Evlilik Vaadi ile Bekaret Bozmak Suc Mudur?
Merhaba,
Oncelikle hukuki.net'in bize sunmus olugu bu olanaktan oturu idareci ve kurucu kadrosuna tesekkur ederim..Benim sorum baslikta oldugu gibidir.
34 yasinda bir bayanla (27 saniyordum) 7-8 aylik bir iliski yasadim.Buna ailelerimizde tanik olmuslardir. Ve iliskimizin son donemlerine dogru gonul rizasi ile cincel yonde de birlikte olduk.Bununla birlikte bayanin bakireligi bozulmus oldu fakat sonrasinda turlu turlu yalanlari cikinca kendisine guvenemiyecegimi anladigim icin iliskime son verdim.Yani, soz, nisan veya imam nikahi gibi bir durum yok.
Kiz buna cok bozuluyor ve beni mahkemeye veriyor.Tecavuz suclamasi ile bunu yapiyor ve ayrica evlilik vaadlerine inandim oldu diyor ifadesinde. Ben tecavuz yonunu degilde evlilik vaadi ile kizlik bozmanin suc olup olmadigini buradaki sayin avukatlara sormak istiyorum.Eger sucsa cezasi nedir? Para cezasina cevirilir mi ve bu ortalama ne kadardir?
Bu konuda biraz arastirmada yaptim fakat yuzyuze gorusmus oldugum avukatlardan da degisik cevaplar aldim.Benim arastirmama gore yeni turk ceza kanununda boyle bir sucun olmadigi yonundedir.
Alıntı:
Hile, mağdurda fiile mukavemet edemeyecek bir durum yaratmalı, buna elverişli olmalıdır. Basit kaba yalanlar hile olarak kabul edilmemekte*dir. Evlenme vaadi, hile olarak kabul edilmemektedir. Evlenme vaadi muka*vemet serbestisini ortadan kaldıracak mahiyette bir hile olmadığı için ev*lenme vaadiyle ırza geçme mefruz cebirle ırza geçme sayılmaz.
Evlenme söz verisi, ciddi ve büyük sayılar yasasına (İd gond plerumque accidid) göre az çok hile boyutunda inandırıcı görünümde olmalı ve olağan koşullarda yapılmalıdır. Söz gelişi bir sarhoşun, akıl hastası oldu*ğundan kuşkulanacak oranda dengesiz birinin evlenme önerisi hukuken ko*lay kolay gözetilemez.[37]
Kaynak: http://www.yayin.adalet.gov.tr/27_sa...%C3%9CRKAN.htm
Ayrica su konuda da dile getirilmistir..
https://www.hukuki.net/forum/showthre...ghlight=bakire
Tekrardan,evlilik vaadi ile kizlik bozmak suc mudur degil midir? Eger sucsa cezasi nedir? Para cezasina cevirilir mi ve bu ortalama ne kadardir?
Re: Evlilik Vaadi ile Bekaret Bozmak Suc Mudur?
Bu kadar araştırma yapan biri bu sorunun yanıtını bulmuş olmalı.
Re: Evlilik Vaadi ile Bekaret Bozmak Suc Mudur?
Selin hanim,
Evet dediginiz gibi fakat su ana kadar sadece bir avukattan bunun suc olmadigini ama diger 3-5 avukat arkadastan bunun suc oldugunun cevabini alinca bir belirsizlik icinde kaldim ve bu sebeble bilgilerine basvuruyorum.
Tekrardan reklam olmasini istemedigim icin diger arastirmalarimi sunmaktan cekinmistim fakat alinti halinde sunarsam sanirim sorun yasanmiyacaktir. Bir avukat arkadas benim soruma benzer soruyu sormakta,
Alıntı:
merhabalar tck kapsmın da bir sorum olacaktı
evlenme vaadiyle kız lık bozma yeni tck da kaldırıldı.kaldırılan madde yerine bu hükmü karşılayan bir hüküm getiril di mi? Örnek olay :reşit kızla cinsel ilişkiye giren kişi yeni tck kapsamın da hangi haller de ceza alır? evlen me vaadinin değişik görünümü mevcut mudur?
şimdiden blgi için teşekkürler
Alıntı:
Reşit bir kadınla zor olmadan cinsel ilişkiye girmiş olması bir suç oluşturmamaktadır ancak hamile kalmışsa 223/2'ye göre sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış bulunduğunu bildiği evli olmayan bir kadını çaresiz durumda terk etmek suç olarak tanımlanmıştır.
Alıntı:
çok teşekkür ederim .madde si 233/2 sanırım.. tekrar teşekkürler.ancak olayda hamile kalma durumu söz konusu değil..sadece eski tck kapsamın da değdlendirebileceğimiz bir evlenme vaadi var..
Alıntı:
yeni TCK da düzenlenmeyen bu durum, madde102/5 te yer alan 'suçun sonucunda mağdurun beden ve RUH SAĞLIĞININ bozulması' olarak değerlendirilebilir belki de. tabi ruh sağlığının bozulduğu doktor raporu ile de sabit olmalı.
Alıntı:
teşekkür ederim yalnız şu konu da yardımcı olabilir misi niz?102- 5 hükmünü kendi rızasıyla illşkiye giren ve reşit olan birisi için işletmek mümkün değildir galiba. yani eğer reşit olup da kendi isteğiyle ilişki kurup sonra sın da terk durumu var sa ve bu nedenle ruh sağlığı bozuldu ise bu hüküm işletilebilir mi?( bu neden le evlenme vaadiyle kızlık boz ma gibi bir hüküm var mı diye merak ettim)bir de evlen me vaadii gibi herhangi bir HİLE ile ile bu durum olursa bunu kar şılayan bir hüküm var mıdır ? olay da RIZA olduğu için ve REŞİT olduğu için suç unsurları oluşmuyor sanırım...ancak kandır ma ,hile vs var ise ne olur? veya suç olmaz mı
teşekkür
Alıntı:
102. maddenin gerekçesinde "Cinsel saldırı suçunun özelliği, bu suçu oluşturan fiillerin mağdurun iradesi dışında gerçekleştirilmesidir. Mağdura karşı cebir veya tehdit ya da hile kullanılabileceği gibi, örneğin bilincinin yitirilmesine neden olmak veya örneğin uyku hâli dolayısıyla bilincinin kapalı olmasından yararlanmak suretiyle de bu suçlar işlenebilirler. Maddenin dördüncü fıkrasına göre, bu suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda, ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezaya hükmetmek gerekecektir. " denilmektedir.
Oysa kural olarak madde gerekçeleri bağlayıcı değildir. Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz ilkesinin doğal sonucu olarak. Hangi eylemin ne şekilde cezalandırılacağının açık ve anlaşılır bir biçimde yasa hükmü haline getirilmesi gerekmektedir. Bu durumda maddenin muğlaklığı nedeniyle mecburen TCK 26/2 "Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez." Kuralı ile birlikte değerlendirilerek bir suç tanımı yapma zorunluluğu doğmaktadır.
Hile iradeyi ortadan kaldıran bir sebep olarak belli durumlarda ele alınabilirse de ceza hukukunda böylesi hukuki kavramın kullanılmasında çok dikkatli olunması gerekmektedir. Zira eski yasa döneminde dolandırıcılık suçu bakımından ceza hukukunda nasıl bir hilenin iradeyi ortadan kaldıran nitelikte sayılacağı her olayın özelliğine göre ayrı ayrı tartışılarak, eylemin objektif olarak kandırma niteliğini taşıyıp taşımadığı tartışılmıştır.
Söz konusu olan bireylerin vücut dokunulmazlıkları yani üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri alanlarıdır. Yine dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise suçun mağdurunun kadın olabileceği gibi erkek de olabilmektedir. Yani cinsel birliktelik her iki taraf için de rızanın bulunmaması veya hilenin varlığı halinde mağduriyet konusu olabilecektir. Bu durumda kendisi ile evleneceğini vaadeden bir kadınla cinsel ilişkide bulunan bir erkek, kadının ilerleyen safhada evlenmekten vazgeçmesi durumunda, hile ile iradesinin etkilendiği iddiasıyla şikayetçi olup kadının cezalandırılmasını isteyebilecek midir? Bu sorunun cevabı çok önemlidir. Çünkü evlilik öncesi cinsel birleşmelerin arttığı günümüzde, böyle bir yolun açılması halinde cezaevlerinin kapasitesi ciddi biçimde zorlanacaktır.
Evlenmek insan hayatında verilmesi gereken önemli bir karardır. İnsanlar birlikteliklerini evlilikle sonlandırabilecekleri gibi çok değişik nedenlerle evlilik kararlarını hayata geçiremeyebilirler. Bu noktadan bakıldığında böylesi şikayetlerde kolayca cezalandırma yoluna gidilmesi toplumsal barış ve huzuru olumsuz yönde etkileyebilecektir.
Öte yandan 102/5'te yer alan düzenlemede mağdurun beden ve ruh sağlığının bozulması suç tipi değil, 102/1 ve 2 de düzenlenen eylemlerin neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleridir. Bu anlamda, salt bekaretin bozulmasının beden sağlığının bozulması olarak görülüp, görülemeyeceği noktasında Yargıtay doktor raporunu esas almakta, Adli Tıp ise salt kızlık zarının bozulmasını beden sağlığını bozucu bir sonuç olarak değerlendirmemektedir.
Dipnot: Benim yasadigim iliskide de herhangi bir sekilde gebe kalma gibi bir durum kesinlikle imkansizdir.
Re: Evlilik Vaadi ile Bekaret Bozmak Suc Mudur?
Yetişkinler açısından bir fiilin, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen bir suç olarak tanımlanabilmesi için dikkate alınan "irade dışı "olma unsurudur.
Re: Evlilik Vaadi ile Bekaret Bozmak Suc Mudur?
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, reşit yaştaki kadının ‘evlilik vaadiyle kızlık zarının bozulması’ iddiasıyla manevi tazminat talebinde bulunamayacağına karar verdi.
Evlenme vaadiyle cinsel ilişkiye girip kızlık zarının bozulduğunu ve bir hafta sonra da terk edildiğini belirten davacı F.K. 20 bin YTL manevi tazminat talebiyle dava açtı. F.K. nın babası da kızının sağlığının bozulduğunu ve bu nedenle tedavi altına alındığını, çevreye karşı küçük düştüklerini belirterek, 10 bin YTL lik manevi tazminat talebinde bulundu.
Yerel Mahkeme, babanın talebinin reddine F.K'nın talebinin de kısmen kabulüne karar verdi. Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, ‘kızlık zarı’ konusunda emsal bir karara imza atarak yerel mahkemenin kararını bozdu.
İŞTE YARGITAY’IN ‘KIZLIK ZARI’ KARARI
Yerel Mahkemenin kararını bozan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, kızlık zarı davasında şu görüşleri dile getirdi:
“Davacılardan F.K. davalının kendisi ile evlenme vaadi ile cinsel ilişkiye girip kızlığını bozduğunu, bir hafta sonra kendisini terk ettiğini, bu sebeple sağlığının bozulduğunu, halen tedavi altında olduğunu beyan ederek, diğer davacı ise kızının sağlığının bozulması ve intihar tehlikesi nedeni ile hastanede sürekli yanında kaldığını, bu durumdan fazlası ile üzüntü duyduğu gibi toplum ahlak anlayışı nedeni ile küçük düştüğünü beyan ederek ayrı ayrı manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Mahkemece davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı, dava konusu olayın meydana geldiği 2004 yılında reşit ve mümeyyizdir. Resmi nikah olmaksızın kendi iradesi ile ilişkiye girmeyi kabul etmiştir. Buna rağmen evlilik vaadi ile kandırılıp kızlığının bozulduğunu iddiası ile manevi tazminat isteminde bulunamaz.
Kaldı ki 5237 sayılı Yeni TCK'da ergin ve mümeyyiz kişiler arasında evlenme vaadi ile kızlık bozmak da suç olmaktan çıkarılmıştır. Şu durumda manevi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabul edilmiş olması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.”
Tarih 04-12-2008 Hürriyet Gazetesi Haberidir.