Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Bir dergiyi satarken polis tarafından gözaltına alınan Engin Ceber, karakolda ve cezaevinde uğradığı işkence sonucunda hayatını kaybetti...
Adalet Bakanı, bu olay nedeniyle bazı görevlilerin görevden el çektirildiğini söyleyerek Engin Ceber'in ailesinden özür diledi.
Özür dilemek yeterli mi? Suçlular cezalandırılacak mı?
Bugüne kadar işkence yapan devlet görevlileri hakkındaki davalar genellikle sonuçsuz kalmıştır. Çoğu zaman devlet kendi polisine tebligat yapamamış, davalar sürüncemede kalmış, işkenceciler zamanaşımından paçayı kurtarmışlardır.
Özür dilemek yetmez, suçlular cezalandırlsın.
Suçlular cezalandırılsın ki, tüm polis memurları ve tüm cezaevi görevlileri töhmet altında kalmasın.
İşkence yapan devlet olarak AİHM kararları sonucunda ödenen tazminatları bizler finanse etmeyelim. Suçlulardan alınsın.
Özür dilemek yetmez...
Türkiye, işknece ile anılmasın.
İşkenceden ölmek üzere olan adama sağlam raporu veren doktor cezasını çeksin.
Devletin, ayıbını kapatmak için vermiş olduğu konuyla ilgili "gizlilik kararı" kaldırılsın. Kaldırılsın ki, kimler işkence yapmış, nasıl yapmış, sağlam raporu veren doktorun adı nedir öğrenelim.
Özür dilemek yetmez, suçlular cezalandırılsın.
Re: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Özür dilemek yetmez, suçlular cezalandırılsın.
Re: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Hepimiz de iyi biliyoruz ki, bir değil + binlerce kişi...
“Birtek kişiye yapılan bir haksızlık, bütün topluma yapılan bir tehdittir.” Montesquieu
En kısa yoluyla;
Birlik + Düzen = Dirlik + Huzur
İşte hukuk, işte düzen , işte refah...
Lütfen bu yazdıklarımı bir provokasyon olarak algılamayınız , değil çünkü...
Olması gereken istektir, ricadır, bu anlamda akla ne gelirse odur, başka bir şey değil...
Saygılarımla,
Re: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Çeber’in röntgenleri darbeleri gösteriyor
TTB Başkanı Prof. Gürsoy, cezaevinde işkence sonucu hayatını kaybeden Engin Çeber’in röntgen filmlerini gazetecilere gösterdi. İşkencede Çeber’in kafasına iz bırakmayan darbeler vurulmuş ve sırttan gelen darbeler akciğerlerde kanamaya sebep olmuş.
Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy ve Türk Radyoloji Derneği Başkanı Doç. Dr. Muzaffer Başak, Engin Çeber’in Metris Cezaevi’nde işkence sonucu ölümüyle ilgili bir basın toplantısı düzenledi.
İşkencenin, Çeber olayında söylendiği gibi bir kaç kişinin yaptığı yanlış bir olay olmadığını, sorunun bu bakışı sağlayan sistemden kaynaklandığını ifade eden Prof. Dr. Gürsoy, “İşkence bireysel bir şey değildir. İşkenceyi uygulayanlar hasta insanlar değildir. Sizin, bizim gibi evlerinde çocuklarıyla vakit geçiren insanlardır. Enderdir patolojik işkenceciler” diye konuştu.
Gürsoy, Çeber’in röntgen filmlerini göstererek, “Filmler gösteriyor ki, kafaya iz bırakmayan, künt darbeler vurulmuş. Ölüme sebebiyet veren kanamaların oluşması künt maddelerle olmuş” dedi.
Böyle bir olayda ilk kez bir Adalet Bakanının hükümet ve devlet adına özür dilediğine işaret eden Gürsoy, “Bu gerçekten önemli bir adım. Ama yeter mi? Hayır. Buna rağmen, bu cesareti göstermiş olmalarından dolayı biz yine de bu özrü önemsiyoruz” diye konuştu.
Çeber olayında işin içine bazı hekimlerin de karıştığının anlaşıldığını belirten Gürsoy, bir hekimin bilerek işkenceyi gizlemesi ya da görmezden gelmesi durumunda en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini, bu konuyu sonuna kadar takip edeceklerini söyledi.
DOÇ. BAŞAK: BEYİNDE PEK ÇOK KANAMA GÖRÜLÜYOR
Türk Radyoloji Derneği Başkanı Doç. Dr. Muzaffer Başak da, Çeber’in kafatası ve göğüs röntgen filmlerini göstererek oluşan travmaları yorumladı.
7 Ekim 2008 tarihli kafatası röntgeninde, beynin iç ve dış zarında ölümle sonuçlanan pek çok kanamanın meydana geldiğinin görüldüğünü anlatan Başak, ayrıca her iki akciğerde de yine sırttan gelen darbelere paralel kanamalar olduğunu bildirdi.
Başak, “Beyinde olabilecek bütün kanama modellerini içeren ve paralel olarak da akciğer kanamasının eşlik ettiği bir durum söz konusu” diye konuştu.
Resimler http://www.ntvmsnbc.com/news/462694.asp
Re: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Özür dilemek yetmez, suçlular cezalandırılsın.
Re: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Bir dergiyi satarken polis tarafından gözaltına alınan Engin Ceber, karakolda ve cezaevinde uğradığı işkence sonucunda hayatını kaybetti...
Adalet Bakanı, bu olay nedeniyle bazı görevlilerin görevden el çektirildiğini söyleyerek Engin Ceber'in ailesinden özür diledi.
Özür dilemek yeterli mi? Suçlular cezalandırılacak mı?
Bugüne kadar işkence yapan devlet görevlileri hakkındaki davalar genellikle sonuçsuz kalmıştır. Çoğu zaman devlet kendi polisine tebligat yapamamış, davalar sürüncemede kalmış, işkenceciler zamanaşımından paçayı kurtarmışlardır.
Özür dilemek yetmez, suçlular cezalandırlsın.
Suçlular cezalandırılsın ki, tüm polis memurları ve tüm cezaevi görevlileri töhmet altında kalmasın.
İşkence yapan devlet olarak AİHM kararları sonucunda ödenen tazminatları bizler finanse etmeyelim. Suçlulardan alınsın.
Özür dilemek yetmez...
Türkiye, işknece ile anılmasın.
İşkenceden ölmek üzere olan adama sağlam raporu veren doktor cezasını çeksin.
Devletin, ayıbını kapatmak için vermiş olduğu konuyla ilgili "gizlilik kararı" kaldırılsın. Kaldırılsın ki, kimler işkence yapmış, nasıl yapmış, sağlam raporu veren doktorun adı nedir öğrenelim.
Özür dilemek yetmez, suçlular cezalandırılsın.
Üstad her bir kelimenizin altına imzamı atıyorum.
Re: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Sayın arıza;
Ortak noktalarımız bulunduğuna göre bizim de bir "arızalı" tarafımız var galiba...
(Teşekkürler).
Re: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Bir dergiyi satarken polis tarafından gözaltına alınan Engin Ceber, karakolda ve cezaevinde uğradığı işkence sonucunda hayatını kaybetti...
Adalet Bakanı, bu olay nedeniyle bazı görevlilerin görevden el çektirildiğini söyleyerek Engin Ceber'in ailesinden özür diledi.
Özür dilemek yeterli mi? Suçlular cezalandırılacak mı?
Bugüne kadar işkence yapan devlet görevlileri hakkındaki davalar genellikle sonuçsuz kalmıştır. Çoğu zaman devlet kendi polisine tebligat yapamamış, davalar sürüncemede kalmış, işkenceciler zamanaşımından paçayı kurtarmışlardır.
Özür dilemek yetmez, suçlular cezalandırlsın.
Suçlular cezalandırılsın ki, tüm polis memurları ve tüm cezaevi görevlileri töhmet altında kalmasın.
İşkence yapan devlet olarak AİHM kararları sonucunda ödenen tazminatları bizler finanse etmeyelim. Suçlulardan alınsın.
Özür dilemek yetmez...
Türkiye, işknece ile anılmasın.
İşkenceden ölmek üzere olan adama sağlam raporu veren doktor cezasını çeksin.
Devletin, ayıbını kapatmak için vermiş olduğu konuyla ilgili "gizlilik kararı" kaldırılsın. Kaldırılsın ki, kimler işkence yapmış, nasıl yapmış, sağlam raporu veren doktorun adı nedir öğrenelim.
Özür dilemek yetmez, suçlular cezalandırılsın.
Aynen katılıyorum..
Re: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Engin Çeber’e işkence iddialarını araştırmak için İstanbul Metris Cezaevi’ne giden milletvekilleri, şok izlenimlerle döndüler.
İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın, MeclisAlt Komisyonu’na, "Poliste işkence yok" demesine rağmen, Çeber’in cezaevine giriş görüntülerini cezaevi savcısıyla birlikte izleyen milletvekilleri, başında şişlik ve yara olduğunu tespit ettiler. Bu görüntülerle Çeber’in cezaevine getirilmeden önce darbe aldığı tespit edildi. CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, "Bu Çeber’in, cezaevine gelmeden önce de darbe aldığının kanıtı. Yarım saatlik görüntüde Çeber sürekli başını tutuyor. Bazı enstantaneler fotoğraflanmış, sanıyorum davada delil olacak" dedi.
Cezaevine geldiğinde bitap durumda görünen Çeber, polislerin jandarmaya tesliminin ardından arama odasında da 22 dakika tutuldu. Milletvekilleri, görüntülerde Çeber arama odasındayken içeriye elinde cop olan birinin girdiğini de gözlemlediler. Ancak arama odasında ve koğuşlarda, "özel hayat ihlali olmasın" diye kamera bulunmuyor. Cezaevi müdürü, milletvekillerine, Çeber’in bu haliyle cezaevine alınmaması ve hastaneye sevkedilmesi gerektiğini söyledi.
Görüntülerde tahta copla koridorda yürüyen bir gardiyan da dikkat çekiyor. Özdemir, bu görüntünün ifadelerde de yer aldığını belirterek, "Savcı o gardiyana niye tahta copla dolaştığını soruyor. Gardiyan da ’Koğuşta bazen sigorta atıyor onu düzeltmek için’ karşılığını veriyor. Ancak bize verilen bilgiye göre koğuşta sigorta yok" dedi.
Dava haftaya
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’e özür dileten olayın davasının haftaya açılması bekleniyor. Cezaevi savcısı, milletvekillerine tahkikatın bitmek üzere olduğunu, adli tıp raporu gelince dava açılacağını söyledi.
Hürriyet
***
Özür dilemek yetmez, suçlular cezalandırılsın.
Re: Karakolda ve Cezaevinde İşkence Sonucu Bir İnsan Öldü..
Engin çeber'in işkence sonucu öldüğünü adli tıp kabul etti
Adli Tıp Raporu:
Engin Çeber İşkence Sonucu ÖldüAdli Tıp raporu Çeer'in 10 Ekim'deki ölümünden dört beş gün önce "kaba dayak olarak bilinen işkence yöntemiyle" oluşan beyin kanaması sonucu öldüğünü, iç kanamaları olduğunu bulguladı. Metris görevlileri işkenceden değil, "kasten öldürmek"ten tutuklanmıştı.
BİA Haber Merkezi - İstanbul
14 Kasım 2008, Cuma
Tolga KORKUT - tolgakorkut@bianet.org
"Künt travma sonucu meydana geldikleri saptanmış olan yaraların kaba dayak olarak bilinen işkence yöntemi bulgularıyla uyumlu olduğu..."
Engin Çeber'in otopsi raporunda böyle yazıyor. İstanbul Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı 4 Kasım tarihli raporda, Çeber'in ölümünün "künt kafa travmasına bağlı beyin kanaması ve bu nedenle gelişen komplikasyonlar sonucu" gerçekleştiği yazılı.
Doç. Dr. Bülent Şam, Uz. Dr. Yaçın Büyük, Dr. Erdem Okdemir ve Dr. Fikret Yeşiloğlu'nun hazırladığı rapora göre, Çeber'in vücudunda saptanan yaralar 10 Ekim'deki ölümünden 4-7 gün önce, yani Metris Cezaevi'nde bulunduğu sırada meydana gelmiş.
İç kanamalar
Raporda Çeber'in vücudunda fiziksel şiddet nedeniyle oluşmuş birçok yaygın iç kanama alanları saptandığı belirtiliyor.
Sol kalçada uyluğa uzanan 30x17 santimetrelik ekimoz (çürük) Çeber'in ölümünden 5-7 gün önce meydana gelmiş.
En az dört günlük beyin kanaması
Adli Tıp uzmanları, düğer tüm yaraların ve Çeber'in ölümüyle sonuçlanan beyin kanamasınınsa 4-5 gün önce meydana geldiğini yazdı. Bu, 7 Ekim'de hastaneye kaldırılan Çeber'in, cezaevindeyken beyin kanaması geçirdiğini gösteriyor.
Alet kullanılıp kullanılmadığı anlaşılamadı
Raporda, yaraların eskiliği nedeniyle, fiziksel şiddette alet kullanılıp kullanılmadığının anlaşılamadığı yazılı.
Ancak Çeber'le birlikte gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra cezaevine konan arkadaşları Cihan Gün ve Özgür Karakaya, savcıya verdikleri ifadede işkenceyi ayrıntılarıyla anlatmış, Metris cezaevine getirildikleri 30 Eylül'de önce ahşap copla, tekme ve tokatla, ertesi günlerde kapı açma demiri, tahta sopa, plastik sandalye, tekme ve tokatla dövüldüklerini bildirmişti.
İşkence kesinleşmiş oldu
Çeber'in ölümüyle ilgili altı cezaevi görevlisi işkence değil, "kasten insan öldürmek" suçlamasıyla tutuklanmışlardı. Bu suçun cezasıyla, işkenceyle ölüme neden olmanın cezası farklı. İşkenceyle ölüme neden olmak, ağırlaştırılmış ömür boyu hapisle, yani yasadaki en ağır cezayla cezalandırılıyor.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, işkence nedeniyle Çeber'in yakınlarından özür dilemiş, 19 cezaevi görevlisini uzaklaştırdıklarını açıklamıştı.
Cezaevi "Bize getirildiğinde dövülmüştü" demişti
Cezaevi yöneticisi, Meclis İnsan Hakları Komisyonu'nun Çeber'in ölümünü araştıran heyetine, "Çeber cezaevine dövülmüş olarak getirildi" demişti.
Ancak Çeber ve arkadaşlarına işkence yapılmasıyla ilgili ifadesi alınan 35 polis, serbest bırakılmıştı. Çeber ailesinin avukatı Taylan Tanay, gözaltı sürecinde alınan doktor raporlarının, Çeber ve arkadaşlarına polisin gözaltına alındıkları süre içinde de işkence yapıldığını gösterdiğini söylemişti.
28 Eylül'de gözaltına alındı, 10 Ekim'de öldü
Çeber ve üç arkadaşı, 28 Eylül'de, Ferhat Gerçek'i vuran ve felç kalmasına neden olan polisin hâlâ tutuklanmamış olmasını protesto ettikleri basın açıklamasının ardından gözaltına alınmışlardı. Tutuklama kararının ardından Aysu Baykal Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi'ne, Çeber, Gün ve Karakaya Metris'e gönderilmişlerdi. (TK)