Kafama devlet kuşu pisledi
Her şey Perşembe günü büromdan eve giderken başladı.
Çarşıda, eve akşam yemeği için gıda maddeleri almak için geziniyordum.O ne!? Başıma “Şap!”diye bir şey düştü.Elimi içgüdüsel olarak başıma attım ki ne göreyim?Başıma güvercin pislemiş.Elim de vıcık vıcık güvercin pisliği oldu.Karşıdan gelen bir grup genç,başıma düşen nesneyi görmüş olacaklar ki, yukarıyı gösterdiler.Yüzlerinde de alaycı bir tebessüm.Bende yukarı baktım ne göreyim?Elektrik telinde bir güvercin.Yaptığı hatayı sezmiş gibi,bir iki boynunu sağa sola uzattı uçtu gitti.
Gençlerden biri,alaylı bir şekilde;”Devlet kuşudur amca.Başına devlet kuşu kondu.Artık zengin olursun.Sen bu günlerde şans oyunu oyna”dedi.Ve bana kağıt mendil uzatarak temizlenmeme yardımcı oldu.
Neyse ben o öfkeyle akşam yemeği için alınacakları unutup eve gittim.Hemen banyo yaptım temizlendim.Ancak tepemde güvercini pisliğinin “şap”diye yapıştığı yerde hafif bir yanma hissetmeğe başladım.Bir iki parça buz koyduk.Biraz geçer gibi oldu.Ama hafif bir yanma belli belirsiz bazen geliyor bazen kesiliyordu.Akşam yatıp uyudum.Ama rüyalarımda hep güvercinin pisliği ile boğuştum.Sabah uyandım Dünkü olayı unutmuştum.Bu gün ..numaralı Ağır Ceza Mahkemesinde davam vardı.Sanık adına son savunma yapılacaktı.
Uzatmayalım..önce büroya uğradım savunma evraklarımı ve dosyamı çantaya koyum Adliyeye doğru yola çıktım.Ama ilginç bir şey oldu.tepemdeki pislik izi yine hafiften yanmaya başlamıştı.”Her halde güvercin pisliği alerji yaptı”diye düşündüm.Ama bu iş alerji gibi değildi.Tepem bazen yanıyor bazen yangısı geçiyordu.Tepemdeki güvercin pisliği izi her yandıkça ben etrafımdaki şeyleri daha çok sorguluyor,Her şeyin nedenini,niçinini daha çok sorar oluyordum.Adliyenin güvenlik için elektronik olarak çalışan kapısından geçerken güvenlik görevlisine,”Neden biz avukatlar ,sade vatandaşların girdiği bu kapıdan girerken hakimler ve savcılar öbür kapıdan geçiyor?”diye laf attım.Güvenlik görevlisi “Bilmem avukat bey, Biz emir kuluyuz “dedi..
Hayret bana ne oluyordu?Üzerime vazife olmayan işlere burnumu sokmaya başlamıştım.Oysa her gün o kapıdan geçerdim.Her geçtikçe de kapının sinyal düdüğü öter.Görevlilerde beni tanıdığından dolayı bir şey demezler,selamlaşıp içeri girerdim.Oysa bu gün her şeyi sorgular olmuştum.”Yok yok bunu güvercin pisliği yaptı “dedim içimden.
Nihayet ..numaralı ağır Ceza Mahkemesine gittim.Gittim ama tepemdeki yanma artmaya başladı.Neyse sıram gelinceye kadar avukatlara mahsus dinleme yerinde oturmaya başladım.
Ahh!Ah.Keşke oturmaz olaydım. Oturmaz olaydım da bu mahkemeye sanık müdafisi olarak çıkmasaydım. Ne olduysa bından sonra oldu.
Tepemdeki güvercin pisliği izi yanmaya başladı.Bende bu yanmaya paralel olarak sorgulamaya başladım.Yanma arttıkça sorgulamam da arttı.
Önce Mahkeme heyetini sorguladım.”Neden ortadaki hakim duruşmayı yönetiyordu?Neden her zaman sağ tarafına Hakim…,sol tarafına ise Hakim… oturuyordu?Neden Mahkeme heyetine göre sağ tarafa müşteki ve iddia makamı oturuyor sol tarafta ise müdafi bulunuyordu?Hadi ortadaki sanık için soracak bir sorum oluşmadı. Öyle ye sanık ortada olmalı ki iddia makamı ve müşteki ile savunma makamı ve mahkeme heyeti sanığı rahat görsünler, ona sorular yöneltsinler.
Sonra aklım iddia makamı ile savunma makamına takıldı.Bu ikisi eşit değiller mi?Evet eşitler.Yargılamada da silahları eşit olmalı.Yani savunma makamı ne kadar yargılamada etkili ve söz sahibi ise savunma makamı olarak müdafide aynı derecede etkin ve yargılamada söz sahibi olmalı.Bir ara şüpheye düşer gibi oldum.Yoksa iddia makamı ile savunma makamı arasında bir hiyerarşi mi var?Yada yargılama faaliyetinde, iddia makamı savunma makamından bir adım önde mi?Yada İddia makamı kamuyu temsil etmesi dolayısıyla bireyi temsil eden müdafiye nispetle bir adım önde mi?”Bu ve buna benzer çok sayıda soru kafamın içinde cirit atmaya başladı.Bir yandanda tepemdeki güvercin pisliği izi yangısını artırmıştı.
Yanımda oturan ve benden hem yaşça büyük hemde meslekteki kıdemi nedeniyle ,avukatlık mesleğinin ustalarından olan ve geçmişte de bir dönem baro başkanlığı yapmış olan Avukat …ya döndüm ve sessizce”Abi savcı, neden hakimlerle aynı yükseklikteki, hakimlere ayrılan makamda oturuyor?Oturması gereken yer müştekinin bulunduğu aşağıdaki masa değil mi?Hem eğer aşağıda oturursa savunma makamı ile aynı seviyeye pratikte de gelmiş olur.Yok eğer savcı iddia makamı olarak yukarda sağda oturursa savunma makamı olarak müdafinin de yukarıda hakimler heyetinin solunda ve fakat savcıyla aynı yükseklikte oturması gerekmez mi?Hem savcının yukarıda oturmasının nedeni nedir?Bu konuda bir kanun mu var? Benim bilgim dışında olan bir yazılı mevzuat mı var ?Bir usul mü var?”
Hayır “dedi Avukat …Abi.”Savcının hakimlerle beraber yukarıda oturması Cumhuriyet döneminde ilk olarak Mahkeme heyetleri oluşturulurken ,mahkeme heyetinin oturacağı makamı yapan marangozun hatası.Marangoz hatayla o bölümü savcılar otursun diye yapmış.O günden bu güne kadar bir Allahın kulu çıkıpta “Savcıların oturacağı yer orası değil aha burasıdır !”deme cesaretini göstermemiş.
Tepemdeki güvercin pisliği izi yeniden yanmaya başlamıştı.Hem de bu defa alev alev yanmaya başladı.Tam o sırada mübaşir benim dosyayı Mahkeme heyetinin önüne koydu.Ben yavaşça kalktım.Bundan sonra ne mi oldu?Ah..Kalkmaz olaydım. Ah bu güvercin başıma pislemeseydi. Ne olduysa ondan sonra oldu.
Yavaşça kalktım. Ve doğru Mahkeme heyetinin ve savcının oturduğu makama çıktım.Heyetin sol tarafına gittim.Dineldim.Her kes bana bakıyor.Mübaşire “Bana bir sandalye getir”dedim.Mübaşir de salaklaşmış hemen isteğimi yerine getirdi ve aşağıda savunma makamındaki sandalyeyi bana uzattı.Ben her şey normal imiş gibi sandalyeyi aldım ve oturdum.Hayret bir şey buradan her şey ne kadar farklı görünüyor.Salonda oturan avukatlar,sanık ve dinleyiciler ne kadar farklı görünüyor.Hepsi ne kadar ufacık ve güçsüz görünüyorlar.
Sonra ne mi oldu?Ne olacak?Önce Mahkeme başkanı ile tartıştım.Oraya oturursun, oturamazsın.Sonra Başkan Mahkemenin disiplinini bozduğum için beni Mahkeme salonundan dışarı çıkarmak istedi.Ben “Savunma kutsaldır!Toplumun temeli adalet!Adaletin temeli savunma!Savunmanın temeli ise avukattır!”diye naralanarak çıkmak istemedim.Sonra güvenlik güçlerine emir verdi. Beni yaka paça dışarı atarken diğer taraftan da doktora götürülmemi istemiş.
Şimdi nerede miyim?..akıl hastanesinde yatıyorum.Arada bir meslekdaşlarım ziyaretime geliyorlar.Herkes beni deli sanıyor.Oysa hiç biri bu işlerin tepeme güvercin pislemesi nedeniyle geldiğini bilmiyor.
Ha bir şey daha var.İçerdeki deli dostlarımdan biri “Bu öykünü sakın kimseye anlatma!Bir yerlere de yazma “dedi.”Bu öyküyü her okuyan avukatın da tepesi yanmaya başlar ve senin yaptığını yapar.Gider, iddia makamı ile savunma makamı eşit statüdedir deyip mahkeme makamının soluna çıkar oturur. “diyor.
Ama olsun ben anlatayım da okuyucu ne yaparsa yapsın.Çünkü anlatmazsam tepemdeki yangı artıyor.Ancak anlatınca sakinleşiyorum.
:deli: :deli: :deli: :deli: :deli:
Re: Kafama devlet kuşu pisledi
Harika. Tebrikler.:) :) :)
Re: Kafama devlet kuşu pisledi
Sayın Av.Mehmet Fazıl Çetkin;
bir zamanlar benzer bir devlet kuşu hadisesi benimde başımdan geçti.Bende bir mahkemeye gitmek üzereydim, ancak farklı konumda. Neyse, aklıma bir soru takıldı; kolluk kuvvetleri, iddia makamı v.b. acaba yapmış oldukları tutuklama, mahkümiyet gibi olaylardan ötürü puan, terfi falan alıyorlar mı? Ve acaba derken.... birden kafamdaki yanma hissi geçti. Herhalde kuş Serçe olduğundan etkisi fazla sürmemiş olabilir. Güvercin veya martı olsaydı artık sizin gibi akıl hastanesinde mi yatardım başka yerde mi bilemiyorum...
Sizin kafanızdaki yangı anlattıkça hafiflemekte iken ve hastahanede zamanınız olacağını düşünerek, taburcu olmadan bu konuda bilgilerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Saygılar.
Re: Kafama devlet kuşu pisledi
Tımarhaneye kapatılmış iki deli, bir gece kaçmaya karar verir. Çatıya çıkarlar ve bir tanesi karşıdaki evin damına atlayıverir. Ancak diğeri atlamaktan korkmaktadır. İlk atlayan deli korkmakta olan arkadaşına; ‘Yanımda fenerim var, onu sana doğru tutarım. Sen de ışığa basarak karşıya geçiverirsin’ der. Atlayamayan deli kafasını sallar ve ‘Sen beni deli mi sandın? Ya yarı yoldayken feneri söndürürsen ne olacak?’ der.
Re: Kafama devlet kuşu pisledi
Metnin her hakkı yazana ait fakat ben devlet koşunu beklemeden keyifle okuduğum bu paylaşıma beş yıldız verince tepemde ne ağrı kaldı ne de sızı...
Teşekkür ederiz.
Re: Kafama devlet kuşu pisledi
Alıntı:
erdem53 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Av.Mehmet Fazıl Çetkin;
Neyse, aklıma bir soru takıldı; kolluk kuvvetleri, iddia makamı v.b. acaba yapmış oldukları tutuklama, mahkümiyet gibi olaylardan ötürü puan, terfi falan alıyorlar mı?
Saygılar.
Sevgili erdem53,
kolluk kuvvetleri savcıların direktifleri doğrultusunda yaptıkları işlemler nedeniyle ,işlemlerin sayısına bağlı olarak puan ve terfi almıyorlar.Bu onların işi.Tıpkı marangozun,duvarcının ,garsonun ii neyse güvenlik güçleri de olayların ve şühelilerin üzerine gitmekle ggörevliler.Bu görevleri de yasalardan kaynaklanır.Amirlerinin emirlerinden kaynaklanır.
Savcılar da açtıkları davaların sayısı nedeniyle terfi veya puan almazlar.
Hakimlerde verdikleri karar sayıları nedeniyle puan almazlar.Ancak hakimlerin Yargıyatdan dönen karar sayıları kendilerinin punlarına olumsuz etki eder diye biliyorum.
Selam ve sevgiyle kal
Re: Kafama devlet kuşu pisledi
Sevgili Murat,teşekkürler