Anlasmali bosanmada Avukat varken mahkemeye girme zorunlulugu varmi?
Merhaba,
ben esime avukatimla türkiyede catismali bosanma davasi acmistim.
Subat'a tarih belirlenmisti.
Sonradan esim anlasmali bosanmayi kabul edip avukatinla benim avukata mesaj yolladi.
Ben Türkiyede kalmiyorum. Benim avukatim türkiye gelmemin zorunlu oldugunu söyledi yoksa dava uzaybilirmis.
Benim avukatim varken benim niye o durusmada olmam gerekiyor anliyamadim.
Yardimci olan olursa simdiden tesekkür ederim.
Selamlar
Re: Anlasmali bosanmada Avukat varken mahkemeye girme zorunlulugu varmi?
Size net yanıtı bir avukatın ANLAŞMALI BOŞANMA konusunda kanundaki yazdıklarını aktarıyorum.
Söz konusu koşullar Medeni Kanunumuzun 166. maddesinin 3. fıkrasında sayılmaktadır. Buna göre:
1. Anlaşmalı boşanma yoluna gidilebilmesi için evlilik tarihinden itibaren en az 1 yıl sürenin geçmiş olması gerekmektedir: Hakim bu koşulun var olup olmadığını kendiliğinden araştıracaktır. Eşlerin bu bir yıllık süreyi birlikte, yani aynı çatı altında yaşayarak geçirip geçirmemeleri önemli değildir. Böyle bir süre konmasının amacı, eşlerin boşanma kararını birbirlerini iyice tanımadan acele olarak vermelerinin önüne geçebilmektir.
2. Kanunda belirtilen başvuru usullerine uyulması gerekir: Buna göre anlaşmalı boşanma yapılabilmesi için iki seçenek düzenlenmiştir.
- Eşlerin birlikte başvurmaları: Bu durumda eşlerin birlikte kaleme alacakları bir dilekçe ile boşanma davasını açabilmeleri mümkündür.
- Eşlerden birinin açmış olduğu boşanma davasını diğerinin kabul etmesi: Açılmış bir davanın bulunması koşuluyla diğer eş bu davayı davanın herhangi bir safhasında kabul ederek anlaşmalı boşanma gerçekleştirilebilir. Ancak bu kabulün, hiçbir baskı altında kalmadan kişinin serbest iradesine yani özgür iradeye dayanması zorunludur. Önemli bir husus da, kabul beyanını verirken boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumuna ilişkin tam bir anlaşmanın sağlanmış olmasıdır.
3. Bizzat dinleme: Anlaşmalı boşanmada eşlerin bizzat o davanın duruşma hakimi tarafından dinlenmesi zorunludur. Buradaki amaç tarafların konuşmaları esnasında serbest iradelerinin denetlenmesidir; bu nedenle dava avukatlar vasıtasıyla yürütülse dahi bu zorunluluk ortadan kalkmaz. Taraflar bizzat dinlendikten sonra imzaları alınır.
4. Hakimin boşanmanın sonuçları ile ilgili düzenlemeyi-anlaşmayı uygun bulması: Taraflar boşanmalarının mali sonuçlarını (nafaka, maddi-manevi tazminat talepleri vb.) ve çocuklarının durumlarının ne olacağını hakime açıklamak zorundadırlar. Bu açıklamalar yazılı bir metin biçiminde (boşanma protokolü) sunulabileceği gibi sözlü olarak da açıklanabilir. Sözlü anlaşma bir tutanağa geçirilerek her iki eş tarafından da imzalanmalıdır. Boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenleme tam bir mutabakatı içermelidir. Düzenleme koşula bağlanmamalıdır. Bu konuların bir tek maddesinde bile tarafların anlaşamamaları halinde artık anlaşmalı boşanma ortadan kalkar.
Tarafların düzenlemeleri hakim tarafından uygun bulunmadığı takdirde hakim kendine uygun bulduğu öneriyi açıklayacak, bu öneri taraflarca kabul edilirse düzenleme tamamlanmış sayılacaktır. Tarafların düzenlemesini hakimin kabul etmemesi ve hakimin önerilerinin taraflarca kabul edilmemesi halinde de anlaşmalı boşanma mümkün olmaz.
Anlaşmalı boşanma davasını açabilmek için Kanun, başvurulması gereken mahkemenin yeri açısından çeşitli seçenekler tanımıştır. Buna göre eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son altı aydan beri eşlerin birlikte oturdukları yer mahkemesinde dava açmaları mümkündür. Kanunda belirtilen yerler dışında başka bir yer mahkemesinde dava açılmış ancak davalı taraf süresinde itiraz hakkını kullanmamış ise davanın orada sürdürülmesi de mümkündür. Fakat yeri neresi olursa olsun, Kanuna göre başvurulması gereken mahkeme Aile Mahkemesidir. Eğer o yerde Aile Mahkemesi bulunmamaktaysa Asliye Hukuk Mahkemesine başvurulmalıdır.
Son olarak, birçok emeklerle kurulmuş ailelerin yıkılması ne kadar istenmeyen bir durum olsa dahi unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir toplum ancak sağlıklı bireylerle oluşacaktır. Ve her birey kendi için en uygun yaşam alanına yönelmekle önce kendisine sonra da topluma değerler üretebilecek seviyeye gelecektir.