Gelir Vergisi Kanunu Ile Kdvk Arasindaki çelişki Ve Av. ücretlerinin Vergilendirilmesi

Değerli meslektaşlar,
GVK 65-68 maddelerinde tanımlanan serbest meslek erbabı ve kazancının vergilendirilmesi ile 3065 sayılı katma değer vergisi kanununun vergilendirme ile ilgili hükümleri arasında mevcut çelişkiler ve anayasanın 73 maddesinde tanımlanan vergilendirme esas ve usulleri ile eşitlik ilkesine ayrkırı oluşu bakımından bir tartışma konusu açma gereği hissediyorum.
Gelir vergisi kanunu bakımından serbest meslek kazancının fiili tahsil esasına dayanması ve 3065 sayılı KDVK açısından tahsil edilmemiş olsa dahi tahakkuk esasının varlığının yeterli oluşu ile, vekalet ücretlerinin tahsil edilmezse de makbuz düzenlenmesi ve beyan edilmesi zorunluluğunun açmış olduğu sıkıntıların, ve maliye bakanlığın özellikle avukatlara yönelik vergi incelemesi başlatması karşısında kdv beyanı gerekliliğinden hareketle meslektaşlarımızı vergi incelemesi ile karşı karşıya getirdiği bu günlerde, vergi kanunlarındaki bu çelişkinin masaya yatırılarak tartışmaya açılması gerekmekle birllikte, özellikle barolar ve diğer meslek kuruluşlarının bu çelişkilerin giderilmesi hususunu gerek iktidar ve gerekse muhalefet partilerinde gündeme getirilerek mutlaka çözümlenmesi gerektiğine inanıyorum...
Bu açıklamalardan sonra sizlerin görüş, eleştiri ve önerilerinizi merak ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum
Muhsin KOÇAK

Evet bu konu oldukça can sıkıcı.Vergi memurları ve akademisyenlerde çelişkili yanıtlar veriyorlar.Örneğin borçlu,alacaklının avukatı olan sizin banka hesabınıza borc miktarını yatırdı diyelim.Bu durumda, sanki avukat yatan paranın tamamını gelir elde etmiş gibi makbuz ve vergilendirmeyle yükümlü oluyor.Vergi müdürleri dahi tam olarak bu durum hakkında tam bir bilgiye sahip değil.Tüm banka hesapları incelemeye ve gözleme tabii tutuluyor.hapis cezaları ile korkutuyorlar.Avukatların, avukata ihtiyacı var.İronik ve acınası bir durum. Mustakbel suçlu pozisyonundayız avukatlar olarak.
Diğer yandan toplanan vergiler bütünün hayrına harcanıp harcanmadığı ise ayrı bir bağlam.Borçlara ve eş dost ihalecelerine çalışan 70 milyon köle.Yakında vatandaşlarıda satılığa çıkartırlarsa şaşırmamak gerekir.
Ülke elden gitti gitmesine de geri nasıl alınacak işte o merak konusu. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Hakkın yanında olmalı ve dayanmalı.Karanlık heryanı sarsada tünelin sonunda ışık var unutmamalı diyerek,herkese hürmetler sevgiler sunarım.S.K

1-GVK'nun 67'inci maddesinin birinci fıkrasında serbest meslek kazancında tahsil esası getirilmiştir.
2-Aynı maddenin yedinci fıkarsının 1'inci bendinde "ıtılla hasıl etmeleri kaydiyle manlarına kamu müesseslerine, icra dairesine, bankaya, notere veya postaya para yatırılması" 'nın tahsil hükmünde olduğu hükmüne yer verilmiştir.
3-Katma Değer Vergisi Kanunun 1/1'inci maddesinde ise serbest meslek faaliyeti kapsamında yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu hükmüne yer verilmiştir.
4-Katma Değer Vergisi Kanunun 27/5'inci maddesinde serbest meslek faaliyetleri için ilgili meslek teşekküllerince tespit edilmiş bir tarife varsa hizmetin bedeli, bu tarifede gösterilen ücretten düşük olamaz denilmektedir.

Yukarıda yazdıklarımızı özetleyecek olursak vergiyi doğuran olay Gelir Vergisinde serbest meslek kazancı tahsil esasına, KDV'de hizmetin ifa edilmesine bağlanmıştır. GVK mdç.67'de de belirtildiği gibi bankaya para yatırılması tahsil hükmündedir ve barolarca belirlenen asgari ücret tarifesine isabet eden kısım için re'sen vergi tarh edilebilir. Anayasa'ya aykırılık iddiasına gelirsek vergi "ödeme gücü ilkesi" vergiyi ödeyebilecek nakit parayı tahsil etmiş olmanıza (likitideye) değil, özel hukuk bağlamında alacaklı hale gelmiş olmanızla ilişkilidir.

Burada anayasaya aykırılıktan ziyade hukukçu kimliğimiz dayanarak mücadele gerektiği kanısındayım. İdarenin defterlerini incelemeye alırım tehditleri hiç hoş değil elbette ancak eğer haklı isek tehditlere boyun eğmeden yargıda hakkımızı aramamız gerektiğini düşünüyorum. Avukatlık ücreti, elbetteki hizmetin ifasına ve tahsilata bağlıdır. Bankadan örneğin müvekkil tarafından dava veya icra takibi açma masrafı olarak adımıza yatırılan paranın vekalet ücreti olmadığı açıktır. Dolayısıyla da bu paraya makbuz kesmek söz konusu değildir. Ancak vergi idaresi hesaba yatan her parayı ücret olarak değerlendirmek isteyebilir. Bu onların mantığıdır. Ancak 213 sayılı VUK. 3. maddesine dikkat edelim.

Madde 3 - (Değişik madde: 30/12/1980 - 2365/1 md.)

A) Vergi kanunlarının uygulanması: Bu Kanunda kullanılan "Vergi Kanunu" tabiri işbu Kanun ile bu Kanun hükümlerine tabi vergi, resim ve harç kanunlarını ifade eder.

Vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı gözönünde tutularak uygulanır.

B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.
Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.

Örnekte belirtiğim üzre "gerçek mahiyet " bankaya müvekkil tarafından yatırılan para, yargılama gideri olarak harcanmıştır/harcanacaktır dolayısıyla makbuz düzenlemek gerekmeyecektir.

Hangi vergiden doğarsa doğsun, ihtilaf VUK' na göre çözümlenecektir. O nedenle KDV K. ile Gelir V.K. arasında çelişki gibi görünen olgu aslında çelişki değildir. Öyle iddia olunuyorsa Mahkeme yolumuz açıktır.
Vergi idaresi ne yazık uygulamalarıyla ticari hayatı sekteye uğratmaktadır. Vergi mevzuatını uygun davranmak adına ne ticaret ne borçlar ne medeni ne iik. ne avukatlık kanunu onlar için bir önem arzetmez. Hatta Bakanlığın Tebliğleri, Genelgeleri onlar için ANAYASA' dan da üstündür. Bu gibi durumlarda Meslek Örgütümüzü ayağa kaldırarak, davalar açarak gerekirse C. savcılıklarına şikayetlerde bulunarak doğruyu savunmak durumundayız.

Tabiki Vergi Hukuku'nun temel prensiplerinden biri olan "delil serbestisi" ve bu ilkenin yer aldığı VUK.md3/b'yi biliyorum. Bankaya yatırılan para sizin adınıza değil de, müvekilliniz adına yatırılmışsa, serbest meslek kazancı oluşmaz, ancak KDVK md.1/1, md.10 ve md.27 uyarınca avukatlık hizmetinin ifa edildiğine karine teşkil ettiğinden KDV'de vergiyi doğuran olay tekemmül etmiş olur, vergi tahakkuk ettirilebilir. Israrla gelir vergisindeki tahsil esası ile katma değer vergisindeki malın teslimi ve hizmet ifasına bağlı vergiyi doğruan olay arasındaki farkı vurgulamak istiyorum. Aslında bu ortamda tartışmak yarasız, her ne kadar size katılmasam da somut norm denetimi için Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilirsiniz.