Siz hakim olsanız ne ceza verirdiniz?
Başlık biraz laubali gibi görünse de sorunum gerçek. Boşanma davam sürüyor ve bulunduğum ilde malesef avukat arkadaşların ortak bir özelliği var; dosyaya sundukları dilekçelerinde canları nasıl istiyorlarsa öyle hakaret ediyorlar. LAR eki yanlış değildir. İlk avukatlarını nedense azlettiler ve ikinci avukat da aynı tutumları sergiliyor. (Bir üniversitede Tıp Fak.Öğretim üyesiyim) TSK'lerinden eşimin iş durumu sebebiyle (eşim sağ olsun 8 ayda 3 kere ziyaret edip ayrıl diye başımın etini yemişti ve 3.5 yaşında kızım vardı) her tayin olduğumda bana uyum sağlıyamayacağı için Hava Değişimi Tecavüzü suçu işleyerek kendimi attırdım.
1. İlk avukat; mesleki geçmişi karanlık dedi. Aile içerisinde bir resim çektirmiştik (ben kameraya işaret ve yüzük parmağımın arasındaki parmağı kaldırmıştım) resmi yorumlarken "şahsın zaten resimden ne kadar laubali, ahlaksız ve çirkin herifin teki olduğu anlaşılabilir" diye nitelemişti.
2. İkinci avukat aynı gerekçelerle; "zorba, vatan haini, onurlu bir mesleği terk eden adam, orduya ihanet eden nankör bir varlık, zaten ordudan ayrılan şahsın akli melekeleri de yerinde olamaz, torpille iş bulan doktor ve öğretim üyesi" vs. şeklinde niteledi.
Suç duyurusu yaptım, baroya da şikayet ettim. Sorum şu; bu arkadaşlara açacağım maddi ve manevi tazminat davalarının ekıbeti ne olur ve siz hakimin yerinde olsanız bu şahısları maddi manevi ne düzeyde cezalandırırdınız. Bileyim ki ona göre harc ayırayım :) Samimiyetimle soruyorum. Bir avukat nasıl olur da hiç tanımadığı birine ağzına geleni söyleyebilir? Aşırı kızgınlığım cabası. Bu bölge avukatları karşı tarafın düşman değil sadece kendince haklı olduğu inancıyla hak aramaya çalışan ve kendi müvekkillerinden farkı olmayan insanlar olduğunu öğrenmeli.
Cevap: Siz hakim olsanız ne ceza verirdiniz?
Bu "hakimin takdir yetkisi" vardır tabiri o kadar geniş bir kavram, ya da kavram kargaşası infialini uyandıran bir durum ki bende anlatmaya uygun sözcük bulamıyorum. Hakim de sonuçta herkes gibi bir insan ve insana dair hisleri, algılaması, enerjik olduğu hali, yorgun düşmüş hali, belki evinde o gün tartışma yaşadığı bir eşi, değişken haleti ruhuyesi var. O halde, aynı konuda bugün yaptığı takdiri, başka bir zaman aynı şekilde takdir edememe, etmeme durumu da var. Ya da aynı konudaki davalarda bir hakimin takdiri ile diğer başka bir hakimin takdiri aynı da olamayabilir.
Konu tıp olduğunda da hekim kanaati var mesela. Örneğin ciddi bir hastalık şüphesinde olduğunuzda, birden fazla doktora gitmekte yarar olduğu bir gerçektir. Misal bir doktor size kanser teşhisi koyabilir yani kanser olduğunuza dair kanaatte bulunabilir. Başka bir doktor ise kanser olmadığınızı hastalığınızın bir başka hastalık olduğu kanaatinde bulunabilir. Konu tıp olduğunda iki doktorun farklı kanaatte bulunmalarının sebebinin okudukları universitelerin eğitimlerinin birbirine göre farklılık göstermesi ya da bir doktorun diğerine göre o konuda daha fazla tecrübesi olduğu, daha fazla araştırma yaptığı düşünülebilir. Bundan bahisle A hakiminin verdiği kararı bir de B hakimine mi teyit ettirmelidir?
Yoksa konu futbol yorum programlarındaki gibi kural hatası/hakem hatası gibi mi yorumlanmalıdır? Yani hakem kural hatası yapmadan yorum hatası yapabilir, sonuçta bir takım bundan mağdur olur diğeri kazançlı çıkabilir. Ama konu yargı ise, hakim yorum hatası yaparsa bunun zararı kaybedilen puanlar değil, boşa giden hayatlar ve yıllardır. Peki hal böyleyken, yani takdir eden hakimin %100 aynı takdirde olamayacağı tamamen insan olmasından kaynaklıysa, yargılamanın standart olmasından nasıl söz edebiliriz? Ya da A şehrindeki mahkeme ile B şehrindeki mahkemenin birbirinin aynısı olduğunu nasıl düşünebiliriz?