Ergenekon davasında müşteki kim?
Merak ettiğim bir konuyu burda açmak istiyorum. Herkesin bildiği gibi, birkaç savcının binlerce sayfa iddianamesiyle açılan bu davada yüzlerce bilim adamı ve gazeteci ile onlarca emekli ve muvazzaf asker bir terör örgütü kurmakla suçlanıyor. Peki bu varsayılan terör örgütü varmıdır, veya varolduğuna dair herhangi bir mahkeme kararı var mıdır? Bu iddiaların sahibi savcılar mıdır, o zaman savcılar kimlerin şikayeti üzerine soruşturma başlatmışlardır? Bunları bilen birisi varsa ve aydınlatırsa çok memnun olurum.Saygılarımla
Cevap: Ergenekon davasında müşteki kim?
İşin özeti on çapulcunun ve kendini bilmez bir kaç asker bürokratın saçmalaması nedeniyle böyle bir garip dava açılmıştır. Çok yakında mahkeme savcısı ile hakimi değişirse şaşırmayın çünkü amaç nail oldu... Dipsiz kuyunun amacı TSK ve Yargıyı talan etmekti... Asıl müşteki yani şikayetçi davaya bakan Adli makamlar ile en büyük devlet kurumu TSK dır . Olayın müsebbibi F tipi polis ve savcılar ile işbirlikçisi hükümettir. Bakınız son Dursun Albay olayı...
Aksini söyleyen sadece laf ebeleridir..
Cevap: Ergenekon davasında müşteki kim?
Demek ki aslında bu dava bir tezgah değil mi? Peki memlekette bunca tarafsız savcı hakim mahkeme varken neden hiç bir yargı mensubu bu tezgahı hazırlayanlara karşı bir dava açmıyor? Ortada ETÖ diye bir terör örgütü dahi yokken sürekli bu terör örgütüyle mücadele ettiğini söyleyen AKP'nin başbakanı, bu tezgahı hazırlayan kişi olamaz mı sizce de?
Cevap: Ergenekon davasında müşteki kim?
Karşılıklı hasbihal ediyoruz madem ikimiz ben size baştan çok ilgisiz bir şey anlatayım bu sadece üç tarafı denizlerle çevrili güzel ülkeme ait bir özellik olarak zırt pırt her konudakarşımıza çıkan bir garip özelliğimizdir. Artık siz bunu nasıl yorumlarsınız bilemem...
1980 lerin ortasında durduk yere bir ''söylence'' ortaya çıktı. Çıkış kaynağının ben dinciler olduğunu sanıyorum amma çok güçlü bir çıkıştı ki hala söylenir durur işin garibi karşıda çıkamazsınız...
''Kur'an- Kerim'de ''A'' harfi ile başlayan çok büyük bir devletin tamamen müslüman olacağı yazıyor...'' dendi o kadar Kur'anı bildiğini iddia eden kişi bile anında inandı! Bu ''A'' ile başlayan devletin Amerika veya Almanya olduğu da anında kabul edildi..
Şimdi bunu söyleyene bakıp gülümsediğiniz anda...
''ne gülüyon......'' diye başlayan saçmalık yumağının içinde bulursunuz kendinizi... Hele hele kalkıp
'' Kur'an ın neresinde ? Hangi Sure hangi Ayet te yazıyor ?'' gibi mantıklı bir soru sorarsanız... Öfke dolu gözlerle süzülür
''Dinsiz kafir '' oluverirsiniz... Aslında kendileridir dinsiz olan dinle oynadıklarından dini suistimal ettiklerinden ama bilmezler daha doğrusu aldırmazlar bile... Çünkü din çok büyük bir silahtır asla oynanmaması gereken bir silah... Bu yüzdendir aslında Atatürk'e düşmanlıkları çünkü eğer Kur'an Türkçe olsa herkes okusa anlasa böyle kandıramazlar insanları... Ama şimdi bilen yok salla işine geldiği gibi din kitap allah dedin mi kabul görülürsün...
Hele hele kalkıp
'' Yahu bu Kur'an Allah'ın kelamı değil mi? Allah bilmece gibi ''A ile başlayan bir devlet'' der mi? Bilmez mi bu devleti ? Ne biçim iş bu?'' derseniz Katli vacib olursunuz...
Bir de bunun üstüne Din bilgisiyle yetinmeyip azıcıkta ''gerçek'' söylemleride koyarsanız ...Örneğin derseniz ki..
'' Kur'an Arapça indiğine göre nasıl oluyor da bu A ile başlayan devletin ''Türkçe'' okunuşu oluyor ? Almanya'nın adı Germany dir A ile başlamaz ki? Kaldıki Kuran indiğinde ne Almanya ne Amerika vardı ne ayak? Hem olmayan iki devlet hem Türkçe okunuşu !!!! Sen uyduruyor olma'''
Kesinlikle dinsiz Allahsız kitapsız ilan edilirsiniz. Kesin siz haklıyken onlar haklı çıkar ve siz din dışı olursunuz bir anda... Bizim işlerimiz böyledir nedense hep...
Size bir öykü daha anlatacağım sonra kısa bir net yanıt vereceğim...
Cevap: Ergenekon davasında müşteki kim?
Ergenekon davasında müşteki kamu hukukunun olması gerekir. Bunuda Cumhuriyet savcıları takip eder. Fakat bu işe RTE gönüllü olarak soyunduğu için siz müşteki olarak Mr. RTE yi görebilirsiniz.
Cevap: Ergenekon davasında müşteki kim?
Mehmet Bey, müşteki olarak sayın Mr. RTE olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Peki bu muhterem müşteki ve taraftarlarının iddia ettikleri ispatlanamazsa ne olur?Çünkü 2 senedir hiç bir delil bulamadılar. Bir de ortaya muhtemelen Mr. RTE'nin adamları TARAF'ından hazırlanmış sahte bir kağıt parçası bizzat Mr RTE'NİN sacvısı TARAF'ından TARAF gazetesine servis edildi. Bu kağıt parçasını tüm Türkiye'ye gerçekmiş gibi gösterdiler. Benim merak ettiğim bunca sahtekarlığı yapan ve yöneten kişiler açıkça ortada fink atarken neden hiç bir savcı çıkıp da bu olayları organize eden kişiler hakkında dava açmaz? Dava açılacak kişilerin dokunulmazlığı yok. En başta bu soruşturmanın başındaki savcılar ve tutuklanma kararlarını veren hakimler, gizli olması gereken dava dosyasını TARAF gazetesine veren memurlardır. Çok sakıncalı şeyler yazmadıysam bu konuda fikri olan varsa bilmek isterim.
Cevap: Ergenekon davasında müşteki kim?
Erhan Bey bu konuda fikrim olmaz mı var. Amma hepsini burada söylemem mümkün değil.:)
Cevap: Ergenekon davasında müşteki kim?
Soruşturmayı bırakıp tüm sanıkları tahliye etseler ne güzel olur değilmi?
Cevap: Ergenekon davasında müşteki kim?
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Soruşturmayı bırakıp tüm sanıkları tahliye etseler ne güzel olur değilmi?
Üstadım, tüm sanıkları bırakmalarını dilemek benim işim değil. Hukuk devletinde suç işleyen cezasını çekmelidir. Soruşturma da kovuşturma da hukukun içinde kalınarak yürütülmelidir. Bana kalırsa, şimdi aylardır ne ile suçlandiığını bilmeden cezaevinde yatanların büyük bölümünün suçsuz olup beraat edeceği kesin olmakla birlikte nasıl salıverecekleri hangi kılıfı uyduracakları yargı makamlarının önünde bekletici sorun olarak durmaktadır.
Cevap: Ergenekon davasında müşteki kim?
Kırk yılda bir bir konuya mülaki oldum bir yemek arası verdimmm ohooo nerelere gitmişsiniz... Neyse ben ısrarlıyım masalımı anlatacağım..
Kaf dağının ardında uzak bir ülkede geçer olay..
Ülke enteresandır doğal güzellikleri bitmek tükenmek bilmez yaşayanlarıda enteresandır bir kısmı bunu yağmalar bir kısmı seyredermiş.. Bu ülkenin Kaf dağı ardı ülkelerinin tamamında dillere destan bir şehri varmışş.. Kaf dağının en güzel en önemli en muhteşem şehriymiş bu şehir...Şehir bir boğazla ikiye ayrılırmış aslında ayrılan sadece şehir değil kaf dağı ardı ülkelerinin en büyük kıtasıyla en gelişmiş kıtasını da birbirinden ayıran bir boğazmış amma yaşayanlar bunun pek bir farkına varmazmış..
Bu şehir yemyeşilmiş harika bir silüeti varmış ama yukarıda da dedik ya rant ve soygun kavgasından bu yeşillik kaf dağı ardı ülkelerde gözükmeyen bir hilkat garibesine dönüştürmekteymiş şehri.. İşin komiğimi acısımı belli değil hiç bir binada bir birine benzemezmiş.. Düzensizliğin düzen olduğu rantçının hırsızın soyguncunun ''beyefendi olduğu'' bir şehre dönüşmekteymiş.. Ama güzel şeylerde olmuyor değilmiş ...
Gel zaman git zaman bu şehiri yönetmek için yapılan seçimlerde ''o zaman ki '' önde gelen partiler birbirinden değerli adaylar çıkarmış ortaya.. Kimi dünya barış elçisi olan bir sanatçıyı kimi işinin ehli bir profesörü... Bir partide öylesine birisini çıkarmış diğer adaylar arasında esamesi bile okunmamaktaymış... Amma nasıl olduysa olmuş büyükler tepişirken bu ''öylesine'' birisi aradan sıyrılıvermiş ve bu kaf dağı arkası ülkelerinin en güzel şehrini yönetmekle görevlendirilmiş... İşte sonun başlangıcı o zaman başlamış... Hakkında belediye başkanlığı süresinin her senesi için birden fazla davayla daha yukarılara kaçmış...
İşin komiği bu ''öylesine''birisi şehri yönetirken ilgisiz bir yerde çok ilgisiz bir şiir okuyarak o kaf dağı ülkesinde ciddi bir suç sayılan ''Halkı; sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek'' suçundan o ülkenin en yüksek yargısının onadığı suçtan ceza alan kişi bir zıplamayla şehri bırakıp o ülkeyi yönetir olmuş...
Ülkenin tüm maddi manevi kazanımları birer birer yok edilmeye kendi yandaşları hariç her şeyi dümdüz etmeye çalışır olmuş ekibiyle birlikte. Hep daha önce yapılanların üzerine oturmuş savmış satmış... Bir tek kazanım yapamamış aslında ama halkının gözünün içine baka baka muhteşem yalanlar söyleyip kaf dağı ardı ülkenin insanlarının inançlarıyla oynayarak kendisine inananları bulmuş hep yanında...
EE kendisi bölücülükten ceza alınrda partisini bırakırmı bu zihniyetteki kişi.. Cezanın ne kadar doğru olduğunu ispatlarcasına partiside ''mahkum olmuş''iyi mi!! Hemde mahkumiyet o ülkenin en değerli kavramlarının karşısında odak olmak suçuymuş... ( E masal işte saçmalık oluyor bizde olsa bu parti yok olur gider hem ülkeyi yok etme odağı olacaksın hem ülkeyi yürütmeye devam edeceksin masaldan başka yerde olmaz.) Amma nasıl olduysa olmuş ülkenin en değerli kavramları karşısında odak olan bu parti bu değerleri korumakla görevlendirilmiş... Bu olay üstüne o ülkede şu fıkra söylenir olmuş...
Kümese müdür aranıyormuş.
Tilki de müracaat etmiş...
Tilki'yi çok beğenmişler ve işe almak istemişler ve
'Ne ücret istersin? ' diye sormuşlar..
Tilki; 'Ben gülmekten söyleyemeyecegim, artık siz ne verirseniz, verin ' demiş.
İşte bu yönetim ülkenin tümdeğerlerini yok etmek ülkenin ordusunu yargısını eğitimini her şeyiyle yok etmek için çalışıp duruyormuş.. Engelleri birer birer kaldırarak kendi kadrolarını yerleştirerek Her türlü hukuksuzluğu hukuk adına yaparak yalanla dolanla çalışıyormuş ... Ta ki.....
Bu öykü böyle gider... başı sonu bilinmez bilinen şeyler ise her zaman söylenmez....
O yüzden siz oturun yatın kalkın dua edin. Kaf dağının bu tarafında yaşıyorsunuz böyle şeyler asla ve kata olmaz...