Nafaka ödememek (Baba T.C. vatandaşı değil)
Sayin Av. arkadaslar,
Konu: istirak nafakasi ödememek?
2001 bosanmanin ardindan (cocuk 3 yasinda iken) Baba yeniden evlenmis 2003ve Almanya'ya yerlesmis ve oranin vatandasligina gecmistir. (Cifte vatandas degil) suanda 11 yasinda olan cocugu icin simdiye kadar heray istirak nafakasi düzenli olarak ödemistir. Anne cocugu babaya karsi sogutmayi basarmis baba'nin ilgisi devam etse dahi, baba artik durumdan hic hosnut degil ama artik istirak nafakasi da ödemek istememektedir. Bu durumda ne olur?
Baba artik T.C. Vatandasi degil, bu acidan T.C. hukuku nasil isler?
Saygilar,
Re: Nafaka ödememek (Baba T.C. vatandasi degil)
Nafakayı alan anne 'herhaliyle' ne iş yapıyor şimdi? Bu konuda'da biraz bilgi edinelim..
Re: Nafaka ödememek (Baba T.C. vatandasi degil)
Yukarıda açıklanan ve somut davada uygulanma olasılığı muhtemel olan ve M. K.nun 310 ve 297/1. maddelerinde düzenlenmiş bulunan iki farklı babalık ilişkisi aşağıda açıklanan Anayasamızın hükümlerine ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır.
1- Anayasamızın 10. maddesi yönünden inceleme:
1982 Anayasamızın 10. maddesi herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri bir ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu, hiçbir kişiye aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağını, devlet organları ile tüm idare makamlarının bütün işlemlerinin kanun önünde eşitlik ilkesine göre yerine getirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle annesi ve babası tarafından gerçekleştirilen cinsel ilişki sonucu dünyaya gelen çocuğun onların sübjektif iradeleri veya birbirleriyle olan ilişkileri sonucunda kendi iradesi dışında tamamen eşit olmayan, haksız ve olumsuz bir duruma maruz kalmaktadır. Bu durum Anayasamızın emrettiği eşitlik ilkesine aykırıdır.
2- Anayasamızın 11/2. maddesi açısından inceleme:
Kanunların Anayasaya aykırı olamayacağı, Anayasamızın 11/2. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. M. K.nun 310. ve 297/1. maddeleri yukarıda açıklanan ve aşağıda açıklayacağımız nedenlerle Anayasaya aykırıdır. Bu nedenle iptal edilerek hukuki gücünün sona erdirilmesi gereklidir.
3- Anayasamızın 12. maddesi açısından inceleme:
Anayasanın söz konusu maddesi herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez, vazgeçilmez, temel hak ve hürriyetleri olduğunu, bu hak ve hürriyetlerin kişinin topluma ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da kapsadığını belirtmektedir. Anayasa koyucu bu hükümle kişiyi vazgeçilmez ve dokunulamaz temel hak ve özgürlüklerle donatırken, topluma bunlara aykırı davranılamayacağını emretmektedir. Çocuk annesi ve babası tarafından iradesi dışındaki ilişkisi nedeniyle babanın vatandaşlığını, nüfus kütüğünü, soyadını ve velayetini kazanamamaktadır. Bu durum Anayasamızın yukarıda koruduğu temel hak ve özgürlüklere aykırıdır.
4- Anayasamızın 41. maddesi açısından inceleme:
Anayasamızın 41. maddesi ailenin Türk toplumunun temeli olduğunu, devletin ailenin huzur ve refahını ve özellikle ananın ve çocukların korunması ile aile planlamasının öğretilmesinin ve uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alacağı ve teşkilatı kuracağını emretmektedir. M.K.nun 297/1. maddesine göre baba ile çocuk arasında ilişki tesis edildiğinde, çocuk Anayasamızın tanımladığı anlamda bir aileye sahip olamamakta ve devletin korumasından yararlanamamaktadır. Gerçekten de bu durumda çocuk babasının vatandaşlığını, nüfus kütüğünü, soyadını seçememekte, babası ile şahsi ilişki kurumamakta ve Anayasanın tanımladığı aile ilişkisini kuramamaktadır. Bu durum çocuk açısından telafisi mümkün olmayan onarılması imkansız manevi sorunlar ve acılar doğuracağından Anayasa’ya aykırı bir durumu ortaya koymaktadır.
5- Uluslararası Sözleşmeler açısından inceleme:
Birleşmiş milletler örgütüne üye olan ülkelerce ve bu arada ülkemizce de imzalanan 10.12.1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 2. fıkrasında “Analık ve çocukluk özen ihtimam ve yardım görmek hakkına haizdir. Bütün çocuklar evlilik içinde veya dışında doğsunlar aynı sosyal korunmadan faydalanırlar” denmiş, aynı Beyannamenin 16. maddesinde ailenin toplumun doğal ve temel öğesi olduğu ve bu nedenle toplumun ve devletin korunmasından yararlanması gerektiği belirtilmiştir.
Bunun gibi Birleşmiş Milletler Teşkilatı Ekonomik ve Sosyal Kurulunun 18.05.1973 tarihli kararında sahih ve sahih nesepli olmayan çocukların eşit hukuksal durumlara sahip olmaları benimsenmiş ve üye devletlerin bu amaçla medeni kanunlarını değiştirme yükümlülüğü getirilmiştir.
Usulüne uygun olarak imzalanmış ve kabul edilmiş uluslararası, anlaşmalar Anayasa gücünde olup, bunlara aykırı kanunların iptal edilmesi yine Anayasamızın hükmü gereğidir. Yukarıda zikredilen uluslararası anlaşmalara M.K.nun 297/1. ve 310. maddelerinin çocuk açısından olumsuz hükümleri nedeniyle aykırı olup iptali gerekmektedir.
6- Anayasa Mahkemesinin benzer kararları açısından inceleme :
Anayasa Mahkemesi M.K.nun 310/2. maddesindeki “münasebeti cinsiye zamanında, müddei aleyh evli ise; hakim babalığa hükmedemez” hükmü Anayasaya aykırı bulunarak 21.05.1981 gün ve 1980/29 esas 1981/22 karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Keza M.Knun 1. fıkrasının 2. cümlesi ile 2. fıkrasındaki nesebi sahih olmayan çocuklar açısından ve miras hakkını kısıtlayan düzenlemeler 11.09.1987 gün esas 1987/1 karar 1987/18 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Her ne kadar Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararlarındaki gerekçeler kendisini bu dava açısından bağlamamakta ise de söz konusu kararlardaki gerekçeler, mahkememizin iptal istemine esin kaynağı olmuş ve dayanak teşkil etmiştir. Söz konusu kararların gerekçesinden de anlaşılacağı üzere M.K.nun 297/1. maddesi ile 310. maddeleri çocuk açısından Anayasaya aykırı sonuçlar doğurmaktadır
Re: Nafaka ödememek (Baba T.C. vatandaşı değil)
Sayin repola,
1. Cevap : TR'de yasayan anne özel bir sirkette (Fab.) büro elemani (muhasebe) calismaktadir.
2. Cevap : T.C. Anayasasi dünyadaki tüm T.C. vatandaslari vede TR'de yasayan (oturum müsaadesi ile) tüm yabancilar icin gecerli olup hak ve temel esaslara sahiptir. Lakin icrai ve cezai uygulamada ki durum nasil hal hukuk bulur? Ödenmeyen nafaka icin yabancilara ülke disinda nasil hüküm edilir soru bu? Tam Türkce yazacak olursak TR'de acilacak butür davalarda T.C. hakimlerinin verecegi kararlar yabanci devletlerde yasamakta olan yabanci devlet vatandaslarini irgalamaz. mi yada nasil bir hüküm olusur?
Simdiye kadar kimse bir cevap veremedi. Bu soru hukuk sinavi sorusu olabilecek degerde sanirim.
Re: Nafaka ödememek (Baba T.C. vatandaşı değil)
Alıntı:
Deutsch rumuzlu üyeden alıntı
Sayin repola,
1. Cevap : TR'de yasayan anne özel bir sirkette (Fab.) büro elemani (muhasebe) calismaktadir.
2. Cevap : T.C. Anayasasi dünyadaki tüm T.C. vatandaslari vede TR'de yasayan (oturum müsaadesi ile) tüm yabancilar icin gecerli olup hak ve temel esaslara sahiptir. Lakin icrai ve cezai uygulamada ki durum nasil hal hukuk bulur? Ödenmeyen nafaka icin yabancilara ülke disinda nasil hüküm edilir soru bu? Tam Türkce yazacak olursak TR'de acilacak butür davalarda T.C. hakimlerinin verecegi kararlar yabanci devletlerde yasamakta olan yabanci devlet vatandaslarini irgalamaz. mi yada nasil bir hüküm olusur?
Simdiye kadar kimse bir cevap veremedi. Bu soru hukuk sinavi sorusu olabilecek degerde sanirim.
Konu oldukca ciddi bir konu olmasıyla >> Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde açılacak bir davadır. Bu nedenle T.C Ana yasa Mahkemesine yönlerdirilecek.
Ama dava açmadan önce çok iyi düşünmeniz lazım derim. Çünkü Davacı ne kadarda T.C vatandaşlığından çıkmış olsada çocuğun öz babası, ileride çocuğun durumu ne olacak? Çocuğun Babası olarak kalmayı kabul edecekmi? Yoksa Babalığın reddinimi isteyecek?
Sayın Deutsch >
AİHM, kendi kararlarının, verildiği tarihle üye ülkede hüküm doğurduğunu, ulusal yerel mahkemelerin AİHM kararlarını uygulamamalarının yerinde olmadığına karar vermiştir. AİHM, sözleşme ihlali bizzat kanundan kaynaklanıyorsa, soyut norm denetimi yaparak bizzat kanunu inceleyebilmektedir. Bu yöndeki kararlar mutlaka üye ülkenin kanun değişikliği yapmasını zorunlu kıldığı gibi, ulusal mahkemelerinde kanun değişikliği yapılmasına kadar AİHM karar yönünde uyuşmazlığı çözmesi gereklidir.
Anayasa Mahkemesi'nin görev alanına 'sözleşmeye uygunluk' denetiminin de verilmesi gereklidir. Bu şimdiki mevzuat içinde de yapılabilir olmasına karşın Anayasa Mahkememiz bu yönde düşünmemekledir. AİHM' de Türkiye'nin mahkûm olması önlenmek isleniyorsa, sözleşmeye uygunluk görevi Anayasa Mahkemesi'ne verilmelidir. AİHM, Anayasa Mahkemesi niteliğinde insan haklan konusunda özel uzman mahkeme olarak kabul edilmelidir.