İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Bu sitede açmış olduğum ilk konu başlığı bakalım bizleri nerelere götürecek?
Veya nerelere geleceğiz?
(...)
Ezine’den Hacı Arif Ağa:
-- Kırım Savaşı’na kadar Ezine’de tek bir Rum, tek bir Ermeni ve hatta yahudi yoktu. Önce üç Rum geldi. Hükümet bunları çok korudu. Bunların arkasından Rumlar geldikçe geldi, yerleşti. İhtiyarlar bu Rumların gelip yerleşmesini tehlikeli görüyorlardı, yakınıyorlardı. Fakat hükümet bunları çok sıkı koruyordu.
Bunun sonucu, 1909’da Ezine’de Rum nüfusu 380 haneye yükselir. Rum mahallesinde yıkılmış cami harabesi bile vardır.
Bütün köylerde çoğalan Rumlar, adalardan, Yanya’dan, Yunan’dan gelmiş, tanzimatçılığın koruyuculuğu altında gittikçe çoğalmakta devam etmiş bunuyorlardı. Edremit ve Ayvalık ilçelerinde daha acıklı gerçeklerle karşılaştım. Edremit’teki ihtiyarlardan yaptığım soruşturmada, Sivastopol savaşı zamanlarında, Edremit’te Midillili yalnız iki Rum varmış. Bunlar bilmem hangi ağaların, beylerin hizmetkarlarıymış. Fakat 1909 yılında Edremit’te 1500 haneyi aşkın Rum vardı… Edremit köylerinde vaktiyle bir tek Rum yokken uğursuz Tanzimatı Hayriye sayesinde Rumlar, Türklere göre Edremit kıyı köylerinde çoğunluğu sağlamışlardır. Kiliseler, okullar yapmışlar, TÜRKLERİN SÖZÜ GEÇER KİŞİLERİNİ EŞKİYALIKLA KAÇIRMIŞLARDIR.
57. TÜMEN KOMUTANI ŞEFİK AKER
AYDIN MİLLİ CİDALİ CİLT I SAYFA 66
ALINTI : DOĞAN AVCIOĞLU MİLLİ KURTULUŞ TARİHİ CİLT III SAYFA 1059
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Bugün bir çok internet sitesinde ve hatta bazı TV kanallarında Abdülhamid "Han" hakkında mevlüdler ve ağıtlar ile methiyelerden sonra cüretkar ve tehditkar "hilafet" dilek ve temennilerini okuyup işittikçe ne isabetli bir konu başlığını açmamla varlığını bir kez daha kanıtlama ihtiyacı duyan Tanrı'ma bin şükürler olsun...
Bütün bunların ardında "demokrasi", "çağdaşlık", "çok seslilik", "medeniyetlerin huşusu" gibi süslü ve sanal şeylerin olduğuna hala inanan veya bu uğurda "askerlik" yapan kaldı mı bilmem ama işte ilk alıntıda olduğu gibi bunların ardında
"Tanzimatı Hayriye"
vardır...
Gören de
Duyan da
Okuyan da
Hisseden de
Abdülhamid "Han"larının Tanzimatı "Hayriye"yi kendine CARİYE yaptığını zanneder...
:)
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Sultan II. Abdülhamit, Osmanlı padişahları içerisinde en çok tartışılanlardan biridir. Konuya bilimsel ve objektif bakmayanların bir kısmı onu "Ulu Hakan" ilan ederken, bir kısmı ise "Kızıl Sultan" olarak görmektedir. Bu yaklaşımların ikisi de yanlıştır.
Eleştirilecek yönleri çok olmakla birlikte; Osmanlı'nın en sıkıntılı döneminde 33 yıl imparatorluğu korumayaı başarmıştır. Kurtuluş Savaşımızın önde gelen komutanlarının da yetiştiği o dönem için modern denilebilecek eğitim faaliyetleri bir çok tarihçi tarafından takdir edilmektedir.
Son zamanlarda nispeten daha objektif eserler yazılmaya başlamıştır.
Abdulhamit'i kötüleme politikasının öncülüğünü Ermeniler ve Yahudiler yapmıştır. Dönemin aydınları da (Mehmet Akif dahil) baskı ve sansürden dolayı Abdulhamit'e düşman olmuşlardır. Hatta Ermeni militanlar ona suikast dahi düzenlemişler ve Tevfik Fikret bir şiirinde bu suikastı düzenleyen Ermeni militan için "ey şanlı avcı" demiş ve hedefini vuramadığı için de hayıflanmıştır.
Yahudilerin düşmanlığı da Filistin'de toprak satın almak isediklerinde red cevabı aldıkları içindir. Ünlü Yahudi siyonist Teodor Herzl, anılarında bunu anlatır ve Abdulhamit ile görüşerek Filistin'de Yahudilere toprak satmasını ister ve red cevabı alarak kovulduğunu anlatır.
O'na "Kızıl Sultan" lakabını veren de bir yabancı yazardır. Bu yazarın Türk ve Osmanlı düşmanı olduğunu söylemeye gerek yok.
Abdulhamit dahil, Osmanlı'nın son dönemi henüz objektif tarih açısından yazılabilmiş değildir. Tarih uzun vadeli bir konudur. Zamanla daha bilimsel ve objektif eserler yazılacaktır.
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Mehmet Akif ile Tevfik Fikret'i Abdülhamid muhalefliği ile bir araya getirebilmek tarih kitaplarından daha çok tarih "roman"larını takip edenler için bile çok güç bir o kadar da çelişkilerle doludur...
Bu durum şimdilerde bir kısım medyanın "açılım" olarak pazarladığı CHP yaklaşımlarını kuşkuyla karşılayanlar ve samimi bulmayanlar için ne yaman ÇELİŞKİdir...
Yeni başladık...
Bilimsel ve objektiflik takıntımız olmayacak kadar az çok tebeşir tozu yuttuk...
Öksürmezsek akciğerlerimizi kaybedeceğiz...
İzin verin insanlar ÖKSÜRSÜNLER...
Öksürsünler ki hastalıktan kurtulmak için tavsiye edilen "bilimsel" ve "objektif" ilaçların yan etkisi ile "şehit" olmasınlar...
...
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Konuyu biraz renklendirelim ve Akçura'yı tez konusu yapan ve inceleyen bir Fransıza takılalım bakalım...
...
ÜÇ TARZ-I SİYASET
OSMANLICILIK, PANİSLAMİZM, PANTÜRKİZM
Akçura’ya göre;
Osmanlıcılık, Tanzimat döneminin bir politikasıdır (1839-1870),
Panislamizm ise 1870’den itibaren ortaya çıkmış ve Abdülhamit tarafından savunulmuştur.
Pantürkizm ise yüzyıl başlarında ortaya çıkan bir akımdır (makale 1904 yılında cüzler halinde Kahire’de yayınlanan TÜRK adlı dergide yayınlanmıştır. Dergi Ali Kemal gibi liberaller tarafından çıkarılmaktadır. Adı ile Türk imajını değiştirmeye çabalar görülse de Türklerle ilgilenmeyen bir dergi olması nedeniyle Akçura’nın öfkesine neden olur ve bu makale isimsiz gönderilir gazeteye.)
Akçura bu makalesinde bahse konu akımları Osmanlı Devleti için uygulanabilirliği üzerinden değerlendirmektedir.
Bu değerlendirmelere göre, Osmanlıcılık uygulaması imkansız bir yoldur. Diğer ikisi ise Osmanlı Devleti’nin geleceği söz konusu olduğunda belli kayıplara mal olacak politikalardır. Ama iç ve dış engeller ortadan kaldırılınca uygulanabilir politikalardır.
Bu iki politikadan birinde karar kılmamış görülse de gönlündeki politika Pantürkizm’dir.
Panislamizm için en büyük engel dış tehditlerdir. Bu tehdit müslüman toplumların Avrupa’nın mutlak nüfuz alanında olmasıdır.
Pantürkizm’de ise en büyük engel içerdedir. ÇÜNKÜ ULUSAL BİLİNÇ OLDUKÇA YAVAŞ GELİŞMEKTEDİR.
Sonuç olarak, Panislamizm için oldukça kısıtlı olan hareket yeteneği Pantürkizm için daha olanaklıdır.
…
///
'Abdülhamit Han' meğer 'Han' değil, 'Kral' veya "Prens"miş...
Ürdün kralı gibi...
Suudi kralı gibi...
veya
Katar prensi gibi...
Bakalım bizler 'Pantürk' kalacak mıyız?
Bakalım?
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
SUUDİ ARABİSTAN, KADINLARIN ARABA KULLANMASINA HAZIRLANIYOR!
15/02/2009 Basından
Tarih uzun ince bir yoldur...
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Pantürkizm konusunda Atatürk'ün de bazı şeyler söylediği bilinmektedir.
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Sultan II. Abdülhamit, Osmanlı padişahları içerisinde en çok tartışılanlardan biridir. Konuya bilimsel ve objektif bakmayanların bir kısmı onu "Ulu Hakan" ilan ederken, bir kısmı ise "Kızıl Sultan" olarak görmektedir. Bu yaklaşımların ikisi de yanlıştır.
Eleştirilecek yönleri çok olmakla birlikte; Osmanlı'nın en sıkıntılı döneminde 33 yıl imparatorluğu korumayaı başarmıştır. Kurtuluş Savaşımızın önde gelen komutanlarının da yetiştiği o dönem için modern denilebilecek eğitim faaliyetleri bir çok tarihçi tarafından takdir edilmektedir.
Son zamanlarda nispeten daha objektif eserler yazılmaya başlamıştır.
Abdulhamit'i kötüleme politikasının öncülüğünü Ermeniler ve Yahudiler yapmıştır. Dönemin aydınları da (Mehmet Akif dahil) baskı ve sansürden dolayı Abdulhamit'e düşman olmuşlardır. Hatta Ermeni militanlar ona suikast dahi düzenlemişler ve Tevfik Fikret bir şiirinde bu suikastı düzenleyen Ermeni militan için "ey şanlı avcı" demiş ve hedefini vuramadığı için de hayıflanmıştır.
Yahudilerin düşmanlığı da Filistin'de toprak satın almak isediklerinde red cevabı aldıkları içindir. Ünlü Yahudi siyonist Teodor Herzl, anılarında bunu anlatır ve Abdulhamit ile görüşerek Filistin'de Yahudilere toprak satmasını ister ve red cevabı alarak kovulduğunu anlatır.
O'na "Kızıl Sultan" lakabını veren de bir yabancı yazardır. Bu yazarın Türk ve Osmanlı düşmanı olduğunu söylemeye gerek yok.
Abdulhamit dahil, Osmanlı'nın son dönemi henüz objektif tarih açısından yazılabilmiş değildir. Tarih uzun vadeli bir konudur. Zamanla daha bilimsel ve objektif eserler yazılacaktır.
Gerçekten çok güzel bir açıklama olmuş Syn. Abbas Bilgili. Yanlız şunu da söylemeden duramıyacağım Osmanlının en zor zamanında Osmanlıyı 33 sene ayakta tutmuştur.
Abdülhamid, idareye vaziyet etmek üzere tahta çıktığında her taraf kazan gibi kaynıyordu. O da fitne ve fesat üzerine gelmişti.İlk defa Avrupa standartlarına uygun mektepler onun devrinde hizmete girmiştir. Kabataş, Kuleli İstanbul'da açılan okullardan sadece ikisidir.
Abdülhamid'e ilk defa Fransızlar "Le sultan ruj" diyerek "Kızıl Sultan" adını taktılar. Ermeniler de bunu gazetelerinde neşredip yaydılar. Onun için ona "Kızıl Sultan" diyen insan kimin ağzını kullanıp, kimin emellerine alet olduğunu düşünüp ürpermelidir.
yazıdan önce bilgi aldığım bir kaç kaynakça;
* http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Abd%C3%BClhamit
*http://www.abdulhamid.org/
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Alıntı:
mehsaidmet rumuzlu üyeden alıntı
1. Kaynakça'nın tepesinde bakın ne yazıyor.
Bu maddenin tarafsızlığı konusunda kuşkular bulunmaktadır.
2. Kaynakça'nın faydalı linki "Mustafa Armağan"
Abdulhamit hakkında yorum yapmayacağım. Ancak daha tarafsız kaynaklardan incelenmesi gerektiği kesin...
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Alıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
1. Kaynakça'nın tepesinde bakın ne yazıyor.
Bu maddenin tarafsızlığı konusunda kuşkular bulunmaktadır.
2. Kaynakça'nın faydalı linki
"Mustafa Armağan"
Abdulhamit hakkında yorum yapmayacağım. Ancak daha tarafsız kaynaklardan incelenmesi gerektiği kesin...
Saygı duyarak okuduğum 2 tarih yazarı vardır. Birisi Mustafa Armağan diğeri ise İlber Ortaylıdır.
Valla ister beğenin ister beğenmeyin, Mustafa Armağanı çok takdir ederek okuyorum ve düşüncelerini de gönülden destekliyorum.