Printable View
Merhaba
Devlet memuruyum. Ofisteki arkadaşların anlamsız bakışma ve gülüşmelerinin nedenini anlayabilmek için telefonla ses kaydı yaptım. Durum ortaya çıktı ne yazık ki. Amacım bu kayıtları bi yerlere dağıtmak veya dinletmek değildi. Sadece dedikodu yaptıklarını kanıtlamaktı. Aleyhime bir sonuç doğurur mu bu durum? İlginize teşekkürler
Türk Ceza Kanunumuzun 9. bölümünde yer alan ve özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar başlığını taşıyan hükümlere göre suçlusunuz. TCK md 133/1 e göre "kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, tarafların herahngi birinin rızası olmaksızın dinleyen ya da kayda alan kişi 6 aya kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır". Tabi bu suçlar şikayete tabi suçlardır.
Adalet geç de tecelli etse yanlış da tecelli etse en doğrusu mahkemelerce yapılan muhakemelerdir.(Söz alıntıdır, yanlışsa özür dilerim.)
Saygılarımla!
kayıt altına aldığınız bu veri içinde suç oluşturan herhangi bir fiil olsa
yine suçlu olurmuyuz
Haklı bir nedenin varlığı halinde bu durum haksız saldırı niteliği taşımaz.Bu haklı neden kamu yararı veya özel bir yarar olabilir.
Sayın selin yapmış olduğunuz yoruma kat’i surette katılamayacağımı üzülerek bildirmek istiyorum. Birincisi CEZA(AMME) HUKUKUNDA AMME MENFAATİ VE ŞAHIS MENFAATİ GİBİ BİR AYRIM SÖZ KONUSU OLAMAZ. Ceza hukunda her ne kadar zarar gören gerçek ya da tüzel şahıslar gibi görünsede, aslında gerçek zararı gören; kamu güvenliği,huzuru ve sıhhatidir. Çiğnenen kamunun sonuçlar bağlamış olduğu kurallar bütünü yani kanunlardır. Savcılık makamının olması da hiç şüphesiz ki bundanadır. Kişiler davacı değil katılan sıfatını alabilirler. CEZA HUKUKUNDA DAVACI KAMU HUKUKUDUR.
İkincisi bir takım menfaatler olursa kanunlara aykırı davranmanın suç oluşturmayacağını ve bunun önemli olmayacağını belirtmişsiniz . Acaba hangi gerekçeyle bu tür şeyleri yazabiliyorsunuz yani dayanağınız nedir.
Bakın ne demekte CMK
Delilleri takdir yetkisi
MADDE 217. - (1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.
(2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille
ispat edilebilir.
Kaynak: resmi gazete
Yani bu demek oluyor ki eğer bir delil hukuka aykırı olarak elde edilmiş ve bu yargılamada kullanılmak isteniyorsa bunu hukuk düzeni korumuyor. Eğer bir delil elde edilecekse bu yalnızca adli makamların izninden sonra yine adli makamların görevli kıldığı kurum ve organlar aracılğıyla yapılabilmekte. Bırakın hususi bir şahsı kamu kendi kurum ve kuruluşlarına dahi böyle keyfi bir yetki vermemekte. Bu tür tespitler sonucu elde edilen deliller kullanılamaz duruma gelmekte. Bu kanun md si ise
ANAYASA 38/6 dayanmakta
Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.
Yani kanun koyucu kişi hak ve hürriyetlerini o derece üstün görmekte ve korumaktaki gerekirse kendi kurum ve kuruluşlarınca yapılan hataları dahi affetmemektedir. İNSAN HAK VE HÜRRİYETLERİNİ HER ŞEYDEN ÜSTÜN GÖRMEKTEDİR. DOĞRUSU DA BUDUR. Eğer durum sizin dediğiniz gibi olsaydı. ÜLKEMİZ POLİS DEVLET OLUR. Keyfi uygulamaların önüne geçilemez di . Bir takım şeyler görmezden gelinemez.
Eğer yapmış olduğunuz yorum 1412. sk zamanında olmuş olsaydı size katılabilirdim. Çünkü o kanun zamanında özel kişilerin hukuka aykırı olarak elde etmiş oldukları deliller kullnılabilmekteydi. Ama artık böyle bir ayrım yok!
Kanunun dediği açık!
Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille
ispat edilebilir.
ve kimse de bunu görmezden gelemez. Hele bu normun üzerine basıp hiç geçemez…
Ayrıca yukarıda arkadaşımızın dediği gibi bu fiil TCK 133 kapsamında bir suçtur.(ayrıca idari ve disiplin yaptırımınada sebebiyet verebilir.)BU DA GÖRMEZDEN GELİNEMEZ. Ve sayın SELİN tck 133-136 daki suçlar 765. sk da olmayan suçlardı kanun koyucu bu fiilleri yaptırıma bağlamamıştı. Ama artık görüyoruz ki Bu fiiller de yaptırıma bağlanmıştır. BU DA BİZE ŞUNU GÖSTERMEKTE: KANUN KOYUCUNUN GEREK CMK GEREKSE TCK YI YAPARKEN BİR UYUM VE AHENK İÇİNDE OLDUĞUNU GÖSTERMEKTE. USUL NORMU VE CEZA NORMU BİRRBİRİNİ TAMAMLAR NİTELİKTEDİR. Yani kanun koyucu kafalardaki eski düşünce ve uygulamalrı silmek için elinden geleni yapmaktadır.
SONUÇ: Kanun hiçbir zaman kanuna akırı davranış ve uygulamaları korumaz. BURADA BİZ GERÇEK HUKUKÇULARA DÜŞEN KANUNLARI VE DEĞİŞİKLİKLERİ TAM TAKİP ETMEK NE DEDİĞİNİ İYİ İDRAK ETMEK. VE BİR SORUNUN CEVABININ KANUN BİLMEYEN HALK ÜZERİNDE OLUMSUZ ETKİLER DOĞURABİLECEĞİNİ ETRAFLICA DÜŞÜNÜP, ONA GÖRE CEVAP VERMEKTİR…..
SAYGILAR …
TÜRK, ÖĞÜN, ÇALIŞ, GÜVEN. (M.KEMAL ATATÜRK )
Sayın Yapraks,Alıntı:
yapraks rumuzlu üyeden alıntı
Olayın 5237/133. madde kapsamında değerlendirilebilmesi için ses kaydının hangi şartlarda, ne amaçla, yapıldığı hususunu hakim takdir edecektir.
Burada en önemli nokta şudur:Kişiler arasında geçen ve tarafınızdan kayıt altına alınan konuşmalar aleni midir yoksa aleni değil midir?
Olayı tam olarak bilmediğimizden net bir şey söyleyemiyoruz. Burada hakim söz konusu kaydın aleni olmayan bir görüşme olduğuna kanaat getirirse suç oluşmuş demektir. Aleni bir görüşme ise hakim yukarıdaki maddedeki suçun oluşmadığı kanaatine varacaktır. Saygılar,
Devrim Sinan KARAVELİOĞLU
Sayın murat,bir diğer deyişle sayın gerçek hukukçu ; bkz:MK.md24/2
Sayın Selin öncelikle ÖZEL HUKUK KAMU HUKUKU AYRIMINI, MEDEDNİ MUHAKEMENİN FARKLI KANUN VE MADDELERİNE VE USULE. CEZAİ MUHAKEMENİN FARKLI KANUN LAFZINDA DÜZENLENDİĞİNİ MAALESEF SİZE HATIRLATMAK ZORUNDAYIM. DEDİĞİNİZ OLAYIN ÖZEL HUKUK BOYUTUDUR. TAZMİNAT BOYUTUDUR. SİZE KİŞİ FİİLİN CEZAİ BOYUTUNU SORMAKTA! Cevap verdiğiniz, yazdığınız, kategori ceza hukuku kategorisi! Dikkat ettiyseniz be dün fiilin ayrıca idari ve disiplinsel yaptırımlarından da bahsettim. (Yani sadece kamu hukuku boyutundan) Medeni muhakeme ve cezai muhakemenin de yaptırımları birbirinden farklı . Ayrıca DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ , toplanılması ,araştırılması, ispat yükü vs bunlarda tamamen farklı.
Ayrıca benim esas üzerinde durduğum konu şu idi. Siz nasıl CMK 217/2 Yİ ve tck 133 ü Hele hele de AY. 12, 13,14, 19, 20, 38/6 yı vs. (daha doğrusu ANAYASANIN ikinci kısımında bulunan temel haklar ve ödevler başlığı altındaki birinci bölümdeki ve ikinci bölümdeki kişinin hakları ve ödevleri başlıkları altındaki md.leri ) nasıl GÖRMEZDEN GELİP, insanlara sizin ve ya kamunun yararı varsa siz dinleyin kaydedin hatta isterseniz bir de televizyon programlarına da verseniz sorun yok (NASILSA KAMU YARARI VAR SİZİN YARARINIZ VAR)… dercesine yanlış manalara sebep oluyorsunuz. HAKİM olsanız sorunu böyle mi çözeceksiniz.!
Peki bu tmk 24 ne diyorsanız işte size tmk 24/ 2 ye bir örnek : Devletin vergi borcunu ödemeyenlerin (vergi yüzsüzleri) adını açıklaması. İşte size kamusal yarar ! Ama sizin savunduğunuz (haksız) fiilin TCK da karşılığı(yaptırımı) var! Lütfen.
Şimdi ben size bir soru sorucam: Evi barkı olmayan kimsesiz bir kimsenin başka hiçbir kötüniyet dahilinde olmadan evinize gelip kapıyı sizden habersiz açıp, içeri girip oturduğunu, yemek yeyip, konakladığını, televizyon izleyip, uyuduğunu düşünün , sabah oldu evinize geldiniz kapıda zorlama dahi yok. Kişiyi gördünüz. Adam size en ufak başka bir şekilde zarar verecek bir fiil yapmadı. NE yaparsınız? Polisi arar yardım ister; bağırır çağırırsınız dimi. Yoksa acaba dermisiniz yazık bırakayım gariban adam,açmış girmiş mi dersiniz? Sanırım birinci şıktan yana olur cevabınız. Daha bitmedi karakola gittiniz şikayetçisiniz. Peki adam savunmasında şunu derse: ‘‘Ben bir T.C vatandaşıyım ondan önce bir insanım Yaşam, barınma, konut edinme yerleşme özgürlüğüne sahibim. Ayrıca bunlardan öte Tmk 24/ 2 ye göre benim özel (kişisel) yararım vardı. Girdim!!! Suçlu değilim sosyal devletin adeletine güveniyorum’’ derse. Acaba hala şüpheli ile aynı fikirleri paylaşırmıydınız? Eğer paylaşırdım derseniz ? Fazla bir şey söylemem size saygı duyarım. Ama farklı düşünüyorsanız ? Bir yorumu yazarken dikkat etmemiş ve bu sebeple hata yapıp bu yanlışı sürdüren fakat bu saatten sonra doğruyu gören bir hukukçu olduğunuzu düşüneceğim.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim
Saygılar
‘‘TÜRK, ÖĞÜN, ÇALIŞ, GÜVEN'' ( M.KEMAL ATATÜRK)
‘‘Herkes kendi zannınca dost oldu bana, kimse aramadı içimdeki sırları ama’’ (Mevlana)
TEŞEKKÜRLERAlıntı:
c_selin rumuzlu üyeden alıntı
Bu konuya bir soru ile katilsam! Benim alehime sonuçlanmiş karşılıksız çek davam var. Kendisine borcumu ödememe rağmen mahkeme makbuzları yetersiz buldu hem icra hem de ceza için açılan kamu davalarını kaybettim. Ancak şahis tefefonda benle konuşurken borcum olmadığını ama adalet sisteminin onu haklı çıkardığını alay edercesine söylüyor. Tek delilim telefon görüşmemiz beni haklı çıkarıyor. Ama onunda izinsiz kaydedildiğinden suç olduğunu okudum. Ben ne yapmaliyim.