-
Hukuki ayıp bence...
Gazetede haberi okudum inanamadım bir kere daha okudum evet doğruydu değişmemişti ilk okuduğumla ikincisinde aynı yazılar yazıyordu. Benimki beyhude bir çabaydı nasıl değişecektiki.. Şimdi yorumsuz habere bakalım çoğunluğu avukat olan üyelerin yorumunu bir alalım eğer varsa sonra bu konuda birşeyler yazmazsam çatlarım...
Oğlunuz öldü kârlısınız
Tazminat isteyen aileye bilirkişiden şaka gibi rapor: Aile, çocuğun yetişmesi için yapacağı masraftan kurtulmuştur
11/05/2005
Diyarbakır'ın Köseli Köyü'nde 23 Nisan 2003'te meydana gelen kazada, 73 AH 554 plakalı otobüsün çarptığı ilköğretim okulu ikinci sınıf öğrencisi Mekki Ayaz yaşamını yitirdi. Yapılan incelemede otobüs sürücüsü yüzde 75, Mekki ise yüzde 25 kusurlu bulundu. Baba Medeni Ayaz, 4.5 milyar lira tazminat talep etti. Ancak otobüsü sigortalayan şirket bu ödemeyi yapmayınca aile, Bismil Asliye Hukuk Mahkemesi'nde geçen yıl tazminat davası açtı. İlk duruşmadan sonra, kusur ve tazminat hesaplamasının bilirkişi tarafından yapılması için, dosya Ankara nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderildi.
İşte gerçekleri
Ankara 25'inci Asliye Hukuk Mahkemesi, konunun uzmanı olduğu gerekçesiyle Avukat Sema Güleç'i bilirkişi atadı. Güleç raporunda, Ayaz ailesinin çocuğunu büyütmek için 55 milyar 926 milyon 240 bin 197 lira masraf yapacağını, buna karşılık çocuğun 18 yaşından sonra annesi ve babasına katkısının 13 milyar 234 milyon 447 bin 990 lira olacağını belirtti.
Güleç, raporla ilgili gerekçelerini ise şöyle sıraladı: "Yörenin ve ailenin sosyal konumu gereğince çocuk üniversite eğitimi almayıp, 18 yaşından sonra çalışmaya başlayacaktır." "Nüfus kaydına göre 1995 doğumlu olup olay tarihinde 8 yaşındadır. Kalan ömrü 55 yıl 10 ay 3 gün, muhtemel ömür sonu 2058 yılıdır." "18 yaşına doldurduğunda çalışmaya başlayacak, 2015 yılında askere gidecek, dönüşte 2 yıl evlenmeyecek, daha sonra evlenerek aileye destek oranı azalacaktır." Raporda, Mekki'nin ölmesi nedeniyle ailenin 42 milyar 691 milyon 792 bin 207 lira masraftan kurtulduğu vurgulandı. Rapora ailenin avukatı itiraz edince, dosya bu kez Ankara 2'inci Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderildi. Bu mahkeme de Avukat Nurdane Kara'yı olayla ilgili bilirkişi tayin etti.
İkinci raporda aynı
Bilirkişi Kara'nın verdiği rapor ise ilkini aratmadı. Avukat Kara hesaplamada, ailenin çocuğunu yetiştirmek için 54 milyar 528 milyon 284 bin 230 lira harcayacağını, çocuğun 18 yaşından sonraki kazancının ise 15 milyar 437 milyon 200 bin 397 lira olacağını, çocuğun kazancı ailenin harcayacağı paradan düşüldüğünde, ailenin 39 milyar 91 milyon 83 bin 833 lira harcamadan kurtulduğu vurgulandı, "destekten yoksun kalma tazminat alacağının olmadığı" ifadesine yer verildi.
Sonuç alamazsak AİHM'ye başvuracağız
Bismil Asliye Hukuk Mahkemesi, gelen iki bilirkişi raporu doğrultusunda, 18 Mayıs'ta yapılacak duruşmada tazminat talebiyle ilgili kararını verecek. Ailenin Avukatı Kenan Ceylan, davayı kaybetmeleri halinde temyiz edip, bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Ceylan, "Böyle raporla ilk kez karşılaşıyorum. Davadan sonuç alamazsak, Avrupa İnsan lakları Mahkemesi'ne başvurucağız" dedi.
Vatan gazetesinden alınmıştır...
-
Sayın bilirkişiler hesapları tamamen yanlış yapmışlar. Eee çocuğun büyüdükçe daha çok yemek tüketeceğini, çocuğun başarılı olup bir kolleje girme ihtimalinde olacağı yükü, pastanede arkadaşına ısmarlayacağı limonata ve keki hesaplayamamışlardır değil mi?
Daha abartmadım ama ya başbakan olsaydı bu çocuk?
-
hakikaten türkiyenin yüzkaralarımı desek insanlığın yüzkaralarımı desek bu nasıl insanlık ama öyle görünüyorki bu avukatlar bu işin eğitimini almışlar ve defalarca bu şekilde raporlar yazmışlardır bu olay basına yansımasaydı hiç kimseninde haberi olmayacaktı ben normal bir vatandaş olarak aklıma gelen şry mademki zarar edeceğiz o zaman çocuklarımızı öldürelimmi beslemeyelimmi. ben bir d.bakırlı olarak bu kararı veren avukatları kınıyorum ve bir daha böyle rapor hazırlayıp insanı rencide etmesinler
-
daha önce gerek bu sitede gerekse farklı pltformlarda, bilirkişilerin mahkemeler üzerindeki etkisini tartıştık. Maalesef 1975lerden sonra tüm dünya genelinde yayılıp, 1980 lerden snra Türkiyede yaygınlaşan yeni dinya düzenine bağlı olarak okuma tembelliği bizi bu hale getirdi.
Artık hakimlerimiz yeni kaynakları takip etmiyolar. Dosyaların akıbeti bilirkişilerin eline kalmış durumda. Bilirkişiler de alışkanlıklarının verdiği tembellikle, işin kolayına kaçıp rapor düzenliyorlar. Sonunda da böyle oluyor işte. Kimseyi suçlamanın bir anlamı yok.
Sayın kommore nin iletisine bakın bilirkişi raporunu düzenleyen Av. bilmem kim. Avukat,i davada tarafların hakkını savunan kişidir. Bilirkişi oluyor ve dava dışı bir kişi olarak beyanda bulunuyorsan, avukat kimliğini niçin kullanıyorsun? bu bile tüm ahlaki kurallara aykırı.
-
Olaya duygusal tepkiyle değil hukuk ve aktüerya bilimi açısından yaklaşmakta fayda var.
İstenilen tazminat destekten yoksun kalma tazminatıdır.
Bu tazminat hesapları zorunlu olarak birtakım varsayımlara dayanır, ülkedeki yaş ortalaması, sağ kalan eşin evlenme olasılığı, vb.
Vefat eden, 8 yaşında bir çocuktur.
Çocuğun aileye desteği 18 yaşından sonra başlayacaktır.
Hesaplama bu varsayımlara dayanarak yapılmıştır. Erkek çocuk olması nedeniyle 2 yıl askerlik süresi eklenerek çocuğu aileye katkısının en erken 20 yaşında başlayacağı varsayılmıştır.
Çocuğun ileride evlenmesi halinde ise anne ve babaya olan desteğinin kesileceği veya çok azalacağı tabiidir. Zira kendi ailesini geçindirecektir.
Destekten yoksun kalmanın karşılığı müspet maddi bir tazminat olabileceği gibi talihsiz Mekki gibi bir sabiye anne - babasının artık harcama yapmayacağı gibi menfi bir katkı da olabilir.
Hukukun ve bilimin yüzü bazen insana çok soğuk gelebilir ama ne yazık ki bu da bir gerçektir.
-
İstatistik te bir bilimdir hemde çok daha geçerli bir bilim...
Bu vefat eden çocuğun eğitimini tam alma olasılığı %74 dolayısıyla 2 senelik askerliğini er olarak değil Asteğmen olarak ta yapabilir ki bu durumda ailesine ciddi bir katkı sağlayacaktır... Kaldıki bu kişi bir yatılı okula giderek örneğin askeri bir okula ailesine hüç yük olmadan okuyabilir vede daha 21 yaşında ailesine ciddi destek olabilir.
Bu kişi iyi bir yerde işe girerek çok iyi paralar kazanabilir , çok düşük bir olasılıkta olsa bu kişi bir şans oynunun en büyük ikramiyesini kazanabilir. Keşif yapabilir, vatanına çok yararlı bir hizmet edebilir. Kendine ait çok iyi getirisi olan bir iş te kurabilir...
Neden bilirkişiler sadece en kötü olasılıkları değerlendiriyor ki? Böyle bir hak kim vermiş onlara ? Bir çocuğun sağlıklı yaşamasının süresi tespit edilerek ne kazanacağı tespit edilmelidir asıl olan budur .. Yoksa sayın trej in dediği haklı olacaktır. Bir anne baba 5 yaşındaki çocuğunu öldürse bu bilirkişi raporuna göre beraat etmesi gerekecektir. Çünkü bu çocuk onlara çok ciddi bir külfet olmaktadır. Külfetlerden kurtulmak herkesin en doğal hakkıdır. O zaman ufak çocuk cinayetlerinde bu hesapla hiç ceza değil taltif vermemiz gerekecektir.
ortada yaşamın başında daha yaşanmamış bir can vardır. Bunun hesabı her şekilde sorulmalıdır. Kimsenin ben dedim oldu demeye hakkı yoktur. Kanunlarımızda ki en büyük abukluklardan birisi 'haksız zenginleşmeye karşı olan 'kanundur. İncelemeler sonucu alt üst sınır olmaksızın belirlenmesi gerekmektedir. Bir canın değerini uyduruk realiteden uzak hesaplarla tespit etmek hukukun soğuk yüzü değil onu yapanların hukuk dahil bazı şeyleri özümseyememesindendir . Bu hesapla doğan kişileerin anında öldürülmesinde büyük yarar vardır gibi bir sonuç çıkıyor ki neresi hukuka uygun anlayamadım.
Bu kişi abd de norveçte ingilterede ölseydi acaba ne alırdı ailesi ? Bence inanılmaz bir rakam çıkardı ortaya buda bize iki şey gösterir Ya gelişmiş ülkeler hukuktan anlamıyor yada biz biryerlerde yanlış yapıyoruz ....Bence biz çok büyük yanlışlar içindeyiz...
-
Avukat demiş ki ;
Diyarbakır'ın Bismil İlçesi'nde trafik kazasında ölen 8 yaşındaki Meki Ayaz ile Köseli Köyü'nde 4 yaşındaki Cihat Temiz'in ölümüyle ilgili maddi tazminat davalarında, ailelerin ''masraftan kurtulduğu'' yönünde rapor hazırladığı iddia edilen Avukat Sema Güleç, tazminat hukukunun matematiksel olduğunu belirterek, konunun iyi bilinmeyişinin, yanlış yorumlara yol açtığını söyledi.
Avukat Güleç, yaptığı açıklamada, İsviçre'den alınanBorçlar Kanunu'nun tazminat hukukunda esas olduğunu ve 45. maddesinde,''ölümlerden sonra, ölüme yol açanlardan tazminat talep edilebileceği'' ifadesinin, genel hüküm oluşturduğunu bildirdi. Kanunlardaki boşlukların içtihatlarla doldurulduğunu ifade eden Güleç, maddi tazminatla ilgili Yargıtay 6. Dairesi, Danıştay ve AskeriYüksek İdare Mahkemesi'nin kararlarının yanı sıra hukuk fakültelerindeki medeni hukuk profesörlerinin çalışmalarının dikkate alındığını ve bunlardan esinlenerek, kişilerin gelir ve kazançları çerçevesinde maddi tazminat taleplerini değerlendirdiklerini kaydetti.
'AVRUPA'DA DA TUTUM AYNI'
Maddi tazminat hesabı konusunda yayınlanmış bir kitabı olduğunu dabelirten Güleç, Avrupa'da da maddi tazminat konusundaki tutumun aynı olduğunu savunarak, şunları söyledi: ''Tazminat hukuku, bir bilim dalıdır. Bizi ilgilendiren, maddi tazminattır. Çünkü manevi tazminat konusu zaten bize gelmez. Manevi tazminatta takdir hakimindir. Matematiksel hesaplamayla bulunan maddi tazminatta ise kişilerin gelirlerine ve sosyal durumlarına göre hesaplamalar yapılır.
Örneğin Bismil'de ölen çocuğun babasının geliri yüksek olsaydı, istenen tazminat miktarı farklı olacaktı. Burada ihtiyaç kriteri de göz önünde bulundurulur. Tazminat talebi, evi geçindiren kişi için farklı, çocuk için farklıdır. Yani tamamen maddi kriterler söz konusudur. Maddi tazminat uygulamaları konusunda (Maddi Tazminat Esasları ve Hesaplanması) adlı bir de kitabım var.''
'KONUNUN İYİ BİLİNMEYİŞİ, YANLIŞ YORUMLARA YOL AÇIYOR'
Konunun iyi bilinmeyişinin yanlış yorumlara yol açtığını belirten Güleç, şöyle devam etti:
''Bilirkişide yanlış davranış olmaz. Biz bunun yeminini ettik. Sergilenen bu tutum beni yaraladı. Hukuk camiası, şahsımı ve kişiliğimi bilir. Eğer konu bilinmiş olsa, daha dikkatli davranılırdı.Sadece karşı tarafın ifadeleriyle yargılandım. Haber yapılırken benim görüşüm sorulmadı. Ayrıca mahkemede yargılaması süren bir olayla ilgili beyanatta bulunmak da Ceza Kanunu'na göre suçtur.'' Güleç, Tazminat Hukuku'ndaki esasları şahsi olarak eleştirmesinin de mümkün olmadığını, çünkü bu esasların Avrupa'da da uygulanan ve genel doktrin haline gelmiş uygulamalar olduğunu ifade etti.
BİSMİL'DEKİ OLAY
Bismil'deki olayla ilgili davada hazırladığı bilirkişi raporu konusunda davacı avukatı eleştiren Güleç, şunları söyledi: ''Örneğin davacı avukatı, çocuğunu kaybeden ailenin, yöredeki genel durumun ötesinde çocuklarını okutan eğitimli bir aile olduğuna dair belgeleri dosyaya koymuş olsaydı, raporumuz farklı olurdu. Buradaavukatın eksiği var. Biz dosyadaki verileri değerlendirmek zorundayız.Ne söylenirse söylensin, bu olaylar maddi tazminatı ilgilendirmez. Manevi tazminat ise zaten bilirkişiye gitmez. Burada takdir hakime aittir. Acıma duygularıyla kamuoyunu bize yüklüyorlar. Art niyetli davranılıyor.''
İKİ RAPOR
Diyarbakır'ın Bismil İlçesi'ne bağlı Köseli Köyü'nde 23 Nisan 2003tarihinde ilköğretim okulu 2. sınıf öğrencisi Meki Ayaz'ın bir otobüsün çarpması sonucu yaşamını kaybetmesi ve ailesinin tazminat davası açması üzerine bilirkişi raporu hazırlayan Ankara Barosu avukatlarından Sema Güleç, rapordaki ifadelerden dolayı çeşitli tepkiler almıştı. Avukat Güleç'in, Köseli Köyü'nde 8 Aralık 2002 tarihinde meydana gelen kazada 4 yaşındaki Cihat Temiz'in ölümüyle ilgili tazminat davası için hazırladığı ikinci raporda da ''ailenin 5 milyar 192 milyon lira masraftan kurtulduğu, bu nedenle tazminat isteme hakkının ortadan kalktığı'' ifade edilmişti.
-
Hesaplanması gereken tazminat ne kadar olması gerekiyordu? Önce bu ortaya konulabilirse, konu daha iyi anlaşılabilir.
-
tazminatla alakılı gazetede okuduğum yazıyı buraya kopyaladım..işte rakamlarda bunlar..[?]
ÜNİVERSİTE OKUYAMAZ
Dosyanın verildiği Ankara 25 inci Asliye Hukuk Mahkemesi, konunun uzmanı olduğu gerekçesiyle avukat Sema Güleç i bilirkişi atadı. Avukat Güleç hazırladığı raporda, Ayaz Ailesi nin çocuğunu büyütmek için 55 milyar 926 milyon 240 bin 197 lira masraf yapacağını, buna karşılık çocuğun 18 yaşından sonra kazanacağı paranın 13 milyar 234 milyon 447 bin 990 lira olacağını belirtti.
AİHM YE GİDERİZ
Bu rapora ailenin avukatı Kenan Ceylan itiraz edince, dosya bu kez Ankara 2 inci Asliye Hukuk Mahkemesi ne gönderildi. Bu Mahkeme de, Avukat Nurdane Kara yı bilirkişi tayin etti. Onun hazırladığı rapor da ilkinin doğrultusunda oldu. Kara yaptığı hesaplamada, Ayaz Ailesi nin çocuğunu yetiştirmek için 54 milyar 528 milyon 284 bin 230 lira harcayacağını, çocuğun 18 yaşından sonraki kazancının ise 15 milyar 437 milyon 200 bin 397 lira olacağını, çocuğun kazancı ailenin harcayacağı paradan düşüldüğünde, ailenin 39 milyar 91 milyon 83 bin 833 lira harcamadan kurtulduğu, bu nedenle tazminat isteme talebine yer olmadığını belirtti.
-
Sn: marmara,
Kopyaladığınız rapor, nu başlık altında tartışılmaya çalışan rapor. Benim öğrenmek istediğim, bu rapor yanlış ise, doğrusu nedir? Kaç YTL tazminat hesaplanması gerekirdi.