EnginTarhan rumuzlu üyeden alıntı
Sayın temhalugno (muhtemelen Ahmet Ongul),
Bu şekilde "maydonoz" olduğum için üzgünüm ama bu gidişle bir gazetenin üçüncü sayfasında küçük bir haber olacağınızı düşündüğüm için, dayanamadım.
Yazdıklarınızı tamamen doğru kabul edip aynen dikkate alırsak, siz gerçekten bu sorunun sizin istediğiniz bir şekilde sonuçlanabileceğinize inanıyor musunuz?
"evleneli 1,5 yıl oldu...maddi imkansızlıklar nedeniyle ayrı bir evde oturma şansımız olmadı." Bu durum kaçarak evlenen bir kadın için, henüz kaçmadan önce (her şeyin toz pembe olduğu sıralarda) kabul edilebilir bir şey gibi gelebilir belki, fakat gerçeklerle yüz yüze gelince yerden göğe pişman olduğundan hiç şüphem yok. Ayrıca, şu soruyu kendinize sormanızda (belki tuzum kuru olduğu için) yarar görüyorum: madem maddi imkanınız yoktu, neden evlenmeye kalkıştınız? Evlenmeye neden "ev"lenmek dendiğini hiç düşündünüz mü?
"...eşimin biraz agresif oluşu annem ile tartışmalarına...sebep oluyordu." Kavgalar, tartışmalar, en az iki kişi arasında yapılır (çok kavgacı olduğum için bu konuda uzmanım). Siz kabahatin kimde olduğuna karar verecek yerde bence bir uzlaşma sağlamaya çalışmalıydınız. Kararı doğru vermiş olsanız da, yetmez! Siz iki kişi arasındaki tartışmaya aracı oluyor, iki ucu kirli bir deyneği tutmaya kalkışıyorsunuz.
"...sinirlerime hakim olamadım bir an boğazını sıktım ama amacım onu öldürmek felan değil...konunun kapanmasını sağlamaktı...çok küçük bir sebepti." Konu kapatmak için ÇOK yanlış bir yol seçmişsiniz. Üstelik, çok küçük bir münakaşa nedeniyle. Peki, yarın bir gün, daha büyük bir nedenle, öldürmek için, tekrar boğazını sıkarsanız eşiniz ne yapacak?
"...bana bulunduğum şehirde değil ailesinin olduğu şehirde ev tutarak orada oturmamı yoksa boşanacağını söyledi." İp burada kopmuş. Eşiniz, muhtemelen sizinle başa çıkabileceğini düşündüğü eş dost akrabasının bulunduğu kendi şehrinde yaşamak (kendi çöplüğünde ötmek) istiyor. Siz işiniz elverse de oraya gitseniz dahi, muhtemelen aldığınız kültürle çelişen bir ev hayatının içine girecek ve "hanımköylü" olacaksınız. Bunu kaldırabileceğinize inanıyor musunuz?
"...ben eşimden boşanmak ve kızımı annesiz büyütmek istemiyorum." Yani, kızınızı sürekli dırdır, kavga, gürültü, harp, darp olan bir aile ortamında mı yetiştirmek istiyorsunuz?
"...telefon görüşmemizde ben kızımı birdaha kendisine göstermeyeceğimi ve boşanmak istiyorsa gidip her yere başvurabileceğini benim boşanmak istemediğimi söyledim." Gerekli şartlar sağlandığı takdirde, siz kızınızı annesine mahkemenin vereceği kararlar çerçevesinde kuzu kuzu gösterirsiniz. Olmayacak sözler edip ondan sonra bir de o sözlerin stresini yaşamak zorunda kalmayın.
"...boşanma davası ve çocuğun velayeti ne olur." Ne olacak? diğer cevaplarda ayrıntılı şekilde belirtildiği gibi eşiniz boşanma davası açar ve gerekçeleri mahkemede kabul edilirse (öyle olacak gibi görünüyor), hakim sizi boşar, o yaşta bir çocuğun velayetini de annesine verir.
"...ben tebligatı almasam veya alsam boşanmak istemediğimi mahkemede belirtsem sonuç ne olur." Tebligatı almazsanız, mahalle muhtarına veriverirler, dava herhalde gıyabınızda yürür. Mahkemede boşanmak istemiyorum derseniz ayrı ev açmadığınız takdirde herhalde hakim sizi hiç dikkate almaz. Ayrı ev açarsanız eşiniz gelmek zorunda kalabilir, ama sizi tahrik edip komşuların duyabileceği şekilde bir iki kere sopa yedikten sonra yine sizden boşanır.
"...eğer kızımı verirsem birdaha bana göstermeyeceklerini biliyorum." Yanlış biliyorsunuz, onlar da bu durumda kızınızı size kuzu kuzu göstermek zorundalar.
Eminim ki bana fena halde sinirlenmişsinizdir. Fakat yararı yok. Sinirle hiç bir yere varamazsınız. Varırsınız da, o yere varmayı istemezsiniz, inanın (tecrübe konuşuyor). İyisi mi siz, eşinizle birlikte, her iki tarafın birden saygı duyacağı bir aile büyüğünün veya herhangi bir kişinin hakemliğinde kesinlikle sinirlerinizi evde bırakarak buluşun, konuşun ve anlaşın. Anlaşmanız bu işi sürdürmek yönünde de olabilir, boşanmak şeklinde de olabilir. Dikkat edin: bunların her ikisi de birer anlaşmadır!
İş ortağınızla anlaşamadığınız zaman ille de devam edeceğim demezsiniz, paylaşır ve ayrılırsınız. Evlilik, en zor, en hassas ortaklıklardan birisidir. Bu ortaklığı da zorla devam ettiremezsiniz. Anlaşabiliyorsanız anlaşacaksınız, anlaşamıyorsanız ayrılacaksınız. Sizin ortaklardan biri olarak, öbür ortağa kendi şartlarınızı sonsuza kadar kabul ettirmek diye bir hakkınız yok, şansınız da yok. Onu ortak kalmaya mahkum etmek için de aynı şey geçerli. İyisi mi bu işi sulh yolu ile halledin, aksi halde kızınız ya anasız ya babasız (belki de ikisi birden olmadan) büyümek zorunda kalabilir.
Her şeyin kızınızın menfaatine uygun şekilde gerçekleşmesini dilerim.