Re: Yabancıysa koy sepete?!!!
Ben artık hukuki haberlerin abartıldığını, çarpıtıldığını düşünmeye başladım daha doğrusu böyle düşünmek istiyorum, Yargıtay'ın böyle gerekçeler yazdığına inanmak istemiyorum... :(
Re: Yabancıysa koy sepete?!!!
Karar metnini görmeden yapılacak yorumlar yanlış olabilir. Çünkü bizim gazetelerde hukukla ilgili kararlar habere dönüştürüldüğü zaman kuşa çevriliyor. Haberi yazanın asgari hukuk bilgisi olmayınca konunun özünden uzaklaşılıyor. Sadece basındaki haberlerde değil, örneğin televizyon dizilerinde de hukukla ilgili tuhaf sahnelere rastlanıyor.
Re: Yabancıysa koy sepete?!!!
Yazı işleri tartıştı
"Yabancı uyruklu kadınların..." diye süren cümle yazı işlerinde dün çok tartışıldı. Mahkemenin ’yabancı kadınlar’ sözcükleriyle bir genelleme yapıp yapmadığı konusunda net bir kanaat oluşmadı.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/7863107.asp?rdr=1
Re: Yabancıysa koy sepete?!!!
Gazetelerin haber yaptığı -özellikle ceza hukuku alanındaki- uygulama örneklerinin tarafsız ve katıksız gerçeği yansıttıklarını düşünmediğimi ve yargı kararlarıyla ilgili yazıları okumadığımı bildirmek isterim.
Hukuk ayıbı kadınları ayağa kaldırdı
İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ‘fuhuş baronu’ Ejder Toprak’la ilgili beraat kararı, kadın kuruluşlarını harekete geçirdi. NTVMSNBC’ye konuşan kadınlar, mahkemede protesto gösterisi yapacaklarını açıkladılar. “Kadına Karşı Şiddete Hayır” kampanyasının öncülerinden Aysun Sayın, “Beklentimiz, Kadından Sorumlu Devlet Bakanı’nın da sürece dahil olması. Bu kararın iptali için gerekli işlemlerin başlatması gerekiyor” derken, Kadının İnsan Hakları -Yeni Çözümler Derneği Koordinatörü Liz Amado “Kadın tecavüzü hak eder” görüşünün “endişe verici” olduğunu belirtti; birine bakıp ‘Haa, şu uyruklusun, demek ki..’ dendiğini ifade etti. Amargi Kadın Kooperatifi’nden Pınar Selek de, hukukdışı buldukları bu karara karşı tepkisiz kalmayacaklarını vurguladı.
Haberin devamı
YABANCI UYRUKLU KADINLAR DİKKAT!
“Kedi Operasyonu”nda tutuklanan ve “Fuhuş Baronu” diye anılan Ejder Toprak ve fuhuş çetesi üyesi Murat Doğan, Rusya uyruklu İrina Ryabchenko’ya tecavüz suçlamasından beraat ettiler.
Toprak’ı “fuhuş amaçlı örgüt kurmak, yönetmek ve 28 mağdura fuhuş yaptırmak, yağma ve hürriyetten yoksun kılmak” suçlarından toplam 24 yıl 5 gün hapis ve 23 bin 600 YTL para cezasına çarptıran mahkeme, İrina Ryabchenko’ya tecavüz suçlamasından ise beraat ettirdi. Mahkemenin beraat kararına gerekçesi ettiren gerekçe kadın hareketinin sert tepkisine neden oldu. Mahkemenin tartışma yaratan kararında şöyle deniyor: “... yabancı uyruklu kadınların Türkiye’ye ne amaçla geldikleri bilinen bir gerçek... ırza geçmenin tıbbi delillerinin mevcut olmadığından... beraatine karar verildi.”
Mahkemenin kararını ‘skandal’ olarak niteleyen Amargi Kadın Kooperatifi, yaptığı yazılı açıklama ile “Karar, kadın hareketinin son on yıldaki kazanımlarının üzerine, yargı kurumu tarafından basılmasıdır” değerlendirmesi yaptı. NTVMSNBC’ye konuşan kadın hareketinin temsilcileri, karara ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
Pınar Selek (Amargi Kadın Kooperatifi)
KARARA TEPKİSİZ KALMAYACAĞIZ
Kadın hareketi son 10- 20 yıldır verdiği mücadeleyle önemli kazanımlar elde etti. Fakat sanki bunlar hiç olmuyormuş gibi bu karar gözümüzün içine soka soka, “Biz aynı tas aynı hamam devam edeceğiz” der gibi bir karar. Kadın hareketinin gücünü küçümseyen, aynı zamanda var olan kazanımları da görmezden gelen bir karar. Devlet tarafından şimdiye kadar atılan adımları da görmezden gelen bir karar. Hukuk dışı bir karar olduğunu düşünüyoruz. Bu karara tepkisiz kalmayacağız. Bu olayın takipçisi olacağız.
BAZI ÜLKE KADINLARINA FAHİŞE GÖZÜYLE BAKILIYOR
Aynı zamanda Balkanlar’dan Rusya ve bağlaşıklarından gelen kadınlar ayrı bir dram yaşıyorlar. Seks işçiliği yapmasa da herkese burada fahişe gözüyle bakılıyor. Bu çok korkunç bir şey. Bu, tüm Romanlar hırsız gözüyle bakılması gibi, bazı ülkelerden gelen kadınlara fahişe gözüyle bakılıyor. Şahsilik ilkesini çiğnediği ve ayrımcılığı çok açık ortaya koyduğu için ortada bir ihlal var.
(Aysun Sayın (KAGİDER-Türkiye Kadın Fonu Direktörü)
ÖNYARGI RESMİ OLARAK TESCİL EDİLMİŞ OLDU
Bizim kızdığımız şey, bir yargıcın böyle bir gerekçe gösterebilme cüretine sahip olması. Sokaktaki on kişiden yedisi bunu söyleyebilir belki ama, yargıçların bunu düşünüyor olmaları fecaattir. Gözardı ediliyor ama Türkiye insan ve kadın ticaretinin hem geçiş bölgesi, hem de çok yaygın olduğu bir ülke. Bu kadınların hepsi fuhuş için gelmiyorlar buraya. Bir süre sonra bu çetelerin kurbanı oluyorlar. Ama Karadeniz’de yaygın olan, “Sokakta gördüğünüz her sarışın Rus’tur ve Nataşadır ve zaten onlar buraya fuhuş yapmaya gelmiştir” gibi bir öğreti var. Mahkemenin verdiği bu kararla bu önyargı resmi olarak tescil edilmiş oldu. Sokaktaki insana nasıl önyargılarınızı kaldırın diyeceğiz.
ZİHİNLERİNDEKİ CİNSİYETÇİ KİRLENME...
Kararı bu kadar kolay verebilmelerinin bir nedeni de kadının yabancı uyruklu olması. Türk kökenli bir kadın olsaydı bu kararı veremeyeceklerdi çünkü bizdeki bu kanunlardan dolayı elleri kolları bağlanacaktı. Aslında karar toplumdaki bütün önyargıların yargı sistemi içinde de olduğunu gösteriyor. Bağımsız va tarafsız yargıç diye oraya oturanların zihinlerindeki cinsiyetçi kirlenme ve yabancılara ve kadınlara önyargılı bakış orada da var ve kararlarında ortaya çıkabiliyor.
KARAR ANAYASA VE TCK’YA AYKIRI
İtalya’da blujean’li bir kadına tecavüz edilmişti ve mahkeme şöyle bir karar almıştı: “Blujean’li ise tecavüz edilemez.” Türkiye’de de daha önceki yıllarda hayat kadınları ve fahişelere tecavüz indirim sebebi oluyordu. Burada mahkemece verilen karar, Anayasa’ya aykırı. Kişi hak ve özgürlüklerine aykırı. İkinci olarak da TCK’ya aykırı.
Liz Amado (Kadının İnsan Hakları -Yeni Çözümler Derneği Koordinatörü)
ENDİŞE VERİCİ
Bu karar çok üzücü ve endişe verici bir karar. Kanunlarda o kadar reform yapıldı, Medeni Kanun’da, Türk Ceza Kanunu’nda yapılan reformların bakış açısına tamamen aykırı bir karar. “Yabancı kadınların ne maksatla geldiği belli” gibi bir ifade, kadınlar arasında doğrudan, vatandaşlıklarına göre mi, etnisiteye göre mi diyelim, hangi bölgeden geldiklerine göre mi diyelim, bir ayrımcılık unsuru.
Burada kastedilenin seks işçiliği olduğu belli. Açıkça seks işçisi kadınlara karşı... Türkiye bu konuda bir sürü ülkeye oranla seks işçilerinin insan haklarına göreceli saygılı, bu hakları yasalarla güvenceye alabilmiş bir ülke. Mahkemenin kararıyla burada da bir ayrımcılık yapılmış. Ama bunların hepsinin ötesinde doğrudan kadınlara karşı, hani “kadın tecavüzü ister”, kadın tecavüzü hak eder” gibi bizim yıllarca tersine mücadele verdiğimiz ve hukuki boyutta büyük ölçüde bu mücadeleyi kazandığımız, doğrudan kadına karşı ayrımcılık yapılıyor. Genelleme var; birine bakıp “Haa, şu uyruklusun! Demek ki...” deniliyor. Sen kimsin, suçu işleyen kim, bunların hepsi tamamen gözardı ediliyor.
KADIN HAREKETİ UYGULAMALARIN TAKİPÇİSİ
“Kamuoyu da bunu böyle görüyor” gibi bir gerekçe de artık geçerli değil. Benim medyada gördüğüm, bu tip haberlere eleştirel yaklaşıldığı. Hukuk, kamuoyunun ilerisinde olmalı. Kadın hareketi ve medyadaki kadınların çalışmalarıyla bu bakış açısı biraz ileri götürüldü. Ama özellikle hukuk, uygulama aşamasına geldiğinde sorun yaşanıyor. Biz bu yasaları değiştiriyoruz ve yasaların uygulamasının da takibçisiyiz. Uygulamadaki boşluk ve usulsüzlükler bütün kazanımları geriye götürüyor.
Yargı, verdiği bu tip kararlarla hem kamuoyunun hem de uluslararası insan hakları ve eşitlik anlayışının gerisine düşüyor. Kadın hareketinin başarılı TCK kampanyasında bir türlü kabul ettiremediğimiz konulardan bir tanesi, “haksız tahrik ve indirim” olayının doğru dürüst tanımlanmasıydı. Bütün bunlar aslında, talebimizin ne kadar haklı olduğunun bir göstergesi.
http://www.ntvmsnbc.com/news/429641.asp
Önyargılarıyla hareket eden bir hukuk adamının adaleti sağlaması mümkün değil. Ayrıca hakim ve savcıların bakanlık mülakatı ile alınması ile bu tip önyargılara sahip kişilerin hakim ve savcı olarak istihdam edilmesine ve sık sık bu tip kararların alınmasına neden olacak.