Evlilikleri kocanın genç erkeklerle ilişkisi olması sebebiyle biten bir ailenin erkek çocuğunun velayetinin babaya verilmesi hukuken nasıl değerlendirilir ? Buna karşı itirazımız için Yargıtay Kararı var mıdır ?
Printable View
Evlilikleri kocanın genç erkeklerle ilişkisi olması sebebiyle biten bir ailenin erkek çocuğunun velayetinin babaya verilmesi hukuken nasıl değerlendirilir ? Buna karşı itirazımız için Yargıtay Kararı var mıdır ?
1-Boşanma davası bu nedenlemi açılmış ?
2-İddia sahibi bu iddiasını ispatlayabilmişmi? Delil ve tanıklar varmı ?
3-Boşanma davası bu gerekçeye dayanılarak mı yürütülmüş? VHakim davayı bu gerekçeyle mi bitirmiş?
1-Hakim hangi nedenle çocuğu babaya vermiş ?
2-Çocuğun yaşı kaç ?
3-Anne çocuğunu anlaşarak mı babaya vermiş ?
4-Genellikle çocuklar anneye verilir, hakim nasıl bir karar almış, gerekçesi ne imiş?
5-Temyize gidilmiş mi, temyiz sonucu nedir?
Şimdi bunca yanıtsız soru var.. Detay olmadan yorumda yapılamıyor malum. Ancakd ediğiniz gibi "Evlilikleri kocanın genç erkeklerle ilişkisi olması sebebiyle biten bir ailenin erkek çocuğunun velayetinin babaya verilmesi " açıkcası duyulmuş ve bilinen bir durum değil.
Geçmiş olsun..
Hakim, velayetin boşanan taraflardan hangisine bırakılacağını belirlerken sadece çocuğun menfaatini göz önüünde bulundurur.Yargıtay 2. Hukuk Dairesi velayet konusunda 6.3.1962 tarihli ve 646/1497 sayılı kararında davalı ananın zinası sabit olduğu halde babanın içinde bulunduğu kötü durumu ve çocukların yaşını göz önünde bulunudurark velayeti anaya vermiştir.4721 sayılı Türk Medeni kanunuda çocuğun menfaatini ön planda tutmaktadır.İster baba ister ananın cinsel tercihleri farklı olsada hakim çocuğun menfaati neyi gerektiriyorsavelayeti o kişiye verir.
2001 yılında kocanın genç erkeklerle birlikte olması sebebiyle açılan bOşanma davasında 2003 yılında hüküm verilmiştir. Kadının açtığı davada bu konuda iddialarını destekleyen video, resim, tanık beyanları sabittir. Mahkeme hükmü kurarken, kocanın Türk Örf Adet ve Yaşam tarzına uymayan genç oğlanlarla birlikte olmasına dayanmıştır.
Mahkeme o tarihte çocuğu anneye vermiştir. Çocuk şuan 12 yaşında. Babası annesinin çocuğa kötü muamele etmesi sebebiyle velayetin değiştirilmesini ve öncelikle tedbiren çocuğun kendinde kalmasını istemiştir. Kötü davranmaya delil olarak ise çocuğun anne ile tartıştığı bir günde annesine tekme atan çocuğa, annenin bir tokat atmasını göstermiştir. Çocuk hemen babasını aramış ve birlikte Savcılığa giderek annesinin ona işkence ettiğini iddia etmiştir.
Ve hakim buna rağmen çocuğu babaya mı verdi.. Bu hakim neredeymiş hocam?
Biz haklı olduğumuz halde çocuklarımızı alamaz / göremezken bu hakim bu kararı vermiş tebrikler. Ben de hakimi reddetsem de gidip bu hakimden mi medet umsam acebola?
Şaka bir yana.. Cidden şaşılacak bir karar.. Açıkcası diyecek söz bulamadım..
Çocuk Mahkemesi psikologu, babanın bu durumunu hiç dikkate almadan, anne-oğul ilişkisinin çocuğun ergenliğe girmesi sebebiyle gerildiği ve çocuğun babada kalmasının daha sağlıklı olacağına karar vermiştir.
Not: Baba hala sevgili olan bir üniversite öğrencisi ile yaşamaktadır.
Ve hakim buna rağmen çocuğu babaya mı verdi.. Bu hakim neredeymiş hocam?
Biz haklı olduğumuz halde çocuklarımızı alamaz / göremezken bu hakim bu kararı vermiş tebrikler. Ben de hakimi reddetsem de gidip bu hakimden mi medet umsam acebola?
Şaka bir yana.. Cidden şaşılacak bir karar.. Açıkcası diyecek söz bulamadım..
Şaşılacak bir durum ise psikolgun babanın bu yaşam tarzını bilmesine rağmen, baba lehine 7 sayfalık rapor düzenlemesidir ?
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 1982/5077
K. 1982/5531
T. 21.6.1982
BOŞANMA ( Eşcinsel Kadın )
• ANA-BABANIN HUKUKU
743/m.148
ÖZET : Eşcinsellik gibi hastalık derecesine varan bir alışkanlığı bulunan kadına kız çocuğunun velayetinin verilmesi onun geleceğini tehlikeye düşüren bir durum doğurabilir.
Velayet düzenlenirken çocuğun sadece o andaki değil gelecekteki yararlarının korunması da gözönünde tutulmalıdır.
DAVA VE KARAR : ( G.D. ) ile ( R.D. ) arasındaki boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda; tarafların boşanmalarına dair verilen hüküm velayet yönünden davacı tarafından temyiz edilmekle; evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Kocanın anaya yüklediği kusur gerçekleşmiş, kadında duruşmada bunu itiraz etmediği gibi hükmü temyiz etmemekle olayın varlığını kabullenmiş duruma düşmüştür.
Boşanma sebebi, toplumun asla hoş görmeyeceği "eşcinselliğe" Türkçe deyimi ile "Seviciliğe" dayanmaktadır. Böylesine marazi ( hastalık derecesine varan ) bir alışkanlığı bulunan kadına kız çocuğunun velayetinin verilmesi onun geleceğini tehlikeye düşüren bir durum meydana getirebilir. Küçüğün idrak çağına erip kişiliği zarara uğradıktan sonra onu, anasından uzaklaştırmak hiç bir anlam taşımaz. Velayet düzenlenirken gözönünde tutulacak husus, çocuğun sadece o andaki değil, gelecekteki yararlarının dahi her yönü ile korunmasıdır. Bu bakımdan çocuk henüz kötü alışkanlıklar edinmeden gerekli tedbirin alınması zorunludur. Hal böyle olunca, küçüğün ahlaki gelişimine, öncelik ve şefkatin üstünde değer verilmesi gerekir. Öyle ise "karşılaşılan iki kötülükten zarardan, hafifin tercih edilmesi" yolundaki kural gözetilerek çocuğun, babanın velayetine bırakılması uygun olur. Bu yönün gözetilmemesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.
Bu olayda hatalı dememeliyiz. Burada takdir edilen şey iki olağan dışı durumda çocugun hangisinden az etkileneceği.
İşkenceyi maruz kalmak mı iyi ; eşcinsel olan babanın yanında olmak mı?
Sevgi ilgi bakım ve iaşe hangi tarafca daha rahat karşılanacaksa hakim buna karar verecektir.
Cinsel tercihin bu yönde olması mutlaka olumsuz bır etkendir ama fiziki şiddete maruz kalma sadece yaralanma değil ruh yapısını da örseler. bu hususlar dkkate alınmıştır diye düşünüyorum.