Temerrüt Uygulamasi

DOSYA 1

Takip Miktarı : 1.839.07
Başvurma harcı: 10.10
Peşin Harç %0.50: 9.19
Vekaletname harcı: 3.50
Posta Pulu: 3.50
Baro pulu: 1.80
Diğer Masraflar: 3.50
Tahsil Harcı: 57.02
T.S Faiz %90: 7.810.96
BSMV: %5 : 390.55
Vekil Ücreti: 220.69
Toplam: 10.348.18

DOSYA 2

Takip Miktarı : 1.044.90
Başvurma harcı: 10.10
Peşin Harç %0.50: 5.22
Vekaletname harcı: 1.80
Posta Pulu: 3.50
Baro pulu: 2.70
Tahsil Harcı %3.60: 32.40
T.S Faiz %179: 8.143.56
BSMV: %5 : 407.18
Vekil Ücreti: 160.00
Toplam: 9.811.36

(rakamlar: 11.05.2009 tarihi itibari iledir...)


Bir kamu kuruluşunda memur olarak çalışıyorum. Aynı kamu kuruluşundan 2003 yılında istifaen ayrıldım. 2007 yılında ise dönüş başvurusu yapmam ve bunun kabulü neticesi tekrar göreve başladım...

Yıl 2003 tü... Sorumsuzca önüme gelene kefil olan şahsıma bana ait olmayan borçlardan ötürü (ki attığım imzalar ile anılan borçlara müşterek olduğum hakikatini bir an için unutursak tabi) icra takipleri yapılmaya başladı. Bunaldım... Aldığım maaştan kesilen ile bir ömür ödeyemeyeceğim bir borç yükü ile karşı karşıyaydım... İstifa ettim...

Yaptığım en iyi işlerden birisi olduğunu düşündüğüm müzik sektörüne atıldım. Gecelerce şarkılar söyledim meyhanelerde... Sonra evlendim... Allah bağışlar ise bir kızım oldu 2007 yılında... Eğlence sektöründeki yaşama düzensizliği, sigortasız sosyal güvencesiz yaşam ve insan yaşamı için gerekli olan bir çok argüman sebebiyle sosyal güvenceli bir iş aramaya başladım.

O günlerde aklıma geldi istifa ettiğim kurumum. İstifa etmiştim, sicilim temizdi, devlet memurları kanunu istifa eden memurunun dönüş yolunu açık tutmuştu vesaire...

Başvurum kabul edildi işe başladım, kızımın doğumundan (1) hafta sonra.

Bu arada gece işlerini de bırakmadım bir süre için...Gece-gündüz çalıştığım bir hayatın kollarında buldum kendimi. Çünki; mecburdum... Kızım kalbinden problemli doğmuştu, eski kefilliklerimden bir kısmı karşıma tekrar çıkmıştı... Kızımın tedavisini daha sağlıklı sürdürmek, kefillik de olsa borçlarımı ödemek durumundaydım...

Zaman herşeyin ilacıydı borçlar bitti (veya ben öyle sanıyordum) kızım iyileşti... Artık gece çalışmama gerek kalmamıştı...

İşimden çıkar-çıkmaz evime koştum... Düzenli akşam yemekleri, sabah kahvaltıları, aile hasbihalleri vesaire hayatım düzene girmişti...

Ama unuttuğum (size belki komik gelecek ama hakikaten unuttuğum) ve 2003 evveli maaş aldığımız bankaya ait avans hesabı ve kredi kartı (bana ait olan tek borç) 2004 itibari ile takibe girmişti.

2005 yılında ailemin oturduğu adrese sevk edilip annem tarafından sehven alınan (ki sehven diyorum ailem ile ikamet anlamında yaklaşık 15 senedir bir bağım yok) ve bana ulaştırılan ve benim de hiç bir şeyimin olmadığı istikametinde mal beyanı verdiğim (artık bu işgüzarlık mıydı bilmiyorum) (2) adet tebligat ile başlayan takip işlemi 4 sene sonra beni bulmuştu...

(ki unuttuğum için böyle diyorum. yoksa bir an hatırlayabilsem beni bulacağını da tahmin edebilirdim.Ancak onlarca tebligatın muhatabı olan benim hangi tebligat nerenin alacağı diye düşünecek halim kalmamıştı.

Dün kurumumun muhasebesinden çağırdılar. Rakamsal ifadeler bağlamında dökümünü çıkardığım (2) adet haciz yazısını imzalattılar bana... Direk maaşıma icra konulur mu demeyeceğim... Takip başlamış bir kere ne bulursa el koyacak... Biliyorum...

Yukarıda görüldüğü üzere ana para toplamı: 2.800 TL olan borcum yine toplamda:20 bin küsür TL olmuş (ki bu daha da büyüyecektir.)

Ve maaşımın 1/4' ü kesilecek her ay... Bu da ayda yaklaşık 350 TL'lik bir rakama tekabül ediyor... Bu da borcu azaltmayacağı gibi belki de çoğalmasına sebebiyet verecek mahiyette bir tutar... fazlasına ise gücüm yok...(en azından bu dönem...)

Üstelik iki dosyanın mevcudiyeti ve birisi bittikten sonra diğerinin başlayacak olması sanırım birisi bitene kadar (ki kaç sene sürer akıl sağlığım için düşünmüyorum bile) diğerinin nerelere ulaşacağı meçhul... (bunu da akıl sağlığım için şimdilik kaydı ile düşünmeye niyetim yok)

Şimdi insanlık namına bana akıl verecek birini arıyorum. Yukardaki döküm mantıklı mıdır? İtiraz edilebilirliği var mıdır?

Faiz oranları bağlamında birinde % 179 diğerinde %90 yazmakta... Bu donelerde yapılmış bir kanuni değişiklik var mı? (sanki öyle bir şey hatırlıyorum)

Tekrar işi bırakmayı bile düşünüyorum (ki çözüm değil belki) ama ömrümce alacağım maaşlara hatta o güne kadar nefesim yeterse emeklilik ikamiyeme bile sirayet edecek bu kangrenin nereden kesileceğini hiç tahmin edemiyorum...

Ailemin bütünlüğünün selameti, yaşamımın bundan sonraki müsbet ivmesi bu beladan en az zararla kurtulmama bağlı...

Bana "ışık" olabilecek cevaplarınızı şimdiden bekliyorum. Yazdılarımdan ötürü bir rahatsızlık vücuda geldi ise özür diliyorum...

Herşey için şimdiden teşekkür ederim...

Murat AVCI

Sevgili dostum durumun gerçekten çok dokundu bana. Fakat yaptığın döküme bakarsan birinde vekil ücreti 220 diğerinde 160 lira. Borcunu kat be kat artıran faizdir. Modern ticaret ve hukuk sistemlerinin vazgeçemediği bir canavardır faiz. Bankalar ise faizle beslenen kurumlardır. Faizin yasak kılındığı düşünce sistemlerinin haklılık payıdır bu.
Ucu ve sonu karanlık bir sistemde ışığı ancak kendin yakabilirsin,modern hukuk sistemi insanlar kardeştir esasından ayrılıp "insan insanın kurdudur" prensibine sarılmıştır.
Sizin, eşinizin ve 2 yaşında kızınızın akıl ve ruh sağlığı, açlığı tokluğu, eğitimi, geleceği ne bankayı ne mahkemeleri ırgalamayacaktır. Size verilecek hukuki cevap "herkes borçlarından sorumludur" etrafınızdan alacağınız nasihat "babana bile kefil olma" olacaktır.
Şimdi; Bankaların çalışma ve işleyişleri faaliyetleri kanunla belirlenmiş ve ona uygun işler. Bankalarca açılan davalarda ve icra takiplerinde yüksek oranda bir usulsüzlüğe hukuksuzluğa rastlanmaz. Çok cüz'i istisnalar varsa da sözünü etmeye değmez. Siz faizin fahiş oranda işletilmesi ile ilgili bir dava açacak olsanız ben kazanabileceğinize ihtimal vermiyorum üç beş puan bir indirim sağlamış olsanız o da yargı masraflarına, zahmetlerine karşı taraf vekalet ücretlerine kurban gider.
Ailenizin bütünlüğünün selameti, hayatınızın bundan sonraki müsbet işleyişi kimsenin umurunda olacağını sanmıyorum. Sizin en az zararınız bankanın en fazla zararıdır.
Yazılarınızdan bende büyük rahatsızlık vücuda getirdiniz. Tüm insani duygularımı acıttınız. Mesleğin en sevmediğim yüzünü bana hatırlattınız.
Konuyu takip etmeye devam edin belki umut verici gerçekçi cevaplar alırsınız
ama gelecek hazır mesajlardan ben de eklemekten geri kalmayayım.
Bu konuda avukattan hukuki yardım alınız
Esenkalın

Elbette bir gün vatandaşlarımızın geleceğini ipotek altına almalarına izin verilmiyecek. Bazı ülkelerde kredi borcunun maaştan kesilebilme süresi 5 sene ile 7 sene arasında değişiyor. Eğer kişinin hiç maaşı yahut geliri yok ise 7 yıllık süreçten sonra borç silinip kara listeye alınıyorsunuz. Ayrıca evdeki beyaz eşya tv gibi eşyalara haciz uygulanamıyor.

Bankalarda kişinin maaşında kaç yıl süre ile kesinti yapabileceği ya da kişinin hiç bir geliri yok ise 7 yıllık süreç sonunda borcun silineceğini bilerek duruma göre kredi verip risk altına girmiyor. Bu yasalar mutlaka bir gün çıkacaktır ama o güne kadar yapılabilecek pekte bir şey gözükmüyor.

Sokakta yatan adama dahi kredi kartı verip 1000 tl limiti 50 bin tl borca çıkardıktan sonra vergiden düşülebilme gerçeği olduğu sürece, forumumuzda bu bölümde soru sormak için üye olan kullanıcı sayımız günbegün artarak devam edecek. İlk üye olduğumda 3 günde 1 yeni üye bu bölüme konu açardı. Şimdi ise günde 3 yeni üye konu açıyor. 1000 kişide 1 kişinin gelip burada konu açtığını düşünürsek hergün 3000 bin sadece kredi kartı yüzünden çıkmaza düşen kişi oluyor ülkemizde. Rakam abartı farzedelim ve 1000 kişiye indirelim. ayda 30 bin yılda 360 bin kişi. Sadece polis memurlarından kredi kartı yüzünden maaşından kesinti yapılan kişi sayısı 55 bin. Askeriyede ise bu duruma Genelkurmay el atmış , çünkü bazı borçlu subaylar çareyi istifada bulmaya başlamış ve Ordu ile bağlantılı olan bir bankadan uzun vadeli krediler verilip borcların kapatılması sağlanmış.

Umarım durumunuz düzelir .