Yargıtay'dan inanç kriteri

Yargıtay 1. Ceza Dairesi, kendisine "dini içerikli kitap" fırlattığını iddia ettiği kişiyi öldüren sanığın "haksız tahrik" indiriminden yararlanamayacağına karar verdi.

Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararı onayan Yargıtay 1. Ceza Dairesi, dini içerikli olduğu iddia edilen kitabın fırlatılmış olmasının tahrik unsuru oluşturmayacağına hükmetti.

"UYUŞTURUCU İÇİLEN BİR ORTAMDA BULUNAN SANIĞIN MANEVİ DEĞERLERİNİN BULUNDUĞU DÜŞÜNELEMEZ"

M.K.'yı kasten öldürmekten sanık M.K.'yı yargılayan Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi, “Bu evde bereket kalmadı” diyerek dini içerikli kitabı sanığa doğru fırlatılmasının sanık lehine haksız tahrik oluşturup oluşturmayacağını şöyle irdeledi:

“Kendisine dini içerikli bir kitabın atılmasının kişi üzerinde haksız tahrik oluşturabilmesi için bu kişinin bu değerlere sahip olması, en azından uyuşturucu içilen bir ortamda bulunmaması beklenir. Bu nedenle sanığın içinde bulunduğu durum itibariyle sanıkta bu gibi manevi değerlerin bulunduğu düşünülemeyeceğinden maktülün hasıl olan hareketlerin sanık lehine haksız tahrik oluşturmayacağı kabul olunarak haksız tahrik hükümleri uygulanmamıştır.”

Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi, kararı onadı. Yargıtay, onama kararında şu görüşlere yer verdi:

“Sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, cezayı azaltıcı bir sebep bulunmadığı takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın ceza miktarına, sanık müdafiinin eksik incelemeye, haksız tahrik ve takdir indirim hükümlerinin uygulanması gerektiğine, teşdiden ceza tayininin yersizliğine vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle onanmasına oybirliği ile karar verildi."

ANKA

Dikkat edilecek olursa TCK'29 maddesinde tahrik oluşturan fiillerin neler olduğuna yer verilmemiş ve bu fiiller tanımlanmamıştır. Bu hususun somut olayda hakim tarafından takdiri lazım gelir. Bu itibarla mahkeme yargılama esnasında ve kararın gerekçesinde haksız bir fiilin var olup olmadığını tespit edeceği gibi varlığı kabul edilen bu olayın haksız tahrik oluşturup oluşturmayacağını da açıklaması gerekir.

Somut olayda tahrikin varlığının tespiti açısından failin durumu, yöresel ve çevresel koşullar, olayın oluş şekli tahrik eden ve failin bulunduğu durum ve hal ve davranışları da dikkate alınmalıdır.

Olayımızda da mahkemenin olaya tamamen vakıf olduktan ve aydınlattıktan sıonra takdir yetkisini kullanarak böyle bir karar verebileceğinin yerinde olduğunu düşünmekteyim. Lakin kararın gerkçesinin eksik olduğunu düşünmekteyim. Şahsıma münhasır düşüncem, çözümün doğru olabileceği fakat gerekçenin eksik olduğu yönündedir.

Bir hususuda unutmamak gerekirse basında ve ajanslarda çıkan haberlerin eksik yada taraflı olarak kamu oyuna sunulabildiği de düşünülecek olursa dosyanın mündericatına ve yargılamanın tamamına vakıf olmadan yapılacak her yorum da bağımsız yargımızın önüne taş koymak isteyen bir takım kimselerin ekmeğine yağ sürmüş olurki aman dikkat... Her habere karşı temkinli olmak gerekir.
Saygılarımla...