''İnsanlık Tarihi''nin davası
Mesih... Tüm bu karşılıklı zıt zihniyetleri bir araya getirecek ve onları birbiriyle barıştıracak...
İnsana affetmeyi öğretecek... ''hiç kuşkusuz O Affeden dir'' Diyecek...
Affeden güç ise insanın içindeki insan sevgisidir... Diyecek...
Atın...! İçinizdeki madde bağımlıları gibi beslediğiniz ateşten ve el yapımı her şeyi...
''Ben insanı toprak ve su dan yarattım Şeytan ise ateşten''
Ateşten yarattığımız şeylere bir bakın...
Ateşin bulunmasıyla birlikte demiri altını her şeyi şekillendirmeye başladık...
Onlara isimler taktık... Ziynet dedik, mal dedik, eşya dedik sahiplendik... Daha fazla biriktirelim daha fazlası benim olsun dedik... Daha fazla olunca da kontrolü kaybettik... İnsandan daha fazla değer verdik bu topraktan bozma el yapımı her şeye... Taptık...
Hiç bir öğretiye kulak asmadan...
Hiç bir iyi niyeti görmeden...
Bırakın komşumuzu 'aç mı? Tok mu? '' diye düşünmeyi biz kardeşimizin bile kafasına vurduk elindekini almak için...
Hırs durmak bilmedi...
Körüklendi körüklendikçe canlar aldı...
Kardeşler arasına sınırlar girdi yasaklar kondu...
İnsanlığımızı kaybettik ve ateşten yarattığımız şeytanlarımızın esiri olduk...
...Bir Anne yavrusunu sever gibi severdi oysa insan insanı...
Artık şeytanı sever olduk...
Vazgeçemedik hep daha fazla istemekten, bu topraklar üzerinde kalacağını bile-bile istedik şeytan olmayı...
Oysa sevmeyi öğretmişti Hz. İsa' dan - Hz. Muhammed'e
hep bunu öğütlediler... Hiç kulak asmadık...
Bir de gerile-gerile namaz kıldık vicdanımızı hafifletmek için...
İsa dedik Kiliselerde günah çıkardık.. Bile-bile yaptık- Bile-bile...
İnsanlık dedik... Maymuna benzer bir varlık dedik, biz oradan geldik, dedik ama hala insanız diyemedik. Daha da evrimleşemedik... Parayı, eşyalarını ve daha fazlasını seven İNSAN olarak kalmayı tercih ettik...
Biz Allah'ı, Tanrı'yı ve
Sevgiye inanmış ''Deniz gezmiş, pir Sultan Abdal, Mevlana, Yunus Emre, Hz. Muhammed, Hz. İsa,
sayamadığım nice güzel insanları reddetmişiz... Sevgilerini hep İnkar etmişiz... Kendimizi yok saymışızr30;
Biz ''Ateşten yaptığımız her şeyi'' daha çok sevmişiz...
BİZ İNSANI İNSAN YAPAN SEVGİMİZİ ŞEYTANA SATMIŞIZ -da haberimiz yokmuş- diyememişiz...
Şimdi ise Türkiyeli olmuşuz... Amerikalı - Çinli - Endonezyalı - Asyalı r11; Avrupalı olmuşuz... hıristiyan, müslüman, kafir olmuşuz....
Toz kondurmayız hiçbir insanın yarattığı değerlere ki biz bu toprakları ve mallarımızı her şeyden insan'dan daha çok sevmişiz...
Kan bürümüş gözlerimiz... İnsan tanımaz duygularımız... Küçülmüşüz... Küçülmüşüz... Bırakın ülke komşularını, kapı komşumuzu bile ''ÇIKAR'' için sevmişiz... Onun için ''aile çekirdeği'' içine hapsolmuşuz....
Aile içinde bile çekememişiz birbirimizi... İNSANIZ biz diye övünür olmuşuz...
Biz maymunlar kadar olamamışız... İNSAN olmuşuz...
İNSAN olmaktan mutlu olamamışız da hep başka yerlerde aramışız...
Farkında olmadan çoğalmak istemişiz ama hep cansızları çoğaltmışız...
ve cansızlardan bir farkımız kalmamış...
Biz maymunlar kadar olamamışız... İNSAN olmuşuz...
Cansız, Ateşle yarattıklarımızın koruyucu melekleri olmuşuz da farkında olamamışız...
Biz maymunlar kadar olamamışız... İNSAN olmuşuz...
Bekçileri Olmuşuz Cehennemimizin, Zebanileri olmuşuz da... GÖRENİMİZ OLMAMIŞ...
......................................
Herkese Merhaba... ben hukukçu değilim fakat neler yapılabilir ? sorusuna güzel cevaplarım olduğuna inanıyorum...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile ilgilenen ve artık ''DEVRİN DEĞİŞİMİ'' ni hisseden arkadaşlar...
Ben Bir Dava Açmak İstiyorum... Bu dava İnsan Hakları Mahkemesi dahilinde olacak... ''İnsanlık Tarihi''nin davası olacak.. yardımcı olabilecek arkadaşlar lütfen bana ulaşın...
ozan serdar obalı
Re: ''İnsanlık Tarihi''nin davası
Yazınızdan anladığım kadarıyla "insanlığı/insan oğlunu" şikayet veya dava edeceksiniz. Yine anladığım kadarıyla bu dava sembolik, tepkisel bir dava olacak. Yanılıyor muyum?
Not: Lütfen irtibat bilgilerinizi genele yazmayınız.
Re: ''İnsanlık Tarihi''nin davası
Bundan sonra başka bir canavar gördüm. Yerden çıkan bu canavarın kuzu gibi iki boynuzu vardı, ama ejderha gibi ses çıkarıyordu. Birinci canavarın bütün yetkisini onun adına kullanıyor, yeryüzünü ve orada yaşayanları ölümcül yarası iyileşmiş olan birinci canavara tapmaya zorluyordu. İnsanların gözü önünde, gökten yeryüzüne ateş yağdıracak kadar büyük mucizeler yapıyordu. Birinci canavarın adına yapmasına izin verilen mucizeler sayesinde, yeryüzünde yaşayanları saptırdı. Onlara, kılıçla yaralanmış, ama sağ kalmış olan canavarın onuruna bir put yapmalarını buyurdu. Kendisine, canavarın putuna yaşam soluğu vererek onu konuşturmak ve ona tapmayanların hepsini öldürtmek üzere güç verildi. Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin sağ eli ya da alnı üzerine bir işaret vurduruyordu. Öyle ki, bu işareti, yani canavarın adını ya da adını simgeleyen sayıyı taşıyanların dışında hiç kimse ne bir şey satın alabiliyor, ne de satabiliyordu.
Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı bir insanı simgeler. Onun sayısı altı yüz altmış altıdır.
Re: ''İnsanlık Tarihi''nin davası
kesinlikle tepkisel... yani mantıkdışı bir dava belki ama insanın önüne insansızlıkları koyacak :)
---para olmadan nasıl yaşanır ?
ben bir dünya düşlüyorum... her insan ihtiyacı kadarını tüketiyor...
para olmadığı için satamıyor ve satın alamıyor... fakat neye ihtiyacı varsa onu rahatlıkla bulabiliyor...
insanlarımın ''para kazanmak'' gibi bir dertleri ve belaları yok...
kendilerini sanata bilime ve araştırmaya adamış...
her dalda en iyisi olabilmek için çabalıyor...
gerçek sanatçılar gerçek araştırmacılar özledikleri yerlere sahipler...
ben bir dünya düşlüyorum....
askerlik yok... silah yok...
askere alınır gibi yaşamları boyunca 1 sene insanlığa hizmet ediyor...
çöpleri topluyor... konfeksiyonda çalışıyor... tarlada çalışıyor... çalışırken hiç hayıflanmıyor... Ödevinin İNSANLIK İÇİN olduğunu biliyor....
ben bir dünya düşlüyorum...
her evin bahçesi her mahallenin bir meyve bahçesi... pazara çıkar gibi dalından topluyor meyvalarını yemyeşil taptaze... Çarşısı manav değil bir bağ bahçesi...
ben bir dünya düşlüyorum...
canım nereye gitmek isterse gidiyorum öğreniyorum seviyorum....
ben bir dünya düşlüyorum...
her mahallede tek bir gross market fakat çalışanı kasiyeri yok... çalışan sadece genç askerler... rafları düzenliyorlar... hemde kızlı erkekli...
ben düşlemeye devam ediyorum bu dünyayı...
ortak olduğunuzu düşlüyorum düşüme...
cenneti uzaklarda aramayan... cennet yaratmış insanlarım... hem bilge, hem öyle bir bilge ki... artık yeni dünyalar arar olmuş dünyadan ayrı yeni kardeş dünyalar arar olmuş ....
Re: ''İnsanlık Tarihi''nin davası
Okumadıysanız Thomas More'un "Utopia/Ütopya" isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim. Yazdıklarınız bana bu kitabı çağrıştırdı. :)