Atamada Kanun Üstü Yönetmelik

Merhaba. Ben 2004 yılından beri Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nda 657'ye tabi olarak çalışmaktayım.Bakanlığımızın Atama ve Yerdeğiştirme Yönetmeliğinde eğitim ve öğrenim durumu atama için özür grubuna girmiyor.Ayrıca yine yönetmelikte bulunmuş olduğum beşinci bölgede 3 yıl çalışma zorunluluğu mevcuttur.Ben 2 yılı doldurduktan sonra başka bir ildeki üniversitede kazanmış olduğum yüksek lisans bölümünü sebep göstererek tayin istedim.Bakanlık ise mecburi hizmet süremin dolmadığı için bu isteğimi reddetti.Bu sene zorunlu çalışma sürem dolduğu halde yine aynı sebeple yazmış olduğum atama istek dilekçeme; '' Bakanlığın ilgili yönetmeliğinde böyle bir eğitim durumundan tayinin mümkün olmadığı, zorunlu hizmetimin bittiği halde bulunduğum bölgede hizmetime ihtiyaç olduğu için atamamın yapılmadığı bilgisi verildi. Bakanlığımızda rotasyon olmadığı için bu hizmete ihtiyaç durumu zaten hiç bitmiyor.Zorunlu çalışma süremi de fazlasıyla doldurdum.Bu hususu idare mahkemesine taşısam somut bir sonuca ulaşır mıyım? İzlemem gereken yol hakkında bilgi verirseniz sevinirim.İyi çalışmalar.

Atama yönetmeliğindeki bu hükmün,ve bu hükme dayanarak verilmiş cevabın hangi kanunun hangi maddesine aykırılığında ve tayin istediğinizde mecburi hizmet sürenizi de tamamladığınız hususlarında kendinizden eminseniz,süreyi de geçirmemişseniz,idari davayı açmaktan niye çekiniyorsunuz ki?
Bu ülkede bazen akla zarar yargı kararları çıkıyorsa da,bazen de insanın hayran kaldığı yargı kararları da çıkabiliyor.Meselâ:
Karayolları Trafik Yönetmeliğindeki 0,5 promil alkol ölçüsünün,Trafik Kanununda dayanağı olmadığı için "Hükümsüz" sayılmasına dair mahkeme kararı gibi...
İyi günler...

Alıntı:

---

sakar rumuzlu üyeden alıntı

Atama yönetmeliğindeki bu hükmün,ve bu hükme dayanarak verilmiş cevabın hangi kanunun hangi maddesine aykırılığında ve tayin istediğinizde mecburi hizmet sürenizi de tamamladığınız hususlarında kendinizden eminseniz,süreyi de geçirmemişseniz,idari davayı açmaktan niye çekiniyorsunuz ki?
Bu ülkede bazen akla zarar yargı kararları çıkıyorsa da,bazen de insanın hayran kaldığı yargı kararları da çıkabiliyor.Meselâ:
Karayolları Trafik Yönetmeliğindeki 0,5 promil alkol ölçüsünün,Trafik Kanununda dayanağı olmadığı için "Hükümsüz" sayılmasına dair mahkeme kararı gibi...
İyi günler...

---

PARDON BU KARAR NERDE YAYINLANDI.....
VEYA BÖYLE BİR KARAR GERÇEKTEN VAR MI?
ZİRA YÖNETMELİĞİN BELİRTİLEN HÜKMÜ HALEN YÜRÜRLÜKTE OLMAYAVE UYGULANMAYA DEVAM EDİYOR....

yÖNETMELİĞİN 97/2.MADDESİNDE " 2) Alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kanlarındaki alkol miktarı 0.50 promilin üstünde olanlar araç kullanamazlar." HÜKMÜ HALEN YÜRÜRLÜKTE.....

AYRICA YÖNETMELİĞİN KANUNİ DAYANAKTAN YOKSUN OLDUĞUNA İLİŞKİN İDDİA DA TAMAMEN YANLIŞTIR. ZİRA 2918 SAYILI TRAFİK KANUNUNUN 48/6.MADDESİNDE "Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin" İBARESİ SANIRIM GEÇERLİVE YETERLİ BİR KANUNİ DAYANAK TEŞKİL ETMEKTEDİR.

Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının A.5.5.maddesinin dayanağını teşkil eden Karayolları Trafik Kanununun 48.maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin ikinci fıkrasındaki yönetmelik düzenlemesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97.maddesinde yukarıda anılan yasa hükmün tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasa da yer alan hükmü dikkate almadan salt; ( mücerret ) 0.50 promil üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin, yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir."
--------
Yukarıdaki bölüm:
YHGK
E:2004/11-217
K:2004/212
T:7.4.2004 tarihli kararından aktarılmıştır

Alıntı:

---

sakar rumuzlu üyeden alıntı

Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının A.5.5.maddesinin dayanağını teşkil eden Karayolları Trafik Kanununun 48.maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin ikinci fıkrasındaki yönetmelik düzenlemesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97.maddesinde yukarıda anılan yasa hükmün tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasa da yer alan hükmü dikkate almadan salt; ( mücerret ) 0.50 promil üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin, yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir."
--------
Yukarıdaki bölüm:
YHGK
E:2004/11-217
K:2004/212
T:7.4.2004 tarihli kararından aktarılmıştır

---

YazdığInız yazının devamı veya 2005 tarihli bir başka Yargıtay HUKUK Genel Kurlunun kararında şu şekilde ifadeler yer almaktadır.

"Kasko Sigorta Genel Şartları'nın A. 5-5 maddesinin dayanağını teşkil eden Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesine göre, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç kullanması yasaklanmıştır. Sözü edilen yasaklamayı düzenleyen KTK'nın 48. maddesinin ilk fıkrasında (alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayollarında araç kullanmaları yasaklanmış) olup, aynı maddenin ikinci fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde yasaklama yetkisi Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 110. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmünün tekrarlanmasını müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarını ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan güvenli araç sürme yeteneğini kaybetme hükmü dikkate almadan, mücerret 0.50 promil üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesi, yasal dayanağı bulunmadığından geçersizdir. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde poliçede genel şart olarak kabulü mümkün değildir. Bu itibarla, yasa hükmü uyarınca kandaki promil oranı dikkate alınmaksızın olayın sürücünün alkolün etkisi nedeniyle güvenli sürüş yeteneğini kaybetmesi sonucu meydana gelip gelmediğinin saptanması önem kazanmaktadır. Zira, alkolün etkisi kişilerin bünyesine göre değişik sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir. Nitekim, dava konusu olayda da, aralarında nöroloji uzmanı bir hekimin de bulunduğu bilirkişi kurulunca verilen 09.11.2001 günlü ek raporda davaya konu olayın sürücünün alkolün etkisinde kalması sonucu meydana geldiği belirtilmiştir. Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken, alkol seviyesinin yönetmelikte belirlenen 0.50 promilin altında kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş ve davalı sigortacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir..."

ÖZETLE;

1-Olayın meydana geldiği tarih ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı arasında geçen süre oldukça uzun olmaktadır. Zira yerel mahkeme kararı, bu kararın Yargıtal Dairesinde temyizi ve bu temyiz sonrasında yerel mahkemece tekrar direnme kararının verilmesi, bu direnme kararının temyizinin Yargıtay genel kurulunda yapıldığını göz önüne aldığınımza, OLAYIN 2000 veya 2001 yılında gerçekleştiğini anlamak çok zor değil.

2- Mahkemeler karar verirken, olayın geçtiği tarihteki mevuzatta göre karar veriler. Tek isnisnası lehe kanun hükmünün geriye yürÜMESİDİR.Bu durumun da konumuz ile ilgisi yoktur.

3-2000 veya 2001 yıllarında geçerli olan 2918 sayılı yasanın değil de, 2003 yılında değişiklik yapılan 2918 sayılı yasanın 48/6.maddesine baktığmızda " (Değişik fıkra: 08/01/2003 - 4785 S.K./3. md.) Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin" ibaresinin çok açık biçimde yasa metninde yer aldığını göreceğiz. Bu durumda 2003 yılından itibaren, yönetmelikte alkolün promil cinsenden belirlenmesine imkan verildiği ve bu durumun kanun hükmü halinde düzenlendiğini söylemek mümkün gibi gözükse de, yasanın bu maddesinin eski halini araştırıp bulduğumuzda "(Değişik: 21/5/1997-4262/4 md) Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin" ibaresinin yasanın eski halinde de mevcut olduğu görülmektedir.

4-Yönetmeliklerin iptal yetksinin Danıştaya ait bir yetki olduğu da belirtmek gerekecektir. Ancak bir hukuk sisteminde onlarca birinci sınıf hakimin bir yönetmelik maddesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmesi, başka bir hukuk kolunun aynı nitelikteki hakimlerin ise bu yönetmelik hükmünün hukuka uygun olduğunu kabul ederek karar vermesi, hoş bir durum değildir.

Yasanın açık hükmü ve Yargıtay kararını işin doğrusu pek bağdaştırıp anlayamadım. Yüzlerce alkol konulu açılan davada Danıştay başkanlığının da uygulaması göz önüne alındığında, Yargıtay hukuk Genel kurulunun bu kararının, tazminat ve hukuk davaları haricinde bir sonuç doğurmayacağını söylemek mümkündür.
Ancak, bu durum sizin tesbitinizi güçlendiriyor. Çelişkili kararların olması, biz vatandaşlar için anlaşılması zor.

Sakar rumuzlu arkadaşa teşekkürler. Ancak önder71'inde bu konu hakkında düşüncelerini almak isterim. İyi günler

Alıntı:

---

altay_42 rumuzlu üyeden alıntı

Merhaba. Ben 2004 yılından beri Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nda 657'ye tabi olarak çalışmaktayım.Bakanlığımızın Atama ve Yerdeğiştirme Yönetmeliğinde eğitim ve öğrenim durumu atama için özür grubuna girmiyor.Ayrıca yine yönetmelikte bulunmuş olduğum beşinci bölgede 3 yıl çalışma zorunluluğu mevcuttur.Ben 2 yılı doldurduktan sonra başka bir ildeki üniversitede kazanmış olduğum yüksek lisans bölümünü sebep göstererek tayin istedim.Bakanlık ise mecburi hizmet süremin dolmadığı için bu isteğimi reddetti.Bu sene zorunlu çalışma sürem dolduğu halde yine aynı sebeple yazmış olduğum atama istek dilekçeme; '' Bakanlığın ilgili yönetmeliğinde böyle bir eğitim durumundan tayinin mümkün olmadığı, zorunlu hizmetimin bittiği halde bulunduğum bölgede hizmetime ihtiyaç olduğu için atamamın yapılmadığı bilgisi verildi. Bakanlığımızda rotasyon olmadığı için bu hizmete ihtiyaç durumu zaten hiç bitmiyor.Zorunlu çalışma süremi de fazlasıyla doldurdum.Bu hususu idare mahkemesine taşısam somut bir sonuca ulaşır mıyım? İzlemem gereken yol hakkında bilgi verirseniz sevinirim.İyi çalışmalar.

---

İLGİLİ MEVZUAT;

Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına Dair Yönetmeliğinin “Özel Yönetmelikler” başlıklı 28.maddesinde “…bu Yönetmeliğin çeşitli maddelerinde kurumlarca tesbiti öngörülen diğer hususları kapsayan özel Yönetmeliklerini Devlet Personel Dairesinden olumlu görüş alınmak sureti ile çıkarırlar. ÖZEL YÖNETMELİKLERDE BU YÖNETMELİĞE AYKIRI HÜKÜMLER YER ALAMAZ.” Şeklinde düzenleme yer almaktadır.

Bu genel yönetmeliğin “ZORUNLU ÇALIŞMA SÜRESİNİN DOLDURULMASI” başlıklı 16.maddesinde de “Memurun bulunduğu hizmet bölgesinde zorunlu çalışma süresini doldurmasına rağmen, atanacağı bölgede kadro bulunmaması nedeniyle atamanın yapılamaması hallerinde, bulunduğu hizmet bölgesinde zorunlu çalışma süresinden fazla geçen süreler, (1. Bölge hariç) bir üst bölgedeki zorunlu çalışma süresinden indirilir.
Aynı bölgede zorunlu çalışma süresini doldurmaları nedeni ile yer değiştirmesi gerekli bulunanlardan, emekli aylığı bağlanma şartlarını bir sonraki yıl kazanacak olanlar, emekli olacaklarına dair en geç Nisan ayı içinde talepte bulunmaları ve idari yönden bir sakınca görülmemesi halinde emekli olacakları tarihe kadar bulundukları hizmet alanında bırakılırlar.” Hükmü yer almaktadır.

Özel yönetmelik niteliğinde bulunun Tarım Ve Köyişleri Bakanlığı Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğinin “Hüküm bulunmayan haller” başlıklı 24.maddesinde “Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde 19/04/1983 tarihli ve 83/6525 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına Dair Yönetmelik hükümleri uygulanır.” Hükmü yer almaktadır.

AÇIKLAMA;

Özetle, kurum yönetmeliğinizde, zorunlu hizmet bölgesinin çalışma süresini tamamlayan personelin bu yükümlülüğünün uzatılmasına ilişkin bir husus düzenlenmemiş ve bu özel yönetmeliğin 24.maddesinin atfı ile genel yönetmeliğe baktığımızda da, bu genel yönetmeliğin 16.maddesine göre, boş kadro olmaması nedeni hariç, personel ihtiyacı gibi bir takım sübjektif ve yönetmelikte yer almayan gerekçeler ile atamanın geciktirilmesi veya zorunlu hizmet süresinin idari bir kararla uzatılmasına imkan veren bir düzenlemenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, genel yönetmeliğin 16.maddesinin, özel yönetmelik hükmü ile değiştirilmesi mümkün değildir. Zira genel yönetmeliğin 28.maddesinde, özel yönetmeliklerde aksi hüküm konulması yasaklanmıştır.
Yani açacağınız davayı kazanma olasılığınız bulunmaktadır. Zira yönetmelikle belirlenen zorunlu çalışma süresinin, idari bir makam tarafından hiç bir yetkiye dayanmadan kaldırılması, yönetmeliğe aykırı bir işlem olması nedeni le açıkca hukuka aykırıdır.

önder özlem

görüşünüz için teşekkür ederim önder bey. iyi çalışmalar.

Sayın Önder ÖZLEM; 27 Ocak 2009 günü saat 16.00 gelen bir telefonla ‘’eşin ile birlikte Kemah ilçesine görevlendirildiniz, hemen gelip ilişik kesin 24 saat içinde yeni görev yerinizde başlamanız gerekiyor…’’ dediler. Mehil müddeti ve yol harcırahı verilmeden, konaklama yeri ve diğer hiçbir imkan temin edilmeden bizim atamamızı yaptılar. En azından toparlanmamız için süre tanıyabilirlerdi. Mehil müddeti ve yol harcırahı vermemek için kanunlardaki boşluktan faydalanarak ilk birkaç gün geçici görevli atama gösterilip ardından asaleten atama yapılacağını öğrendik. Görevlendirmenin sebebi Kemah İlçe Emniyet Amirinin beş (5) bekar erkek personel talep etmesi ve Sayın Valimizin pozisyonu uygun kişilerden beş personel gönderilmesi emridir. Bu görevlendirmede bizim seçilmemizin sebebi şu an iptali için mahkeme safhasında bulunan almış olduğum disiplin cezasıdır. Personelden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı her yerde hakkımda ileri geri konuşup her fırsatta yerimi değiştiriyor. Resmen yıldırma politikası uygulanıyor. Yeni görev yerimizdeki görev planlaması da yapılmış ve eşimle mesai saatlerimiz hiç tutmuyor yani git gel imkânımızda elimizden alınmış durumda. Emniyet müdürümüze durumumuzu izah ettik, yeni evli olduğumuzu, borçlarımızın olduğunu, kurulu düzenimizin olduğunu, daha müsait gönüllü arkadaşlarımızın olduğunu arz ettik ve olumsuz yanıt aldık. Emniyetten sorumlu Vali Yardımcımıza aynı durumu izah ettik ve bize hak verdi ancak emniyetin iç işlerine karışmam dedi. Sayın Valimizle bu konuyu görüşme talebimiz oldu ve bizi huzuruna kabul etmedi. Bana yapılan bu işlem ne kadar kanuni, bu konudaki fikrinizi öğrenmem mümkünmü. Saygılar!