Yasayla artırılan yetki polise cesaret mi veriyor?
Yasayla artırılan yetki polise cesaret mi veriyor?
Son dönemde 5 kişinin ölümüyle ilgili olarak, polis “orantısız şiddet” uyguladığı için bir kez daha sanık sandalyesinde. Bu olaylar, polisin yetkilerinin artmasından mı kaynaklanıyor? Dr. Kocasakal ve Doç. Sözüer, NTVMSNBC’ye değerlendirdi.
İSTANBUL - Hırsızlık suçlamasıyla gözaltına alınan Mustafa Kükçe’nin Ümraniye Cezaevi’nde ölümü, Nijeryalı Festus Okey’in Beyoğlu Emniyeti’nde gözaltındayken ölümü, Polonyalı Darius Witek’in ‘Yabancılar Şubesi Misafirhanesi’nde intiharı, Feyzullah Ete’nin Avcılar’da parkta otururken polis tekmesi sonucu ölümü ve son olarak İzmir’de “dur” emrine uymayan 20 yaşındaki Baran Tursun’un başına isabet eden kurşunla vurulması... “Polisin orantısız şiddet uygulaması”nın son örnekleri, tartışmalar arasında yasalaşan Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nda yapılan değişiklikleri yeniden gündeme getirdi.
Polisin yetkilerinin artırılmasını öngören yasa tasarısı, 2 Haziran 2007 tarihinde Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi; 14 Haziran’da yürürlüğe girdi. Yeni yasaya göre; polis, mahkeme kararı olmaksızın gerekli durumlarda mülki idare amirinin yazılı emri ile kişilerin üstlerini, araçlarını ve özel eşyalarını da arayabiliyor. Görevini yaparken, direnişle karşılaşırsa silah da dahil zor kullanabiliyor.
DR. KOCASAKAL: YASA CESARETLENDİRMİŞ OLABİLİR
NTVMSNBC’nin sorularını yanıtlayan Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Ümit Kocasakal son dönemde yaşanan şiddet vakalarının, polis yetkilerini artıran değişiklikten kaynaklandığını söylemenin kolay olmadığını belirtiyor; ama “bu tür gerekenden fazla yetkilerin bazı polisleri cesaretlendirdiği söylenebilir” diye ekliyor. Kocasakal’ın yasaya genel olarak eleştirisi şöyle:
YAŞAMA HAKKINI İHLAL EDEN DÜZENLEMEYİ GETİRDİLER
“Ben o kanun çıktığında bir takım hükümlerini çok eleştirmiştim. En çok eleştirdiğim ise Anayasa Mahkemesi’nin daha önce iptal etmiş olduğu bir hükmün geri getirilmesiydi. Neydi o; ‘Eğer karşı taraftan bir ateş açılmışsa, zorlama ve karşı koyma varsa polis doğruca ve duraksamaksızın bunu bertaraf edebilecek ölçüde ateşli silah kullanmaya yetkilidir.’ Bunu tekrar geri getirdiler. Oysa Anayasa Mahkemesi yaşama hakkına aykırı sayarak hemen hemen aynı düzenlemeyi iptal etmişti. Bunun gibi bu kanunda çok eleştirilecek şeyler vardı. Benim bu kanun ilk çıkarken de söylediğim şey şuydu; bu bir tepki kanunu. Yani bir takım meselelere tepki olarak çıkarılmıştı.
HUKUK DEVLETİ İÇİN GEREKEN ÖLÇÜYÜ BULAMIYORUZ
“Terörde bir artış oluyor; Terörle Mücadele Kanunu’nu değiştiriyoruz. Halbuki bu olaylar bu denli yükselmiş değilken soğukkanlılıkla ele alınıp bir takım şeyler geliştirilmeli. Bakın biz bazı şeylerin ortasını da bulamıyoruz. Polisin yetkileri de önce bazı konularda olması gerektiğinden daha fazla kısıldı, sonra çok fazla arttırıldı. Bir hukuk devleti için olması gereken ölçüyü bir türlü bulamıyoruz. Çünkü bir gruba göre hiç yetkisi olmasın, bir gruba göre çok yetkisi olsun... Fakat bu tür olayların olması demek, kanundan önceki döneme göre artış olduğu anlamına gelmez. Bunun için geçmiş yıllarla karşılaştırma yapmak gerekir. Yani siz bu yetkileri kötüye kullanırsanız, bunun karşılığında da sorumlu olursunuz. Ve eksik olan şey şu: Türkiye’de maalesef bazı yetkiler kötüye kullanıldığında örtbas edilmeye çalışılıyor. Bunun yerine etkili bir biçimde derhal bir soruşturmayla olayın açıklığa kavuşturulması yönünde ciddi faaliyet gösterilirse insanların kafasındaki soru işareti de ortadan kalkar.”
Festus Okey davası Ağır Ceza’ya gönderildi
http://www.ntv.com.tr/site_elements/dotblack.gif
http://www.ntv.com.tr/site_elements/dotblack.gif
Durmadığı için vuran polise soruşturma
http://www.ntv.com.tr/site_elements/dotblack.gif
DOÇ. SÖZÜER: SİLAH YETKİSİNİN AMACI SAĞ YAKALAMAK
İstanbul Üniversitesi’nden Doç. Dr. Adem Sözüer ise Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’ndaki yeniliklerin henüz yeni yürürlüğe girdiğini belirtiyor ve daha önceki yıllarda da “kolluk kuvvetlerinin silah kullanma yetkisi” bakımından tartışmalar olduğunu hatırlatıyor. Yasada polisin silah kullanma yetkisinin ciddi bir biçimde tanımlandığını kaydeden Doç. Sözüer’e göre; polis önce “dur” çağrısında bulunur, kişi bu çağrıya uymazsa uyarı amacıyla ateş eder, buna rağmen kaçmakta ısrar eder ve ele geçirilmesi mümkün olmazsa, yakalanmasını sağlamak amacıyla ve o ölçüde ateş eder. Bunun anlamı, kişiyi sağ olarak yakalamak.
POLİSE YETKİSİNİN SINIRLARININ ÖĞRETİLMESİ LAZIM
Sözüer, tüm kolluk gücünün bu sınırları iyi bilmesi için bu düzenlemelerin onlara iyi anlatılması gerektiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Bunun için de ciddi bir eğitim ve bilgilendirme çabası var. Akademisyenlerin de katıldığı çok sayıda toplantı yapıldı. Bunlar üst düzeydeki kolluk görevlileriyle yapıldı. Şimdi üst düzeydeki kolluk kuvvetleri Türkiye’nin en ücra köşesindeki kolluk kuvvetini eğitmek için bir eğitim programını uygulamaya başladı. Fakat bundan hemen bir sonuç almak mümkün değil. Son dönemde işkence ve kötü muamelede azalma oldu. Bunu uluslararası örgütler de söylüyor. Silah kullanma yetkisi de, eskiden çok kolayca kullanılabilecek şekilde tanınmıştı. Sorun şimdi burada. Yıllardır silah kullanma yetkisini belirsiz ve geniş biçimde uygulanması nedeniyle hem vatandaşlar tehdit altındaydı hem de bu yetkiyi kullanan kolluk kuvvetleri sürekli davalarla uğraşmak zorunda kalıyordu. Şimdi ise hem kolluk kuvvetleri, hem vatandaş bakımından gayet açık ve net. Yetkinin sınırları konusunda bilgilendirme arttığı sürece, olaylar da azalacak.”
Sözüer, eskiden bu tür olaylardan kamuoyunun haberinin bile olmadığını belirterek, bugünkü tartışmaların da kanunun doğru uygulanması için fırsat olduğunu kaydediyor.
ntvmsnbc
Re: Yasayla artırılan yetki polise cesaret mi veriyor?
Alıntı:
“Bunun için de ciddi bir eğitim ve bilgilendirme çabası var. Akademisyenlerin de katıldığı çok sayıda toplantı yapıldı. Bunlar üst düzeydeki kolluk görevlileriyle yapıldı. Şimdi üst düzeydeki kolluk kuvvetleri Türkiye’nin en ücra köşesindeki kolluk kuvvetini eğitmek için bir eğitim programını uygulamaya başladı. Fakat bundan hemen bir sonuç almak mümkün değil. Son dönemde işkence ve kötü muamelede azalma oldu. Bunu uluslararası örgütler de söylüyor. Silah kullanma yetkisi de, eskiden çok kolayca kullanılabilecek şekilde tanınmıştı. Sorun şimdi burada. Yıllardır silah kullanma yetkisini belirsiz ve geniş biçimde uygulanması nedeniyle hem vatandaşlar tehdit altındaydı hem de bu yetkiyi kullanan kolluk kuvvetleri sürekli davalarla uğraşmak zorunda kalıyordu. Şimdi ise hem kolluk kuvvetleri, hem vatandaş bakımından gayet açık ve net. Yetkinin sınırları konusunda bilgilendirme arttığı sürece, olaylar da azalacak.”
Bu temennilere katılmamak mümkün değil, dilerim bu "yetki, yetkinin sınırlarını bilmeme" sorunu bir an önce çözülür...
Re: Yasayla artırılan yetki polise cesaret mi veriyor?
"Polis devleti" cümlesini kullanmak istemiyorum fakat beklediğimiz "hukuk devleti" ne erişmeyi gönülden arzuluyorum.
Re: Yasayla artırılan yetki polise cesaret mi veriyor?
Bence polis, yetkisini gayet iyi bilmektedir. Polisin yetkisi gerçekten çok kısıtlanmıştı ve birtakım yetkilerin verilmesi gerekiyordu ancak vur deyince öldürdüler, kantarın topuzunu fazla kaçırdılar.
Söz konusu olaylarda orantısız şiddet kullanıldığı hiç süphe götürmez bir gerçek. Yargının gereğini yapacağına, bu bağlamda polisin de kendisine çeki düzen vereceğine inanmak istiyorum.
Re: Yasayla artırılan yetki polise cesaret mi veriyor?
İnsan Hakları, polisin sorunlarını araştıracak!
ZİHNİ ERDEM (Arşivi)
ANKARA - TBMM İnsan Hakları Komisyonu, CHP'li üyelerinin ısrarına karşın, son günlerde ölümle sonuçlanan polisin sert uygulamalarıyla ilgili araştırma yapmayı gündemine almadı. Komisyon, bunun yerine polisin sorunlarını araştıracak.
TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun dünkü toplantısında konuşan CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, polisin tekmeli ve kurşunlu müdahalesi ile öldükleri ileri sürülen Feyzullah Ete ve Baran Tursun konusunda alt komisyon oluşturulmasını istedi. İki olayın da kabul edilemez olduğunu belirten Soysal, "Benim elimde bir liste var. Son beş ayda çok sayıda benzer olay yaşanmış. Bu iki olayla ilgili kurulacak bir alt komisyon bence çok önemli. Hem bu tür olaylar için caydırıcılığı hissettirmek gerekir hem Meclis'in konuya el attığı anlaşılarak soruşturmanın daha sağlıklı olması sağlanabilir" diye konuştu.
Komisyon başkanı Zafer Üskül ise alt komisyona gerek olmadığını belirterek, "Her iki olay da yargıya intikal etmiş. Şu aşamada komisyona gerek yok. Eğer soruşturmada bir hata olursa o zaman komisyon kurarız" diyerek öneriye karşı çıktı.
Üskül'ün bu tutumuna tepki gösteren Soysal, "Daha önce Şemdinli ve Van olayları da yargıya intikal etmişti. Nijeryalı Okey olayı da. Ama hepsinde alt komisyon kurduk" diye ısrar etti. Soysal'ın tüm çabalarına rağmen yapılan oylamada alt komisyon kurulması önerisi AKP ve MHP'lilerin oylarıyla reddedildi. Bunun üzerine sinirlenen CHP'li Soysal, "Böyle insan hakları komisyonu mu olur, böyle duyarsızlık olmaz. İnsan hakları komisyonu bu olayları araştırmayacaksa ne yapacak?" diyerek komisyonu terk etti.
Acısı halktan çıkıyor
Komisyonda daha sonra söz alan CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin polisin yaşadığı sorunları gündeme getirdi:
"Çalışma koşulları çok ağır. Polisler geçim sıkıntısı çekiyorlar. Aile düzenleri yok. Tüm bu sorunlar poliste aşırı strese neden oluyor. Onlar da bu stresi ya ailelerinden ya da vatandaşlardan çıkarıyor. Polis fiziksel ve zihinsel olarak aşırı yorgunluk içindedir. Emniyet teşkilatında yaşanan bu olayları iyi değerlendirmek lazım. Bunun için bir alt komisyon kurulmalı."
Bu öneri daha önce polis tarafından vurulan iki kişiyle ilgili alt komisyon kurulmasına karşı çıkan AKP'li üyeler tarafından da kabul edildi.
Radikal