avrupa´da son gelen büyüme rakamlarına bakıldığında AB resesyondan çıktı denilebilir. Euro bölgesinde ekonomik verilerin yılın üçüncü çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre yüzde 0.4 büyüdüğü görülmektedir. Beklentilerin çok altında olan bu rakamlar durgunluktan çıkıldığını göstermektedir.
Avrupa ve İngiltere Merkez Bankaları piyasaya sürekli para sürmektedir. Hükümetlerin destekleriyle sağlanan AB ekonomisindeki hafif kıpırdama olarak adlandırılabilecek olan bu büyümenin kırılgan olduğu bilinmektedir. Küresel krizde birçok AB üyesi olan ülkeler mali disiplini bırakmış ve aşırı oranlarda bütçe açıkları vermişlerdir. Bu durum karşısında ciddi boyutlarda artan kamu borçları da piyasaları endişelendirmektedir.
Üretim artmadıkça, işsizlik azalmadıkça, güçler birleştirilmedikçe suni gündem yaratılarak sürekli şişirilmekte olan ekonomi balonunun günün birinde patlayacağını bilmek için kain mi olmak gerekir ?

Erhan Yurdayüksel

http://www.yenihaber.be/go.php?go=30...last_news&pg=1

Ağlatırsa Mevlam,Yine Güldürür

Küresel ekonomik kriz nedeniyle herkes dertli mi dertli. "Küresel kriz var!" , "Devlet destek vermiyor!" , "Yandık!" , "Bittik!" feryatları her geçen gün biraz daha yükselmekte.
- Üretiyor musun ?

- Hayır!

- Çalışıyor musun ?

- Hayır!

- Ülkenin kalkınması için ne yapıyorsun ?

Ağlamaklı bir sesle ;

-Devletten destek bekliyorum...

İş çevresinin son zamanlardaki gündemini oluşturan bu konuşmalar havanda su dövmekten başka hiç birşey ifade etmez. Devlet destekleri geçici çözümlerdir. Baş ağrısını gidermek için alınan aspirin gibi… Ekonomide devletlerin yapmış olduğu müdahaleleri bu şekilde görüp algılamadıkça ekonomik krizin hasarlarını tamir etmek zordur.

Kalkınmanın yolu çalışmaktır

Küresel ekonomide krizin şoklarını yatırımlarla, istikrarlı çalışmalarla atlatan Çin gibi ülkeler beklenenin üzerinde büyüme sağladılar. Bu ülkelerde işverenler, siyasetçiler, işgörenler ve toplumun her kesiminde göze çarpmakta olan çalışma ve mücadele hırsı bilinçli kalkınmada itici güç olmuştur.
Devletlerin ekonomilerini daimi istikrara kavuşturabilmeleri için herşeyden önce karanlıklarda çıkış yolu arayan vergisel yapılarını acil olarak ele alıp, vergi oranlarını makul ölçülere indirmeleri ve günün şartlarına göre düzenlemeleri gerekmektedir. Vergisel yapıların yanısıra hukuksal konuların günün şartlarına uyarlanması büyük önem arz etmektedir. Adalet isteyenler zaman tüneli içinde kaybolmadan devletin gücünü tarafsız hukuk birimlerinde yaşayabilmelidir. Toplumu rahatlatacak ekonomik destek paketlerini devletlerin bir süre daha vermeye devam etmeleri iş çevrelerini güçlendirecektir.

Berrak suların dibi kolay görülür
"Ekonomi dip yaptı! Battı! Çıktı!.." derken, bugün için sular düne göre durgun ve berrak. Durgun ve berrak suların dibi kolay görülür.Küresel ekonomi de ülkelerin büyüme oranlarına istinaden düzelecektir. Söz konusu büyümelerin devamlılığı ise küresel ekonomik krizin sonu olacaktır. Küresel ekonomiye genel olarak bakıldığında birçok ülkenin ortak kararlar alarak hareket ettiği görüldü ki; bu da ekonomik krizin vereceği zararları belli seviyelerde tuttu.
Küresel ısınma sorunu için de ülkelerin ortak ve kararlılıkla hareket etmeleri gerekmektedir.
Ekonomik sorunlarla mücadele doğal afetlerin vereceği zararlarla kıyaslandığında daha kolaydır. Küresel ısınma karşısında ülkeler alması gereken radikal kararların yanı sıra yapılması zorunlu olan harcamalardan kaçınmamalıdır.
Tanrı insanlara dünyayı emanet etmiş. İnsanoğlu emanete ihanet etmediği sürece sorun yaşamayacağını bilmiyor mu ?
Ağlatırsa Mevlam,Yine Güldürür/Erhan Yurdayüksel yazıyor

Küresel ekonomik kriz nedeniyle herkes dertli mi dertli. "Küresel kriz var!" , "Devlet destek vermiyor!" , "Yandık!" , "Bittik!" feryatları her geçen gün biraz daha yükselmekte.
- Üretiyor musun ?

- Hayır!

- Çalışıyor musun ?

- Hayır!

- Ülkenin kalkınması için ne yapıyorsun ?

Ağlamaklı bir sesle ;

-Devletten destek bekliyorum...

İş çevresinin son zamanlardaki gündemini oluşturan bu konuşmalar havanda su dövmekten başka hiç birşey ifade etmez. Devlet destekleri geçici çözümlerdir. Baş ağrısını gidermek için alınan aspirin gibi… Ekonomide devletlerin yapmış olduğu müdahaleleri bu şekilde görüp algılamadıkça ekonomik krizin hasarlarını tamir etmek zordur.

Kalkınmanın yolu çalışmaktır

Küresel ekonomide krizin şoklarını yatırımlarla, istikrarlı çalışmalarla atlatan Çin gibi ülkeler beklenenin üzerinde büyüme sağladılar. Bu ülkelerde işverenler, siyasetçiler, işgörenler ve toplumun her kesiminde göze çarpmakta olan çalışma ve mücadele hırsı bilinçli kalkınmada itici güç olmuştur.
Devletlerin ekonomilerini daimi istikrara kavuşturabilmeleri için herşeyden önce karanlıklarda çıkış yolu arayan vergisel yapılarını acil olarak ele alıp, vergi oranlarını makul ölçülere indirmeleri ve günün şartlarına göre düzenlemeleri gerekmektedir. Vergisel yapıların yanısıra hukuksal konuların günün şartlarına uyarlanması büyük önem arz etmektedir. Adalet isteyenler zaman tüneli içinde kaybolmadan devletin gücünü tarafsız hukuk birimlerinde yaşayabilmelidir. Toplumu rahatlatacak ekonomik destek paketlerini devletlerin bir süre daha vermeye devam etmeleri iş çevrelerini güçlendirecektir.


Berrak suların dibi kolay görülür
"Ekonomi dip yaptı! Battı! Çıktı!.." derken, bugün için sular düne göre durgun ve berrak. Durgun ve berrak suların dibi kolay görülür.Küresel ekonomi de ülkelerin büyüme oranlarına istinaden düzelecektir. Söz konusu büyümelerin devamlılığı ise küresel ekonomik krizin sonu olacaktır. Küresel ekonomiye genel olarak bakıldığında birçok ülkenin ortak kararlar alarak hareket ettiği görüldü ki; bu da ekonomik krizin vereceği zararları belli seviyelerde tuttu.
Küresel ısınma sorunu için de ülkelerin ortak ve kararlılıkla hareket etmeleri gerekmektedir.
Ekonomik sorunlarla mücadele doğal afetlerin vereceği zararlarla kıyaslandığında daha kolaydır. Küresel ısınma karşısında ülkeler alması gereken radikal kararların yanı sıra yapılması zorunlu olan harcamalardan kaçınmamalıdır.
Tanrı insanlara dünyayı emanet etmiş. İnsanoğlu emanete ihanet etmediği sürece sorun yaşamayacağını bilmiyor mu ?

Ağlatırsa Mevlam,Yine Güldürür/Erhan Yurdayüksel yazıyor

Küresel ekonomik kriz nedeniyle herkes dertli mi dertli. "Küresel kriz var!" , "Devlet destek vermiyor!" , "Yandık!" , "Bittik!" feryatları her geçen gün biraz daha yükselmekte.
- Üretiyor musun ?

- Hayır!

- Çalışıyor musun ?

- Hayır!

- Ülkenin kalkınması için ne yapıyorsun ?

Ağlamaklı bir sesle ;

-Devletten destek bekliyorum...

İş çevresinin son zamanlardaki gündemini oluşturan bu konuşmalar havanda su dövmekten başka hiç birşey ifade etmez. Devlet destekleri geçici çözümlerdir. Baş ağrısını gidermek için alınan aspirin gibi… Ekonomide devletlerin yapmış olduğu müdahaleleri bu şekilde görüp algılamadıkça ekonomik krizin hasarlarını tamir etmek zordur.

Kalkınmanın yolu çalışmaktır

Küresel ekonomide krizin şoklarını yatırımlarla, istikrarlı çalışmalarla atlatan Çin gibi ülkeler beklenenin üzerinde büyüme sağladılar. Bu ülkelerde işverenler, siyasetçiler, işgörenler ve toplumun her kesiminde göze çarpmakta olan çalışma ve mücadele hırsı bilinçli kalkınmada itici güç olmuştur.
Devletlerin ekonomilerini daimi istikrara kavuşturabilmeleri için herşeyden önce karanlıklarda çıkış yolu arayan vergisel yapılarını acil olarak ele alıp, vergi oranlarını makul ölçülere indirmeleri ve günün şartlarına göre düzenlemeleri gerekmektedir. Vergisel yapıların yanısıra hukuksal konuların günün şartlarına uyarlanması büyük önem arz etmektedir. Adalet isteyenler zaman tüneli içinde kaybolmadan devletin gücünü tarafsız hukuk birimlerinde yaşayabilmelidir. Toplumu rahatlatacak ekonomik destek paketlerini devletlerin bir süre daha vermeye devam etmeleri iş çevrelerini güçlendirecektir.


Berrak suların dibi kolay görülür
"Ekonomi dip yaptı! Battı! Çıktı!.." derken, bugün için sular düne göre durgun ve berrak. Durgun ve berrak suların dibi kolay görülür.Küresel ekonomi de ülkelerin büyüme oranlarına istinaden düzelecektir. Söz konusu büyümelerin devamlılığı ise küresel ekonomik krizin sonu olacaktır. Küresel ekonomiye genel olarak bakıldığında birçok ülkenin ortak kararlar alarak hareket ettiği görüldü ki; bu da ekonomik krizin vereceği zararları belli seviyelerde tuttu.
Küresel ısınma sorunu için de ülkelerin ortak ve kararlılıkla hareket etmeleri gerekmektedir.
Ekonomik sorunlarla mücadele doğal afetlerin vereceği zararlarla kıyaslandığında daha kolaydır. Küresel ısınma karşısında ülkeler alması gereken radikal kararların yanı sıra yapılması zorunlu olan harcamalardan kaçınmamalıdır.
Tanrı insanlara dünyayı emanet etmiş. İnsanoğlu emanete ihanet etmediği sürece sorun yaşamayacağını bilmiyor mu ?

Ağlatırsa Mevlam,Yine Güldürür/Erhan Yurdayüksel yazıyor

Küresel ekonomik kriz nedeniyle herkes dertli mi dertli. "Küresel kriz var!" , "Devlet destek vermiyor!" , "Yandık!" , "Bittik!" feryatları her geçen gün biraz daha yükselmekte.
- Üretiyor musun ?

- Hayır!

- Çalışıyor musun ?

- Hayır!

- Ülkenin kalkınması için ne yapıyorsun ?

Ağlamaklı bir sesle ;

-Devletten destek bekliyorum...

İş çevresinin son zamanlardaki gündemini oluşturan bu konuşmalar havanda su dövmekten başka hiç birşey ifade etmez. Devlet destekleri geçici çözümlerdir. Baş ağrısını gidermek için alınan aspirin gibi… Ekonomide devletlerin yapmış olduğu müdahaleleri bu şekilde görüp algılamadıkça ekonomik krizin hasarlarını tamir etmek zordur.

Kalkınmanın yolu çalışmaktır

Küresel ekonomide krizin şoklarını yatırımlarla, istikrarlı çalışmalarla atlatan Çin gibi ülkeler beklenenin üzerinde büyüme sağladılar. Bu ülkelerde işverenler, siyasetçiler, işgörenler ve toplumun her kesiminde göze çarpmakta olan çalışma ve mücadele hırsı bilinçli kalkınmada itici güç olmuştur.
Devletlerin ekonomilerini daimi istikrara kavuşturabilmeleri için herşeyden önce karanlıklarda çıkış yolu arayan vergisel yapılarını acil olarak ele alıp, vergi oranlarını makul ölçülere indirmeleri ve günün şartlarına göre düzenlemeleri gerekmektedir. Vergisel yapıların yanısıra hukuksal konuların günün şartlarına uyarlanması büyük önem arz etmektedir. Adalet isteyenler zaman tüneli içinde kaybolmadan devletin gücünü tarafsız hukuk birimlerinde yaşayabilmelidir. Toplumu rahatlatacak ekonomik destek paketlerini devletlerin bir süre daha vermeye devam etmeleri iş çevrelerini güçlendirecektir.


Berrak suların dibi kolay görülür
"Ekonomi dip yaptı! Battı! Çıktı!.." derken, bugün için sular düne göre durgun ve berrak. Durgun ve berrak suların dibi kolay görülür.Küresel ekonomi de ülkelerin büyüme oranlarına istinaden düzelecektir. Söz konusu büyümelerin devamlılığı ise küresel ekonomik krizin sonu olacaktır. Küresel ekonomiye genel olarak bakıldığında birçok ülkenin ortak kararlar alarak hareket ettiği görüldü ki; bu da ekonomik krizin vereceği zararları belli seviyelerde tuttu.
Küresel ısınma sorunu için de ülkelerin ortak ve kararlılıkla hareket etmeleri gerekmektedir.
Ekonomik sorunlarla mücadele doğal afetlerin vereceği zararlarla kıyaslandığında daha kolaydır. Küresel ısınma karşısında ülkeler alması gereken radikal kararların yanı sıra yapılması zorunlu olan harcamalardan kaçınmamalıdır.
Tanrı insanlara dünyayı emanet etmiş. İnsanoğlu emanete ihanet etmediği sürece sorun yaşamayacağını bilmiyor mu ?

http://www.yenihaber.be/go.php?go=30...last_news&pg=1

Destek mi lazım, Köstek mi?

Devlet bankacılığı dönemi küresel ekonomik krizle birlikte yeniden gündeme geldi. Bir çok özel bankaların hisselerine el koymak zorunda kalan devletler artık banka patronu oldu. İngiltere hükümetinin ardından Hollanda Hükümeti de bankacılık konusunda bazı önlemler almaya devam ediyor.

Bankacılık sektörü ekonominin lokomotifidir.
ABN Amro ve Hollanda Fortis Bank´ı sağlam zemine oturtmak için Hollanda Hükümeti 3 milyar Avro daha destek verdi. Her iki bankanın birleştirilmesi ve istikrarı için yaklaşık 1.4 Milyar Avro borcu da devlet üstlendi.
Ekonomik krizin başlangıcından bu güne kadar Hollanda Hükümeti tarafından bu her iki bankaya verilen desteğin tamamı ise 23,3 milyar Avro´dur. Her iki bankayı tek bir çatı altında birleştirmek amacıyla bu desteğin verildiği yetkililer tarafından açıklanmıştır.Ekonominin lokomotifi olan bankalar için devletler önlem almaya devam ederken, küresel ekonomide karşılaşılabilecek rekabet ortamını da hesaba katmaktadırlar.
Birleşme gücünün başta gelişmiş ekonomilere sahip olan ülkeler olmak üzere, tüm ülkeler tarafından yeni ekonomik düzenin vazgeçilmezi olarak kabul edilmesi gerektiğini söylemek doğru olmaz mı ?

Sadece lokomotiflere yapılan destek yeterli mi ?
Lokomotiflere verilen desteklerin yanı sıra, lokomotiflerin çektiği vagonları unutmamak gerekir.Lokomotiflerin tek başına hiç bir anlam ifade etmeyeceği düşüncesiyle vagonlara verilecek destekler piyasanın olumlu havasına katkı yapacağı gibi, piyasalardaki iş ortamının her an için ekonomik istikrarsızlık nedeniyle köstekleneceği korkusunu ortadan kaldıracaktır.

Erhan Yurdayüksel

http://www.yenihaber.be/go.php?go=30...last_news&pg=1

Borç Yiğidin Kamçısı mıdır?

Dubai balonu da sonunda patladı. Piyasalar da şaşkınlık çığlıklarıyla birlikte,
´nasıl olur ?´ sorularına ise bir türlü cevap verilemiyor.

Birçok ülkenin gelirleriyle giderleri arasındaki fark hızla büyümekte. Dış borç alarak gemiyi yüzdürmeye çalışan ülkelerin çoğunun durumu Dubai´den farklı değil. Bu ülkelerin ekonomilerindeki tehlike çanları ise uzun zamandır çalmakta.

Borçla borç ödeme dönemi çoktan bitti.

Dubai´de yaşananlar dalga dalga diğer ülkelere de yayılabilir. Küresel ekonomik kriz taşları yerinden oynattı. Kredi değerlendirme kuruluşlarının neye göre değerlendirme yaptıkları anca sorgulanır oldu. Ekonomi sadece dört işlemden ibaret değildir. Yıllar önce kitaplara geçmiş verilerle günümüz ekonomisi idare edilemez. Tabana dayanmayan hesaplar şişme balon olarak elimizde kalır ve bir gün o balon ya uçar gider ya da patlar. Çözüm aramak yerine borcu borçla kapatmaya çalışanların patlamaya başlayan balonları gibi.

Borç yiğitliği bozar.

Dış borçlarını ödeyemeyecek duruma gelen ülkeler durumlarını bildikleri halde hala ekonomilerindeki herşey normal seyrindeymiş gibi borçlanmalarını sürdürmekteler.
"Tünelin sonunda ışık görüldü" derken karanlığa doğru yol almanın ne alemi var ?
Dip yapan ekonomilerde çözüm her zaman vardır.
Önemli olan İş işten geçmeden bu çözümleri uygulamaktır.

Erhan Yurdayüksel
http://www.yenihaber.be/go.php?go=30...last_news&pg=1