-
Avukat Vınnnnn
AVUKAT BEY VINNN...
bundan bir kaç gün önce anamuhalefet partisinin hukukçu ama
hukusuz lideri..!
her platformda ergenekon'u savunur dururdu nerede bombalar nerede silahlar getirin görelim
inanalım derdi..
avukatlık mesleğinde sadece bülent ersoy'u savunmakla yetinen işsiz avukat
ergenekon gibi büyük bir davanın avukatlığına soyundu.. ama giyinemedi vesselam.
şaka bir yana deniz baykal iki gündür sus pus..
22 temmuz seçimlerinden öncede rodosa yüzerek gideceği konusunda iddaya tutuşan baykal.
iddiaya giren ..t çabuk eskir kaidesini bilmiyor olacakki hep iddialı..
..cinayet mahallinde elinde silahı ile yakalanan zanlı sorgu esnasında avukat isterim diye inat edince..
..yanındakiler senin için avukat ne yapsın bütün deliller senin katil olduğunu gösteriyor..
..bizimki pişkin pişkin vallahi merak ediyorum avukat benim için bir şeyler yumurtlar elbet:)
evet sayın baykal ergenekon sizin savunmanızı bekliyor..
ücretinizde dolgun dolgun verilecek madem ergenekon siyasi bir operasyondur
sizden ala siyasi avukatmı olurmuş..(rotinda23)
-
Re: Avukat Vinnnnn...
Deniz Baykal'ı bilememde siz iddianame ile gerçekleri karıştırıyorsunuz sanırım.
Bülent Ersoy Tazminata mahkum oldu yalandan.
Bu adı üstünde iddianame. Hatta iddianame içinde bir iddia daha var oda Atatürk'ün de ergenekoncu olduğu ididiası . Atatürk için ortaya atılan iddia ile bu iddia arasında fark yoktur.
Van 100. Yüzyıl üniversitesi rektörü için bundan vahimdi tablo 2150 sene hapsi istendi meticede beraat çıktı.
Hukuk cart curt dediki demişki aaa bende duydum a bakmaz. Ben heniz 1225. sayfadayım hala anlayabişmiş değilim. Bakalım göreceğiz.
Yunus Emre ne güzel demiş.
Bir fare kaldırdı vurdu kartalı yere
Yalan değil gerçektir bende gördüm tozunu...
Abartı sanatının güzel bir örneği bu belki bu iddianame bunu geçer... Kimbilir ?
-
Re: Avukat Vinnnnn...
Necati Doğru ndogru@gazetevatan.com
26.07.2008
Danıştay’ın “TEKEL soygununa” dur demesi Ergenekon kadar önemli
İddianame kabul edildi. Davaya dönüşecek. Açıklık başladı. Dibine, köküne, kaynağına kadar gidilecek didik didik edilecek, edilmeli. İktidar yandaşı gazetelere sızdırılan haberlerin de ne kadarının tutarlı, ne kadarının yalan ve kirli, çamur atma, leke sürme, çürütme niyetli olduğunu göreceğiz.
Dava nasıl sonuçlanacak?
Bize neyi gösterecek?
Söylendiği gibi geçmiş 40-50 yıl içinde sisle örtülen cinayetlerin, katliamların, bombalamaların, darbe niyetlerinin aydınlatılması ve “demokrasi düşmanı çetelerin kökünün kazınması” mı yoksa “Kemalizm ve Atatürk milliyetçiliği ile laik anlayış Türkiye için bir deli gömleğidir” diyenlerin levye, kaldıraç, dayanma değeneği yaptıkları kocaman propaganda balonu mu olacak bunu da göreceğiz.
İddianamenin içeriği:
Kanıtlar, belgeler.
Tanık ifadeleri.
Önemlidir.
Birlikte izleyeceğiz.
Gizli olması gereken Ergenekon iddianamesinden iktidar yanlısı, Başbakan yağcısı gazete ve gazetecilere yapılan sızdırmaların yarattığı toz duman içinde çok önemli bir “hukuk kararı” yitip gitti. Danıştay 13. Dairesi, “TEKEL’in rakı-şarap-bira-votka-cin-ispirto (alkollü içkilerin tümü)” fabrikaları ve tesislerinin satışını iptal isteğini reddeden Ankara 1. İdare Mahkemesi’nin kararını bozdu.
Büyük soygundu.
Böyle yazmıştık.
TEKEL’in rakı dahil alkollü içki üreten 17 fabrikasında çalışan işçilerin temsilcisi Tek Gıda İş Sendikası’nın da “soygun yapıldı... Özelleştirme İdaresi bu fabrikaları ve onlara bağlı tesisleri neredeyse maydanoz fiyatına özel sektöre sattı...” diye özetleyebileceğim gerekçelerle Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun “satış kararının iptal edilmesi” için İdare Mahkemesi’nde dava açmıştı.
Mahkeme davayı reddetti.
Sendika Danıştay’a başvurdu.
Danıştay sendikayı haklı buldu.
Mahkeme kararını bozdu.
Ve yüksek mahkeme Danıştay, kararının gerekçesinde “TEKEL’in alkollü içkiler bölümü satılırken bu fabrikaların değerinin kaç para olacağını gösteren raporlara bakılmasını, onlara itibar edilmesini” istedi.
Hazin hikâyedir.
Milleti aptal yerine koyan ve devletin malını ucuza kapattırıp, kişi zengin ettiren “Türkiye’deki kirli kapitalizmin” çok çarpıcı örneğidir. Tekel’in içki üreten fabrikalarının yenilenmesinde ihaleleri kazanan inşaat firmaları LİMAK, NUROL, ÖZALTIN bir konsorsiyum kurdu. Ve TEKEL’in içki fabrikalarının özelleştirilmesine talip oldu.
Olabilir.
İnşaat şirketidirler.
Kârlı görmüşlerdir.
Kendilerine güveniyorlar.
İçki işine de girebilirler.
Dikkat isterim bu şirketler TEKEL’e fabrika yapan yani fabrikaların durumunu, kaça mal olduklarını, teknolojilerinin ileri ya da geri olduğunu yakından bilen özel sektörden akıllı, işbilir, para kazanır girişimcilerdir.
750 milyon dolar değer biçildi.
İhale açıldı.
Sabancı da girdi.
Başkaları da katıldı.
Çok komik fiyatlar verdiler.
İhale 292 milyon dolarla en yüksek fiyatı veren bu LİMAK-NUROL-ÖZALTIN ortaklığında kaldı. Fabrikalar yenilenmişti. İleri teknolojiye geçmişti. Sadece Bilecik’teki fabrika 100 milyon dolar ediyordu ve Avrupa’nın teknolojisi en yeni fabrikası olduğu biliniyordu. Bilecik dahil 17 fabrikanın yanısıra kuru üzüm, suma (üzüm alkolü) şişe, etiket, anason stokları da 141 milyon YTL (100 milyon dolardan fazla) tutuyordu. Yine ayrıca TEKEL’in Türkiye’de 81 ilindeki başmüdürlüklerinin depolarındaki 30-35 milyon dolarlık içki stoku da bulunuyordu. Yine ayrıca TEKEL’in içki bölümünü de satma kararı alan devlet (Özelleştirme İdaresi ve Maliye Bakanlığı) bu fabrikalarda çalışan 5 bin civarındaki işçinin kıdem tazminatlarını da ödedi, sıfırladı.
Ballı börek yaptı.
Alan kazansın.
TEKEL’in yenilenmiş 17 fabrikası, kıdem tazminatları sıfırlanmış, yetişmiş, çok kalifiye işçileri, 100 milyon dolarlık hammade stoku, 30 milyon dolarlık içki stoku, toplam 292 milyon dolara satılmıştı. Satın alanlar, onu Amerikan firmasına 950 milyon dolara sattı.
Aradaki fark korkunçtu.
Devlet bunu ikram etmişti.
Şimdi ne olacak?
TEKEL fabrikalarını özelleştirme adı altında “kirli kapitalizme yem yapanlardan” hesap nasıl sorulacak? Kim soracak?
M.E. Sezen Evet ro Tinda23 sizin savunmanızı bekliyoruz bu okuduğunuz konu devede kulak.
-
Re: Avukat Vinnnnn...
Başbakan RTE ne dedi:
“- Ben Ergenekon (Agarta) davasının savcısıyım...”
RTE, hükümetin başkanı, nasıl böyle bir şey söyleyebilir?..
Şimdi ben ne yapmalıyım?..
AKP’li-Feto’cu dinci ve liboş gazetelerin yazdığına göre Agarta’nın sanıklarından biri imişim...
Savcım kim?..
Recep Tayyip!..
*
Herkes birbirine soruyor:
- Nedir bu Ergenekon?..
AKP’ci ve Feto’cu medyanın ürettiği “bilgi kirliliği”ni İstanbul Başsavcılığı vurguladı..
Sanki her şey uydurma...
Ne nedir sorusu boşlukta...
İsterseniz Agarta-Ergenekon’u üç açıdan masaya yatırıp neyin ne olduğunu saydamlaştıralım.
1) Tarihsel ve toplumsal açıdan değerlendirilirse Agarta-Ergenekon davasının içeriği açık seçik ve saydam...
Artık kimi Amerikan ve Avrupa gazetesi de olayın farkına vardı;
Türkiye’de iki cephenin hesaplaştığı bir süreç yaşanıyor...
Bir yanda Aydınlanmacılar...
Bir yanda dinciler...
“İslam dünyasında tek laik ülke Türkiye’nin Aydınlanması karartılmak isteniyor..”
Olayın özü bu...
Demek ki tarihsel ve toplumsal açıdan Ergenekon-Agarta’nın karışık ve karmaşık bir yanı yok...
Teşhis konmuştur.
2) Hukuk açısından Agarta-Ergenekon nedir?..
Bir faciadır...
Hem soruşturmanın yürütülmesinde hukuku çiğnemek vukuat-ı adiyeden sayılmıştır;
hem de içerik bakımından iddianame -dinci - liboş medyasının bu konuda yazdıkları doğruysa -görülmemiş bir acıklı- güldürünün mantığına oturtulmuş, daha dava başlarken iflas etmiştir...
Bekleyelim, görelim...
İddiaya göre Agarta’dan bu yana süregelen bitmez tükenmez kavgada teröristler, Türkiye’de bir ömür boyu süren bütün terör eylemlerinin sorumlusu ve sanığıdırlar...
Bu teröristler Kemalistler’dir...
Cumhuriyet yazarları Uğur Mumcu, Ahmet T. Kışlalı, Bahriye Üçok ve ötekilerini Agarta-Ergenekon terör çetesi öldürmüştür...
Cumhuriyet’i bombalayan örgütün adı nedir?..
Agarta-Ergenekon örgütü..
İlhan Selçuk’la Mustafa Balbay da bu örgüttendir...
Ortalık karışsın ve askeri darbe olsun diye kendi gazetelerini bombalatmışlardır...
3) Ancak olayın bir de siyasal yanı, politik amacı, strateji ve taktik anlamı var...
İşte bu boyut çok önemli...
Sanırım Başbakan Recep Tayyip işin bu boyutuna önem verdiğinden Agarta-Ergenekon’un gönüllü savcılığına soyundu...
Dinci-liboş medyasının yazdıklarına göre dava, dünden yarına büyük bir temizliği içeriyormuş...
Agarta-Ergenekon soruşturması savcı-polis marifetiyle bir yıldan beri beş dalga üzerinden aşama aşama yürütüldü; insanlar gözaltına alındı, kimisi içerde hastalandı, kimisi öldü...
Bugün mahkemeye tevdi edilen yaklaşık 2500 sayfalık iddianame beş dalgayı kapsıyor..
Altıncı dalga ek iddianameye girecek...
Ama altıncı dalga da yetmeyecek...
Geçmişten geleceğe uzanan bu Agarta-Ergenekon örgütü öyle bir beladır ki kökü kazınmalıdır; bu nedenle davanın ve soruşturmanın önü açıktır...
Yargıda, üniversitelerde, Ordu’daki tüm Agartacı Ergenekoncuların köküne kibrit suyu ekilecek...
Olayın siyasal amacı ve stratejik boyutu da bu kadar açık...
Tarihsel-toplumsal boyutu Aydınlanma ile dincilik, hukuk boyutu hukuksuzluk ve mantıksızlık üzerine oturan Agarta-Ergenekon tertibini kimse küçümsemesin, azımsamasın...
Olayın amacı bellidir...
Ben Agarta-Ergenekon sanığıyım...
Başbakan RTE’nin yerinde olsaydım, bir parçacık aklımla, bu davanın savcılığına talip olmazdım.
İlhan Selçuk
19/07/2008
-
Re: Avukat Vinnnnn...
Gazetelerin yorum bölümlerinde, forumlarda, iddianamenin tek kelimesini dahi okumadan hükümet karşıtlarına naralar atan cahil cühela takımı malesef büyük bir yüzdeye sahipler. Okumadıysan yorum yapma, değil mi? Rezil olurlar, ama olduklarının farkına varmazlar.
Aslında onların gözleri vardır, görmezler, kulakları vardır, duymazlar. Hatta ibikleri vardır, sallamazlar. Öyle tiplerdir yani onlar...