Ulusalcılar acaba bu konuda ne diyor?

Taha AKYOL Objektif (25 Ocak 2008, MİLLİYET)
Türkiye'yi yargı yönetsin!


DANIŞTAY İdari Dava Daireleri Kurulu'nun Petkim konusundaki kararını biliyorsunuz: Bir tek oy farkıyla, Petkim'in özelleştirmesinde "yüksek kamu yararı" yok diye yürütmeyi durdurmuştu.
Dün, Türkiye Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Selçuk Aksoy bir açıklama yaptı:
"Petkim'in özelleştirilmesinde kamu yararı yok da Türk plastik sanayicisinin hammadde için yurt dışınayılda 7 milyar dolar ödemesinde var mı?"
PAGEV'e göre, bugüne kadar yerli veya yabancı özel sektör, devlete rakip olmaya cesaret edemediği için bu sektöre yatırım yapamadı, Petkim'in üretimi sınırlı kaldı. Bu yüzden piyasa yılda 7 milyar değerinde plastik hammaddesi ithal ediyor!
"Oysa Petkim özelleştirilirse, artan hammadde ihtiyacını karşılamak için ülkeye önümüzdeki beş yıl içinde en az 20 milyar dolarlık yatırım çekilecektir."
Çünkü, özelleştirmede asıl "yüksek kamu yararı" bu değil midir?
Petkim'i alan Azeri-Türk ortaklığına dayalı şirket, yeni yatırımlarla üretim ve kârlılığı artıracak, Türkiye de döviz tasarrufu sağlayacaktı.

Yargının yetkisi?
Şimdi soralım: Piyasa aktörlerinin bilgi, tecrübe ve beceri birikimine, yargıçların, bürokratların, politikacıların, gazetecilerin sahip olması hiç mümkün müdür?! İşte bundan dolayıdır ki, piyasa piyasaya bırakılıyor, özelleştirmeler yapılıyor bütün dünyada!
Dışarıdan veya yukarıdan bakanlar isabetli 'piyasa kararları' verebilseydi sosyalist planlama ve devlet işletmeciliği başarılı olurdu.
Aynı sebepten, yargı belli bir piyasa konjonktüründeki "kâr" ya da "zarar" durumuna bakarak "yüksek kamu yararı"nı takdir edemez! Çünkü maliyet ve kârlılık projeksiyonlarını, ne zaman, ne kadar, hangi yatırımların yapılması gerekeceğini, kaynak maliyetlerini, rekabet şartlarını yargı bilemez.
Onu içindir ki, hukukta "Yargı yerindelik denetimi yapamaz" kuralı vardır: Yargı kâr-zarar işlerine bakamaz, sadece "hukuka uygunluk" denetimi yapar, yani yolsuzluk, kayırma, usullere aykırılık vs. var mı, yok mu?..
Yürütmeyi durdurma kararına "karşı oy" yazan 14 yargıcın söylediği de budur.

'Tarafsız' yargı
Fakat yargının "yerindelik" denetimi ile hükümetlerin ve parlamentoların yerine geçerek, "fonksiyon gaspı" yaparak kararlar vermesi eğilimi bütün dünyada zaman zaman görülmüştür. Bu, bir noktadan itibaren "juristokrasi", yani "yargıçlar yönetimi"ne yol açıyor.
"Juristokrasi" eleştirel bir terimdir. Demokrasiye aykırıdır. Pratikte de kaynak israfına, yönetimde etkinsizliğe yol açar.
Demokraside hâkimler değil, seçilmiş ve halka karşı sorumlu parlamentolar kural koyar, ülkeyi hükümetler yönetir.
"Juristokrasi" ise halka hesap vermez, siyaseten sorumsuzdur, oligarşiktir.
Bizde "uyanık bekçilik" ideolojisi yargıyı "yerindelik" denetimi yapmaya, hatta juristokrasi eğilimlerine daha bir teşvik ediyor.
Merhum Ecevit'in "Yargı devrimcinlerin elindedir" diye kitap yazdığı 1970'lere gitmeyelim. Çok yakın zamanda 312. maddedeki yasal değişikliklere karşı yargı "yorum" yoluyla nasıl direnmişti?!
"Özelleştirme Atatürkçü ekonomiye aykırıdır" diye gerekçeler yazılmamış mıydı?!
Juristokrasi eğilimleri hukuk devletine de demokrasiye de aykırıdır. Yargının işlevi "tarafsız hakem" olmaktır; 'yönetmek' değil.

t.akyol@milliyet.com.tr

Hata ettik şimdi alta yatmak zorundayızın Türkçe meali bu olsa gerek... Edilgen liberallerin ahı ve vahını dinlemektense, yargının kararını dinleyip, DEVLETÇİLİĞİ hortlatmakta yarar var sanırım.

Bu arada, PİYASA AKTÖRLERİNİN yargının önüne geçtiği bir ülkede, HUKUK DEVLETİ'NDEN bahsediliyorsa sizin BARO'lara da şimdiden rahmet okumanın zamanı gelmiştir. :)

Selamlar,

Efendim;
Öncelikle şunu söyleyeyim, ticaret önce risk hesabı sonra da risk almakla yapılır. Siz karşısınızda devlet var diye bir işe girmezseniz zarar edersiniz. Devlet eğer kanunlarla sizin önünüzü kesmemişse, o işe girme hakkınız var demektir. Siz kalkıpta sektöre ''devlet korkusu'' yüzünden girmezseniz suçlu sizsinizdir. PAGEV dışardan 7 milyar dolarlık alım yapacağına ,PAGEV olarak PETKİM'e rakip bir firma kursalardı çok daha karda olurlardı ve devlet böyle bir iç üretime karşı çıkmazdı.
PETKİM satılsaydı çok mu karlı olacaktı? Yabancı yatırımcıdan vergi alınmıyor. Ödeme koşulları zaten komik. Üstüne üstlük birde komik bir ücret karşılığında PETKİM'i devrediyorsunuz. Bu yüksek kamu yararına da aykırıdır. Bu adam kayırmadır. Bu usullere aykırılıkdır.

Taha Akyol yine sahibinin sesi plağını çalıyor...Kendisinin; alenen yargıya müdahale eden...Hatta yargıyı tehdit eden iktidar odaklarına karşı bir çıkışını göremiyoruz...Petkim'in özelleştirilmesini iptal eden yargıçları güya ''yerindelik''ilkesiyle eleştirirken Ulusal çıkarlara sırtını döndüğünün farkında bile değil...

Ben şu ''ulusalcılar' ın kim yada kimler olduğunu merak ediyorum. Ne demek acaba ulusalcılık biriside bunu yazsada kendimizin ne olduğunu bir anlasak... İyi midir ? Kötü müdür ? Yenilir mi ? İçilir mi? Nerede yatarlar ne okurlar ?

Aşağıdaki yazı galiba ulusalcılardan bahsediyor..

http://www.milliyet.com.tr/2008/01/31/yazar/cemal.html

Abbas bey dediğiniz yazıyı okudum şimdi. Ama ulusalcılarla ilgili bir tanım bulamadım. Sadece Hasan Cemal diye isimlendirilen kendi çıkarı için düşüncesini çok kolay satan aslında düşüncesinin ne olduğuda belli olmayan siyasi iktidardan rant sağlayan birisinin yazısı heveran içerisinde.
Üniversite rektörderini ağzı açık dinlemiş tıpkı benim onun yazılarını pes bu kadarda olamaz diye okuduğum gibi sanırım.
Sanırım bu iktidar ve yandaşlarının korktuğu ve onlara destek veren tatlı su aydınları sahte demokratlar bazı liboş gazeteciler ve ne olduğu belirsiz ikinci cumhuriyetçilerin zırt pırt ettikleri ulusalcılar aslında şöyle bir şey...

Çağdaş, okumayı seven bilgi birikimini paylaşan hukuku ve hukukun üstünlüğüne her koşulda saygılı , devletin temel niteliklerine ülkenin bölünmez bütünlüğüne bağlı Atatürk ilke ve devrimlerini anlamış ve içine sizdirmiş sözde değil özde laik sözde değil özde hukuksever sözde değil özde özgürlükçü sözde değil özde Atatürkçü sözde değil özde Çağdaş sözde değil özde bilgili kişiler. Laik demokratik sosyal hukuk devletine inanmış soysuzluk ve yolsuzluğa her koşulda tepki gösteren kişiler...

Şimdi anladım Hasan Cemal gibi dönme iktidardan geçinen yazarlarla Atatürk ü yok etmeye çalışan bu iktidarın yandaşlarının neden korktuklarını neden her zaman bunu yok etmeye çalıştıklarını...

Evet anladım ki Ulusalcılar benim de bir düşüncemde hemfikir. Örneğin ben bu güne kadar bu hükümetin neden program yaptığını Acil eylem planı diye neden bir plan yaptığını anlamamıştım. Aslında anlamıştım da neden binlerce sayfa yazdıklarını anlayamamıştım. 5 ayda anca acil eylem planı yazabilen bir hükümete özellikle bu hükümete 4 te bir kağıt yeterli olurdu . Tüm plan ve projeleri bu çünkü oda şu...
Kadınların başını ört diğer her tarafı aç... Bunun ne olduğunu merak ediyorsanız sadece sorun yazmaktan çekinmem... Hemde Hasan efendi gibi demokrasi havarisi geçinirken kıvırtmadan dümdüz yazarım.

Alıntı:

---

Tangör Evren rumuzlu üyeden alıntı

Ben şu ''ulusalcılar' ın kim yada kimler olduğunu merak ediyorum. Ne demek acaba ulusalcılık biriside bunu yazsada kendimizin ne olduğunu bir anlasak... İyi midir ? Kötü müdür ? Yenilir mi ? İçilir mi? Nerede yatarlar ne okurlar ?

---

Sayın Tangör Evren,

Daha sonra yazdığınız yanıtta, 'Ulusalcılar'ın'' kim ya da kimler olduğunu çok açık bir şekilde tanımlıyorsunuz...

Bu nedenle tekraren arife tarifi gerek görmüyorum...

Ulusalcılar bizzatihi sizin gibi insanlardır....

Saygılar...