Tayyip Ağzı gibi Konuşuyorsun lafına ceza

Adliyede hakimle tartışan avukat, 1 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı

İZMİR'de sonuçlanan bir davada ceza mahkemesi hakimi Hasan Çelik'e iddiaya göre "Allah kahretsin, böyle hakimlik olur mu? Aynen Tayyip ağzıyla konuşuyorsun. Ben senin gibi hakim görmedim. `Ananı da al git', tarzında Tayyip gibi davranıyorsun" dediği öne sürülen avukat Ali Ertan Akgün, 1 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Avukat ile hakim arasında İzmir Adliye Sarayı'nda yaşanan ilginç tartışma geçen yıl 23 Mart'ta meydana geldi. Evli ve iki çocuk babası olan 48 yaşındaki avukat Ali Ertan Akgün, bir müvekkiline ait davanın duruşmasına girmek için davanın görüleceği İzir 13'üncü Asliye Ceza Mahkemesi duruşma salonunda beklemeye başladı. Hakim Hasan Çelik, öğle tatili için ara verdi. İddiaya göre Akgün, yemeğe gitmek için odasından çıkan hakim Çelik'e, "Benim duruşmamı ne zaman alacaksın?" dedi, ardından da aralarında tartışma çıktı. Hakim Hasan Çelik, tutanak tutturup kendisine `ağır sözler sarfettiği' iddiasıyla avukat Ali Ertan Akgün'den şikayetçi oldu. Tartışma öğleden sonra bir kez daha tekrarlandı.

Yapılan soruşturmanın ardından Cumhuriyet Savcılığı, avukat Ali Ertan Akgün hakkında `Şerefe karşı hakaret' suçunu işlediği iddiasıyla 3 yıl hapis cezası istemiyle İzmir 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açtı. Tutuksuz yargılanan avukat Ali Ertan Akgün duruşmaya gelirken, hakim Hasan Çelik, duruşmanın yapılacağı tarihte kendi mahkemesinde duruşmaları olduğu için iki gün önce gelip mahkemede ifade verdi.

Hakim Çelik, ifadesinde şunları söyledi :

"Duruşmaya öğle yemeği için ara verdim. Avukat yanıma gelip, kendi duruşmasını ne zaman alacağımı sordu. Ben de kendisine mahkeme kalemine gidip öğrenmesini söyledim. Bağırıp çağırmaya, hakaret etmeye başladı. Bana hitaben `Allah kahretsin. Böyle hakimlik olur mu? Aynen Tayyip ağzıyla konuşuyorsun. Ben senin gibi hakim görmedim. `Ananı da al git' tarzında Tayyip gibi davranıyorsun' dedi. Bu sözleri kalemde ve koridorda herkes duydu. Yıllardır hakimlik yapıyorum, hiç böyle hakarete uğramadım. Beni suçlayan sözleri doğru değildir. Kendisine Tuncelili olup olmadığını sorduğumu söylüyor. Yargılama sırasında celse aralarında ara sıra duruşmaya gelen avukatlarla sohbet ettiğimiz olmuştur, ancak ben sanığa öyle bir soru sormadım. Sanığın amacı olayı siyasi mecralara çekip beni yıpratmaktır. Zaten ben de Elazığlıyım. Sanıktan şikayetçiyim."

SAVCI TANIKLIK YAPTI

Tanık olarak dinlenen mahkeme savcısı Sebahattin Açıkgöz de yargılanan avukatın Hakim Hasan Çelik'e yönelik ağır sözler sarfettiğini söyledi. Diğer tanıklarda aynı yönde ifade verdi.

Avukat Ali Ertan Akgün ise suçlamaları kabul etmedi. Akgün kendisini şöyle savundu:

"Tutanakta iddia edildiği gibi benim ismimi dahi bilmeyen hakime `Benim davamı ne zaman alacaksın?' demedim. Ayrıca ilk olay mahkeme kaleminde, daha sonra ise mahkeme salonunda olmuştur. Kalemde hakim beni omuzumdan çekip `çık dışarı' diye bağırdı. Ben kendisine burada her hangibir şey söylemedim. Sadece gözlerinin içerisine baktım. Kendisine `bırakın bırakın' dedim. Birkaç kez ikaz etmeme rağmen ceketimi bırakmadı. Hakime `beni dövecek misiniz?' dedim. Hakim bey bana `Avukatsanız avukatsınız. Biz çok avukat gördük' diyerek cevap verdi. İddianamede yer alan Başbakan'la ilgili sözleri de o an sinirli olduğum için söyledim. Beraatimi istiyorum."

"AİHM'E TAŞIYACAĞIM"

Mahkeme Başkanı Hakim Hüseyin Taşkın, avukat Ali Ertan Akgün'ün söylediği sözlerin sabit olduğunu, dinlenen tanıklarla da kanıtlandığını belirtip 1 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırdı, ardından cezasını erteledi.

Avukat Akgün, karar sonrası yaptığı açıklamada cezaya isyan etti. Akgün, "Başbakan vatandaşa aynı sözleri söyledi, hakkında dava bile açılmadı. Ben söyleyince yargılanıp ceza aldım. Böyle adaletsizlik olmaz. Davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar taşıyacağım. Bunca yıldır şerefimle avukatlık yaptım. Kimseyle tartışmadım" dedi.

Zaman zaman hakimler de avukatlar da hakarete ve saldırıya maruz kalıyorlar.

Hakimler, kendileri ile ilgili çok hafif bir saldırı ve hakaret söz konusu olduğunda dahi aşırı bir duyarlılık gösterek, işi tutuklamaya kadar götürüyorlar.

Aynı saldırı ve hakeretin bir başkasına yapılması halinde tutuklanması söz konusu değilken, sırf hakime yapıldığı için tutuklamaya karar verildiği çok sayıda örnek olay var.

Seçim günü adliyeye girebilecekler listesinde ismi olmadığı polisler tarafından içeriye alınmadı diye çok sayıda polise çektirmediği kalmamıştı bir hakimin ve basında da eleştirilmişti.

Yasa gereğince, avukatlara yapılan saldırı ve hakeret durumunda, hakimlere ve savcılara yapılmış gibi işlem yapılması gerekirken, avukatlar hiç bir zaman bu yasal duyarlılığı görmediler hakimlerden.

Birisi hakimin ayağına bassa tutukluyorlar, avukat darp edilidiğinde saldıranı bırakıyorlar.

İzimir'deki olayda da (işin iç yüzünün bilmiyoruz ama) hakimlerin avukatlara olan genel olumsuz tavrının rolü var gibi görünüyor.

Sayın Bilgili'nin yorumlarına katılıyorum. Ben konunun başka bir boyutuna değinmek istiyorum. Diyelim ki avukat, hakime gerçekten "Tayyip ağzıyla konuşuyorsun." sözünü sarf etti. Bu söz hakaret olarak değerlendirilebilir mi?

Hukukçu değilim ama,Tayyip ağzı ile konuşmak kötü, aşağılayıcı bir şey demek ki o yüzden hakaret kabul edilmiş diyorum sadece.

Sevgili Dilek, bence bu soruyu bir kez daha kendine sor ve cevabını kendin ver. :) Hukukçu, hukuki konularda bilirkişi mütalaasına ihtiyaç duymaz...

Alıntı:

---

Hayri Buyruk rumuzlu üyeden alıntı

Sevgili Dilek, bence bu soruyu bir kez daha kendine sor ve cevabını kendin ver. :) Hukukçu, hukuki konularda bilirkişi mütalaasına ihtiyaç duymaz...

---

Bilirkişi mütalaası değil de kişisel yorum istemiştim aslında değerli arkadaşım. :)
Ama benim yorumumu öğrenmek istiyorsanız hemen paylaşayım. Bence, hakaret suçunun unsuru olan onur kırma, rencide etme kavramı bu eylemde kişiye göre değişir. Sözleri sarf eden Tayyip ağzını küçümsüyorsa (ki olayda öyle gibi) niyeti onur kırmak diyebilir dolayısıyla hakaret kabul edebiliriz. Bununla birlikte eyleme maruz kalanın Tayyip ağzını beğenip beğenmediği de önem arz etmektedir, zira bizim onur kırmak için sarf ettiğimiz bir söz karşımızdakinin onurunu kırmak bir yana gururunu okşayabilir. Olayda da hakim şikayetçi olduğuna göre, Tayyip ağzı kendileri için de çok hoş değil demek ki... İşte bu noktada garip bir durum daha çıkıyor ortaya, Tayyip ağzını onur kırıcı olarak değerlendiren ve rencide olan hakim de suç işlemiş olur mu? Hadi bakalım çıkın işin içinden... :p

Biraz garip bir örnek olacak ama aslında bu şuna benziyor; birine "eşek" dediğinizde kızar ama "aslanım" dediğinizde kızmaz. Oysa ikisi de hayvandır. Yani tamamen hayvanların niteliği ile ilgili bakış açısı ve sözlerin hangi üslupla ve ne amaçla sarf edildiği ile ilgili bir durum diye düşünüyorum. "Başbakan gibi konuşuyorsun" demekle "Tayyip ağzı ile konuşuyorsun" arasındaki fark da bunun gibi bir durum. Her ikisinde de aslında başbakana benzetme var ama üslup ve niyete, bir de başbakanın niteliklerine göre netice değişebiliyor.

Tayyip ağzının iyi bir ağız olmadığını herkes biliyor ama iştigal ettiği konum nedeniyle duymamazlıktan geliniyor. oysa tam tersi olması gerekir sokaktaki vatandaş ın saçmalama hakkı vardır tayyip in yoktur. Biz ise Tayyibe saçmalama hakkı vermiş sokaktaki vatandaşa düzgün konuş baskısı yapıyoruz olay budur aslında. Hukuk kararları örnek teşkil ediyorsa otomatikman Tayyib in de ceza alması gerekir. Yoksa adalet sadece sokaktaki vatandaş için olur ki bu çok tehlikelidir..