Su üzerinden siyasi hesap yapmak
Arsenikli suda büyük iddia
"Hürriyet İnternet sitesinden alıntıdır"
ABD'de sudaki arseniği yok etmek üzere geliştirilen ve dünyayı değiştirecek 6 buluştan biri olarak gösterilen ‘kir mıknatısı’ projesinde yer alan 6 bilim adamından biri olan ODTÜ mezunu Kimya Doktoru Cafer Yavuz, ülkesinden binlerce kilometre uzaktan ‘İzmir'deki arsenikli su’ tartışmalarına, “Bu suyu 6 yıl içmiş biri olarak” katıldı.
“Kıyamet koparılarak” arsenik üzerinden politika yapılıp halka eziyet çektirildiğini iddia eden Yavuz, “Günde bir litre su içiyorsanız minimum 77 yıl bu sudan içmeniz gerekli ki arsenik sizi öldürebilecek duruma gelsin. Belki hiç öldürücü duruma gelmeyebilir. Yaşanan polemiklere bakılınca birkaç politikacının çıkar sağlamak uğruna halka eziyet çektirmesi çok üzüntü verici. Hele bazı rektörlerin de buna alet olup yangını körüklemeleri açıkçası utanç verici” dedi.
Dr. Yavuz, ABD'nin Teksas eyaletindeki Houston'da Rice Üniversitesi Biyolojik ve Çevresel Nanoteknoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Vicki Colvin liderliğindeki ekipte yer almış, ekip sudaki arseniği yok etmek üzere geliştirdiği ‘Kir Mıknatısı’ projesiyle geçen yıl dünya gündemine gelmişti. Bu proje ABD'de yayımlanan Esquire Dergisi'nin geçen Kasım sayısında ‘dünyayı değiştirecek altı buluştan biri’ olarak gösterilirken, Yavuz ortaokul ve lise öğrenimi gördüğü İzmir'de yaşanan ‘Arsenikli su’ tartışmalarına seyirci kalamadı.
Arseniğin ucuz ve basit bir yöntemle ayrıştırılmasını öngören, sudaki arseniğin demir oksit parçacıkları ile temizlenmesine dayanan ‘Kir mıknatısı’ projesi ile Türkiye'nin adını duyduğu ODTÜ mezunu Yavuz, “Her gıdanın öldürme gücü vardır” dedi. Türk bilim adamı, bu konuda yapılan polemiklerin, arsenikli su içmekten daha tehlikeli olduğuna dikkat çekerken, görüşlerini kamuoyuna sundu. Sudaki arseniği temizleyecek projenin mimarlarından biri olan Yavuz, ortaokul ve liseyi İzmir'de okuduğunu, 6 yıl boyunca bu suyu tükettiğini söyledi.
77 YIL ARSENİKLİ SU İÇMENİZ LAZIM Kİ...
Arsenik tartışmalarını internetten izlediğini kaydeden Yavuz, şöyle konuştu:
“Arsenik, elementler arasında canlı hayatın olmazsa olmazları olan azot ve fosforla kardeş ve şaşırtıcı olarak da zehirliliği buradan gelmekte. Arsenik vücutta çoğaldığı zaman fosforla yarışmaya başlıyor ve işe yaramayacak moleküllere sebebiyet vererek vücudun enerjisiz ve gıdasız kalmasına, tümörlere sebebiyet veriyor. Bu hastalığa Arsenikosis deniyor ve uzun vadede (10-20 yıl gibi) hastayı öldürüyor. Tarihte de Napolyon ve birkaç İtalyan dükü bu yavaş yavaş öldüren zehirle gitmişler. Bu gerçekler onlardan kalma saç kıllarının analizinde çıkıyor. Her gıdanın öldürme gücü vardır. Örneğin; su çok fazla içilirse ozmotik basıncı dolayısıyla hücrelerinizi patlatır ve sizi öldürür. Tuz aşırı oranda yenilirse vücudunuzdan suyu çeker ve susuzluktan ölürsünüz. Şeker de diyabetik yoldan götürür fazla alındığında. Az alındıklarında da problemler çıkıyor. Her doğal elementten vücudumuzda az çok bulunduğu gözönüne alınırsa vücudumuzun bunları bir şekilde alması gerektiğini görüyoruz. Sorun bu alınımların belirli değerleri aştığında ya da yeterli olmadığında ortaya çıkıyor. Peki, bizi öldürmesi için arsenikten ne kadar zehirlenmemiz gerekiyor? Günde 1 litre su içiyorsanız minimum 77 yıl bu sudan içmeniz gerekli ki arsenik sizi öldürebilecek duruma gelsin. Tabi içilen sudaki tüm arseniğin vücutta kaldığını varsayıyoruz. Belki hiç öldürücü duruma gelmeyedebilir. Çünkü sürekli belli bir dozun altında kalacak ve vücut buna karşı bir direnç mekanizması geliştirecek. Yaşanan polemiklere bakılınca da birkaç politikacının çıkar sağlamak uğruna halka eziyet çektirmesi de çok üzüntü verici. Hele bazı rektörlerin de buna alet olup yangını körüklemeleri açıkçası utanç verici. Bangladeş'teki insanlar için öldürücü değere ulaşmak çok daha kısa sürede gerçekleşiyor, sadece 3 yıl. Çünkü onlar, her gün içinde 500-1000 mikrogram (ppb) arsenik olan sudan içiyorlar.”
NEDEN KIYAMET KOPARILIYOR
Yavuz, gelişmiş ülkelerde arseniğin bir problem olmamasının tamamen ekonomik güçle ilintili olduğunu kaydetti. Yavuz, bir su kaynağındaki arseniği hiç kalmayıncaya kadar temizlemenin ucuz olmadığını, suyun su kadar ucuz kalabilmesi için büyük çapta ve ekonomik filtreleme gerektiğini söyledi. Yavuz, şunları söyledi:
“Bu yüzden belirli bir miktarın altına indirmek hesaplı oluyor. Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) suda bulunabilecek arsenik için maksimum seviyeyi belirliyor ve buna içme suyu üreten şehir ve şirketlerin uyması gerekiyor. Eskiden bu rakam litrede 50 mikrogram idi ve birkaç yıl öncesinde 10 mikrograma çekildi. Bu geçiş mesela ABD'de Ocak 2006'da oldu. Yeni limit uygulaması beraberinde yatırım gerekliliği getiriyor. Yani o zamana kadar 50 mikrogramın altına inmesi yeterli iken bir anda yetersiz hale gelmiş oluyor. Belediyeler için ise buna uymak için yeni alet ve sistem kurmaları gerekli oluyor. Bu yatırımı yapmamış olan belediyeler ise sorumlu tutulması gerekiyor. Ama şu da unutulmamalıdır ki geçiş oluncaya kadar içildiğinde sorun çıkmamış iken bir anda kıyamet koparılması da çok akla yatmıyor aslında. Dünyada çoğu ülkenin hala 50 mikrogramı limit kabul etmesi de onun altındaki miktarların hala bir sorun olmadığı şeklinde algılanabilir.”
ÜÇ ALTERNATİF ÖNERDİ
Yavuz, belediyenin halka belirlenen limitlerin altında arsenikli su sunmaması halinde yapılabilecek üç şey olduğunu söyledi. Yavuz, “Eğer belediye işini yapmamış ve size eski arsenik seviyelerinde içme suyu veriyorsa üç alternatifiniz var. Birincisi, olanlara aldırmayıp şu zamana kadar birşey olmamış, şimdiden sonra mı olacak deyip içmeye devam etmek. İkincisi, uyarıları dikkate alıp şişe suyu satın alıp içmek. Üçüncüsü ise filtre alarak ya da filtreyi yaparak suyunu kendin temizlemek. Mevcut filtrelerin bazıları (reverse osmosis kullananlar özellikle) arseniği de temizliyor ama genelde çoğunun temizlemediğini görüyoruz. Bir sürü para harcayıp arsenik temizleyen filtre almak yerine eski filtrenize demir tozu veya toz haline getirilmiş demir pası eklerseniz büyük ölçüde arsenikten kurtulursunuz. Suya geçebilecek demir iyonlarını da normal filtreniz temizlemiş olur. Bu şekilde güvenle içebileceğiniz ve bütçenizi zorlamayacak filtre yapmış olursunuz” dedi.
Re: Su Üzerinden siyasi hesap yapmak
Uzmanından 'arsenik açıklaması'
Ege Üniversitesi Kanserle Savaş Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof.Dr. Ayfer Haydaroğlu, "İçme suyundaki arsenik miktarı kanser riski oluşturmaktan çok uzak" dedi.
İZMİR (İHA)
İzmir'de, "arsenikli su" tartışmaları devam ederken "Kentte kanser vakalarında artış yaşanıyor" iddiaları ortaya atılmıştı. Ege Üniversitesi Kanserle Savaş Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof.Dr. Ayfer Haydaroğlu, yazılı bir açıklama yaparak, arsenikli su ve kanser vakaları konularına açıklık getirdi. İzmir'de 1992'den bu yana çok titiz bir şekilde aktif olarak kanser istatistikleri tutulduğunu hatırlatan Prof.Dr. Ayfer Haydaroğlu, "Buna bağlı kayıtlara geçmiş kanser sayısı daha fazla. İzmir'deki kanser artışı diğer illerden daha fazla değildir. Kanser görülme sıklığında global olarak bir artış söz konusudur. İzmir'deki artış beklenenden fazla değildir" dedi. Kanser olasılığının içme sularındaki arseniğin 50 mg/litreden fazla olmasında söz konusu olacağını anlatan Haydaroğlu, şöyle konuştu: "İçme suyunda bulunan arseniğin 50 mg/litre üzerindeki konsantrasyonlarda insan sağlığına zararının arttığı ve özellikle kanser gelişme riskini artırdığı saptanmıştır. Bununla birlikte düşük konsantrasyonlarda (10-50 mg/litre arası) zehirlenme riskini belirleyen araştırmalar henüz çok az sayıda ve yetersiz. Bu nedenle içme suyunda düşük yoğunluklarda (10-50 mg/litre arası)arseniğin kanser riskini araştırma kanıtlarına dayalı olarak artırdığını ileri sürmek imkansız. İzmir musluk sularındaki arsenik miktarı ise 12-13 mg/litre kadar olup kuşkusuz müsaade edilen 10 mg/litreye düşürülmelidir. Ancak bu seviye kanser patlaması yapacak bir seviye değildir. İzmir'de de kanser görülme sıklığında bir patlama olması söz konusu değildir." Arsenik ve insan vücuduna zararları konusunda da bilgi veren Ayfer Haydaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "İçme sularında bulunan arsenik, Dünya Sağlık Örgütü tarafından kanser yapıcı bir madde olarak tanımlanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü, yapılan araştırmalara dayanarak içme sularındaki arsenik miktarını 1993 yılında 50 mg/litreden 10 mg/litreye indirmiş ve arsenik konsantrasyonu 10 mg/litrenin üzerinde olan suları zararlı olarak belirlemiştir." Pek çok Avrupa Birliği ülkesinde içme suyundaki arsenik standartlarının 10 mg/litreye indirmiş olmasına karşın Sırbistan, Hırvatistan ve Bulgaristan'da hâla 50 mg/ litre sınırının kullanıldığını belirten Haydaroğlu, şunları söyledi: "Ayrıca Bangladeş, Hindistan, Bahreyn, Bolivya, Çin, Mısır, Endonezya, Umman, Filipinler, Suudi Arabistan, Sri Lanka, Vietnam ve Zimbabwe gibi gelişmekte olan ülkelerde de 50 mg/ litre sınırı kullanılmaktadır." Arseniğin doğal bir element olup sularda, kayalarda, bitkilerde, hayvanlarda yaşayan tüm canlı materyallerde eser miktarda bulunduğunu belirten Haydaroğlu, arsenik ve bileşenlerinin oldukça zehirli olduğunu ve tarım ilaçlarında, böcek öldürücülerde, bronzlaştırıcı ürünlerde, tahta koruyucularda kullanıldığını söyledi. Arseniğin içme sularında bilinen en zararlı madde olup içme suyuna mineral ve madenlerden karıştığını belirten Haydaroğlu, şöyle konuştu: "Bazı bölgelerde volkanik hareketler, ormanyangınları, kayaların aşınması sonucu yeraltı sularındaki arsenik miktarı artmaktadır. Endüstriyel ve tarımsal kirlilik sonucu besin koruyucu ya da tarım ilacı olarak kullanılan arsenik de içme suyuna karışabilmektedir. Akut arsenik zehirlenmesinde tat almada bozulma, kusma, ishal gibi mide-barsak belirtileri yanı sıra kalp ve sinir sistemi belirtileri de ortaya çıkmakta ve ölüme neden olabilmektedir. Kronik arsenik zehirlenmesi ise genellikle içme sularında bulunan arseniğe yıllar boyu maruz kalmasonucu oluşur. Uzun süreli olarak arseniğe maruz kalmada ilk belirtiler deride gözlenir. Bunlar; deride renk değişiklikleri ve derinin keratin dokusunda artışa bağlı kalınlaşmalardır." Arseniğin deriden emiliminin çok düşük olması nedeniyle el yıkama, banyo yapma, çamaşır yıkama sırasında kullanılan sudaki arseniğin yüksek miktarda olmasının insan sağlığına zarar vermeyeceğini ifade eden Prof. Dr. Haydaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ancak ağızdan alınan arsenik miktarı çok önemli. Yemek pişirmede ve yemek tabaklarının yıkanmasında yüksek seviyede arsenik içeren sular kullanılmamalıdır. Uzun yıllar boyunca seviyesi müsaade edilenden fazla arsenik içeren suların içilmesi arsenikzehirlenmelerine yol açabilir ve kanser riskini artırabilir. Kanseri oluşturacak değişikler yıllar hatta on yıllarca sürebilir." Arseniğin neden olduğu cilt hastalıklarının pek çok kanser türüne neden olabileceğini belirten Haydaroğlu, cilt, akciğer, mesane, yemek borusu, tiroit kanseri gibi hastalıklar ve arsenik arasında pek çok araştırmacı tarafından ilişki kurulduğunu söyledi. Arseniğe bağlı gelişen kanserleri diğer etkenlere bağlı kanserlerden ayırt etmenin zor olduğunu belirten Haydaroğlu, arsenik etkilerinin kişilere ve coğrafi bölgelere göre değişebilmekte olduğunu bildirdi.İçilen suda 50 mg/litre ve üstündeki yoğunluklarda arseniğe bağlı akciğer ve mesane kanseri oluşma riskinde artış olduğunun bazı çalışmalarda saptandığına dikkat çeken Haydaroğlu, şöyle konuştu: "Bununla birlikte içme suyunda arsenik düzeyinin 10-50 mg/ litre arasında olduğu durumda kanser riskini araştıran az sayıda olan çalışmalarda riskin belirlenemediği belirtilmektedir. Arsenik düzeyi 50g/litre olan içme suyundan günde 2 litre içildiği varsayılırsa kanser olasılığı 1/10.000, 100 mg/ litre olduğuzaman 1/5000, 1000 mg/ litre olduğu zaman ise 1/500'dür. İnsanlarda arsenik etkilenmesinin belirlenmesinde idrar arsenik düzeyi ölçümü kullanılır. Ayrıca saç ve tırnakta da ölçüm yapılabilmektedir. Bununla birlikte bu ölçümler yüksek düzeydeki etkileşimi saptayabildiğinden düşük miktarlara uzun süre etkisinde kalmayı gösteremeyebilir. Bu nedenle tanıda yalnızca belirti ve bulgulardan yararlanılır."
23.08.2008
Re: Su Üzerinden siyasi hesap yapmak
İzmir suyu bilinen sebeplerle hep gündemde. Çözüm için hükümetin katkısı ve yardımı yok. Mesela İstanbul, mesela Kars, mesela Ankara gibi şehirlerde DSİ cansiperene çalışır ama İzmir seçim malzemesi olarak saklanır. Başbakan çıkar hangi barajı bitirmişler der ama Mesela Çamlı barajı için beklenen izinler nedense çıkmaz. Altın ruhsatı vardır ortada çünkü. Gördes Barajı da bekler seçimden sonra bakın biz yaptık demek için. BU şehirdeki 3 milyon insan önemli değildir onlar için. Madem durum çok tehlikeli neden hükümet konuya el atmaz? AKP li belediye başkanı seçincemi vatandaş olacaklar?
İzmir hep gündemdedir ama mesela Niğde nedense hiç gündeme gelmez.
İzmir elbette önemlidir ama Niğde oran olarak bu şehrimizin kat kat üzerindedir oysa.
ALINTI
NİĞDE
Kentte içme suyunda arsenik oranının standardın üzerinde tespit edildiğini ve tedbir alındığını söyleyen Niğde Valisi Sebahattin Öztürk, 15 Temmuzda alınan örneklerde arsenik oranlarının düştüğünün belirlendiğini ifade etti. Öztürk şöyle dedi: "13.08.2008 tarihli sonuçlardan Hançerli su deposunda 30.7 mikrogram litre arsenik tespit ediildi. Hançerli su deposunu besleyen 47 nolu kuyuda 59 mikrogram litre, 48 nolu kuyuda 201.6 mikrogram litre arsenik çıktı. 21.08.2008'de Niğde Belediyesi'nden bu kuyuların kapatılması istendi.''
Re: Su Üzerinden siyasi hesap yapmak
Bir haber;Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanı Murat Tuncer, arseniğin asıl kanser yapıcı etkisinin sigara içenlerde ortaya çıktığını söyleyerek “Arsenik sigara içenlerde ciddi bir risk artışını getiriyor. Arsenik değerleri 10 mikrogram/litrenin altında bile olsa da sigara içenlerdeki kanser riski arsenikle müthiş artıyor” dedi.
Haberin sonuçları;
Demek ki arsenikli içilecek, bunda çözüm yok.
Ama üzülmeyin; pasif içicilerin bulunmadığı ortamlardan dahi kapalı alanların sağlığını bozdukları için sokaklara atılmış sigara tiryakilerinden başkasına dokunmuyor. Onlardan da çoktan vazgeçildi.:(
Re: Su Üzerinden siyasi hesap yapmak
Su üzerinden siyaset yapmak elbette güzel değil.
Ancak CHP Melih Gökçek ve Kızılırmak suyu hakkındaki iddialarla ortaya çıkmasaydı, İzmir'in suyu asla gündeme gelmeyecekti. Yani vatandaşı ilgilendiren bir yolsuzluk veya skandaldan ancak siyasiler veya medya grupları arasındaki bir kavga sayesinde haberdar oluyoruz.
En son Doğan-Karamehmet kavgasını hatırlayın.
Almanya'daki Deniz Feneri Derneği ile ilgili soruşturma Nisan 2007'den beri devam ettiği halde bunun tam da Ramazan'ın ilk günlerinde gündeme getirilmesini de enteresan bir not olarak kenara ekleyin.
Osmanlı Bankası'nın klasik reklamında olduğu gibi: Yok aslında birbirimizden farkımız... "Dosyaları biriktirir, bir süre susarız, ama yeri geldiğinde nasırınıza basarız."
Re: Su Üzerinden siyasi hesap yapmak
Bu arada İzmir valiliği sudaki arsenik değerlerinin bazı bölgelerde son ölçüme göre iki katına çık ilişkin son raporları da açıklamış. Anadolu Ajansı'nın haberinden:
İzmir Valiliği, kentin 30 noktasından alınan su numunelerinin arseniğe ilişkin ölçüm sonuçlarını açıkladı. Buna göre, 17 noktadaki arsenik oranları sınır değerlerin üzerinde çıkarken, değerlerin geçen hafta yapılan ölçüm sonuçlarına göre arttığı gözlendi.
Yapılan yazılı açıklamada, daha önce Bayraklı'dan alınan su numunesinde 13.2 mikrogram çıkan arsenik miktarı, bu ölçümde 36.5'e yükselirken, Bornova'da 14.8 olan ölçüm, 34'e çıktı. Çiğli'de 14.4 olarak ölçülen arsenik miktarı 32.5, Karşıyaka Şemikler'de 16.7 olan miktar 32.4, Örnekköy'deki miktar da 22'den 32.4'e yükseldi. Karşıyaka Bostanlı'da 12 olan arsenik oranı, son yapılan ölçümde 29 olurken, Zübeyde Hanım Caddesi'ndeki örnekten yapılan tahlil sonucu da 21'den 35.3'e çıktı.
Konak ilçesine bağlı Alsancak semtinde, Menemen ilçesinde, Karşıyaka'nın Bayraklı semtinde, Bornova'nın bazı bölgelerinde arsenik oranları 20 ile 30 mikrogram arasında değişirken, Konak, Balçova, Narlıdere ilçelerinin bazı semtlerindeki su numunelerinden alınan arsenik oranı sınır değer olan 10 mikrogramın biraz üzerinde çıktı.Buca, Balçova'nın bazı bölgeleri, Gaziemir, Güzelbahçe, Konak ilçesinin bazı semtlerindeyse, sudaki arsenik oranı sınır değerin çok altına kaldı.İzmir Büyükşehir Belediyesi, şebeke suyundaki arsenik oranının sınır değerler üzerinde çıkmasıyla önce, kuraklık kaynaklı arsenik oranı yüksek olduğu anlaşılan Göksu ve Sarıkız su kuyularını kapatmış, ancak kesintilerin gündeme gelmesiyle, vatandaşın talebi üzerine yeniden bu kuyulardan kente su verilmeye başlamıştı. Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu ve İzmir Valisi Cahit Kıraç, şebeke suyunun içilmemesi ve gıda bileşeni olarak kullanılmaması yönünde vatandaşı uyarmıştı.
AA
Re: Su Üzerinden siyasi hesap yapmak
Afyon ve Niğde nedense asla gündeme gelmiyor. İzmir de son gelen faturalarda su bedeli olarak 10 Yenikuruş/M3 olarak fatura edildi. Ayrıca fatura üzerine uyarılar konuldu. 17 Şubat 2008 e kadar şu an İzmir in yüksek sayılan değerleri yasal idi. Yada yasal sınırın oldukça altında idi.
Benim anlamadığım konu madem konu halk sağlığıdır o zaman Hükümet neden acil olarak çözüm bulmaz. Bu konu siyasi oy hesabına neden dahil edilir? Kars belediye başkanının açıklamasını kendinden dinledim. "Sağolsun Bakanımız yardımcı oldu DSİ bilmemne kaynağından suyu getiriyor" dedi. İzmir de yaşayan 3 milyon insan belediyesi AKP değil diye neden Belediye seçimine malzeme diye kullanılıyor? Ben kendi adıma son seçimde sadece Priştina için CHP ye oy kullandım. CHP ye hele hele Kocaoğlu na oy vermeye asla niyetim yoktu. Şİmdi tepkimden AKP dışındaki en düzgün adama oy vereceğim ama asla AKP ye oy vermeyeceğim.
İzmir: Ankara’nın suyunda ağır metal fazla
İzmirli yetkililer, Ankara’nın çeşitli semtlerinden su örneği alarak inceleme yaptırdı. Sonuçta, Ankara’nın suyundaki ağır metal yoğunluğunun normalin iki kat üzerinde olduğu anlaşıldı.
İSTANBUL - İzmir’in suyundaki arsenik oranının yüksek olduğunu ilk olarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek duyurmuştu. Gökçek’in açıklamasından sonra tartışmalar hiç dinmedi. Son hamle İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden geldi. Ankara’nın Batıkent, Bakanlıklar, Aşağı Eğlence, Etlik, Yukarı Ayrancı ve Zekibey semtlerinden su örneği toplayan İzmirli yetkililer, inceleme sonuçlarını açıkladı. Rapora göre, Ankara’nın suyundaki ağır metal yoğunluğunun normalin iki katı olduğu belirlendi.
İnceleme Ankara’yla sınırlı kalmadı. 7 ilde daha çalışma yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi, çarpıcı sonuçlara ulaştı. Litrede 10 mikrogram olması gereken arsenik oranının, Afyonkarahisar’da 50, Nevşehir’de 25, Manisa’da 13, Çankırı’da 30 olduğu belirlendi.
http://img27.picoodle.com/img/img27/...1m_e21e3aa.jpg
Re: Su üzerinden siyasi hesap yapmak
İZMİR için Başbakan ne demişti hatırlayalım CAVUR izmir öyleyse
Ankara Belediyesinin İftar cadırında yapmış olduğu konuşmada doğal olarak İzmir Belediye başkanımızın 3 Baraj yapımı için iştemiş olduğu baraj yapı izninin ilğili Bakanlığınca verilmediğini "bilmeden" veryansın etmişdir.
Cavur İzmirlim Başkanınız yapmıyorsa biz yaparız demiyoor! Öyle yağma yok diye cadırı inletiyooor!
İZMİRİN 9 EYLÜL Düşman (cavur) işgalinden Kurtuluşunu cavur kacarken Minarelerimizden okunan Ezan sesin sonsuza dek sürmesini bizlere bu günleri armamagan eden Mustafa Kemal ve isimsiz kahramanlarımızın ruhları şad olsun .Tüm İzmir'ilerin KURTULUŞ GÜNÜ KUTLU OLSUN.
Re: Su üzerinden siyasi hesap yapmak
Ankaradayım. Büyükşehir Belediye Başkanı su içilebilir diyor. Arsenik varmış denince İzmir'in suyunda daha fazla var diyor. Bir nevi ölümü gösterip sıtmaya razı etme durumu.
Gerçi bunu hep yapıyor. Belediyenin borcu var denince, KARAYALÇIN'dan kalma diyor. Başkan biz salak mıyız? 15 senedir orada sen oturuyorsun. O borçları ödemediysen zaten müruruzamana uğramıştır.
Bazı günler seyyar su arıtma cihazı satan gençler geliyor. Ellerinde Sağlık Bakanlığından alınmış tahlil sıvıları ile ölçüm yapıyorlar ve çeşmeden akan su içilemez diyorlar. Ben de dağdan su getirdiğimi zaten içmek için çeşme suyu kullanmadığımı söylüyorum. Onu da tahlil ediyorlar. Sonuç aynı. Bu da sağlıklı değil diyorlar.
Arsenikli, marsenikli, berrak renkli, kokmayan bir su bulsam içeceğim. Ama içilecek gibi değil.