Ben de ‘mağdur olmak istiyorum!’
Şu medya köşe yazarlarının yazdıklarından buraya aktarma modasına biz de uyalım bakalım:) Sonradan yorum yazacağım yalnız. Evet, Ece Temelkuranın bu yazısına noktasına virgülüne kadar katılıyorum bu arada.. Okuyalım isterseniz..
Ben de ‘mağdur olmak istiyorum!’
(Ece Temelkuran)
Bugün Türkiye’de insanlar ikiye ayrılıyor: Tatil yapabilenler ve onlardan nefret edenler!
Bu ciddi ‘kutuplaşma’ yetmezmiş gibi tatil yapabilenler de kendi aralarında ikiye ayrılıyor:
‘Mağdurlar’ ve ‘elitler’.
‘Elit’ olmak kolay. Kredi kartına 12 taksit yaptır, ‘her şey dahil’ otellerinin açık büfelerine takıl ve giy mayonu, denize gir. Ama ‘mağdur’ olmak öyle mi ya! ‘Mağdur’ olmayı o kadar konforlu mu sandınız!
Yatlı katlı mağdurlar
Önce memleketin sayılı zenginlerinden kendinize kanka yapacaksınız. O zengin kanka da kendi halinde bir ‘mağdur’ olduğu için dev bir teknesi olacak ve tatiliniz için tekneyi emrinize verecek. ‘Mağdur’un çektikleri burada bitmez. Çoluk çombalak-akrabayı talukat doluştuğunuz tekneyle deryalara açılırken, mağduriyetiniz çok fena olduğu için tepenizde helikopterler dolaşacak.
Korumalar, basın danışmanları velhasıl devletin ve zengin kankaların bütün imkânları seferber edilecek ki haşmetli haşema denize girebilsin.
Bu arada, geçen yaz da buna benzer bir hikâye gazetelerde anlatılmış ve bazı ‘mağdurlar’ denize girebilmek için nasıl teknelerle açıldıklarını anlatmışlardı. Tesettürlü bir köşe yazarı mağdurun röportajda anlattıklarına bakılırsa teknenin kaptanını ve tayfasını kamaralara kilitlemişler, böylece namuslarını korumuşlardı.
Zengin kankalar
Ah tesettürün afacan yaz hatıraları! Belli ki yaz mevsimi tesettür için çile mevsimi. Fakat bu kadar kalpten yürekten özgürlük mücadelesi veren ‘mağdurlar’ın kendi deniz sefaları için herkese cefa çektirmeleri caiz midir?
Siz, tabii ki (!) bunları anlayamazsınız. Niye? Çünkü dar kafalı ‘sivil elit’e dahilsiniz.
Zengin kankaların yatlarında yapılan muhtemelen son derece beleş tatillerin demokrasi ve inanç özgürlüğü yolunda ne soylu bir mücadele içerdiğini anlamanız mümkün değil. Çünkü: ‘Gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar.’
Gözlerimiz var görmüyoruz, kulaklarımız var duymuyoruz, ağzımız var sormuyoruz:
Bu tatillerin karşılığında ne veriliyor?
İslam âlimi Sarkozy
Kendilerine hangi İslam büyüğünün hayatını ya da hangi özgürlük savaşçısını örnek alıyorlar bilmiyorum. Fakat bu yat mağdurlarının hayatları Peygamberimizin hayatından ziyade Berlusconi’nin ya da Sarkozy’nin hayatına benziyor.
Zengin kankalarının yatlarında keyfedenler ekibinde bir de Blair var. Tabii ki onlara fena halde hesap soruldu. Ama biz, hanımefendi haşemalı olduğu için, bu yatlı katlı kaç-göçlü tatilin hesabını açık açık soramıyoruz.
Bazen düşünüyorum:
Acaba bunun hayalini mi kuruyorlardı? Kayseri’de, Kasımpaşa’da Müslüman WASP olarak siyasete atılırken semaya dalıp ‘Acaba bir gün...’ diye mi düşünüyorlardı?
Aheste çek kürekleri
‘Acaba bir gün zengin arkadaşlarımızın lüks yatlarından haşemalarımızla kendimizi serin sulara bırakır mıyız? Bir gün başımızda kuşlar gibi helikopterler döner mi?’
Beraber yürüdük...
Kim bilir belki de küreklerin aheste çekildiği bu yaz akşamlarında alkolsüz meyve kokteyllerini yudumlarken o şarkıyı terennüm ediyorlardır:
‘Beraber yürüdük biz bu yollarda...’
Ah o ne hüzün, o ne efkâr...
Siz o anın derinliğini anlayamazsınız. Altı üstü ‘elitsiniz’. Kredi kartına 12 taksitle yaptığınız tatillerle halkımızın ibadet ve haşema özgürlüğünü yeterince kısıtladınız. Sıra onlarda. Güvertede yenen akşam yemeklerinden sonra şarkılarını söyleyecekler:
Aheste çek kürekleri ey yeni elit, asıl mağdurlar uyanmasın!
http://www.milliyet.com.tr/Yazar.asp...elkuran&ver=14
Re: Ben de ‘mağdur olmak istiyorum!’
Allah kimseyi madur yapmasın.