Irkcılık ve türban ile ilgili soru?

1-Ben yaklaşık 11 yıldır özel bir sektörde idari kısımda çalışıyorum firmadaki patronların kürt kökenli insanlar.
2-Eşim normalde tesettürlü bir aileden üstelik üniversitede bile tesettürünü açmamış hatta dediğine göre dikey geçiş yaparken türbanlı diye not düşülmüş dikey geçiş yapamamış. Şu anda eşim 30 yaşında evlenmezden öncede iş hayatı olan (evlilik süresince çalışmaya devam etti ve bana çocuk doğduktan sonra işi bırakırım dedi.) birisi idi ve kapalı olarak çalışıyordu sadece çocuk doğduğu için yaklaşık 13-14 ay çalışmadı ve şimdi babası ona bir iş ayarladı baş örtüsünü açıp ben onay izin almadan tekrar çalışmaya başladı.

soru -1) Eşimle olan tartışmalarda bana sende kürtler gibi geri kafalısın .. şeklinde hakaretlerde bulunması suç değilmidir ?

soru -2) Eşimin benden izin almadan çalışmaya başlamaşı normalmidir ? Çünkü sabahdın 6,30 onaltı aylık cocuğuda benide uyandırıp ben cocuğu babamlara götürürdüm oda işe giderdi . (benim servisim normalde 7,45 gelirdi) sürekli olarak bundan rahatsızlık duyardım. Bu konuda herhangi bir hakkım yokmudur ?

cevap 1- Şerefe Karşı Suçlar
Hakaret

Madde 125 - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

işlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) Ceza, hakaretin alenen işlenmesi hâlinde, altıda biri; basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, üçte biri oranında artırılır.

(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır.

Mağdurun belirlenmesi

Madde 126 - (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.

İsnadın ispatı

Madde 127 - (1) İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması hâlinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hâllerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.

(2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi hâlinde, cezaya hükmedilir.

İddia ve savunma dokunulmazlığı

Madde 128 - (1) Yargı mercileri veya idarî makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması hâlinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.

Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret

Madde 129 - (1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi hâlinde, kişiye ceza verilmez.

(3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi hâlinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

Kişinin hatırasına hakaret

Madde 130 - (1) Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilât ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi hâlinde, altıda biri oranında artırılır.

(2) Bir ölünün kısmen veya tamamen ceset veya kemiklerini alan veya ceset veya kemikler hakkında tahkir edici fiillerde bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Soruşturma ve kovuşturma koşulu

Madde 131 - (1) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine bağlıdır.

(2) Mağdur, şikâyet etmeden önce ölürse, veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikâyette bulunulabilir.


cevap 2:
a) Eşinizin sizden izin almadan çalışması normaldir. Erkekler karılarından izin almadan nasıl çalışabiliyorlarsa yeni MK ile kadınlara da aynı hak getirilmiştir.

b) Sorunuzun diğer kısmında 'di'li geçmiş zaman kullanmış olmanız dikkatimi çekti. Bunlar geçmişte mi kaldı? Eşiniz sizden izin almadan çalışıyor diye / yahut başını açtı diye ondan ayrıldınız mı?
Çocuğunuzun velayetini eşinizle ortak kullandığınız gibi onun bakımını da ortak yapmak durumundasınız.

türban olduğu belirtmem eşim cocukla ilgili birlikte resmini çekmek isterdim bana hayır başım açık olarak resim çektirmem günah başkaları görür diye tepki verirdi şimdi ise çalışırken hiç bilgi bile vermeden bu şekilde davrandı.

çalışması konusunda ise rahatsızlığım; bak bu şekilde hem çocuk hemde ben rahatsız oluyoruz dediğimde ise o zaman bana ayda 500 ytl vereceksin diye dayatmada bulundu ? cocuğa ise benim annemler bakardı
eşim saat 16:00 biten işinden saat:18:00-20:00 arası gelirdi bende neden geç kalıyorsun dediğimde ise ya toplantı vardı yada ders vardı derdi ben ise bilgi ver ozaman dediğimde ise ben köle değilim hesap falan veremem derdi yaklaşık eşim 40-45 gün böyle devam etti.

- ırk konusunda bile kendisi bir kalabalık ortamda bile kürtler gibi konuştuğunu bile anlamıyorum diye ifadede bulundu zaten.

boşanma konusu bu olaylarla ilgisi yok asil sorun;
son 6-7 aydır ailesel olarak bana karşı tavır,tepki,hakaretler ve evim içindeki olaylara müdahaleleri vardı.

1-) Eşim ve annesi bana ve ailemi (babam,annem,abimler.. ) hakkında sürekli görgüsüzlük,cahillik ve terbiyesizlik suçlamalarında bulundular (güya kendilerinin yaşadığı semt ile bizimkilerin yaşadığı semt insanın kalitesini belli edermiş artı birde paralı olmak lazımmış !.) hatta eşim ve annesi birlikte bana efendim kızlarını ne hakimler,ne doktorlar ne mühendisler istemişte vara vara benimdi geri zekalı,aptal birisine varmış ...eşime ne zaman yaptığı bir yanlışı söylesem böyle yapma dediğim zaman sürekli bel altı küfür ve hakaret ederdi ama ben eşime bir kere bile ne bir küfür ve nede bir hakarette bulundum hem sustum.
hatta eşimin dikkatsizliği nedeniyle 3 defasında oğlum nefes alamama tehlikesi geçirdi iki babamlarda oldu birisi ise kayınpederim olduğu ortamda oldu cocuk nefes alamıyor dediğimde ise bir şey olmaz deyip yerinden bile kalkmadı annemler ve ben çıkartım ağzıdakini ısırdığı lokma büyük olduğu için yutkunamuyordu cocuk...
2-)annesi,babası ve erkek kardeşi (benden 12 yaş kadar küçük ) evimdeki verdiğim kararlara müdahale edip eşimin ve kendi istedikleri şeyleri yaptırmaya başladır....bende eşime bak ailene söyle yüzlerine karşı birşeyler söylemiyorum gerginlik olmasın diye ama ben rahatsız oluyorum sen söyle müdahalelerde bulunmasınlar dediğimde ise karışamam onlar benim ailem diye tepki kordu.

neyse bir gün babası abimleride alıp benim kızım hesap vermek zorunda değil muhtara alıp kızımın eşyalarını alacağım damadıda sevmiyorum torunuda sevmiyorum istemiyorum deyince yeter artık dedim al o zaman kızını git dedim böylelikle ayrılık gerçekleşti..

(not- ...daha sonra neler yaşandı neler...yani kısacası yaşamdığım olayları detaylarına kadar anlatsam hayatım film olur ...)
)

Demek ki eşinizin türbana yahut dine bakış açısı değişmiş. Bu ise tek başına suç oluşturan yahut hukuki boyutu olan bir fiil yahut durum değil.

Benim üstteki cevabımdan sonra mesajınızı editleyip ilavelerde bulunmuşsunuz.

Olayın boyutu tamamen değişmiş son yazdıklarınızla.

Öğrenmek istediğiniz nedir? Hukuki boyutu olan Sorunuz nedir?

1-) Bir avukatta olayı anlattım bana şahit varmı dedi bende %80 evde kendi aramızda oldu dedim oda şahit lazım diyor ne yapalırım ?
2-) Velayette konusunsa ise (oğlumu çok seviyorum kendiside babasıda istemiyorum dedi şahit var vede bana senden nafakayı alır sanada cocuğu hayatta göstermem diye tehdit etti ve yaklaşık 2 oldu göstemiyor vede telefonda bile konuşmam izin izin vermiyor) ne yapabilirim ?
3-) evdeki özel şahsi eşyalarıma kadar ne var ne yoksa götürmüş yiyecek-icecek,giysilerim, düşünün banyodaki şampuana kadar .... (sonradan sadece diplomalarım lazım bari onun ver dedim onu bile vermiyor yoktur diyor ) evim o şekilde boş olduğunu gören şahitlerim var . ama avukat arkadaş bana faturaları var mı diye soruyor yani düşünün kim 4 yllık evlilik süresince evdeki eşyaların faturasının saklarki bilmiyorum .Bu konuda ne yapabilirim ?