Leyla Zana : "PKK bizim sigortamızdır"

Nasıl bir demokrasidir bu, cevap verebilecek biri var mı?.. Cumhuriyet yazarı İlhan Selçuk'u, "Örgüte üye olmaksızın örgütün amaçlarını bilerek örgüt adına vazife yüklenmek" suçundan gözlem altına alanlar, hakkında soruşturma yürütenler, bu kadın bu sözleri nasıl bu kadar pervasız ve korkusuzca savurabiliyor, bu nasıl bir hukuktur yanıt verebilecek misiniz bana?..

**************

Zana'dan PKK için 'sigortamız' açıklaması

Merve LOĞMANOĞULLARI/ LONDRA, (DHA)

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/gost...?picid=5231415 KAPATILAN DEP'in eski milletvekili Leyla Zana, Londra'daki Avam Kamarası'nda düzenlenen panelde milletvekilleri, lordlar ve İngiliz medyasına Türkiye ve Kürt meselesi hakkında açıklamalarda bulunurken, PKK için ‘Sigortamız' dedi.

Panele katılanlar arasında Ankara doğumlu Musevi kökenli yazar Moris Farhi, Kürt yanlısı tutumuyla tanınan Lord Rea ve geçen haftalarda Türkiye'yi ziyaret ederek DTP'nin kapatılması ile ilgili temaslarda bulunan Lord Hylton da hazır bulundu. Toplantının giriş konuşmasını yapan Moris Farhi, Kürt sorunundan çok insan hakları konularıyla ilgili olduğunu söyledi. Osmanlı döneminde birçok halk ve kültürün barış içinde bir arada yaşadığını anlatan Farhi, “Türk karakterinde, Türk yapısında barış içersinde yaşamaya büyük bir arzu vardır” dedi.

Leyla Zana ise yaptığı konuşmada, Kürtler'in tek devleti kabul ettiğini fakat tek dil, tek kültür ve tek halk olgusunu reddettiklerini anlatırken, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş döneminden bu yana demokratikleşme sürecinin çok yavaş işlediğini, 1924'ten itibaren Kürtler'in inkar edildiğini ve Kürt sorununun Türkiye tarihi boyunca ‘psikolojik bir vakaya' dönüştüğünü öne sürdü. ‘20 milyon çocuğun kendi dilinde eğitim alamamasının bir insanlık dramı olduğunu’ öne süren Zana, diğer yandan bu hakların yasal temelinin şu an sağlanmasının mümkün görünmediğini iddia etti. Leyla Zana, “Ortadoğu ülkelerinde krallıklar ya da diktatöryel rejimler var. Fakat Türkiye içinde küçük küçük krallıklar var. Bazen siyasal partiler de diktatör görevi görüyor. Parti bünyesinde herkes liderin ağzına bakabilmekte. Sayın Erdoğan ve sayın Baykal milletvekillerine hiçbir biçimde inisiyatif ya da irade beyanı fırsatını vermemektedir. Demokrasi herkes için olmalıdır, liderler için değil” diye konuştu.

İngiliz parlementerlere Türkiye'nin dış yardıma ihtiyacı olduğunu söyleyen Zana, “Mutlak suretle olumlu ya da olumsuz ülkelerin birbirlerini etkilediğini, bazı ülkelerin tek başına sorunlarını çözemeyeceklerini, mutlaka dıştan katkı alması gerektiğini ve Türkiye’nin bu ülkelerden biri olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
Terör örgütü PKK'nın silah bırakması için önce uçakların bomba atmaması gerektiğini söyleyen Zana, “Kürt halkı PKK'nın mücadelesini kendi sigortası olarak görmektedir. Bu halkın içersinde ben de varım” diye konuştu ve “PKK'nın, Kürt halkı ve DTP ile bir bütün olarak ele alınması gerektiğini” savundu.



Hürriyet

Zana 'nın PKK yı sigorta olarak görmesi şaşırtmamalı. Etnik milliyetçiliği ve kürtçlüğü savunan bundan dolayı oy toplayabilen bir partinin , bu düşünceyle terör eylemleri düzenleyen bir terörist grubu sigorta olarak görmesi bizi neden şaşırtsın? Bu düşüncelerle oy veren geniş bir taban olduğunu son seçimlerde gördük. Siyasal zeminde kapatma olursa bu grubun yer altına kayması da olağan sonuç değil midir? Ellerinde bir PKK kartı var ve İngilizler ve tabii ki hani hep deriz ya dış mihraklar bunun da farkındalar ve bizi bu kartla sıkıştırmıyorlar mı?

Etnik milliyetçiliğin hangi türü olursa olsun beladan başka bir şey getirmemiştir. Balkanlara , Afrikaya bakarsak etnik milliyetçilik nedeniyle ne kadar kan döküldüğü ortadadır. Bunun hep zayıf ve zayıf bırakılmaya çalışılan bölgelerde ve ülkelerde kaşındığı da (bir şekilde el altından desteklendiği de) belirgindir.

Leyla Zananın bu sözleri artık bizi şaşırtmıyor. Söyledikleri içinde siyasi partilerin diktatör gibi davranması söylemi, ülkemizde parti içi demokrasinin olmadığı yönünde bir takım açıklamalarda da söylendi. Onun Londra ya gitmeden önce Kraliçe nin ziyareti de bir tesadüf oldu zannedersem!

Ne kadar demokrat,ne kadar zarif,ne kadar incesiniz!!!

DTP Van Kongresi'nde,İstiklal Marşımız yerine,Kuzey Irak Kürt Yönetimi'nin Milli Marş olarak kabul ettiği 'Ey Rakip' okunuyor. Durun hemen faşist demeyin bana devamını bekleyin.:rolleyes:

Yahu siz ne cins salaklardansınız? (bizim demokratlara diyorum, forumdakiler siz üzerinize alınmayın.)

Mesela o çok beğendiğiniz AB üyesi Yunanistan'da, bırakın azınlık olarak sadece Türklerin kurduğu bir partinin yaşamını rahatça sürdürmesini,herhangi bir faaliyetinde Türklerin yer aldığı bir oluşumun Yunan yasaları ile Milli Marşı'nın teganni edilmesi gereken bir protokolde,bunun yerine İstiklal Marşı okunması mümkün olabilir mi? Olur derseniz bunu yapanlara ne olur sizce?

Bırakın onu habere bakın, daha taze sayılır.

"Yunanistan Radyo-Televizyon Kurulu (ERS), Batı Trakya'nın İskeçe bölgesinde Türkçe yayın yapan "King-Kral FM" adlı özel radyo istasyonunu kapatma kararı aldı.
Kurul, King-Kral FM'in farklı isimler altında, "ERS tarafından özel radyoların yayınına ayrılan frekansın dışında yayın yaptığı ve istasyonu tanıtıcı isim ve cıngıl kullanmadan yabancı bir ülkenin başka dildeki programını naklen yayımladığının belirlenmesi üzerine", faaliyetlerinin kesin olarak durdurulmasının kararlaştırıldığını bildirdi.
İskeçe'de Türkçe yayın yapan 2 özel radyodan biri olan ve dağlık kesimde de dinlenebilen radyonun sahibi Hüseyin Karadayı, öne sürülen gerekçelerin gerçek dışı olduğunu, daha önce de alınan benzer bir kapatma kararına yaptıkları itirazla yürütmenin durdurulduğunu belirtti. Karadayı, ERS'nin kararına karşı Yunan Yüksek Mahkemesi'ne başvuruda bulunduğunu da açıkladı.
19 Temmuz'da yürürlüğe giren yeni yayın yasası Batı Trakya'da Türkçe yayın yapan radyoların çalışmalarını zorlaştıracak nitelikte hükümler taşıyor."


Lozan Anlaşması'na göre Yunanistan'da Türkler azınlık,aynı anlaşmayla Türkiye'deki gayrimüslim unsurlar azınlık,Kürtler değil.

Azınlık hakları denilen şeyi 1924'den beri delip duran,Adaları silahlandıran Yunanistan'a şimdi Vakıflar Kanunu,Ruhban Okulu yanında bizim işbirlikçi dinciler sayesinde yakın zamanda Kıbrıs'ı da vereceğiz.

Ayrılıkçı Kürtler bu kadarcık istemişler çok mu? Yunanlının Türklere verdiği kadarını versek kabul görür mü?