N'olacak bu partilerin hali

Anavatan Partisi'nde toplu istifa

Mardin'de Anavatan Partisi'nde var olduğu öne sürülen olumsuzluklara tepki göstermek amacıyla il yönetiminin yanı sıra 6 ilçe, 26 belde yöneticileri topluca istifa etti.

İnternethaber - 29 Temmuz 2009

Anavatan Partisi Mardin İl binasında bir araya gelen parti yöneticileri adına Savur İlçe Teşkilatı Başkanı Sabahattin Kaya, açıklama yaptı. Kaya, son günlerde parti içinde Anavatan Partisi Genel Sekreteri Muharrem Doğan'a yönelik haksızlıklar yapıldığını öne sürerken tepki için topluca istifa kararı aldıklarını söyledi.

Kaya, merkez il ilçe ve belde belediye başkanları yönetimleri ve belediye başkanları olarak şaibelerden kurtulmak istemeyen, hatta üstünü kapatıp zamana yaymaya çalışan anlayışla siyaset yapamayacakları kanaatine vardıklarını anlatırken şunları söyledi:

“Biz, Muharrem Doğan ismini bu siyasi kirlilik içerisinde tertemiz, gururla anmaya devam ediyoruz. Çünkü Mardinimiz'e yakışan temiz ve ahlaklı siyasetin timsali olmuştur. Bu gün de Anavatan Partisi'nde temiz ve ahlaklı siyaseti sürdürdüğü için, hatta genel başkanımızı böyle bir siyasete davet ettiği için haksız uygulamalara maruz kalmaktadır. Mardin'den, Ankara'ya sesleniyoruz; Bizim en büyük siyasetimiz, ahlak ve dürüstlüktür. En büyük talebimiz de başta kendi partimiz olmak üzere iyi ahlak ve dürüstlük çerçevesi içerisinde siyaset yapılmasıdır. Bu nedenledir ki, Mardin halkımızla bu duygularımızı paylaşıyoruz.”

Türkiye'nin esas sorunu iktidara aday tek partinin olmasıdır.

Diğerleri kendilerini ilelebet muhalefet yapmaya alıştırmışlardır, iktidar olma iddiaları yoktur.

İktidar partisi ensesinde bir başka iktidar adayının nefesini hissetmediği için rehavete kapılabilir veya kendi bildiği gibi hareket edebilir.

Alternatifsizlik kısa vadede iktidar partisinin lehine olsa da, uzun vadede iktidar partisinin kendini yenilemesine engel olacak ve onu bitirecektir.

O zaman, yine beş benzemezlerin bir araya geldiği muhalefet dönemleri başlayacak, ülke bir 10-15 yıl daha kaybedecektir.

DP ile birleşmeye çalışan Anavatan, 31 Ekim'de tarih olacak

20 Mayıs 1983 tarihinde kurulan ve iki dönem üst üste tek başına iktidar olan Anavatan Partisi (ANAP) tarihe karışıyor.

Uzun süredir Demokrat Parti (DP) ile birleşmesi söz konusu olan partinin 31 Ekim'deki kongrede tüzel kişiliği sona erecek. Tüzel kişiliğinin sona ermesinin ardından ANAP'ın DP ile birleşmesi bekleniyor.

DP'nin internet sitesinde yer alan duyuruya göre, Demokrat Parti'nin 6. Olağanüstü Büyük Kongresi 31 Ekim Cumartesi günü saat 11.00'de, Anavatan Partisi'nin 10. Olağan Büyük Kongresi de aynı gün saat 10.00'da Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda toplanacak.

12 Eylül 1980'deki darbenin ardından yapılan ilk seçimlerde yeni kurulan ANAP Turgut Özal'ın Genel Başkanlığı'nda tek başına iktidara gelmişti.

http://www.haber3.com/ozalin-partisi...or-519081h.htm

"N'olacak bu Meclis'in hali" demek daha doğru olur bence...

DTP , kapatılan 25. parti oldu

Anayasa Mahkemesi'nin kurulduğu 1963'ten önce, siyasi parti kapatma Sulh Ceza ve Asliye Hukuk Mahkemeleri kararlarıyla uygulanıyordu. Çok partili döneme geçilen 1950'den sonra kurulan Millet Partisi, 26 Ocak 1954'te Ankara Sulh Ceza Mahkemesi'nce kapatıldı. 27 Mayıs 1960 ihtilaliyle iktidardan uzaklaştırılan Demokrat Parti, 20 Haziran 1960'ta Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'nce kapatıldı.

Mahkeme 1963'ten 1980'e kadar 6 partinin kapatılması kararını verirken, 12 Eylül'den sonra ise Demokrat Parti, Refah Partisi'nin de aralarında bulunduğu 18 parti hakkında kapatma davası verdi.

Hürriyet

Ne olacak bu partilerin hali demeden önce yeni partilerinin adı ne olacak acaba?

Oy mu istiyorsunuz?

Tüm derdiniz bu mu???

O halde meydanlara inmeye gerek yok, durdurun terörü gelsin size oylar...

Aksi halde tüm sandıkları BOŞ görürsünüz!!!

Askere de kendiniz gidin, gencecik fidanlar değil.

Partiler bilseler ki güçlü birer alternatifleri var tutumları nasıl olur sizce?

Öncelikle kendileriyle yarışır hale geleceklerinden hizmette kusur azalır , yolsuzluklar başını alıp gitmez..

Mesela

CHP kendini bi şey sanamaz,

MHP vatan millet sakarya diyemez

AK Parti şımaramaz

BDP doğrunun tek hakimi olmadığının bilincine varır

vb gibi daha neler neler..

Hepsinin birer alternatifi resmen kurulmalıdır ki ancak o zaman TBMM halk için en doğru kararı verebilsin. Veriyorlar vermesine ama partiler inatçı keçi misali sırf birbirlerine inat olsun diye doğru kararlara bile engel olabilmekteler.

Birbirlerini çekiştireceklerine oturup doğru dürüst tartıp - biçip doğru sonuçlara varsalar ya, millet hergün hergün çekişmelerini dinlemek zorunda mı? değil...

Öyleyse her partinin bir hatta iki alternatifi olmalı

Saadet Partisi Kongresi karıştı!

Saadet Partisi Olağanüstü Büyük Kongresi'nde, GİK ve Disiplin Kurulu Başkanlığı için iki liste sunuldu. Genel Başkan Numan Kurtulmuş, iki listede de genel başkanlık için tek aday gösterilirken, Kurtulmuş "Yeşil " listenin genel başkanlık adaylığından istifa ettiğini bildirdi.

Oylama öncesinde eski başbakanlardan Necmettin Erbakan, eski genel başkan Recai Kutan ve Kurtulmuş ile birlikte salona girerek delegeler ve diğer katılımcıları selamladı. Burada konuşma yapan Erbakan, Milli Görüş süreci hakkında bilgi de verdi.

SAADET PARTİSİ KONGRESİ KARIŞTI...

Verilen aranın ardından divan başkanı Teoman Rıza Güneri, GİK ve MDK için iki listenin bulunduğunu, ancak iki listenin genel başkan adayının da Numan Kurtulmuş olduğunu ifade etti.

Oğuzhan Asiltürk'ün sunduğu listenin okunması sırasında kısa süreli tartışma yaşandı. Sahneye çıkan Numan Kurtulmuş, herkesi sakin olmaya davet ederken, Asiltürk konuşmasında "Eskiden beri görev yapanların da listede yer alması" için "Yeşil" listeyi sunduklarını bildirdi.

Daha sonra sahneye gelen Kurtulmuş, "Beyaz' listenin genel başkanlık adaylığını kabul ederken "Yeşil" listenin adaylığını kabul etmediğini bildirdi.

Oylama yenilenecek

Saadet Partisi Olağanüstü Büyük Kongresi'nde, GİK ve Disiplin Kurulu Başkanlığı oylamaya geçilirken, "Beyaz" listeden 2,
"Yeşil" listeden de 42 kişi adını sildirdi.

Divan başkanı Teoman Rıza Güneri, Genel Başkan Numan Kurtulmuş'un "Beyaz" listesinden Ayşenur Tekdal ile yedek üye Nevin Gökçe'nin, "Yeşil" listeden de 42 kişinin adının silinmesi için Divan'a başvurduğunu bildirdi.

Güneri, iki listede de Numan Kurtulmuş'un genel başkan adayı olduğunu, ancak Kurtulmuş'un "yeşil" listeden istifası ile hukuk açısından bir sıkıntı oluştuğunu kaydetti.

Parti tüzüğünde böyle bir durumda ne yapılması gerektiğinin yazılı olmadığını belirten Güneri, Divan olarak iki listeyi de seçim kuruluna vermek zorunda olduklarını söyledi.

SP Kongresi'nde Numan Kurtulmuş'un yönetim listesi kabul edildi, genel başkanlık oylaması ise tekrarlanacak.

Kürsü işgaline Çevik Kuvvet müdahale etti

Öte yandan, iki listenin taraftarları arasında, kürsü önünde tartışmalar yaşandı. Parti yöneticileri, olası bir kavgayı önlemeye çalışırken, çevik kuvvet ekipleri, kürsüye çıkarak gerginlik yarattıkları gerekçesiyle bazı kişileri kürsüden indirdi.

AA, CHA ve Ulusal Kanal kameramanlarının kasetleri bazı partililer tarafından ellerinden alındı. Basın mensupları polise haber verdi. Şu anda bu konuyla ilgili araştırma sürüyor.

Numan Kurtuluş'un konuşması neydi?

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, partisinin olağanüstü büyük kongresinde partililere hitaben yaptığı konuşmada, "AK Parti'nin sizi CHP ve MHP koalisyonu ile korkutmasına izin vermeyin" dedi.

Kurtulmuş, Atatürk Spor Salonu'ndaki kongrede yaptığı konuşmada, Türk milletinin 1071'den bu bugüne kadar Anadolu'da hakkın, hukukun, adaletin ve insanlığın sesi olarak bulunduğunu söyledi.

Selçuklu Hükümdarı Alparslan'ın, Anadolu'da Müslümanlarla Hıristiyanların kapışmasını yapmadığını belirten Kurtulmuş, "İki medeniyet arasında mücadele 1071'den itibaren bu topraklarda başladı. Mücadelenin bir tarafında bizim medeniyetimizi, bizim değerlerimizi savunan bir düşünce, bir medeniyet ve siyaset; karşı tarafında zulmü, haksızlığı ve insanlık dışı görüşleri savunan medeniyet var" dedi.

Kongre ile yeni bir döneme girdiklerini dile getiren Kurtulmuş, değişmeden yenileşmeyi yapmak zorunda olduklarını vurguladı.

AK Parti ve muhalefeti eleştirdi

Konuşmasında göreve geldikten sonra yaptıkları çalışmaları anlatan Kurtulmuş, AK Parti ve muhalefet partilerini eleştirdi.

Kongreye katılanlara, AK Parti'nin demokratik açılım projesini soran Kurtulmuş, CHP ve MHP'nin de neye karşı çıktıklarının açık olmadığını belirtti.

"Türkiye'nin ihtiyacı rötuş Anayasası değildir" diyen Kurtulmuş, Türkiye'nin Saadet Partisi öncülüğünde yepyeni, çağdaş bir Anayasa'ya kavuşacağını söyledi.

AK Parti'ye "Anavatan Partisi gibi olursun" uyarısı

AK Parti'nin seçim barajını düşürmediği takdirde gelecekte baraj sıkıntısı çekeceğini ileri süren Kurtulmuş, iki dönem iktidar, bir dönem de Cumhurbaşkanı çıkarmış ANAVATAN Partisi'nin yaşamış olduğu sıkıntıya işaret etti.

Seçim barajının düşürülmesi konusunda AK Parti'nin "istikrarsızlık olur" mazeretini öne sürdüğüne dikkati çeken Kurtulmuş, bu söylemin "iki partili sistemi arzulayan 12 Eylül söylemi" olduğunu vurguladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Cumhuriyet elden gidiyor, çünkü 6 milyon işsiz var" beyanında bulunduğunu belirten Kurtulmuş, bu beyanı isabetli bulduğunu söyledi.

Kurtulmuş, eskiden CHP'nin söyleminin "Cumhuriyetin şeriattan dolayı elden gittiği" şeklinde olduğunu belirtti.

Konuşması sırasında bir vatandaşın "Kömür ve buzdolabı dağıtıp, milleti kandırıyorlar" sözü üzerine Kurtulmuş, "Siz de kömürü ve buzdolabını alın ve kanmayın" dedi.

Konuşmasında iktidarın metal yorgunluğuna uğradığını ve enerji kaybettiğini ileri süren Kurtulmuş, "AK Parti'nin sizi CHP ve MHP koalisyonu ile korkutmasına izin vermeyin" dedi.

Erbakan'ın konuşması

Gözlerin aradığı Necmettin Erbakan ise kapanışa doğru salona girdi. Oturarak yaptığı konuşmasında tüm partilere yüklenen Erbakan "AK Parti ile CHP aynı. Hadi oradan, hadi oradan. AK Parti ile CHP birbirinin ikiz kadeşi. Çünkü ikisi de AB'cidir" diye konuştu.

CNNTürk

:alala

Partilere de karıştı ya hakkımızda hayırlısı...

Taha Akyol
t.akyol@milliyet.com.tr

Kaygı verici

REFERANDUM kampanyaları sevimsiz geçiyor. Liderler hakaret yarışında! Elbette demokratik siyasetin tabiatında sert eleştiriler, hırslı rekabetler vardır. Ama bunun da bir ölçüsü olmaz mı?
Referandumun içeriğine kilitlenmesi ve muhalefeti referandumun içeriğine çekmeye çalışması gereken Başbakan, Yunus Emre’nin “yaradılanı severiz, Yaradan’dan ötürü” mısrasını söylerken bile öyle bir öfkeyle söylüyor ki, bu muhteşem felsefi ilke siyasi savaş sloganına benziyor!
“Memur Kemal Efendi, Bay Kemal” sözleri de nezaket ifadeleri değil.
Başbakan’ın hem içinden geldiği kültür, hem taşıdığı sorumluluk sebebiyle “korkutmayan, müjdeleyen” bir üslubun sahibi olması gerekmez mi?

Muhalefetin dili
Kılıçdaroğlu Başbakan’a “kalpazan” diyor! İlk işittiğimde ‘sürçü lisan’ diye düşündüm. Fakat başka konuşmalarında da tekrarladı. “Kalpazan”ın anlamını bilmiyor mu? Kalpazan sahte para basan adam demektir! TCK’nın 197. maddesine göre “iki yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası” gerektiren yüz kızartıcı bir suçtur! Bırakın belgeyi, en ufacık bir şüphe sebebi bile yokken bu suçlamayı yapmak ayıptır.
“Türkiye’yi pazarlamak” sözünün, piyasalarımızı tanıtarak yabancı sermaye çekmek anlamına geldiğini iş dünyası çok iyi bilir. Kılıçdaroğlu’nun bunu “vatanı satmak”mış gibi göstermesi, çağdaş ekonomi ve iş hayatına ne kadar vâkıf olduğu konusunda kuşkular yaratır sadece!
Bahçeli mi? Maalesef hakaret yarışında en ölçüsüz örnek, onun konuşmaları...

Farklı bir CHP?
CHP böyle bir kampanya yürüteceğine, partisinin geleneğinde var olan türden bir “Temel İlkeler Bildirisi” yayınlasaydı... “Biz şöyle bir anayasa değişikliği istiyoruz” diye öncelikli on beş, yirmi maddeyi eline alarak meydanlara çıksaydı daha iyi olmaz mıydı?!
Evet, dünyanın hiçbir yerinde referandumlar teknik hukuk tartışmalarından ibaret olamaz, siyaset daima daha ağır basar.
Peki, CHP bir de siyasi önceliklerini anlatan bildiriyle meydanlara çıksaydı daha iyi olmaz mıydı?
Maalesef... CHP referandumun içeriğine girmekten sakınan, siyasi konularda ise “kalpazan, maaş tartışması, yüzme havuzu” kavgaları yapan bir görüntü veriyor.
Hiçbir proje önermediği için de “statükocu” eleştirisine muhatap oluyor.

‘Ortak akıl’
Ben referanduma sunulan metni, teknik eleştirilerimin yanında genelde olumlu buluyorum. Ama olumsuz görüp hayır diyecek olanlara öfkeyle bakmıyorum. Madem ki referandumdur, elbette hayırcılar da evetçiler de olacak.
Bu kadar kutuplaşma kaygı vericidir.
Bu kadar kutuplaşan toplumlar “ortak akıl” üretemezler.
Kürt meselesi, gözle görülen olaylardan daha vahim boyutlara doğru tırmanmaktadır.
Hiçbir iktidar bu sorunu tek başına çözemez; çözüm ancak “ortak akıl”la üretilebilir; maalesef şiddetli kutuplaşma bu imkânı da Türkiye’nin elinden almak üzeredir!
1970’lerdeki kutuplaşma yüzünden Meclis bir Cumhurbaşkanı bile seçememişti; çünkü “ortak akıl” üretemeyecek kadar o zaman da kutuplaşmıştık.
Referandum kampanyalarında keskinleşen kutuplaşma beni kaygılandırıyor.
Biraz sakinleşmek, biraz itidal...
İlle de sağduyu...

12 Ağustos 2010