Kim aydın, kim karanlık?!

Yahu dostlar lütfen bir bileniniz varsa tarifini yapsın şu AYDIN KİŞİ denilen kişiliğin tarifini. Günlerdir gazetelerde ve diğer basın yayın araçlarında sözde Aydın kesimde ! yer alndığını iddia eden ama geçmişi zifiri karanlık insanlardan nasıl arınacak bu toplum. Ne zaman sözde Sivil toplum Örgütü !! olduğunu iddia ederek ortalığı karıştıran bu şarlatanlardan nasıl kurtulacak bu toplum.

Lütfen dostlar bileniniz tarifini yapsın kimdir bu Aydın kişi, nasıl olur, ne yer, ne içer, nasıl düşünür, bu dünyadan mıdır?

Saltuk

BEN BU SORUNUN CEVABINI ÇOK İYİ BİLİYORUM :) işye aydın insan nasıl olurun cevabı

Güler yüzlü, tatlı dilli, doğru sözlüdür. Kızmaz, kızsa da zararlı iş yapmaz. Büyüklenmez, son derece mütevazı, alçak gönüllüdür. Kendisine başvuran herkesi dinler ve imkan buldukça yardım eder. Vakarlı, kibar, ağır başlı, haysiyetlidir. Ailesini ve vatanını sever. Ana babasına, hocasına, âmirine karşı saygılıdır. Kumar oynamaz, uyuşturucu kullanmaz, sarhoş olmaz, yalan söylemez, hırsızlık, gasp yapmaz, kimsenin hakkına tecavüz etmez. Hiç kimsenin canına, malına, ırzına dokunmaz. Hasetçi değildir. Başkasının zararına sevinmez. Onlara karşı kin beslemez. Üç günden fazla dargın durmaz, küsmez. Yumuşaktır, fakat pasif değildir. Cömerttir, cimri değildir. Dedikodu etmez, suizanda bulunmaz. Sözünde durur kimseyle alay etmez, onlara zulmetmez. Hainlik etmez. Sahtekâr değildir. Fitne çıkarmaz, özür dileyeni affeder. Vaktini boş geçirmez. Lüzumsuz şeylerle uğraşmaz. Ancak faydalı şeylerle meşgul olur.

Yani Aydın insan bu dünyaya hangi amaçla geldiğini bilip ona göre davranan ve şahsi menfaatlerini hiç düşünmeden diğer insanlara ve kendine faydalı olan insandır.Aydın insan, yanlış yola sapmaz.Sapsa bile yanlış yolda olduğunun farkındadır ve hemen o yolu terkeder.Aydın insan, temiz düşünceli ve geleceği çok iyi gören insandır.Bu gelecekten kastım, yeryüzündeki 50 yıl 100 yıl sonrası değil.Çok daha ilerisini tüm hesapların verileceği günü görebilen insandır.Aydın insan gördüğü gelecekten insanlara haber verir.İyi olan için sevinçli haberler.Kötü olan içinse uyarılar verir.Gelecek aydın olmayan diğer kişilerin başına geldiğinde, biz yanlış yoldaydık ve içimizden bunu bize söyleyenler vardı, dedirtebilen kişidir.

Kuluna yardım eden dinini üstün tutan Allah'a hamdolsun.Hamdolsun alemlerin Rabbine

1960'larda Zeki SOFLUOĞLU'nun bir konferansında söylediği ve Şevket Süreyya tarafından 1970'li yıllarda yazdığı bir yazıda yer alan "aydın" ın nitelikleri:
- Aydın, evvela, bir fikir, amaç (ülkü) ve karakter sahibi olacaktır. Amaç, ya da ülkü bir inanıştır. Bu inanılışa ise ihanet edemez.
Aydın, kandırmaz. Fakat inandırır. İnandırma yolunda ise, ancak bilime ve yüksek müspet bilgilere yer verir. Kafasında dokunulmaz "tabu"ların yeri yoktur.
Aydın cesurdur. Medeni cesaret sahibidir. Medeni cesaret ise, aydın için kahramanlık değil, doğal vasıftır.
Aydın hakikat bildiği, gerçek bildiği şeyi kendisine saklamaz. Onu yaymayı da vazife bilir.
Aydın toplumun hayrını ve çıkarlarını, kendi hayrının ve çıkarlarının üstünde tutar. Topluma verir, ama toplumdan karşılığını beklemez.
Aydın, bağlandığı ilkelere uygun bir yaşam sürdüren, dürüst ve feragatli bir insandır. Onun yaşamı ile prensipleri arasında çelişme yoktur.
Nihayet aydın, mazbut insandır. Metodlu ve muntazam çalışır. İhmal, dağınıklık ve avarelik aydın insana yakışmaz. Aydın, bu tür zaaflardan kendini kurtaran insandır.

Entellektüel de denilen AYDIN' ın bu dünyadan olup olmadıkları sorusunun cevabı belki bu olabilir.

Günümüzde entelektüeller, yönetici elitlerden ayrı olarak bilim ve sanatla uğraşan bir kesimdir. Bir sınıf olup olmadıkları tartışılmaktadır. Fakat en azından sosyolojideki klasik ölçülere göre net bir sınıf teşkil etmedikleri konusunda hemen hemen görüş birliği vardır. Mesela, kendi niteliklerinin farkında olmalarına rağmen top yekûn hareket edici tarzda ayrıca bir sınıf şuuru taşımazlar. Sosyal pozisyonları itibariyle toplumda bulundukları yer orta ve üst tabakadır; herhangi bir sınıfa bağlı veya yamanma durumunda değildirler ve doğrudan ilişkileri de yoktur. Özerk oldukları söylenebilir. Ancak, fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri ve içinde yaşadıkları toplumla ilişkilerini sürdürebilmeleri için onun medeniyet ve kültür temellerine, kendi iç dinamiklerine dayanmak zorundadırlar. Aksi takdirde toplumsal katkıları zayıflamaktadır. (M.Cüneyt Birkök)



ceteris paribus

Aydın kavramının tarihsel olarak ortaya çıkışından hareketle sahip olduğu bir içeriği var; ama aynı zamanda da bugün onu kullananların atfettikleri nitelikler söz konusu.
Herkes, kendi ölçüleri içersinde aydını tanımlamaya ve hatta kendi gibi düşünenleri aydın olarak tanımlamaya çalışmakta.
Ancak gene de her iki yaklaşımı birleştiren bir tanımlama denemesi yapılabilir.
Böyle bakıldığında ‘aydın duruşu’na ilişkin bazı asgari özelliklerden söz edilebilir sanıyorum.
Birincisi aydın denen kişi, kendi kültürüne hapsolmayan, bu kültürle evrensel değerler arasındaki bir çizgi üzerinde konumlanan biri. Bu nedenle de insanlığın kültürel birikim ve değerlerinin savunucusu olmak durumunda. Dolayısıyla örneğin özgürlüklerin veya insan hayatının değersiz olduğunu savunan ya da bu yöndeki eylemlere destek veren birine ‘aydın’ denemiyor İkincisi, aydının kendisine ve içinde yaşadığı topluma karşı açıkça gözlemlenebilen ve sınanabilen bir ahlaki tavır sergilemesi gerekiyor. Bu tavır bir yandan bireysel ahlaki ilkeleri, öte yandan da somut insani duyarlılıkları kapsamak zorunda.
Üçüncüsü, aydın denen kişinin nesnelliğe sahip çıkmak üzere iki tür mesafe koyma gereği bulunuyor. Bunlardan biri baktığı nesne ile kendi arasına; diğeri ise güç odaklarına ve güç endeksli ideolojilere koyması gereken mesafe. Bizde, bu unsur yanlış değerlendiriliyor. Sanki aydın, devlete karşı çıkan ve devlet ideolojisini tamamen inkar eden kişi olarak algılanmakta. Tabi bu kolaycılık, devlete karşı çıkan herkesi aydın yapıyor olarak kabul görmekte.
Nihayet dördüncüsü, aydın gerçekçi de olmak; ve içinde yaşadığı topluma işlevsel pozisyonlar önermek durumunda. Özellikle, aydın, toplumda potansiyel olarak var olan, pasif güçleri tetikleyebilmeli. savundukları evrensel değerlerin, sosyal ve bilimsel temellerini oluşturabilmeli. Burada, entellektüel ile aydın olma arasındaki fark ortaya çıkmaktadır. Entellektüel, sadece bilir. Ama bilmenin paylaşmak ve bilgiyi iletmek olduğunun bilincinde değildir.

Dostlarım,

Anlatımlarınız harika da kendini AYDIN olarak lanse eden bu kişilere bu ünvan! kim tarafından veriliyor ki.

TSEK bir standartı var mı? yoksa bazı entel-dantel kişilerin bazı eksik yönlerini kapatmak için ya da iş yapamayan bazı meslek grubu mensuplarının kendilerini göstermek (müşteri kapmak) amacıyla kendi kendilerine verdikleri bir ünvan mı bu.

Tüm türkiyenin tanıdığı bir isim var. Bizim gençlik yıllarımızda biz top oynarken kale arkasında top toplayan çocuktu. Kerata büyümüş ve şarkıcı olmuş ardında dizi flimler falan filan. Yahu elimizde büyüdü. Eğitim almış biri de değil hani. Şimdi gazetelerde kendini Aydın Kişi olarak tanıtıyor.

Vayyy be.

Demek ki Aziz Nesin de bu kişileri görmüşde konuşmuş.

Sözde Aydınlar sözüm size bir dakikalığına lütfen dürüst olun ve yukarıda sevgili dostlarımın tarifini yaptıkları "insan" olun.

Saygılarımla

Saltuk

Dikkatimi çekti.

Konuyu okuyan ancak düşüncesini yazanlar arasındaki oran bayağıda az. Demek ki bizler düşüncelerimizi dile getirmede zorluk çekiyoruz. Ya da milletçe ifade özürlüyüz.

Yahu konu aşk, seks veya başörtüsü olsaydı oran bayağı yukarılara çıkıyor. Demek ki bizler sadece geyik muhabbetinden hoşlanan, televole prg.larını izlemeyi alışkanlık haline getiren ot gibi bir toplum olmuşuk. Uyanın be uyanın artık.

Bu yazıyı okuyup geçeceğine konuyla ilgili düşüncelerini dile getir.

Merak etme kimse seni düşüncelerinden dolayı ayıplamaz.


Saltuk

sevgili saltuk,
açtığın forumun iki boyutu var
birincisi, aydın kavramının tanımı ve anlamı
ikincisi ise kendini aydın olarak gösteren bazı kişiliklerden ve zifiri karanlık geçmişlerinden ve söylemlerinden sözediyorsun ama kimliklerini açıklamıyorsun.
açıklasan eminim ki ikinci boyut, birincisini katlayacaktır!

ceteris paribus

Sevgili Bayındır,

Mutlaka ki etrafımızda adı o ya da bu olmuş farketmeyen ama hepimizin yakınen! tanıdığı sözde aydınlar var. Sataşmalarım kişilere değil sadece düşünce yapısının riyakarlığına.

Mevlananın o meşhur öszünü unutmayalım. Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.

Adam çenesinde TOP SAKAL bırakmış sebebini ve anlamını soruyorum. Verdiği cevap enteresan. "Böyle daha entel ve Aydın görünüyorum, kişilerin yaklaşımı bir başka oluyor" diyerek pis pis sırıtıyor.

Kıldan tüyden medet umarak ne yapmak istediklerini anlayamıyorum.

Amaçlarının ne olduğunu acaba bir bilen var mı? diye cevap aramaya başladım.

Saygılarımla

Saltuk

sayın saltuk, açtığınız forumda, iyi veya kötü aklımız yettiğince bir şeyler yazmaya çalıştık. Ama sizin yazdıklarınız da ilginç. İstediğinizi net olarak açıklar mısınız?
Aydının ne olduğu ve sorumluluğunu mu tartışacağız? Yoksa, kendine aydın diyen bazı insanların iç yüzünü mü tartışacağız?

Sayın Atay,

Zaten siz ve bazı dostlar yeterince hasbel kader bilgi ve edinimlerinizle konular hakkında bilgi/görüş paylaşımında bulunarak etrafınızı aydınlatıyorsunuz.

Sözüm bu gibi kaliteli sohbetlerin yapıldığı bir arenada yzılan yazıları sadece okuyup geçen, görüş ve düşüncelerini paylaşmaktan aciz insanlara.

Lütfen dikkat ediniz.

Herhangi bir konu açıldığında okuyan sayısıyla görüş bildirenler arasındaki sayısal farkı. Yahu bu insanların açılan sohbet konuları hakkında hiç mi bilgi ve görüşleri yok? Paylaşma fakiri kişilere sözüm. Eğer bu sitelere girip yazılan yazıları okuyabiliyorlarsa demek ki edinimleri/bilgi birikimleri var. Bu bilgi ve görüşlerini paylaşmayanlara ben ketum/karanlık insanlar diyorum.

Peştemalsiz bu konu olduğu zaman of of of cevaplara bak. Ama özü olan konular olduğunda ise sadece okumakla yetiniyorlar işte ben o zaman çıldırıyorum.

Sorduğunuz soruya gelince, zaten birbirine bağlantılı olarak sohbet içinde o noktalara gelecektir düşüncesindeyim.
Saygılarımla

Saltuk