Suç Unsuru Oluşmadan Açılan Dava

Komşu bahçe sınırından , bizim bahçeye , 2 metre kadar sarkan bir ağacın taşkın dalları gevrekleşmiş ve zaman zaman en ufak bir rüzgarda bile kırılıp altında ve bizim bahçemizde park halinde bulunan araçlar üzerinde hasar meydana getirmeye başlamıştı.(Ağacın verdiği zarar sıgorta ekspertiz raporları ve karakol tutanaklarında kayda geçti.)

Maliklerden gelen şikayetler üzerine yöneticimiz komşu apartman yöneticisinden taşkınlığın giderilmesi konusunda defalarca sözlü olarak ricada bulundu.Medeni Kanunun 740 maddesini hatırlatmasına rağmen taşkınlık giderilmedi.
Sonunda apartman sakinleri olarak ağacı taşkın dallarını kendimiz budatmaya karar verdik.Yönetici budama usulune uygun olarak komşu bahçede bulunan ağacın dallarını budattırıp taşkınlığı önledi.

Budama yapılan ağaç 'Demir Ağacı'.Ormanlarda tabi olarak yetişmiyor ve çam ağacı ile uzak yakın bir akrabalığı yok.
Komşu apartmandan bir sakin , bizim yöneticinin eşini ; kaldırım üzerinde bulunan çam ağacını kesti suçlamasıyla savcılığa şikayet etti.
'Kör öldü,badem gözlü oldu' Savcılık 6831 sayılı O.K 'na aykırılıktan sulh cezaya Kamu Davası açtı.
Komşu bahçenin özel mülkiyetinde olan ağaç kaldırım üstünde diye adres gösterildi.'Demir ağacı 'olan ağaç ÇAM AĞACI(orman statüsünde) olarak isimlendirildi. Ayrıca taşkın dallar budandığı halde ÇAM AĞACI KESİLDİ suçlamasıyla : 6831 sayılı O.K'na aykırılıktan Sevk mad.6831 sayılı O.K'nun 116/B maddesi delaleti ile 109 Md. ve TCK.nun 53/1-2 maddesi gereğince yargılanması isteniyor.
Orman işletmesine sorduk.Özel mülkiyette bulunan 'Demir ağacı' budanırken veya kesilirken 'orman idaresinden izin almak' gerekmiyormuş.

Ağaç çam ağacı değil (demir ağacı.)
Bu ağacı kesmek orman idaresinin iznine tabi değil.
Şikayet eden komşu husumet beslediği için çam ağacı demiş.
Üstelik ağaç kesilmedi ,usulune uygun olarak budandı,(yaklaşık bir sene önce)
Budanan kısımlar eskisinden daha sağlıklı hale geldi.Kısaca ağacın budanan kısımların gençleştiği bariz bir şekilde görülüyor.
(M.K Md. 740 'a göre taşkınlığın giderilmesini önlemek amacıyla komşu bahçedeki ağacı budama yapmadan önce komşu yöneticiye ihtar çekilmesi lazımmış.Bizimkiler sözlü olarak istekte bulundular.)
Dallar yakacak ve yapacak olarak faydalanma kasti ile kesilmemiş.Amaç taşkınlığın önlenmesi.
İddia edilen suç ve suç unsuru oluşmamış bu davanın tecellisi ne olabilir.Savunma hangi temel üzerine oturtulmalıdır.?
İlgi gösterecek olan arkadaşlara şimdiden teşekkürler.Saygılarımla.

Medeni Kanun:
III. Komşu hakkı

3. Bitkiler
a. Kural
MADDE 740.- Komşunun arazisine taşarak zarar veren dal ve kökler, onun istemi üzerine uygun bir süre içinde kaldırılmazsa, komşu bu dal ve kökleri kesip kendi mülkiyetine geçirebilir.
Ekilmiş veya üzerine yapı yapılmış arazisine dalların taşmasına katlanan komşu, bu dallarda yetişen meyvaları toplama hakkına sahip olur.
Komşu ormanlar hakkında bu hükümler uygulanmaz.

740 Md.'nin 2.fıkrasındaki hükümde , komşu bahçesine taşkın dallarda bulunan meyvaları toplama hakkına sahip bulunuyor.Bu hükmü okuyunca ,insan , sanki ;izin almaya gerek yok ,elini uzat bahçene taşan meyvaları kopar gibi bir anlam çıkarıyor.(Hani halk arasında göz hakkı dedikleri.)

1.fıkrada bahse konu 'dal ve kökleri kesip kendi mülkiyetine ' geçirebilir hükmünü uygulayabilmek için hangi yol izlenmelidir.?
Veya bu yol izlenmeden dallar kesilirse hangi suç oluşur?( Orman suçu mu işlenmiş olur?)

3. Ceza Dairesi 1993/9057 E., 1993/15263 K.

TAPULU ARAZİDEKİ AĞAÇTAN DAL KESMEK

"İçtihat Metni"

T.C
Y A R G I T A Y
Üçüncü Ceza Dairesi

E. 1993/9057
K. 1993/15263
T. 24.11.1993


ÖZET : Tapulu arazideki ağaçtan dal kesmek eyleminde, dalları kesilen ağacın
yaşamını devam ettirdiği belirlenirse Orman Yasasının 116/B maddesinde
tanımlanan suç oluşmaz.
(6831 s. OK. m. 116/B)

Siz de ağaçta budama yaptığınızı ,ağacın 'hayatiyetini' kaybetmediğini söylüyorsunuz.Bu içtihata göre ,orman suçu oluşmamış gibi gözükuyor.

Ayrıca tapulu mülkiyette ; Kesilecek veya budama yapılacak ağaç 'Orman Ağacı Statüsünde' (çam ,ardıç v.b) ise orman idaresinden kesim izni almak gerekir.

Budama yaptığınız ağacın ,'Demir Ağacı ' denilen ,'orman ağacı' kapsamı dışındaki bir ağaç olduğunu söylüyorsunuz.Orman kapsamı dışındaki ağaçlar için
orman idaresinden izin almak gerekmiyor. Dolayısıyla suç unsuru oluşmamış.Orman Kanununa Muhalefet kapsamına girmiyor.

Ayrıca 116/B deki eylemin oluşması için ,failin ağaçları yararlanma kasti ile kesmesi gerekir .Sizin yararlanma kastınızin olmadığı, taşkınlığı ve zararı önlemeyi ,hedeflediğiniz çok açık.
Tabi bu anlattıklarım ,eğer ağaç sizin mülkiyetinizde olsa geçerli.Örneğin bahse konu ağaç ,sizin bahçenizde olup ,sizin maliklerinin şikayetine konu olsaydı,kat malikler kurulunun kararı ile budama işini yaptırabilirdiniz.

Fakat siz komşu bahçedeki ağacı ,size verdiği zarar gerekçesiyle budatmışsınız.

Orman suçu işlemediğiniz kesin. Fakat olayın tecellisi hakkında yorum yapacak kadar hukuki bilgim yok.Sanırım değerli hukukçu arkadaşlardan size yol gösteren olacaktır.

Sayın kaktüs çiçeği;
Forumda açtığınız konuyla ilgili gönderdiğiniz KM'a seçtiğiniz başlık beni hayli gülümsetti.
Oldukça orjinaldi :)

Doğaya ve çevreye olan duyarlılık tabii ki takdir edilmesi ve günümüz insanında olmazsa-olmaz tabir edilen bir özellik.Üstüne ağaç kesmek veya ağaç kesen bir insana yardımcı olmak neredeyse işlenen bir cinayet suçuna iştirak etmek gibi.Ben de aynen böyle düşünüyorum.Ve foruma yanıt vermeyen üyelere son derece hak veriyorum ve biliyorum ki bu sitede ,doğaya ve çevreye karşı işlenen fiillerde , sorulan sorular hep yanıtsız kalıyor.

Yukarda anlattığım olayda biraz farklılık var.Belki de fikir olarak onayladığım için ben de sorumluluk duyuyorum.
Bahse konu ağaç kesilmedi ,yalnızca usulune uygun olarak budandı.Usulune uygun diyorum,çünkü apartmanımızda ikamet eden iki aded ziraat mühendisi ağacın yaşlandığını ve tehlike arz eden dallarının budanmasında sakınca olmadığını,aksine budama yapılan yerlerden,yeni dallar çıkacağı konusunda görüş bildirdiler.Hakikaten de yapılan budama üzerinden yaklaşık bir sene geçti.Ağacın budama yapılan yerlerinden fışkıran yeni filizlerle ağacın çehresi değişti.Ağaç gençleşti.

Daha önce kopan dallar bahçemizdeki iki araç üstünde oldukça önemli hasar meydana getirmişti.Bu dallar geçit yolumuz üzerinde olduğu için,müdahale etmemek ,ağacın kopacak olan dallarından birinin ,bizim sakinlerden birisinin kafasına düşüp hayati tehlike yaratmasına davetiye çıkarmak olacaktı.
Nitekim binamızda bulunan 18 bağımsız bölüm sakini aynı görüş ve şikayeti yöneticimize bildirdiler.Yöneticimiz defalarca komşu apartman yönetimini uyarıp,ağacın bahçemize sarkan dallarının budanmasını talep etti.'Dallar sizin bahçenizde ,sizin sorununuz,siz halledin' diye yanıt verdiler.Sonuç alınmayınca yöneticimiz dalları kendi budattı.
Yöneticimiz,dünya tatlısı birisi.Doğaya ,çevreye son derece duyarlı.Bulduğu bir karış toprağa,kaşla-göz arası bir çiçek dikmeye çalışan bir insan.Küçücük bahçemiz onun elleriyle diktiği gül fidanlarıyla gül bahçesine döndü.İşte doğa tutkunu bir insan apartmanımıza husumet besleyen bir komşu tarafından şikayet ediliyor ve kendisini 'orman suçlusu'olarak buluyor. Üstelik 'demir ağacı'budanması fiili,'çam ağacı kesildi şikayeti ile 'orman suçu kapsamına' sokuluyor.
Yapılan eylemi, ağaç katliamı olarak değerlendirip bırakalım ne hali varsa görsün
yaklaşımı biraz önyargı taşımıyor mu? Medeni Kanunun 'Mülkiyet Hakkından Doğan Yetkilerin Komşu Lehine Sınırlandırılması' konusu ortada dururken,komşuya verdiği taşkınlığı ve zararı umursamayan insanları haklı çıkarmış olmuyormuyuz?