4771 s.Kanun teklifinin 1.maddesi hk.
AB ile uyum paketi çerçevesinde çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasını öngören 4771 sayılı kanun teklifi 03.08.2002 günü TBMM'nde kabul edildi,kanun teklifi şu anda Cumhurbaşkanlığında ve onay bekliyor. Yasanın bilhassa idam cezasının yerine müebbet ağır hapis cezasını öngören 1. maddesi hakkında görüşlerimizi belirtmek ve değerli üyelerimizin görüşlerini de almak isteriz. Yasa'nın 1. maddesi aynen şöyledir;
"MADDE 1. #8211; A) Savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar için öngörülen idam cezaları hariç olmak üzere, 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, 7.1.1932 tarihli ve 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun ile 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununda yer alan idam cezaları müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülmüştür.
Şu kadar ki,
a) Türk Ceza Kanununun 47, 50, 51, 55, 58, 59, 61, 62, 64, 65, 66, 102, 112, 451, 452, 462 ve 463 üncü maddeleri ile 7.11.1979 tarihli ve 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 12 nci maddesinin idam cezasına ilişkin hükümleri,
b) Türk Ceza Kanununun 17 nci maddesi ile 13.7.1965 tarihli ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 19 ve Ek 2 nci maddelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ölüm cezalarının yerine getirilmemesine karar verilenlere ilişkin hükümleri,
Saklıdır.
B) Bu Kanun hükümlerine göre idam cezaları müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülenler hakkında Türk Ceza Kanununun 70, 73 ve 82 nci maddelerinde öngörülen süreler iki kat, terör suçluları hakkında üç kat olarak uygulanır.
Bu Kanun hükümlerine göre idam cezaları müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçluları hakkında Cezaların İnfazı Hakkında Kanun ile 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun şartla salıverilmeye ilişkin hükümleri uygulanmaz. Bunlar hakkında müebbet ağır hapis cezası ölünceye kadar devam eder."
Madde metninden anlaşılacağı üzere idam cezası hakkında anayasanın 38. maddesinde öngörülen "savaş ve çok yakın savaş tehdidi" istisnası aynen kanuna geçirilmiş ve savaş ve çok yakın savaş tehdidi dışında idam cezası öngörülen suçlar bakımından cezaların müebbet ağır hapis cezasına dönüştürüleceği hükmü konulmuştur. Fakat öte yandan anayasadaki 38. madde değişikliğinde de öngörülen bu istisnadan başka bir takım hükümler de konulmuştur. Şöyle ki;maddenin devamında sayılan birtakım yasalardaki ceza maddelerinde idam cezasına ilişkin hükümleri saklı tutulmuştur. Sayılan yasa maddelerinin hepsi cezada indirim öngören ceza hükümlerini içermektedir. Bu itibarla yasadan anladığımız kadarıyla kişinin işlediği suçtan dolayı kanunda öngörülen cezası idam ise ve savaş yahut çok yakın savaş tehlikesi durumu da yoksa bu ceza müebbete çevrilecek ve ancak kişi hakkında ayrıca TCK. 51(haksız tahrik) gibi TCK 59 (takdiri indirim sebepleri) gibi,TCK 55(yaş küçüklüğü) vs gibi cezada indirim öngören ceza hükümlerinin uygulanması durumunda bu hükümlerdeki saklı tutuyoruz yani ceza indirimi öngören ve sayılan ceza hükümlerinin uygulanmasında kişi hakkında ceza tertip ederken kişi idam almış gibi hesap yapacağız ve idam cezası üzerinden öngörülen ceza indirimlerini yapacağız.
Buna göre şu soruların çözümlenmesi gereklidir;
1)Öncelikle yorumumuz doğru mu? Yani yasada zikredilen "şu kadar ki....maddesinin idam cezasına ilişkin hükümleri saklıdır." sözüne yukarıda zikrettiğimiz yorumumuzdan başkaca anlam yüklenebilir mi?
2)Yasada öngörüldüğü biçimde savaş ve çok yakın savaş tehdidi istisnası dışında idam cezası öngörülen suçlar bakımından öngörülen idam cezasının müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülmesi hükmünü hangi vasıfta değerlendirmek lazımdır? Yasayı bu haliyle belirli suçlar için öngörülmüş sınırlı bir af olarak değerlendirebilir miyiz? Yasanın adı ne olursa olsun sonuçta yapılan bir ceza indirimi daha doğrusu af değil midir? Şayet bu bir af ise yasakoyucu anayasada öngörülen şekil şartlarına(3/5 oy çoğunluğu) uymuş mudur? Yasa'nın bu haliyle Anayasa Mahkemesine götürülmesi ve iptali gerekmez mi?
3)Yasada idamın müebbet ağır hapis cezasına dönüştürüleceği açıklandıktan sonra ceza indirimi öngören yasalardaki ceza hükümlerinin uygulanmasında ise idam cezasın ilişkin hükümlerin saklı tutulmasını nasıl değerlendirirsiniz? Yasa tekniği açısından bu şekil bir düzenlemenin Türk Hukuk tarihinde ve tüm Dünyada bir örneği var mıdır?
4)Ayrıca bu şekilde istisna öngörülmesi Anayasa'da öngörülen cezaların kanuniliği ve bilinirliği,adalet,eşitlik vs. ilkelerine aykırılık teşkil etmez mi? Size bir örnek vereyim her ikisi de mevcut yasalara göre idam cezası öngörülen suçları işlemiş olan iki müvekkilim var,şu kadar ki birisi ortada hiçbir tahrik sebebi yokken suçu işlemiş diğeri ise maktulden sadır olan hafif haksız tahrik altında suç işlemiştir. Ve bana şu soruyu soruyorlar:"ne kadar ceza alırız?Bizim suçumuzun kanunda öngörülen cezası nedir?" Bu yasa karşısında ne diyeceğiz?-Bilmiyorum kardeşim,eğer hakkında 51 hükümleri uygulanmazsa TCK 450/.. fıkrası ve 4771 sayılı yasa gereğince müebbet ağır hapis cezasına çarptırılırsın,yok şayet hakkında TCK 51 hükmünün tatbiki hey'ette kabul görürse TCK 450/.. fıkrası gereğince idam alırsın ancak bu defa hakkında TCK 51/1 uygulanacağı için 4771 sayılı yasadan faydalanamazsın cezan işbu yasa gereğince müebbet ağır hapse çevrilmez. Ve ancak TCK 51/1 gereğince idam olan cezan müebbete çevrilir. İşte sonuç bu farklı hukuksal konumda bulunan sanıkları adil olmayan bir biçimde eşitleyen bir ceza eşitliği...
TCK 70,73,82 maddelerinde öngörülen sürelerin iki katı,üç katı uygulanması ve bu şekilde kendince bir ceza adaleti sağlandığı yorumlarına gelince; ceza davalarına bakan tüm arkadaşlar çok iyi bilirler ki uygulamada mahkumun hücreye atılması aslında cezaevi müdürlerinin inisiyatifinde olan bir şeydir,çoğu kereler mahkumun cezası hücrede hiç çektirilmez fakat sanki hücresini tamamlamış gibi belgeler düzenlenir. Hem sanki cezaevlerimizde mahkumların öngörülen cezalarının hücrede geçirilmesi gereken ceza kısımlarını karşılayacak kadar hücre var mıdır?Bundan da emin değilim. Kaldı ki sanığın nazara aldığı şey cezanın süresidir,hapis cezasının ne şekil infaz olunacağı esasen infaz hukuku meselesidir.
Şimdilik bu kadar,yasa teklifi onaylanırsa yeni yorumlarda bulunuruz,ayrıca tüm arkadaşların bu konudaki görüşlerini bekliyorum. Saygılarımızla,