Kepazelik kepazelik üstüne...
DTP İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın cevaplaması istemiyle Said-i Nursi hakkında soru önergesi hazırladı. DTP Batman milletvekili Bengi Yıldız Said-i Nursi’nin devlet nazarında hala suçlu bulunup bulunmadığını ve mezarının nerede gömülü olduğunu sordu.
Said-i Nursi’nin, ölümünün 48 yılında DTP tarafından Meclis gündemine getirildi. DTP'li Bengi Yıldız, soru önergesinde Nursi'nin mezarının gizli tutulma gerekçesini ve 'düşünce suçu' nedeniyle yıllarca hapis yattığına dikkat çekerek, devlet nazarında hala suçlu görülüp görülmediğini sordu.
İADE-İ İTİBAR VERİLMELİ
Said-i Nursi’nin büyük bir din alimi olduğunu söyleyen Yıldız, "Said-i Nursi'nin 'düşünce suçu' dışında hiçbir suçu bulunmamış. Eserlerinin tümü yargıda aklanmış. Ancak buna rağmen yıllarca hapis yatmış. Devletin bu kişiye artık iade-i itibar vermesi gerekir" dedi.
Said-i Nursi’yi Meclis gündemine getirme gerekçesini "Yüzyılın din alimi olan Nursi'nin mezarının gizlenmesini anti^-demokratik buluyorum" diye açıklayan Bengi Yıldız, şunları söyledi: "Parlamentoda ezber bozmayı bizim yapmamız gerektiğine inanıyorum. Nazım Hikmet'e nasıl sahip çıkıyorsak, Said-i Nursi'ye de sahip çıkmalıyız. Düşünceleri bizimle yüzde yüz örtüşmese de, düşüncenin suç olmasına karşı çıktığımız için düşünce suçlularını savunacağız" dedi.
MEZARI NEREDE?
Said-i Nursi'nin 1960 yılında Urfa'da vefat ettiğini ve oraya defnedildiğini hatırlatan Yıldız, 27 Mayıs darbesinin ardından mezarının buradan alınıp bilinmeyen bir yere götürüldüğünü kaydetti. Nursi'nin Urfa'ya gömülmek istediğini vurgulayan Yıldız, "Kendisi peygamberler şehri olarak gördüğü için Urfa'ya özel bir anlam yüklüyordu. Sevenleri de onu Urfa'da görmek istiyor. Aradan bunca yıl geçmiş. Mezar yeri bile bilinmiyor. Mezarının nerede olduğunu bilmek herkesin hakkı" diye konuştu.
Yıldız, mezar yerinin neden gizlendiğinin açıklanması gerektiğini belirtirken "Hala suçlu olarak mı görülüyor, bu konunun açıklığa kavuşması lazım" dedi.
DTP, Kürt düşünürü Said-i Nursi'nin Fetullah Gülen cemati tarafından özünün boşaltıldığı öne sürüyor.
Re: Kepazelik kepazelik üstüne...
Saidi Nursi'yı tanımak için, son günlerde çok tartışılan "mahalle baskısı" kavramını kazandıran Şerif Mardin hocanın konu ile ilgili kitabını okumak gerekir. Ş. Mardin hocanın İletişim Yayınlarından çıkan Saidi Nursi ile ilgili kitabı bu konuda yapılmış bilimsel bir analiz.
Re: Kepazelik kepazelik üstüne...
Saidi Nursi’nin 1327 ( 1909 ) yılında, İstanbul'da Vezir hanındaki İkbal-i Millet matbaasında basılmış "İki Mekteb-i Musîbetin Şahâdetnâmesi Yahut Divan-i Harb-i Örfî ve Saîd-i Kürd-î" adlı eserinde açıkça Kürtçülük yapmakta ve Kürtleri uyanmaya Saidi Nursi, Kürdistan Azmi Kavi Cemiyetinin arzusu üzerine mahalli Kürt kıyafeti ile, boynunda dürbün, belinde tabanca ve kama, ayağında lapçin ve başında poşu olduğu halde İstanbul’a gelmiş ve büyük bir cüretle Padişaha cemiyetin “Sait” imzası altında yazdığı ve esası kürtçe öğretim yapacak okullar açmaya dayanan dilekçeyi Padişaha sunmuştur. Saidi Nursi bu hareketi neticesinde tımarhaneyi boylanıştır. Sait daha sonra affedilip memleketine yollanmıştır.
Bugün Türk milliyetçisiyim diyen kişilerin tamamı ana dilde eğitim,yayın ve kültürel haklar adı altında Türk devletinde gayrı Türk unsurların yürüttüğü faaliyetlere karşıdır. Bununla beraber din kalkanı ile kendini saklamış olmasından olsa gerek aynı camiada maalesef günümüzün Leyla Zana’sı yada Öcalan’ından farkı olmayan ve daha farklı isteklerde bulunmayan Saidi Nursi’ye sempati besleyenlerle karşılaşmak mümkündür. Bu kişilere sormak gerekir Kürtçe eğitime karşısınızda neden Kürtçe eğitim istediği için tımarhaneye atılan Saidi Nursi’ye karşı değilsiniz ?
2- Büyük Türk milliyetçisi ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün değişiyle"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler ve dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarika
Osmanlı Şeyhulislamlardan Mustafa Sabri’nin (*) “Kürd Said’in Mezhebi Hakkında Reddiye Armağanı” adlı kitabında, çağdaşı ve bir süre birlikte çalıştığı Said-i Nursi hakkında pek çok şeyler söyler.
Atatürk’ün ifadesi ile “(Tanrı) Peygamberimiz aracılığıyla en son dini ve uygar gerçekleri verdikten sonra artık insanlıkla aracı ile temasta bulunmaya gerek görmemiştir. İnsanlığın kavrayış derecesi, aydınlanma ve olgunlaşması sayesinde her kulun doğrudan doğruya, tanrısal düşüncelerle temas kabiliyetine eriştiğini kabul buyurmuştur ve bu sebepledir ki, Peygamber, Peygamberlerin sonuncusu olmuştur ve kitabı, en eksiksiz kitaptır." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C.I., s. 269 )
Tuhfetür Reddiye Ala Mezhebi Saiydil Kürdiyye, Mustafa Sabri, s. 3-14. / Dünyada ve Türkiye’de Siyasal İslamcılık – Dr. Abdullah Manaz
Ruhsatioğlu ozan
Re: Kepazelik kepazelik üstüne...
Sn. Sezen,
Şu aralar Güneydoğu'da Fethullahçılar harıl harıl AKP'nin yerel seçim atağı için çalıştığından olsa gerek, Bölücübaşı da bu durum karşısında imana gelip, Urfa'ya Sait Nursi Enstitüsü açmak için kolları sıvamış. :)
Zerdüştlük yaramadı demek şimdi Nurculuğa oynuyorlar.
Hey gözünü sevdiğim siyaset sen adama din iman değiştirirsin.
Bu arada Abbas Bey, sizin Nurculuk hakkındaki görüşlerinizin ışığı ile aydınlanmak isterim. Lütfen bir Şerif Mardin yorumu alayım sizden, mümkünse sosyolojik olmasın lütfen...:o